Güzelbahçe Belediye Meclisi Nisan ayı toplantısına İstanbul Sözleşmesi damga vurdu. Meclis Üyesi Zeynep Ferda Demirbaş; “iktidarı bu anlamsız inattan vazgeçmeye davet ediyoruz. Çünkü İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” ifadelerinde bulundu.
Güzelbahçe Belediyesi Nisan ayı olağan meclisi Güzelbahçe Atatürk Kültür Merkezi Tuncel Kurtiz Konferans Salon’unda Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce başkanlığında toplandı. Başkan İnce Mart ayındaki belediye çalışmalarıyla ilgili meclis üyeleri ve katılımcıları bilgilendirdi. Denetim raporunun okunduğu mecliste, faaliyet raporunun sonraki meclise bırakılması kararlaştırıldı. Meclis toplantısında İstanbul Sözleşmesi ile ilgili CHP Grubu adına Avukat Zeynep Ferda Demirbaş söz aldı.
‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’
11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açılan ve ülkenin hiçbir çekince koymaksızın imzaladığını söyleyen Kadının ve İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği (KİHEP) eğitmeni ve CHP Güzelbahçe Meclis Üyesi Avukat Zeynep Ferda Demirbaş, “24 Kasım 2011 tarihli TBMM oturumunda da tüm siyasi partilerce kabul edilen, “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen; "Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin bir gece yarısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından feshedilmesini kabul etmiyoruz. Bugün İstanbul Sözleşmesi'nin feshini sözleşme ile hiçbir alakası olmayan savunmalarla karşımıza çıkanlar “Sözleşme eşcinselliği teşvik ediyor, toplumu cinsiyetsizleştiriyor, sözleşme şiddeti artırıyor, kadının beyanı ile delil olmaksızın erkekleri hapse attırıyor ve erkekleri mağdur ediyor, toplumun büyük çoğunluğu sözleşmeden rahatsız, dünyada dahi her yerden sözleşmeye tepki var, boşanmaları artırıyor, dinimize - kültürümüze aykırı bizlere uymuyor" gibi gerekçeleri önümüze koyuyorlar” dedi.
‘Boşanmaları ev içi şiddet arttırıyor’
Zeynep Ferda Demirbaş, “Bilinsin ki; İstanbul Sözleşmesi YAŞATIR, çünkü sözleşme cinsiyetin bir şiddet gerekçesi olmasını yasaklıyor ve herkesi şiddetten koruyor, şiddeti artıyor sadece şiddeti görünür kılıyor, kadınım beyanı ile "tedbir kararı alınıyor, erkekleri mağdur etmiyor, şiddet uygulayan, tehdit eden ve suçlu erkekler evden uzaklaştırılıyor. 2020 yılında yapılan bazı araştırmalarda toplumun %7'si bazılarında ise sözleşmenin iptalini istiyor yani toplumun ezici çoğunluğu sözleşmeden yana tutum sergiliyor. Dünyada ise 45 Ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan sözleşmeyi Tunus ve Kazakistan gibi ülkeler de yürürlüğe koymak istiyor. Boşanmaları sözleşme değil ev içi yaşanan şiddet arttırıyor. Sözleşmede dinimize dair hiçbir madde bulunmuyor aksine hiç kimseye dini inancından ötürü ayrımcılık yapılamayacağının altı çiziliyor. İstanbul Sözleşmesi; yaşam hakkı gibi, şiddete maruz kalmama hakkı gibi, temel insan haklarına dayanır ve temel insan hakları tartışmaya açılamaz. İstanbul Sözleşmesinin feshi ile tüm dünyaya Türkiye'nin anayasasındaki eşitlik ilkesinden, şiddeti önlemek ve şiddete maruz bırakılanları korumakla ilgili yasalardan vazgeçildiği, devletin kadın erkek eşitliği kadına yönelik şiddeti önleme politikasını terk ettiği ilan edilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi grubu olarak bizler söz veriyoruz, İstanbul Sözleşmesi'nin önemini hem kadınların hayatı, hem de Türkiye'nin geleceği açısından her yerde anlatacağız. Sözleşmenin Cumhurbaşkanı kararnamesi ile feshedilmesi hukuksuzdur, yasal değildir, iktidarı bu anlamsız inattan vazgeçmeye davet ediyoruz Çünkü İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR” diye konuştu.
‘Sözleşme Kadına şiddeti engellememiştir’
AK Parti Gurubu adına söz alan Ak Parti Meclis Üyesi Halil Durankuş, “İstanbul Söyleşmesi Ak Parti zamanında kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanmış 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. İstanbul sözleşmesinin yürürlüğe girmesinden fes edilmesine kadar geçen sürede kadına yönelik şiddet azalmadığı gibi artmaya devam etmiştir. Toplumun temel yapısı olan aile ve toplumun ahlakına ciddi zararlar veren, kadına şiddeti engelleme gerekçesiyle hayata geçirilen ancak kadını korumadığı gibi kadın cinayetlerini artıran ve ailelerin dağılmasına neden olan İstanbul sözleşmesi yaklaşık on yıl sonra Cumhurbaşkanlığı karar namesiyle fes edilmiştir. İstanbul sözleşmesinden çekilmemizin temel amaçları şunlardır: Bir, sözleşmenin toplum değerleriyle bağdaşmayan kısımlarının, Türkiye’nin kadına şiddet ile mücadelesinin ve kadın hakları konusundaki adımlarına göre düşünülmesinin önüne geçilecektir. İki, kadına şiddete karşı mücadele de iç hukuka dayalı uygulamaların iyileşmesine odaklanması için gerekli zihinsel paradigma değişikliğine engel olan cinsel yönelim unsuru ortadan kalkacaktır. Üç, sözleşmedeki kavramların açık şekilde tanımlanmaması nedeniyle suiistimal edilmesinin önüne geçilecek, örnek vermek gerekirse çocuğa terbiye vermek maksadıyla yapılan bir uyarı bile şiddet sayılacak ve Türk toplumunun geleceği olan çocuklarımızı terbiye etmek imkansız hale gelecektir. Sözleşmenin fes edilmesi ile eşler arasında evlilik problemlerini çözebilecek arabuluculuk müesseselerini ortadan kaldırılması engellenecektir. Dört, sözleşmenin uygun olmayan maddelerinde çekince konulmaması fes edilmesine bir dayanak teşkil etmemektedir. Kadına yönelik şiddet her şeyden önce bir insanlık suçudur. Bu suça karşı mücadele etmek bir insan hakları meselesidir. Asıl olan ilkelerdir. Bu konuda şiddete karşı olan mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla sürdüreceğiz. Unutmayalım ki biz kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir oluşumu bozup, kadınlar size Allah’ın bir emanetidir diyen bir Peygamberin ümmetiyiz” diye konuştu.
İlaç kulanılmamışsa suç doktorun mu?
AK Parti Meclis Üyesi Halil Durankuş’un, "İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddeti engellememiştir" söylemi üzerine söz alan CHP Grup Sözcüsü Aras Kaynara, ‘‘Hasta doktora gidip bu hastalığın iyileşmesi için doktordan reçete alıyor. Ancak hasta ya reçetedeki ilaçları almamış ya da ilaçları alıp kullanmamış. Bu durumda kabahat doktorda mı oluyor, doktora neden kızıyorsun? Halil Bey’in dışarıda hazırlanmış konuşmasında imzayı koyduk ama bir faydasını görmedik diyor. Eğer gereğini yapmazsan faydasını görmezsin’’dedi.
Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz
İyi Parti Grubu adına söz alan Gizem Albaş, ‘‘Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Ey Kahraman Türk Kadını Sen Yerlerde Sürüklenmeye Değil Omuzlar Üstünde Yükselmeye Layıksın’ sözünü şiar edindik. İyi Parti olarak ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ diyerek bu konudaki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz’’ dedi.
Meclis dilek ve temennilerden sonra, bir sonraki meclis toplantı gün ve saatinin belirlenmesiyle son buldu.