Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 156. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde bir konuşma gerçekleştirdi.
Erdoğan konuşmasında yargı ve yeni anayasaya ilişkin önemli mesajlar verdi.
Türk milletinin, adalete büyük önem verdiğini ancak pek çok adaletsizliğe şahitlik etmek zorunda kaldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adalet sistemimiz, bir dönem darbecilerin, bir dönem kendini milletten üstün gören yapıların bir dönem de FETÖ’nün sultasına maruz kaldı.” dedi.
Medya ve sosyal medyanın millet adına denetim görevi üstlenmesinin demokrasi için bir kazanç olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ama mahkeme kurup sağa, sola yargı dağıtma boyutuna asla varmamalıdır.” uyarısında bulundu.
“YARGI KAMPLAŞMALARDAN UZAK TUTULMALI”
Yargının ideolojik kamplaşmalardan uzak tutulması gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkenin selameti yerine belli bir zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların devletimizin kurumları içinde tekrar yuvalanmasına izin vermeyeceğiz.” dedi.
“DEMOKRASİYE YAKIŞMIYOR”
Erdoğan konuşmasında yeni anayasa sürecine de değindi. “Ülkemize siviller tarafından hazırlanmış yeni bir anayasa kazandıramadık. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılının darbe ürünü bir anayasayla geçirilmiş olmasını Türkiye demokrasisine yakıştıramıyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasanın Türk demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olacağını vurguladı.
“YUMUŞAMA ÖNEMLİ FIRSAT”
“Siyaset kurumunun, ekonomik ve sosyal sorunları öne sürerek, sivil anayasa ihtiyacını gündemden düşürmek istemesini doğru bulmuyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasette yaşanan yumuşama sürecinin yeni anayasa süreci için önemli bir fırsat olduğunu söyledi.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri idarenin yargısal denetimidir. Bu ilkenin hayata geçmesi ancak idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olmasına bağlıdır. Bu misyonun ülkemizdeki temsilcisi de Danıştay’dır. Danıştayımız, kamu ile vatandaş arasındaki ihtilafların çözümünde nihai karar vericidir.
Makamlarımız ve ünvanlarımızdan öte 85 milyonun bir ferdi olarak hepimiz şu gerçeğe yürekten inanıyoruz; nasıl geç gelen adalet adalet değilse, topluma güven veren ve erişilebilir adalet sistemi de bekamızın güvencesidir. Devlet, adaletle hükmettiği, adalet dağıttığı müddetçe güçlüdür. Dimdik ayaktadır. Adaletin olmadığı yerde huzur, refah olmaz.
“PEK ÇOK ADALETSİZLİĞE ŞAHİTLİK ETMEK ZORUNDA KALDIK”
Biz adalete büyük önem veren ama pek çok adaletsizliğe şahitlik etmek zorunda kalan bir milletiz. 27 Mayıs darbecilerinin gerçek bir mahkemeden ziyade kötü bir tiyatroyu andıran Yassıada’da işledikleri hukuk katliamlarını unutmuyoruz. 12 Eylül dikta rejiminin, bir sağdan, bir soldan darağacına gönderdiği gençlerin acısı hiç dinmedi. 28 Şubat döneminde adeta koro halinde darbecilere alkış tutanların, hukuk sistemimize verdikleri zararın telafisi yıllar aldı. 17-25 Aralık yargı-emniyet girişiminin faillerinin sebep oldukları sıkıntıların hala yükünü çekiyoruz. 15 Temmuz’da ödediğimiz ağır bedeller ise ortadadır. Adalet sistemimiz, bir dönem darbecilerin, bir dönem kendini milletten üstün gören yapıların bir dönem de FETÖ’nün sultasına maruz kaldı.
"YARGI KURUMLARI ELEŞTİRİLEMEZ DEĞİLDİR"
Son yıllarda bu mahfillere yazılı, görsel ve dijital mecralarıyla medyanın ve sosyal medyanın eklendiği görülüyor. Medyanın ve sosyal medyanın millet namına denetim vazifesi üstlenmesi demokrasimiz için bir kazançtır ama mahkeme kurup sağa, sola yargı dağıtma boyutuna asla varmamalıdır.
Yargı kurumları eleştirilemez değildir. Kararlarına itiraz edebiliriz. Ancak yargının yıpratılmasına asla izin vermeyiz. Güçlü, tarafsız, bağımsız, iyi ve seri işleyen bir adalet sistemi evlatlarımıza bırakabileceğimiz kıymetli bir mirastır.
"YARGININ İDEOLOJİK KAMPLAŞMADAN UZAK DURMASINI TEMİN ETMEMİZ GEREKİYOR"
Yargının yasama ve yürütmeye müdahalesi nasıl yanlışsa, yargının siyasi tartışmaların içine çekilmesi de o denli hatalıdır. İktidarı ve muhalefeti ile basını ve sivil toplumuyla hep birlikte yargımızın ideolojik kamplaşmadan uzak durmasını temin etmemiz gerekiyor. Ülkenin selameti yerine belli bir zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların devletimizin kurumları içinde tekrar yuvalanmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda hepimizin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi şarttır.
"REFORM İRADEMİZİ DİRİ TUTUYORUZ"
Yaptıklarımızın ve yapamadıklarımızın ışığında reform irademizi halen diri tutuyoruz. Türkiye, istikbalini ancak daha fazla demokrasi, daha fazla ekonomik refah ve bunlara paralel olarak daha fazla güvenlik üzerine inşa edebilir. Güvenlik, güçlü bir demokrasinin teminatıyken, demokrasi de güvenliğin dayanağıdır.
"YENİ ANAYASA YENİ BİR KİLOMETRE TAŞI OLACAK"
Ülkemize siviller tarafından hazırlanmış yeni bir anayasa kazandıramadık. Yeni ve sivil anayasa teklifimizin içerisinde işte bu anlayış vardır. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılının darbe ürünü bir anayasayla geçirilmiş olmasını Türkiye demokrasisine yakıştıramıyoruz. Bu eksikliğin yine milli irade ile giderilmesi demokrasimizin gücüne güç katacak, Türk siyasetinde yeni bir kilometre taşı olacaktır.
"GÜNDEMDEN DÜŞÜRMEK DOĞRU DEĞİL"
Siyaset kurumunun, ekonomik ve sosyal sorunları öne sürerek, sivil anayasa ihtiyacını gündemden düşürmek istemesini doğru bulmuyoruz. Yeni anayasa, sivil siyasetin alanını genişleterek, ekonomiden sosyal hayata, ülkemizin meselelerinin çözümünü daha da hızlandıracaktır.
"SİYASETTEKİ YUMUŞAMA ÖNEMLİ BİR FIRSAT"
Siyasetteki yumuşamayla birlikte farklı siyasi partiler arasındaki istişari görüşmelerin yoğunlaşması önemli bir fırsat teşkil ediyor. Biz, milletimizin beklentileri çerçevesinde üzerimize düşen yapıcı rolü oynamaya devam edeceğiz