Foça Demokrasi Meydanı’nda yapılan basın açıklamasına; çevre duyarlısı çok sayıda vatandaş, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve belediye meclis üyeleri katıldı. Foça Kent Konseyi Başkanı Özlem Duvan Temizel’in yaptığı basın açıklamasının ardından, Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz söz aldı.
Başkan Gürbüz; ‘‘Toprağını, suyunu seven, geleceğini seven herkes burada. Ege ve Marmara Belediyeler Birliği ve Kıyı Ege Belediyeler Birliği olarak biz, yaklaşık 3 aydan beri çevre katliamlarıyla ilgili mücadelemizi sürdürüyoruz. Kaz Dağları’nda, 300000 ağaçtan fazlası kesildi. Dün, Foça Forum ve Yeni Forum ile birlikte oradaki çevre mücadelesinin içindeydik. Orada çadırını kurmuş binlerce insanlar var. 2-3 aylık çocuğuyla orada mücadele eden insanlar var. Geleceği kurtarmak adına bir şeyler yapan ve elini taşın altına koyan insanlarla mümkün oluyor bazı şeyler. Çünkü bunlar, güzel olan her şeyi bozmaya çalışıyorlar. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer’in de söylediği gibi – Herşeyi yapabiliriz. makine yapabiliriz, binalar yapabiliriz. Ama bir avuç toprak yaratamayız. Çevreden ve doğadan ne istiyorlar? Ülkemin, güzel vatanımın başka yerlerinde, nereleri talan ediyorlar? İstedikleri ve bekledikleri ne? Hep birlikte olursak, bir vücut haline dönüşebilirsek, birlikte hareket edebilirsek; ne ormanımıza, ne denizimize, ne de bir karış toprağımıza dokunabilirler. Kaz Dağları, Şirince, Salda için değil; Artvin’de, Trabzon’da, Mardin’de, Diyarbakır’da, nerde olursa olsun vatanın herhangi bir toprağında, birlik haline gelip yağmaya ve talana izin vermemeliyiz. Katılan herkese çok teşekkür ediyorum. Mücadelemiz sürecektir’’dedi.
Basın açıklaması metni, daha sonra ilgili Bakanlık ve mercilere gönderilmek üzere imzaya açıldı.
Foça Kent Konseyi Başkanı Özlem Duvan Temizel’in yaptığı basın açıklaması;
‘‘Yaşama Ve Çevreye Duyarlı Tüm İnsanlara, Siz Değerli Foçalılara, Hepinize Merhaba. Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından 1987 yılında yayınlanan “Ortak Geleceğimiz” başlıklı raporda “Sürdürülebilir kalkınma, bugünün gereksinim ve beklentilerini, gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini ve beklentilerini karşılama olanaklarını tehlikeye atmaksızın karşılamaktır’’ denmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1989 yılında “Çevre ve Kalkınma Konferansı” düzenlenmesine karar vermiştir. Haziran 1972’de düzenlenen Stockholm Konferansı’ndan 20 yıl sonra 179 ülkenin Devlet Başkanları ile birlikte binlerce resmi temsilcisinin ve on binlerce sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katılımıyla, 3-14 Haziran 1992’de Rio Konferansı düzenlenmiştir. Konferansın temel çıktısı olarak BM üyesi ülkelerce kabul edilen “Gündem 21” başlıklı küresel eylem planı, ”Sürdürülebilir Kalkınma” kavramını yaşantımıza sokmuştur. Türkiye Yerel Gündem 21 Programı, 2001 yılında UNDP tarafından, dünyadaki “en başarılı” uygulamalardan biri olarak ilan edilmiş ve bu bağlamda, 2002 Birleşmiş Milletler Johannesburg Zirvesi’nde “en iyi uygulama” örneklerinden biri olarak sunulmuştur. Kent Konseylerinin kurulmasına, dayanak olan Yerel gündem 21 programı ve ilkeleri bizlere, sürdürülebilir kalkınma konusunda, yerel halkın görüş ve isteklerini hem merkezi yönetime hem de yerel yönetimlere bildirme görevini vermiştir. 21.Yüzyılın uzlaşmacı yönetişim anlayışı gereği, özellikle çevre ve doğaya verilen bir zarar söz konusu ise kalkınma adına atılacak her adımda bölge yaşayanının görüşlerine önem verilmelidir. Bizi yöneten sizler, bizim sizlere o yetkiyi vermemiz, ortak yasalarımız ve ülkemizin Demokratik yönetimi adına aldığınız sorumluluk sebebiyledir. Bölgenin çevre ve yaşam hassasiyetini, en iyi o bölgenin yaşayanları bilir. Bu nedenle özellikle ülkemizin demografik ve ekonomik olarak yükünü çeken kıyı bölge halkları olarak, yerel halkın endişelerine kulak vermenizi istiyoruz. Yurtta yaşanmakta olan talana dur diyebilmek için başarı hikâyelerine ihtiyacımız vardır. Yıllardır Foça’mızı tehdit eden sanayi adı altında maruz kaldığımız vahşete karşı haklı mücadelemiz, Belediyemiz desteği ile sonuna kadar devam edecektir. İzmir’in Kuzey Ormanları, Akciğerleri olan Foça Ormanlarının ortasında depolanan cüruf dağları, kangren gibi tüm bölgeyi tehdit eder hale gelmiştir. Foça Ormanları da en az Kaz Dağları kadar önemli ve korunmaya değerdir. Yok edilen doğal orman ekosistemi, ağaç dikerek onarılamaz. Çünkü ağaç bu sistemdeki binlerce canlı türünün sadece bir tanesidir. Bu kandırmacaya son verin. Tahrip ettiğimiz, doldurduğumuz, doğal yapısını bozduğumuz kıyı alanlarının acı faturasını gelecek nesiller ödeyecektir. Yuvaları dağıtılan, yaşam alanları işgal edilen foklar, bugün plajlarda dolaşmaya başlamışlardır. Domuzlar mahallelerde elden beslenir hale gelmiştir. Yaban hayatı yok ediyoruz. Yapılaşma kurbanı dere yatakları, sel olup ölüm saçıyor. Dereler borulara hapsedildi, yaylalar can çekişiyor. İşte tamda bu yüzden ilk önce Foça’mızdan, Kaz Dağları’ndan, Kelebekler Vadisi’nden, Salda Gölü’nden, Şirince’den, Munzur Dağları’ndan Atatürk Orman Çiftliği’nden çekin o kirli emperyalist ellerinizi... Yerinden yönetim ve yönetişim gereği çıkardığımız bu sese kulak vermenizi, anayasamızın ve uluslararası sözleşmelerin gereği olan çevre ve insanca yaşam haklarını korumanızı Foça Kent Konseyi olarak talep ediyoruz. Saygılarımızla.’’