Asena TUNCA/GERÇEKİZMİR - CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç, kentteki medya temsilcileri ve muhabirlerle bir araya geldi.
Balçova'daki Nefes Restoran'da gerçekleştirilen kahvaltı etkinliğinde Güç, yeni dönem vizyonunu anlatarak basının sorularını yanıtladı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki 5 şirkette meydana gelen ödeme krizine ilişkin soruyu yanıtlayan Güç şunları kaydetti: "İşçiler konusuna açıklık getireyim. İşçilerin aldığı maaşlar üzerinden bir eleştiriye kesinlikle karşıyız. Geçimin ne kadar zor olduğunu hepimiz görüyoruz; maaşların yüksek olduğu gibi bir iddia doğru değil. Konu bu değil. Konu şu:
İzmir 2020’de büyük bir deprem yaşadı. Oraya çok ciddi yardımlar yapıldı. Sonra iki buçuk yıl süren pandemi yaşandı. Bu dönemlerde merkezi hükümetin kayda değer bir destek verdiğini görmedik açıkçası. Yerel yönetimler halkın yanında durdu. İnsanları hastaneye götürdü, maske ve dezenfektan dağıttı, sosyal yardımlarla vatandaşa destek oldu. Bu süreçlerde inanılmaz giderler oluştu. Özellikle pandemi döneminde toplu ulaşımın gideri çok yükseldi. ESHOT bedava çalıştı; kamu personeli taşındı, metro kamu personeli taşıdı. Enerji maliyeti, yakıt maliyeti, personel maliyeti arttı ama gelir yoktu. Bunu 2,5–3 yıl boyunca sübvanse etmek kolay değil. Üstüne Türkiye 2023’te büyük deprem yaşadı. Merkezi hükümetin yetişemediği her yere İstanbul’dan Ankara’ya, Bursa’dan Kayseri’ye kadar tüm belediyeler koştu. Bu bir parti meselesi değil, ülkenin meselesiydi. Bu nedenle tüm belediyeler çok ciddi yardım yaptı, sahada bulunarak destek verdi.
Bu dönemlerde harcamalar çok yükseldi ve SGK borçları birikti. Bu sadece CHP’li belediyelerde olmadı; bütün belediyelerin SGK borcu birikti. Çünkü bu dönemin olağanüstü koşulları böyle bir tablo ortaya çıkardı. Sonrasında Cumhurbaşkanı “Ben bunları alacağım, silkeleyeceğim” dedi. Ancak CHP’li belediyeler silkelenirken diğer belediyelerde aynı uygulama yapılmadı" dedi.
Güç, sözlerine şöyle devam etti: "AKP’li ve MHP’li belediyelerde böyle bir durum olmadı. Onlarda arsa gösterilen değeri bir liraysa arsa iki liraya alındı. Ama CHP’li belediyelerde arsalar kabul bile edilmedi. TOKİ’den Menemen’de arsa alıp TOKİ üzerinden SGK’ya geçiş yaptılar. Bizde ise arkadaşlarımızın imarlı arsaları, iki liralık arsayı bir liraya almak üzerine kurulu bir sistemle karşılaştı. Hadi bunları da geçtik, artık hazmettik. Geldiğimiz noktada kendi yarattıkları enflasyondan kaynaklı faiziyle birlikte almaya çalışıyorlar. Devlet şu anda SGK vergisine yüzde elli faiz uyguluyor. Kendi yandaş şirketlerine SGK indirimi yapıp borçlarını silen hükümet anlayışı, kamu kurumlarına ve yerel yönetimlere faiziyle birlikte ödeme zorunluluğu getiriyor.
Bu dönemde İller Bankası’ndan gelen payın yüzde kırkı kesilerek belediyeler zor durumda bırakıldı. Belediyelere “kaynak yaratmalı” gözüyle bakmamak lazım. Belediyeler şirket değil, kamu kurumu. Dolayısıyla belli kaynakları var ve bunların doğru yönetilmesi gerekiyor. Devlet yapısının yerel yönetimlere sahip çıkması gerekir. Bir kere kendi yarattıkları enflasyondan doğan faizi silebilirler. Silemediniz, bari yapılandırın. Ödeme planı düzgün olsun. Ama yapılandırma da yapılmıyor. Tamamı bile silinebilir; bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile belli kısımlar hariç tümü silinebilir. Ama bunların hiçbiri yapılmıyor. “Ben peşin keseceğim” diyor. “Hesaplara bloke koyun” diyor. Tüm bunlara rağmen belediyelerimiz çalışmaya devam ediyor."
İÇ ÇATIŞMAYA DÖNMESİNİN FAYDASI YOK
Evet, işçiler bu dönemde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Çünkü asıl giderler büyük. İşçiler emeklerini almak zorunda ama bu iç çatışmaya dönmesinin bir faydası yok. Bu, belediye başkanlarının tek başına çözebileceği bir konu değil. Merkezi hükümetin baskıyı kaldırmasıyla çözülebilecek bir şey.
SENDİKA EYLEM YAPTIKÇA MERKEZİ HÜKÜMET DAHA ÇOK SIKIŞTIRIYOR
Eylem yapılıyor ama şöyle bir anlayış da var: Sendika eylem yaptıkça merkezi hükümet daha fazla baskı yapıyor. Çünkü şunu görüyorlar: “Bunlar ne güzel sıkıştırıyorlar, biz daha fazla baskı yapalım ki sendika daha çok sıkışsın.” Böyle bir döngüye çevirmiş durumdalar.
Bu yüzden bence sendikayla yerel yönetimlerin ortak bir paydada buluşup asıl tepkinin ve asıl sorunun merkezi hükümetten kaynaklandığı konusunda birlikte hareket etmesi gerekiyor. Çünkü bu sorun karşılıklı açıklamalarla çözülecek bir sorun değil; bu bir merkezi hükümet sorunu. SGK borcu silinse veya yapılandırılsa böyle bir sorun olmayacağı aşikâr. Çöp sorunu da aynı, Körfez sorunu da aynı. Benzer sorunların yaratılmasının nedeni yine merkezi hükümet.
İZMİR'DEKİ AKP'Lİ SİYASETÇİLER İNANILMAZ KÖTÜLER
Bir de İzmir’e özgü bir durum var. İzmir’deki AKP’li yerel siyasetçiler inanılmaz derecede kötü. Şu anlamda: Hiçbir yatırım yapmadan sadece Cumhuriyet Halk Partisi’ni eleştirmek üzerine bir siyaset yürütüyorlar. İzmir’e hiçbir yatırım yapılmıyor. “CHP’li belediyeler şunu yapmıyor, bunu yapmıyor” diyorlar, bir de akıl veriyorlar: “Master planı yapın.” Akıl vermeyi bırakıp bu şehre ne katabiliriz diye düşünmeleri gerekir.
“Yatırım yapılmıyor” konusu da böyle. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, kısıtlı kaynaklara rağmen inanılmaz yatırımlar yapıyor. Yol yapmak, park yapmak gibi asli görevler zaten yapılmaya devam ediyor."
CEMİL BAŞKAN DA İSTEMEZ
Havuz sistemine ilişkin de konuşan Güç şunları kaydetti: "Havuz sistemi… Cemil Tugay da bu stresi yaşamak istemez. Ancak belediyenin asli görevleri var ve bunları yapmak için de personele ihtiyaç var. Gereğinden fazla büro personeli var. Şirkette boş oturtup maaş verdiğiniz kişiler var mı? Sahada çalıştırıp iş tanımı değişmesi gereken personel vardı. Belediye kar eden bir şirket değil ki, belli bir bütçesi var. İnsani olarak doğru değil, ancak Cemil Tugay da bundan memnun değildir. Vatandaşa boş boş oturuyorlar dedirmemek lazım. Personelin çalışacakları alana kaydırılması gerekiyor."
Sayfa başına git