Suriye'de 13 yılı aşkın süreden devam eden iç savaş, muhalif silahlı grupların 27 Kasım'da başlattıkları ilerleyişin sonunda Şam'da kontrolü ele geçirmeleriyle son buldu. 50 yıldan fazla süredir Suriye'yi yöneten Esad rejimi son buldu. Beşar Esad, yaklaşık 30 yıldır ülkeyi yöneten babası Hafız Esad'ın 2000 yılında ölümünde sonra devlet başkanı olmuştu.
2011 yılında başlayan ayaklanmaların iç savaşa dönüşmesiyle yarım milyondan fazla insan öldü, 12 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ve müttefik muhalif gruplar, 27 Kasım'da kuzeybatı Suriye'de büyük bir saldırı başlattı. Muhalifler, ülkenin ikinci büyük şehri Halep'i hızla ele geçirdi, ardından ordu geri çekilirken güneye doğru başkent Şam'a doğru ilerlediler.
Rusya, muhaliflerin Şam'a girmesinden saatler sonra, Pazar günü Esad'ın görevinden ayrıldığını ancak nerede olduğu bilmediğini açıkladı. HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani daha sonra Şam'a geldi ve Suriyelilere "Gelecek bizimdir" dedi.
MUHALİFLER KONTROLÜ NASIL ELE ALDI?
Suriye'de son dört yıldır, iç savaşın fiilen sona erdiği hissediliyordu. Esad rejimi, Rusya, İran ve Hizbullah gibi İran destekli milislerin yardımıyla Suriye'nin çoğu şehrinin kontrolünü yeniden ele geçirmişti ve cephe hatları büyük ölçüde donmuştu.
Ancak, ülkenin büyük bir kısmı hala hükümetin kontrolü dışındaydı.
İsyancıların son kalesi, Türkiye sınırında bulunan ve çoğu yerinden edilmiş dört milyondan fazla insanın yaşadığı Halep ve İdlib idi. HTŞ tarafından kontrol ediliyordu, ancak bazı muhalif gruplar da oraya yerleşmişti. 27 Kasım'da HTŞ ve müttefikleri beklenmedik saldırılarını başlattı.
Üç gün sonra, Suriye'nin ikinci büyük şehri olan Halep'in çoğunu kontrol altına aldılar. Hükümetin birliklerini ve güvenlik güçlerini hızla çekmesinin ardından sahada çok az direnişle karşılaştıklarını söylediler.
Esad, müttefiklerinin yardımıyla muhalifleri "yeneceğinin" sözünü verdi. Rus savaş uçakları muhaliflerin elindeki bölgelere saldırılarını yoğunlaştırdı ve İran destekli milisler, Şam'a giderken güneydeki bir sonraki şehir olan Hama yakınlarındaki orduya yardım etmek için takviye gönderdi.
Ancak Hama, sonunda ordunun geri çekilmesine neden olan birkaç günlük şiddetli çatışmaların ardından Perşembe günü muhaliflerin eline geçti.
Muhalifler bir sonraki hedeflerinin Suriye'nin üçüncü büyük şehri olan Humus'u almak olduğunu ilan etti ve bunu sadece bir günlük çatışmanın ardından Cumartesi gecesi başardılar. Aynı zamanda, diğer isyancı gruplar Şam'ın banliyölerine ulaştı.
Pazar günü erken saatlerde, HTŞ liderliğindeki isyancılar Şam'a girdiler ve ülkenin en çok bilinen askeri hapishanesi Saydnaya'daki tutukluları serbest bıraktılar. HTŞ, iki saatten kısa bir süre sonra yaptığı açıklamada, "Zalim Beşşar Esad kaçtı" ifadelerini kullandı.
Bazı askeri yetkililer, Esad'ın Şam'dan açıklanmayan bir yere giden bir uçakla ayrıldığını söyledi.
Suriye Başbakanı Muhammed el-Celali, "Suriye halkı tarafından seçilen" herhangi bir liderlikle "iş birliği yapmaya hazır" olduğunu duyurdu.
Colani, güçlerine resmi kurumlara yaklaşmamalarını emretti ve "resmi olarak" teslim edilene kadar başbakanın yetkisi altında kalacaklarını söyledi.
Muhalifler ayrıca "tüm mezhepler ve sosyal sınıflar dahil olmak üzere herkes için bir vatan" inşa edeceklerine dair söz verdiler.
HTŞ NEDİR?
HTŞ'nin kurucusu Ebu Muhammed el-Colani bir zamanlar Irak'ta ABD güçlerine karşı yürütülen isyana katıldı ve daha sonra dünyanın en ünlü terör örgütlerinden DEAŞ'ın bir üyesi oldu. ABD'nin Colani'nin başına koyduğu 10 milyon dolarlık ödül hala aktif.
Daha önce El Nusra Cephesi olarak faaliyet gösteren HTŞ daha sonra Usame Bin Ladin'in ölmeden önce lideri olduğu El Kaide'ye bağlılığını ilan etti. 2016'da ise bu bağları kopardı ve Hay'at Tahrir al-Sham olarak yeniden isimleşti.
Sünni bir yapılanma olan HTŞ şu anda Suriye'deki en güçlü silahlı grup ve başkent Şam dahil, ülkenin büyük bir bölümünü kontrol ediyor.
HTŞ, ABD ve Türkiye tarafından terörist grup olarak tanımlanıyor. Batılı ülkelerin ve Rusya'nın da resmi yaklaşımı aynı.
MUHALİFLER NASIL BAŞARILI OLDU?
Birkaç yıl boyunca, Suriye hükümet güçleri kontrolü yeniden ele geçirmeye çalışırken İdlib bir savaş alanı olarak kaldı. Ancak 2020'de Türkiye ve Rusya, hükümetin İdlib'i geri alma çabalarını durdurmak için ateşkes sağladı. Ateşkes, ara sıra yaşanan çatışmalara rağmen büyük ölçüde sürdürüldü.
HTŞ ve beraberindekiler, 27 Kasım'da hükümeti ve İran destekli milisleri sivillere yönelik saldırıları artırmakla suçlayarak "saldırganlığı caydırmak" için bir saldırı başlattı.
Ancak bu, hükümetin yıllarca süren savaş, yaptırımlar ve yolsuzluk nedeniyle zayıfladığı ve müttefikleri Rusya ve İran'ın başka çatışmalarla meşgul olduğu bir zamanda gerçekleşti.
İran destekli grup Hizbullah, yakın zamanda İsrail'in Lübnan'daki saldırısından zarar görmüştü. İsrail saldırıları Suriye'deki İran askeri komutanlarını ortadan kaldırmıştı ve Rusya Ukrayna'daki savaşla meşguldü.
Onlar olmadan Esad'ın güçleri savunmasız kaldı.
ESAD NEREDE?
2000 yılında Suriye Devlet Başkanı olarak göreve gelen Beşar Esad'ın 'Nerede?' olduğu sorusu dün tüm dünya gündeminin konusuydu. Suriye Başbakanı Celali, Esad ile Cumartesi akşamı konuştuğunu bir daha haber alamadığını söylemişti.
Esad'a ait uçağın Suriye hava sahasından çıktığı ve bir daha sinyal alınamadığı da kayıtlara geçti. 53 yıllık Esad rejiminin son bulmasının ardından ülkesinden kaçan Esad'ın İran ya da Rusya dışında bir yere gitmeyeceği düşünülüyordu.
Ve beklenen açıklama dün gece saatlerinde Rusya'dan geldi. Kremlin, Esad ve ailesinin Moskova'ya geldiğini ve kendisine sığınma sağlandığını bildirdi.
DÜNYA NASIL TEPKİ VERDİ?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'nin geleceğine artık Suriye halkının karar vereceğini söyleyerek, Suriye için yeni bir aşamanın başladığını kaydetti. Bakan Fidan, yeni hükümetin "düzenli bir şekilde kurulması gerektiğini" söyledi ve "kapsayıcılık ilkesinden asla taviz verilmemesi" konusunda uyardı.
ABD Başkanı Joe Biden, "Nihayet Esad rejimi düştü. Bu rejim yüz binlerce masum Suriyeliye zulmetti, işkence etti ve öldürdü. ABD Suriye'deki partnerleriyle çalışmaya devam edecek" ifadelerini kullandı.
Suriye'de yaşananların ardından gözler Rusya'ya çevrildi. Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen ilk açıklamada, "Suriye'deki dramatik olayları aşırı endişeyle takip ediyoruz" denildi. Dışişleri Bakanlığı, Suriye çatışmasında "dahil olan tüm tarafları" "şiddet kullanımından vazgeçmeye ve tüm yönetim sorunlarını siyasi yollarla çözmeye" çağırdı. Ayrıca, Suriye'deki Rus askeri üslerinin "yüksek alarmda" olduğunu, ancak "güvenliklerine yönelik ciddi bir tehdit" olmadığını söyledi.
İran, "askeri çatışmaların hızla sona ermesi, terörist eylemlerin önlenmesi ve Suriye toplumunun tüm kesimleriyle ulusal diyaloğun başlatılması" konusunda umutlu olduğunu ifade etti. (Habertürk)