Menemen ilçesi Çaltı köyünde doğup uzun yıllar Avrupa'da yaşayan Gürol Kaplan, 10 yıl önce Türkiye'ye döndükten sonra kültürüne sahip çıkmak için tarihi objeleri biriktirmeye başladı. Eski Türkler'de 'balbal' ismi verilen mezar taşından dokumacılıkta kullanılan ıstar tarağına, dolma av tüfeği, çan, Selanik işlemesi örtüler, dürbün, daktilo, hesap makinesi, terazi ve nargile gibi çok sayıda tarihi objeyi toplayan Kaplan, çürümeye yüz tutmuş eserleri yeniden kullanıma kazandırıyor. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde 1978-79 yıllarında üst üste 2 kez şampiyon olan, 2013'te katıldığı Dünya Veteranlar Güreş Şampiyonası'nda da altın madalya kazanan Kaplan, sanat ve sporla iç içe olmak isteyen gençlere de evini açıp üretmeleri için fırsat tanıyor.
Toplumların kendi kültürüne sahip çıkması gerektiğini söyleyen Gürol Kaplan, "Türkiye'ye dönünce baktım ki bizim objelerimiz, bize ait olan kültürel değerlerimiz hep yok oluyor. Bunların değerini, kıymetini bilen de yok. Anıtlar Kurulu ve Müzeler Müdürlüğü ile çalışıyorum. Amacım kültürüme sahip çıkmak. Zeytinyağı pres taşları, dibekler, düveller, pulluklar, elime geçen her şeyi değerlendirip koruma altına almayı amaçladım" dedi.
'GENÇLERİMİZ KAHVEDE OTURMUYOR'
Çaltı'da yaşayan genç nüfusun sanatla iç içe olduğunu belirten Kaplan, bahçesinde onlar için yer ayırdığını söyleyerek, şöyle konuştu:
"El sanatlarıyla uğraşan insanlar daha başarılı olur. Ben sporcuyum. Gençlere de tavsiyem; her zaman bir müzik aleti çalın, herhangi bir spor yapın. Köyümün genci kahvede oturan, sıradan, elinde telefonla mesajlaşan gençler olmasın istiyorum. Bir şeyler yazıp üretsinler. Bugün bahçeme gelen gençlerin ikisi de güzel sanatlar fakültesi mezunu. Şimdi 1940'lı yıllarda kullanılmış ve çürümeye terk edilen bir seçim sandığını boyayıp günümüze kazandırıyorlar."
ÇOBANLIKTAN SONRA RESİM YAPIYORLAR
Hayvancılıkla uğraşan, işinden kalan zamanlarında Gürol Kaplan'ın evine gelen Adnan Menderes Üniversitesi Resim Öğretmenliği bölümü mezunu Arif Gülsinan (23), bu bahçenin onlar için bir sanat okulu olduğunu belirterek, "Doğma büyüme buralıyım. Mahallemizin en büyük geçimi hayvancılık, ondan sonra tarım. Yevmiyeye gidiyorum. Daha sonra Gürol Ağabeyin yanına geliyoruz. Burası sanat okulu gibi. Çok mutlu oluyorum. Ruhen beni besliyor. Köyümüzde bunu yapabildiğim için mutluyum. Bu bahçede söyleşiler yapıyoruz. Tarihi eşyaları yeniden kullanıma kazandırıyoruz" diye konuştu.
İsmail Ayan (23) ise "Arif ile aynı okuldan mezunum. Çocukluktan beri beraberiz. 15 yaşından sonra Gürol Ağabey ile tanıştık. Hep onun hikayeleriyle büyümüştük. Birlikte spor da yapıyoruz. Ben güreş ve boks yapıyorum. Haftanın her günü buradayız. Farklı etkinlikler yapıyor, misafirlerimizi ağırlıyoruz" dedi. (DHA)