Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İl Başkanları toplantısında konuştu.
Erdoğan, "Ülkemize yönelik saldırıların dozu her geçen gün artıyor. Terör örgütleri bir yandan diğer ülkeler bir yandan ülkemizi yıpratmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Her şeyden önce bu saldırılara karşı mücadele etme sorumluluğu iktidar olarak bizim yani AK Parti kadrolarının üzerindedir. Kimseye suç yükleyemeyiz. Bunun faturası tarih tarafından bize kesilir. Onun için de çok hassas olacağız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Kongre takvimimiz belirlediğimiz şekilde sürüyor. İlçe kongrelerimiz süratle devam ediyor. İl Başkanlarımız olarak sizlerden ricamız bulundukları yeri kuşatan, kucaklayan, liyakatlı kişilerin göreve gelmesine öncülük etmenizdir. Yapacağımız isabetli tercihlerle güçlü ilçe teşkilatları kuracağımıza inanıyorum. Bize hesabi değil hasbi olanlar lazım. Eğer hesap adamı olursa değerli kardeşlerim çökeriz. Ama hasbi olursa kaleleri düşüre düşüre ilerleriz. Onun için bize hizmet adamı, milletin adamı olarak görev yapacak AK Parti kadroları lazım.
Mart 2019 – Kasım 2019 bizim için önemli seçimler. Bunun için her aşamada çok titiz davranmalı, en küçük bir lekeye, en küçük bir sızmaya izin vermemeliyiz. Ülkemize yönelik saldırıların dozu her geçen gün artıyor. Terör örgütleri bir yandan diğer ülkeler bir yandan ülkemizi yıpratmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Her şeyden önce bu saldırılara karşı mücadele etme sorumluluğu iktidar olarak bizim yani AK Parti kadrolarının üzerindedir. Kimseye suç yükleyemeyiz. Bunun faturası tarih tarafından bize kesilir. Onun için de çok hassas olacağız. Şayet milletimizin bize verdiği güçlü destek olmasaydı bilhassa son 4 yılda hem parti hem de ülke olarak çok kötü neticelerle karşı karşıya kalabilirdik.
Milletimizle olan irtibatımızı çok daha sıkılaştırmaya, aldığımız desteği çok daha arttırmaya ihtiyacımız var. Hep söylediğim gibi Türkiye’nin kaderi ile AK Parti’nin kaderi bütünleşmiştir bunu böyle bilelim. Biz tökezlersek Türkiye’nin de tehlikeye düşeceğini Kasım - Haziran seçimleri arasında gördük. Bir tökezleme Türkiye’ni nereye götürüyordu.
"ANAMUHALEFETİN DİLİ NORMAL BİR MUHALEFET DİLİ DEĞİL"
Anamuhalefetin dili normal bir muhalefet dili değil. Adeta bir terör örgütü gibi. Tavırlar aynı. Ama benim milletim bunu yutar mı? Allah’ın izniyle yutmayacak. Ülkemizi terör örgütleriyle aynı safta olduğu intibaını veren bu anlayışın insafına terk edemeyiz.
Fakat bu demek değildir ki milletimiz bize mahkumdur. Asla. AK Parti 15 yıllık iktidarını milletimizin kendisine mecburiyetine değil ülkemizin tamamına yaptığı hizmetlere borçludur. Daha çok çalışarak, en iyi kadroları göreve getirerek, daha çok icraat yaparak milletimizden aldığımız desteği daha yukarılara çıkarma amacında olmalıyız.
"BU YÜRÜYÜŞE AYAK UYDURAMAYANI KENARA KOYMAMIZ LAZIM"
Bu yürüyüşe ayağını uyduramayan kim varsa başta bakan arkadaşlarım olmak üzere bunları kenara koymamız lazım. Bakanlarımızın bu konuda kararlılığı çok önemli. Ayak uyduramıyor mu, kenara koyacağız, afedersiniz yolsuzluğa bulaşan mı var, kenara koyacağız. Buralarda dikkatli olmamız gerekiyor. Yola çıkarken söylediğimiz gibi bunlar içimizden de olabilir. Candan da olabilir yandan da olabilir. Bunları hemen kenara çekeceğiz çünkü istikbal bizlerden çok şey bekliyor.
Bundan sonra yapacağımız şeyler çok daha önemli. Sadece fiziki inşa değil. Gönüllerin inşa ve ihyası fiziki inşadan çok daha fazla önem arz ediyor, buna çalışacağız. CHP’nin, HDP’nin bunların Allah aşkına bu ülkede zerre kadar fiziki bir inşa hareketi mi var? Peki bu adamlar bu oyları nasıl alıyor? Onların da işte girdikleri bir zihinsel hareket var. Onlar da öylece gönül kapmaca oynuyor.
BM Genel Kurulu’nda tüm ülkelerin gözlerinin içine bakarak dünya 5’ten büyüktür diye dile getirdiğimiz itiraz insanlığın ortak vicdanının sesidir aslında. TİKA, AFAD, Kızılay gibi kuruluşlarımız ve STK’larımızla dünyanın neresinde olursa olsun yardım bekleyen insanlara el uzatma çabasında olduk. Türkiye’nin imkanları tüm bu çalışmaları yürütmeye yetiyor. Geçen yıl yaptığımız harcama 6.2 milyar dolardır. İnşallah bu yıl çok daha fazla olacak. Türkiye milli gelirine oranla en fazla kalkınma yardımı yapan ülke konumuna gelmiştir, bir numaradır. Bu büyüklükte bir kaynağı yardımlara ayırmak bizim için bir külfet değildir. Bir vefa borcudur.
Arakan bizim için meçhul bir yer değildir. Arakan Müslümanları Kurtuluş Savaşı’nda bizim zaferlerimiz için dua etmişler. Bununla kalmamış gazetelere ilan vermişler, topladıkları paraları göndermişlerdir.
Arakan'daki sıkıntının, uzun geçmişi olan, karmaşık sebepleri bulunan, farklı hesaplarla sürekli kaşınan meselelerden kaynaklandığını elbette biliyoruz. Medyada, özellikle de sosyal medyada dolaşan görüntülerin, resimlerin, haberlerin pek çoğunun da Arakan'la ilgisi yoktur, bunu da bilmemizde fayda var. Bu resimlerin bir kısmı, bizdeki Gezi olayları ve bölücü örgütün çukur eylemleri dahil dünyadaki pek çok hadisede kullanılmıştır.
Bölgede yardım faaliyetlerini yürüten tek kuruluş TİKA olmuştur. Dün ben Başkan’la bir görüşme yaptım. Görüşmenin ardından kapıları açtılar. 1000 ton TİKA kamplara yardım götürüyor. Eşim, oğlum, Fatma Betül Sayankaya kardeşimiz, Ravza Hanım ve gazetecilerden oluşan bir ekip de inşallah bu gece orada olacaklar ve yardımları dağıtacaklar. İkinci etapta 10 bin topluk yardım dağıtılacak. Myanmar yönetimini bu meselenin insani bir zeminde çözümü konusunda teşvik etmeyi sürdüreceğiz. Hem kendimiz çalışacağız hem de uluslararası mekanizmaları harekete geçireceğiz. Şu anara kadar 30’a yakın lideri aradım. Özellikle İslam ülkelerinin liderleriyle görüşme yaptım ve bu konunun hassasiyetini anlattım. Bu mazlum halk bölge üzerinde hesabı olan iki gücün arasında ezilmeyi hak etmiyor.