MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Gündoğdu'da gün emeğin günü!
Güncel
1 Mayıs 2023 Pazartesi 08:30

Gündoğdu'da gün emeğin günü!

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde İzmir'de kutlamaların adresi Gündoğdu Meydanı oldu. Emekçiler sendikalar önderliğinde 3 koldan halaylar, türküler ve sloganlar eşliğinde alana yürüdü. Alanda DİSK Ege Bölge Temsilcisi Sarı tarafından okunan ortak metinde iktidar sert sözlerle eleştirildi. Emekçiler 1 Mayıs'ı Suavi konseriyle kutladı.

Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü tüm yurtta olduğu gibi İzmir'de de kitlesel bir eylem ve büyük bir coşkuyla kutlanıyor.

Kentte hafta sonu önce Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ardında da Millet İttifakı ve Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ağırlayan Gündoğdu Meydanı'nda söz bu kez emekçilerdeydi... 

İzmir'deki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kapsamında emekçilerin yanı sıra siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların da büyük buluşmaya akın edeceği gün toplanmalar toplanmalar saat 11:00 sularında başladı. Emekçiler sendikaların önderliğinde 3 koldan Gündoğdu'ya akın etti.



Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Cumhuriyet Meydanı'ndan, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basmane'den, TÜRK-İş ise Alsancak Limanı'ndan halaylar, türküler ve sloganlar eşliğinde Gündoğdu Meydanı'na yürüdü. 



CHP İzmir Örgütü de Lozan Kültürpark kapısı önünden başlayan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, milletvekilleri, ilçe belediye başkanları ve milletvekili adaylarının da yürüyüşte kortej halinde alana gitti. 

Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve kentteki tüm emekçilerin katılımıyla kutlamalar Gündoğdu Meydanı'nda on binlerce kişiyi buluşturdu. 

TÜRK-İŞ BÖLGE BAŞKANI ÇAKMAK: YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ 
Alanda ilk konuşmayı TÜRK-İş Bölge Başkanı Hayrettin Çakmak yaptı. Çakmak konuşmasında, "Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü. Deprem felaketi yurdumuzda aynı olan şeylerin kökten değişmesini hepimize öğretti. Ücretli çalışanların geçim ve yaşam şartları her geçen gün zorlaştı. Daha yılın ilk aylarında vergi oranları yükselmekte. Kamuda taşeron sorunu devam etmektedir. İşçiler bu ülkenin temel ve kalıcı unsurlarıdır. Mücadelemizi dayanışma ile yardımlaşma ile hep birlikte işçi sınıfı olarak hep beraber ayağa kalkacağız. Yaşasın 1 Mayıs. Yaşasın işçilerin birliği..." ifadelerine yer verdi. 

ORTAK METİNDE İKTİDARA YAYLIM ATEŞİ 
Alanda sendikaların ve İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri'nin ortak metnini DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı okudu.

DİSK Ege Bölge temsilcisi Sarı tüm emekçileri selamlayarak ve Gezi direnişçilerine selam göndererek başladığı konuşmasında, “Yeni bir başlangıç olarak gördüğümüz 2023 1 Mayıs İşçi Bayramını coşkuyla kutlarken, işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin haklarını savunmak için canlarını ortaya koyanları; emek ve demokrasi mücadelesinde yitirdiğimiz canlarımızı ve iktidarın rant politikaları nedeniyle sonuçları çok ağır olan depremde yaşamlarını yitirenleri saygı ile anıyoruz. Doğal bir felaketin insan eliyle son birkaç yüzyılın en büyük trajedilerinden birine dönüşmesine neden olanlar, göstermelik açıklamalarla, birkaç tutuklamayla kendilerini işin içinden sıyıramayacaklar. Ant olsun ki, yaşamını yitiren her bir canlının, denetimsizliğin, rant politikalarının yol açtığı yıkımların er ya da geç hesabını soracağız! Her gün yaptıkları sahte açılış törenleriyle, doğalgaz aldatmacasıyla, savaş silahlarını sahneledikleri gösterileriyle bizlere depremin acısını unutturamayacaklar” dedi. 

“ÜLKEYİ PEŞKEŞ ÇEKTİLER”
DİSK EGE Bölge Temsilcisi Sarı şöyle devam etti: Bugün işçi sınıfının, emekçilerin, emeklilerin, gençlerin ve kadınların sesi hem dünyada, hem de ülkemizde emeğin hakları için, adalet için, demokrasi için, barış için, kardeşlik için meydanlarda yankılanıyor. Ancak içimiz buruk, yüreğimiz ise hala yangın yeri… Bu depremle yıkılan sadece kentler olmadı devletin kurumları da çöktü. İşçiden alıp patronlara verdiler; fakirden çalıp zenginin kasasını doldurdular, dar gelirliden alıp çetelere kaynak aktardılar; rant için kentleri ve doğayı betona boğdular; asırlık yardım kurumlarını bile depremde çadır satar hale getirdiler; doğal afetleri felakete çevirdiler: Sözün özü memleketi bir şirket gibi yönettiler ve sermayedarlara ülkeyi peşkeş çektiler.  Aynı amacı güdenler seçime giderken en faşizan, en gerici ittifak çatısı altında birleştiler. Ortak noktaları Kürt sorununda inkâr ve güvenlikçi politikaları, kadın karşıtlığı, gericilik, barışa karşıtlık, demokrasinin ortadan kaldırılışıdır. Bunların bize reva gördüğü Kayyum düzenidir, ihraçlardır, adaletsizliktir, tekçiliktir, militarizmdir, işkencedir, cezaevlerinde insanlık dışı uygulamalardır. Yargı eliyle siyasi gözaltı operasyonlardır.

Sarı, “Tüm dünyada işçi sınıfı sayısal olarak hızla büyürken ve ücretli emek yaygınlaşırken, biz üretenlerin toplumsal zenginlikten aldığı pay azalıyor. Sermayeyi emek sömürüsü de doyurmuyor. Doğa, sermayenin sınırsız yağmasına açılıyor; yetmiyor, savaşlarla milyonlar yerinden yurdundan ediliyor. Başta işçiler emekçiler olmak üzere tüm insanlık sermaye düzeninin bu ağır tahribatına ses çıkarmasın diye, baskıcı rejimler destekleniyor. Bu politikanın sonuçları, Dünya ve Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri için yıkım oldu. Üstelik bu yıkıma, insanlığı ve tüm canlıları tehdit eden ekonomik kriz de eşlik etti.  Yetmedi, emperyalistlerin yürüttüğü savaşlar sonucu yerinden yurdundan edilen mülteciler ile büyük bir insanlık krizi yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. Aylan bebeğin sahile vuran küçücük bedeni hiç birimizin zihninden silinmiyor, silinmeyecektir” diye konuştu. 

GEZİ DİRENİŞİ VURGUSU!
DİSK Ege Bölge Temsilcisi şunları kaydetti: Ülkemizde 24 Ocak ve 12 Eylül ile başlayan iktisadi ve siyasal açıdan, baskıcı rejim, geçmiş yarım asırda giderek kurumsallaştı. Kuvvetler ayrılığı ortadan kalktı, tüm kuvvet tek kişide toplandı, denge ve denetleme mekanizmaları işlemez oldu. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını tamamen yitirdi. Başkanlık rejimi hayata geçirildi ve adalet, demokrasi, barış ortadan kalktı. Demokrasi 5 yılda gidip oy vermek değildir sadece. Demokrasi, hayatın her alanında ve her anında tüm toplumsal kesimlerin, söz ve karar sahibi olmasıdır, karar mekanizmalarına ve yönetime etkin ve sürekli katılımıdır. Nüfusun dörtte üçünün ücret geliriyle yaşamını sürdürdüğü bir ülkede işçilerin, emekçilerin; emeğiyle geçinenlerin yönetimde söz ve karar hakkını olması, demokratik bir ülke hedefine ulaşabilmek için zorunluluktur. O yüzdendir ki, Adalet, Barış, Demokrasi ve Kardeşlik için, Yeni bir Türkiye‘ nin geleceğinin inşası biz işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin ve bu meydandaki binlerin elindedir. Doğayı korumak için başlatılmış olan Gezi Parkı direnişi ve sonrasında yaşanılan protestolar sonucu hayatını kaybeden, Mehmet’ i, Abdullah’ ı, Ethem’ i, Medeni’ yi, Ali İsmail’ i, Ahmet’ i, Hasan Ferit’ i ve küçücük bedeniyle 15 kilo kalan Berkinimizi hiçbir zaman unutmayacağız, unutturmayacağız, sorumlularından bir gün elbet hesap soracağız. Ülke öyle karanlık bir güç haline gelmeye başladı ki, yargı kararıyla Gezi Direnişinin anayasal zeminde suç sayılmadığı, ancak Geziyi savunanların tutuklandığı, geziyi savunmanın suç sayıldığı ülkemizde, Can, Mücella, Çiğdem, Hakan, Mine, Tayfun ve Osman Kavala’ya sahip çıkacağız. Çünkü gezi bizimdir, gezi onurumuzdur, gezi umuttur, gezi yargılanamaz.

“MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR”
Türkiye ekonomisi son 20 yılda az gitti uz gitti, bir arpa boyu yol alamadı, üstelik masallar ve ninnilerle uyutulmaya çalışılan yoksul halkın, artık açlık sınırının çok altındaki alım gücüyle uyumaya bile mecali kalmadı. Mızrak çuvala sığmıyor, Türkiye toplumunun sabır taşı çatlayalı çok oldu. “Muhteşem yüzyıl”ımızı özetlemeye yeten tek şey, halkımızın kuru soğana bile muhtaç olmasıdır. Sadece başkanlık rejiminin sonrasında, pandemide, ekonomik krizde ve depremde karşı karşıya kaldığımız hakikat belli: İnsanca çalışmamız ve insanca yaşamamız bir yana, hayatta kalmamızı bile sağlamaktan çok uzak bir düzenle karşı karşıyayız.

“GÜVENCESİZLER CUMHURİYETİ HALİNE GELDİ”
Ücretli çalışanların geçim ve yaşama şartları her geçen gün zorlaşmakta, yaşanan enflasyon karşısında ücret artışları kısa bir zaman içinde etkisini yitirmektedir. Daha yılın ilk aylarında vergi oranları yükselmekte, ücretli çalışanlar ağır vergi yüküyle karşı karşıya kalmaktadır. Asgari ücret artışları enflasyon karşısında kısa bir sürede etkisini kaybetmekte, ülkedeki çalışanların ücretleri asgari ücret seviyesinde yoğunlaştırılmaktadır. Ve asgari ücret ortalama ücret haline gelmektedir. Kamuda taşeron sorunu devam ederken, insani bir talep olan nakil hakkı konusunda halen bir adım atılmış değildir. Kayıt dışı istihdam sorunu devam ederken, kamu kesiminde yaklaşık 700 bin işçinin toplu iş sözleşme müzakereleri sürdürülmektedir. Burada elde edilecek sonuç, çalışma hayatının biçimlenmesinde önemli rol oynamakta ve yüz binlerce işçi ve ailesi, yaşam şartlarının iyileştirilmesini talep etmektedir. Başta kadın emekçiler olmak üzere, tüm emekçilere daha güvencesiz bir çalışma yaşamı dayatılmaktadır. Ülkemiz her alanda Güvencesizler Cumhuriyeti haline gelmiştir. Kadın işsizliği ve güvencesiz, kayıt dışı çalışma ortamlarında taciz, şiddet ve mobbing her geçen gün artmaktadır.

“iŞTE BU DÜZENE KARŞI BURADAYIZ”
1 Mayıs’ta işte tam da bu köhnemiş düzene karşı bizler buradayız, bir aradayız. İnsan hakları, barış ve sosyal adalet, örgütlenme özgürlüğü, sendikal haklar ve insan onuruna yaraşır koşullarda yaşayabilmek için azim ve kararlılıkla kavgamızı sürdüreceğiz. Bizi içine hapsetmeye çalıştıkları karanlığı yırtacağız. Şimdi, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, bilimsel bir ülke yönetimine hiç olmadığı kadar ihtiyacımız ve bunun gerçekleşmesi için bir seçeneğimiz var: o da bu iktidarı göndermek!

“ÖZGÜRLÜĞÜN VE LAİKLİĞİN HAKİM OLDUĞU BİR ÜLKE İÇİN…”
Sarı konuşmasını, “Emeğin sömürülmediği, sendikal hak ve özgürlüklerin engellenmediği, grev hakkının yasaklanmadığı, herkesin güvenceli, kadrolu çalıştığı bir işinin ve insanca yaşamaya yetecek bir ücretinin olduğu, KHK ve fiili OHAL rejimine son verildiği, ekonomik krizlerin, salgınların, depremlerin, afetlerin faturasının halkımıza ve emekçilere kesilmediği, kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği, barış ve kardeşliğin hakim olduğu, kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı, çocuk istismarının ve çocuk işçiliğinin olmadığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün suç olarak sayılmadığı, gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir gelecek ve ülke için mücadeleye devam edeceğiz. Yaşasın 1 Mayıs” diyerek tamamladı. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 80 Kare Memis
 2 Mayıs 2023 Salı 15:54
Geziyi Gezi kayiplarini diline dolayinca mesru olmuyorsun biz seni biliyoruz bu iscinin sirtindaki en buyuk kambursun
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir