Tarımın tüm aktörleri, var olan suyun artık tükenme noktasına geldiğini ve acil önlem alınması gerektiğini söylüyor.
TEMA Vakfı’nın hazırladığı raporlarda gezegendeki 2,6 milyar insanın doğrudan tarıma bağlı yaşadığı ancak tarım alanlarının yüzde 52’sinin kısmen veya şiddetli bir şekilde arazi bozulumundan etkilendiği belirtiliyor.
Dünyada her yıl kuraklık ve çölleşmeden dolayı 12 milyon hektar yok olurken, arazi bozulumunun gelecek 20 yıllık süreçte gıda üretimini yüzde 12 düşüreceği tahmin ediliyor. Üstelik 2050 yılına kadar birçok ülkedeki tarımsal verimde yüzde 15 ile yüzde 50’lik bir düşüş yaşanacağı ve 2030’da kurak ve yarı-kurak arazilerden 700 milyon insanın göç edeceği de riskler arasında sıralanıyor.
Konya, Karapınar havzasında bu yıl ki, buğday hasadında yaşanan ciddi kayıpların önemli, bir uyarı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, önümüzdeki 10 yıllık dönemde su krizinin kapıda olduğunu belirtiyorlar.
Milliyet gazetesinden Mert İnan'ın haberinde görüşlerine yer verilen İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Konya ve çevresindeki buğday verimliliğinde yaşanan düşüşün yıllarda tüm ülkedeki tarım arazilerinde görüleceğini dile getirdi.
Prof. Dr. Tolunay, “Önümüzde çok ciddi su ve tarımsal kuraklık krizleri bizi bekliyor. En büyük sorunlardan birinin de akarsu yataklarında yaşanan ciddi kirlilik Ergene, Büyük Menderes, Sakarya, Kızılırmak gibi neredeyse tüm su kaynakları belli oranlarda kirlenmiş durumda. Çiftçiler son yıllarda yeraltı suyuna sarıldılar ancak yeraltı su kaynakları da günden güne tükeniyor. 20 metre derinden su çekerken, 200 metreden su çekilen yerler var. Türkiye, su ve kuraklık konusunda acil seferberlik ilan ederek önlemleri hayata geçirmeli. Yeraltı su kaynaklarının hoyrat kullanımının önüne geçilmezse ülke olarak en büyük krizi yaşarız” dedi.
ÇÖZÜM KURU TARIM
İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Şaylan ise her yıl 75 milyar ton verimli toprağın arazi bozulumu nedeniyle kaybedildiğini belirterek, “Benzer şekilde, her yıl sadece çölleşme ve kuraklık nedeniyle 12 milyon hektar arazi kaybediyoruz. Çölleşme ve kuraklık, günümüzde daha fazla dikkat gerektiren bir konu. Ülkemizdeki tahıl tarımının büyük kısmı yağışın miktar ve zamansal dağılımına göre yapılıyor. Sürekli yeraltından takviye su çekiyoruz. Ancak yağışlar azaldığında, yeraltı su kaynakları da beslenemez. İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu yaşanan kuraklık sorununa gerekli tedbirler alınmaz, kuru tarım dediğimiz yöntemler masaya yatırılmazsa su kıtlığı bir gün kapıyı çalabilir” diyor.
"SU REZERVİ YOK OLDU, 30 YIL ÖNCEKİ VERİME ULAŞAMIYORUZ"
Merkez Meram Ziraat Odası Başkanı Murat Yağız, 30 yıllık süreçte su rezervlerinin adeta yok olduğunu söylüyor. Yeraltı su kaynaklarının 50 metre çekildiğini dile getiren Yağız, asıl sorunun gece ve gündüz sıcaklık farkları olduğunu belirterek, “Mahsüller strese girince üretim kapasitemizi her yıl geriye doğru gidiyor. Gece ile gündüz sıcaklık farkı ıslah edilmiş tohumları bile olumsuz etkiliyor. 30 yıl önceki verime ulaşmamız artık hayal oldu. Bu ülke 70’li yıllarda, tarımda kendine yetip, ürün fazlası varken, artık ithalatçı konuma geldik. Acil eylem planı ilan edilerek önlemlerin derhal hayata geçirilmesi gerekiyor. 200 metre derinden su çekmenin 1 saatlik maliyeti 150 lira. Türkiye’nin çok hızlı bir biçimde kuraklığa dayalı tohum ve ürünlere yönelmesi gerekiyor. Hiç vakit kaybetmeden Su Bakanlığı kurulmalı” diye konuştu.
SU TARTIŞMALARI BAŞLADI
Edirneli çiftçi Mutlu Kılıç da Trakya’da başta Ergene Nehri olmak üzere su kaynaklarının kirlendiğini söylerken, “Konya ve Aydın’daki gibi yeraltı sularımız ciddi oranda azaldı. Çeltik sahalarında su sıkıntısı yaşıyoruz. Yeraltı su kaynakları 200 metrenin altına inmiş durumda. Yağışların dengesi tamamen bozuldu. Trakya eskisi gibi kışları çok kar almıyor. Buğdaylar hızlı büyüyor ve soğuk mahsule zarar veriyor” dedi.
OVA KURUDU
Germencik Çevre Derneği Üyesi Halil Çetinkaya da Aydın ovalarının kuruduğunu belirterek, “Çiftçi yeraltı suyuna yöneldi ancak bir süre sonra bu kaynaklar da tükenecek. Jeotermal atıklar da açılan kuyulara deşarj edildiğinden artezyen suyu bile sıcak akıyor. Büyük Menderes kurudu. Su olan bölümler de yıllardır süregelen ihmaller zinciri nedeniyle kanalizasyona döndü. Toprak yıllardır suyla değil kanalizasyonla sulanıyor. Sadece su değil, toprak da kirli” diye sitem ediyor.
GDO ARTACAK
Ziraat Mühendisi Prof. Dr. Renan Tunalıoğlu, tarımdaki üretim desenin tahrip olmaya başladığının altını çizerken, şu uyarılarda bulunuyor:
“Akdeniz ve Ege’deki bitki ve mahsül çeşitliliği kuzeye doğru kayacak, kuzeydeki denge bozulacak. Emisyonlar azaltılmadığı sürece önümüzdeki yıllarda hibrit tohum ve GDO’lu ürünlerin sayısında ciddi artışlar göreceğiz. Kuraklık her yıl artarak devam ediyor. Ortaya çıkan olumsuz tablonun tek sorumlusu insanlar. Bu kötüye giden tabloyu değiştirmenin yolu ise fosil yakıt kullanımını durdurmak, emisyonları hızla azaltmak, az tüketmek ve sürdürülebilir kalkınma modellerini uygulamaktan geçiyor.”