Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan dönüşü uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları Üçlü Zirvesi'ne iştirak etmek amacıyla yaptıkları Avaza ziyaretinin başarılı bir şekilde tamamlandığını belirten Erdoğan, bu tarihi zirveyle üç kardeş ülkenin yeni, önemli ve işlevsel bir süreci başlattığını ifade etti.
Diğer bölge ülkeleriyle daha önce tesis edilen platformlara bir yenisini eklediklerini dile getiren Erdoğan, "Birbirlerini tamamlayıcı nitelikteki bu mekanizmalarla bölgesel refah, istikrar, kalkınma ve barış çabalarına katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Avaza Zirvesi'nde de bu adımlara yönelik kararlar aldık. İlişkilerimizi her alanda geliştirme ve işbirliğimizi derinleştirme konusundaki kararlılığımızı teyit ettik." diye konuştu.
Bu bağlamda, başta enerji ve ulaştırma olmak üzere, gelecek dönem için işbirliği alanlarını tespit ettiklerini aktaran Erdoğan, özellikle Türkmen gazının Hazar Denizi üzerinden Türkiye'ye, ardından da Avrupa'ya nakli konusunu etraflıca ele aldıklarını söyledi.
Bölgesel ve küresel gelişmelerin Hazar Geçişli Orta Koridor'un önemini artırdığına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Esasen biz, Koridor'un ehemmiyetini yıllar öncesinde kavrayarak, bu istikametteki altyapı çalışmalarımızı süratle hayata geçirmiştik. Zirve toplantımızda Orta Koridor'un geliştirilmesine yönelik müşterek irademizi liderler olarak bir kez daha vurguladık. Bu vesileyle ayrıca, üç ülke arasında enerji, ulaştırma, ticaret, gümrük, bilim, eğitim ve kültür alanlarında işbirliğini güçlendirecek 5 anlaşmaya imza atıldı. Ayrıca, Ortak Bildirimizi de yayınladık. Tabii ki bölgesel ve küresel meseleler hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Türk dünyasında işbirliğinin daha da derinleştirilmesi noktasında hemfikiriz. Ortak tarih, kültür ve dil paydasında bütünleşme gayretlerimizin bir tezahürü olan Türk Devletleri Teşkilatımız çerçevesindeki ilişkilerimizi kuvvetlendirme konusunda mutabık kaldık. Bölgesel ve küresel enerji, ulaştırma ve ticaret altyapılarının geliştirilmesinde anahtar konumundaki üç ülkeyi bir araya getiren zirve mekanizmasının sürekliliğini özellikle önemsiyorum."
Avaza'da, Türkmenistan Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedov ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le ikili ilişkileri ele aldıkları verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini, Türkmenistan Halk Maslahatı Başkanı Kadirli Doğanım Gurbangulu Berdimuhamedov'u kabul ettiğini hatırlatan Erdoğan, zirvenin ve görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diledi.
"Olumlu gelişmelerin bir tezahürü"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretine ilişkin değerlendirmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Son yıllarda Türk dünyasının birlik ve beraberliğinin yeni bir siyasi ufuk haline geldiğini, yapılan ziyaretler ve atılan somut adımlarla görüyoruz. Geleceğe yönelik birlik ve beraberliği geliştirecek farklı adımların atılması bekleniyor mu?" sorusuna Erdoğan, "Atılan bu adımlarla bu noktada sağladığımız gelişmeler her alanda olumlu sinyaller vermeye devam ediyor. Kaldı ki burada Hazar'a kıyıdaş olan ülkeler, Rusya ve İran hariç, zaten Türk Devletleri Teşkilatında da bir aradalar. Bir arada olan bu ülkeler birbirleriyle olan münasebetlerini gayet sıkı tutuyorlar." yanıtını verdi.
Türkmenistan'ın, Türk Devletleri Teşkilatına daimi üyeliğinin gündemde olduğunu belirten Erdoğan, "Ama gözlemci üye olarak son bir araya gelişimizde, hatta İstanbul Zirvesi'nde başlayan süreçte ve sonrasında Semerkant'ta bu yeni bir noktaya geldi. Artık bundan sonraki süreç, Türkmenistan'ın da burada daimi üye olması sürecidir. Bunların hepsi zaten olumlu adımların, olumlu gelişmelerin bir tezahürüdür." dedi.
"Türkmenistan'ın dünyanın dördüncü büyük doğal gaz rezervine sahip olduğu söyleniyor. Bunun önce Türkiye'ye, sonra Avrupa'ya akması işbirliği açısından nasıl bir gelecek vadediyor? Nasıl değerlendiriyorsunuz? Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in açtığı davet nasıl bir yere doğru gidiyor?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları ifade etti:
"Sayın Putin'in özellikle Türkmenistan'la olan münasebetleri gayet ileri bir konumdaydı. Türkmenistan gazından o da istifade ediyordu. Tabii şu anda yeni bir süreç başladı. Bu yeni süreçte Rusya gazını Avrupa'ya satmada Putin'in eski rahatlığı yok. Böyle bir durum şu anda söz konusu değil. Şu anda Türkmenistan'ın böyle bir imkanı var. Ama Türkmenistan'ın da bu doğal gazını Avrupa'ya acaba direkt kendisinin satma şansı var mı, yok mu diye baktığımız zaman, bu konuda tabii Türkiye, Türkmen gazının Avrupa'ya satılabilmesi noktasında önemli bir hub. Gerek Rus doğal gazının bizim üzerimizden Avrupa'ya satılması noktasındaki son gelişmeler, gerekse şu anda Türkmen gazının yine bizim üzerimizden satılabilmesi olayı da tabii önemli bir adım olacak."
"Olumlu bir noktaya geliniyor"
Burada atılması gereken bir adımın olduğuna işaret eden Erdoğan, "Şu anda Hazar'a kıyıdaş olarak Türkmenistan'ın, Azerbaycan'la bu işi çözmesi konusu var. Şu anda görüşmeler devam ediyor. Bugün bizimle beraber yapılan görüşmelerde olumlu bir noktaya geliniyor." dedi.
Bu olumlu noktada işin üç boyutunun bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir, Azerbaycan ve Türkmenistan bu adımı atarken bu işin mali boyutunu kim, ne kadar üstlenecek? Azerbaycan ve Türkmenistan'ın bu konuda bu işi paylaşmaları gerekiyor. Hatta bu konunun içinde Türkiye olarak biz de eğer yer alacaksak, bizim de bu konuda bir mali külfeti üstlenmemiz lazım. Yok, Avrupa Birliği de bu işin içinde yer alacaksa, Avrupa Birliği de ne kadarını üstlenecek? Şimdi bugün biz bir karara vardık. Bu kararda da üç ülke, Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan enerji bakanları süratle bir araya gelmek suretiyle, bu konunun etraflıca detaylarını konuşacaklar. Enerji Bakanı'mıza 'Gerek Azerbaycan'daki muhatabınla gerek Türkmenistan'daki muhatabınla görüşmek suretiyle hiç gecikmeden bir ay içerisinde bu işi bir neticeye bağlayacaksınız' diye talimat verdim. Onlar neticeye bağladıktan sonra da biz görüşmelerimizi yapacağız. 2023'ün başında da Türkmenistan Devlet Başkanı Serdar Bey inşallah resmi ziyaretini bize yapacak. Orada da bu işin noktasını inşallah koyacağız. Aynı zamanda İlham Bey'le de bunları görüşeceğiz. Süratle bu adımı atıp inşallah bu süreci kolaylaştıracağız. Avrupa Birliği noktasındaki konuları ondan sonra görüşeceğiz."
TANAP'ın bütün hacmini doldurup 32 milyar metreküpe ulaştığını, TAP'ın ise 6 milyar metreküp konumunda bulunduğunu aktaran Erdoğan, "Şimdi arkadaşlarımız yeni bir hattın kurulup kurulmaması konusunda çalışmaları yapacaklar ki ona göre adımlar atılsın. Bunu biz, üç lider aramızda görüştük. Ama şimdi bu işin teknik altyapısını, maliyet boyutlarını, hepsini görüşmek suretiyle biz geleceğe yönelik adımı atmış olacağız." diye konuştu.
"Ülkemizin güvenliği için tedbirlerimizi alıyoruz"
"Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiniz. Orada Suriye başlığı adı altında Soçi Mutabakatı'nı hatırlattınız. Sonrasında Putin'in Orta Doğu Temsilcisi, 'Türkiye ile görüşmeler devam edecek' dedi ve 'Bir kara operasyonu yapılmaması yönünde ikna çalışmalarımızı sürdüreceğiz' ifadesini kullandı. Siz de 'Birlikte karar ve uygulama noktasında destek istedik.' dediniz. Bu kapsamda acaba ortak bir operasyon veya ortak bir çalışma mekanizması mı söz konusu olacak? Nedir bu birlikte karar ve uygulama?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Burada, her ikisinde de şu anda belki gündemde olmayan ama daha sonra gelişmelerle gündeme gelebilecek birçok başlık söz konusu. Ama dikkat ederseniz bir şeyi daha açıkladım. O da şu, biz, şu an itibarıyla Suriye-Türkiye-Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz. Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin'e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız. Süratle adım atılması gereken bir diğer konu daha var. O da nedir? Terör örgütleri Suriye'de, özellikle Suriye'nin kuzeyinde rahat durmuyorlar. Zaman zaman ülkemizi oradan tehdit, tahrik ediyorlar, her şeyi yapıyorlar. Bizim de Soçi Mutabakatı olsun, Astana olsun buralarda verilmiş kararımız var. Nedir bu karar? Sınırımızdan 30 kilometre güneyde biz rahatsız edildiğimiz zaman bu bizim güvenlik koridorumuzdur. Bu güvenlik koridorunda biz her türlü adımı atarız."
Bunun yeni bir şey olmadığını, Astana'da da gündemde olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Daha sonra Soçi'de de görüştük, konuştuk. Yapılan iş bu. Kaldı ki bizim Suriye'de Rusya'yla olan koordinasyonumuz da yeni değil. Suriye'de bir de koalisyon güçleri olayı var. Bu koalisyon güçlerinin içinde kim var? Başta Amerika var. Yanında Fransası, Almanyası, İngilteresi var. Bütün bunların olduğu bir coğrafyada biz, ülkemizin güvenliği için tedbirlerimizi alıyoruz." dedi.
"Ben, kiminle görüşeceğimi izin alarak yapmam"
Suriye'de terör örgütünün besleyicilerinin olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdi bu terör örgütü en büyük destekleri nereden alıyor? Koalisyon güçlerinden alıyor. Nereden alıyor? Petrol kuyularından alıyor. Bu petrol kuyuları şu anda koalisyon güçlerinin de aynı zamanda güvencesinde. Nereye satıyorlar? Rejime satıyorlar. Kim satıyor? Terör örgütü satıyor. Biz tabii bugüne kadar hep sabrettik. Ama artık sabır bitti. Şimdi onların, o rafinerileri, petrol kuyuları vesaire, bunlara yönelik de her türlü adımı attık, atıyoruz. Bu da tabii terör örgütlerinin çok büyük bir şaşkınlığın içerisine girmesine neden oldu. Bundan sonraki süreçte de olacak. Ama özellikle başta Amerika olmak üzere diyoruz ki, eğer sizler hala binlerce tır silah, mühimmat, araç, gereç bunları bu terör örgütlerine vermeye devam edecek olursanız, biz de her zaman söylediğimiz gibi kendi göbeğimizi kendimiz keseriz."
"Suriye, Rusya bir arada bir adım atalım istiyoruz dediniz. Elbette bunun zamanlaması önemli olacaktır. ABD eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, 'ABD'nin Esad'la görüşmeye olumlu bakmadığı' yönünde bir açıklama yaptı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, "Siz demek ki hala Cumhurbaşkanı'nızı tanıyamadınız. Ben, kiminle, ne zaman, nasıl görüşeceğimi birilerinden izin alarak yapmam. Ben, Mısır Cumhurbaşkanı'yla Katar'da bir görüşme yaptım. Kimseden izin almadım. Suriye konusunda atacağımız adımlarda belirleyici husus da ulusal çıkarlarımız olacaktır. Suriye'de güvenli bölgeden tutun, terör örgütüne karşı alacağımız tedbirler içerisinde bu da bizim atacağımız adımlardan bir tanesidir." yanıtını verdi.
"AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 'Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi ülkeler gibi Rusya'ya karşı yaptırımlara uyması' yönünde konuştu. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Avrupa Birliği'ndeki liderler arasında, muhataplarınız arasında Rusya-Ukrayna politikası konusunda kendi politikanıza nispetle en yakın hangi lideri buluyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Borrell'yi muhatap olarak almıyorum. O, olsa olsa Mevlüt Bey'in muhatabı olabilir. Yaptığı açıklama hiç şık değil. Yani bir defa bizim Rusya'yla ilişkilerimizi Borrell tayin, tanzim edemez. O, bu konularda böyle bir karar verecek ne kalitededir ne kapasitededir. Çok çirkin bir açıklama." dedi.
"Alman makamlarının aldıkları önlem doğru"
"Sen nasıl olur da kalkarsın bizim Rusya'yla ilişkilerimizi yaptırımlar içerisinde değerlendirirsin? Yani Avrupa'nın şu anda çektiği tahılın yüzde 44'ü nereden geliyor?" diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Karadeniz'den geliyor. Bunun aracısı kim? Türkiye. Bunun için bir teşekkür etti mi? Yok. Bütün Avrupa liderleri teşekkür ediyor, sen kalkıp böyle bir açıklamayı yapıyorsun. Kaldı ki şimdi Rusya'yla ilgili de aynı zamanda gübre konusu, amonyak konusu gündeme gelecek. Bir de Sayın Putin'in çok ilginç bir jesti var. O da nedir? 'Ben, göndereceğim tahılı bilabedel göndereceğim' diyor. 'Biz de bunu sizden aldıktan sonra bilabedel değirmenlerimizde öğütüp ondan sonra az gelişmiş ülkelere gönderelim.' dedik. Tabii Sayın Putin'e bizim verdiğimiz bu cevap da onu çok mutlu etti. Çünkü yüzde 44-46 Avrupa, yüzde 14 Afrika'ya gidiyor. Biz bu teklifle beraber çıkınca demek ki herhalde Borrell'in burada oyunu, planı bozuldu. O da böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldı."
"Almanya'da darbe girişimi şüphesiyle bir grup insan tutuklandı. Terör örgütü nitelemesi yaptılar ve darbe girişimi soruşturması açıldı. Fakat Türkiye'de olanlarla kıyaslanacak bir durum orada gözükmüyor şu anda. Bunu yapan bir ülke aynı zamanda hem terör örgütü PKK'yı hem de darbeci terör örgütü FETÖ'yü aynı anda ülkesinde barındırıyor. Bu haberi duyduğunuzda ne hissettiniz? Almanya biraz Türkiye ile empati yapar diye düşündünüz mü, beklentiniz var mı?" sorusu üzerine Erdoğan, Alman makamlarının darbe hazırlığındaki kişilere karşı aldığı önlemleri doğru bulduklarını ifade etti.
Sürecin hukuk devleti ilkeleri ışığında tüm boyutlarıyla aydınlatılmasının önemine işaret eden Erdoğan, "Darbe planlarına karşı Almanya'da oluşan hissiyatı en iyi anlayacak olan benim halkım, benim ülkemdir. Ancak maalesef, dostumuz ve müttefikimiz Almanya'dan aynı duygudaşlığı ve anlayışı gördüğümüzü söylemem mümkün değildir." diye konuştu.
"Hiçbir şeyin çözüldüğü filan yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 yıllardır Almanya'nın Türkiye ile empati yapması gerektiğini savunduklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Ama son dönemlerde nedense gariplikler olmaya başladı. Şu anda terör örgütünün Avrupa'daki en önemli sığınak yeri Almanya'dır. Şu anda PKK/YPG/PYD bunlar nerede? Orada. FETÖ nerede? Orada. Bunları istiyoruz, bunları vermek gibi bir dertleri de yok. Şimdi tabii geldi, terör bunların da kapısını çaldı. Yani biz bir Solingen faciasını unutamayız. Bir de o malum NSU cinayetini unutamayız. Biz, Merkel'le kaç kere konuşmuşuzdur. 'Yaptık yapıyoruz, çözdük çözüyoruz' dedi. Bu hala devam edip gidiyor. Bir de tabii özellikle oradaki bizim vatandaşlarımız, ne eğitimde ne öğretimde maalesef o beklenen hak ve özgürlükler noktasında olmadığı gibi, bizim oradaki sivil toplum kuruluşlarına da çok ciddi cezalar yağdırıyorlar. Bunları da hep söyledik kendilerine. Dediler ki 'Endişe etmeyin çözeceğiz, merak etmeyin.' Ama hiçbir şeyin çözüldüğü filan yok."
Şu anda Türkiye'nin Almanya'da etraflıca ele alındığında, çifte ve tek olmak üzere 3 milyonun üzerinde vatandaşının bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, bu insanların 1960'lı yıllarda Almanya'ya gidip çok ciddi mücadeleler verdiğini hatırlattı.
"Almanya'yla attığımız ve atacağımız birçok adım var"
Sıkıntılarla başlayan bir süreçten sonra, Almanya'daki üçüncü kuşağın artık yer, yurt sahibi olduğunu, ciddi manada iş sahibi olan ve 100 binlerce Alman'ı kendi iş yerlerinde çalıştıran Türklerin bulunduğunu belirten Erdoğan, şunları ifade etti:
"Bütün bunlar ortadayken, biz Almanya'yla çok daha güzel günleri hazırlayalım derken, maalesef bunu başaramadılar. Şu anda Sayın Scholz'la da bunları hep görüştük, görüşüyoruz. Tabii ikili görüşmelerimizde Scholz'dan ben doğrusu memnunum. Yani anlaşılmayacak bir insan değil. Bu konuda da münasebetlerimiz gayet iyi. Fakat daha kararlı bir çıkış ve kararlı adımlar bekliyoruz ki Türkiye'nin Almanya'ya, Almanya'nın Türkiye'ye ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Hele hele savunma sanayisinde bizim Almanya'yla attığımız ve atacağımız birçok adım var. Ama bu adımlarda maalesef ön kesenler var. Bu ön kesme noktasında bu işin önü maalesef açılmıyor. Eğer bunlar açılsa Türkiye-Almanya arasındaki ticaret hacmi inanıyorum ki şu andaki rakamın çok çok fevkinde olacaktır."
"(Kılıçdaroğlu) Bu konuda samimi, dürüst değil"
"(Kılıçdaroğlu'nun çocuğa istismarla ilgili açıklaması) Bu konuda samimi, dürüst değil. Adalet Bakanlığının kapısına giderek yaptığı tamamen şov, hayatı şov."
"(Anayasa değişikliği) Başta İYİ Parti olmak üzere destek gelecek diye düşünüyorum. HDP'den de gelirse şaşırmayın. Dolayısıyla CHP'den de gelecektir.”
"Parlamentoda kutsalımız olan aileyi dışlayacak parti göremiyorum. Mecliste bu iş görüşme safhasına geldiğinde inşallah yanılmayız. Olumlu netice alırız."
"(2023'te son kez adaylık açıklaması) AK Parti'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde işin içinden çekilmesi, Erdoğan'ın da siyasetten çekilmesi anlamına gelmez."
EYT ve asgari ücret
"(EYT ve asgari ücret) 2023’e bu iki önemli konuyu masamızdan kaldırarak girelim diyoruz. İnşallah güzel bir neticeye varır ve böylece de adımı atarız."
"Siyasetin er meydanı sosyal medya değil. Siyaset doğrudan milletle yapılır. Milletle hasbi gönül bağınız varsa sizi ne Twitter ne başka güç engelleyebilir." (AA)