Kurban Bayramı öncesi yetiştirdikleri hayvanlarla ülkeyi bir ucundan diğer ucuna kat eden besiciler, zorlu yaşam koşullarıyla geçim mücadelesi veriyor.
Doğu Anadolu Bölgesinin meralarında 1 yıl boyunca otlatılan büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar Kurban Bayramı'nın yaklaşmasıyla nüfus yoğunluğunun fazla olduğu batı illerine doğru yola çıkıyor.
Türkiye'nin doğusunda yer alan Ardahan, Ağrı, Iğdır ve Erzurum gibi illerden tır ve kamyonlarla yola çıkan hayvanlar yaklaşık 2 günlük yolculuk sonunda İzmir'e ulaşıyor.
Yıl boyunca Kurban Bayramı'nı bekleyen besiciler de hayvanlarıyla birlikte bu meşakkatli yolu kat ediyor.
Hayvan pazarına gelen besiciler kendilerinden önce hayvanlarının yerlerini ayarlıyor. Onların çadırlarını kuran, yemlerini veren, sulayan hayvan bakıcıları daha sonra da kendi yerlerini ayarlıyor.
Kimi ikinci el mağazasından satın alınan kimi ise bir akrabanın evinde kullanmadığı eski koltuklar, sandalyeler, yataklar besicilerin küçük ve çatısız barakalarında yer buluyor.
Yıl boyunca baktıkları hayvanların başında nöbet tutmak için hemen çadırların yanına kurulan barakalar, besicilerin yaklaşık 20 günlük evleri oluyor.
Soğuk suyla duş, leğende çamaşır
Kimisi kardeşiyle kimisi çocuğuyla gelen besiciler, günlük ihtiyaçları için pazarı terk edemiyor.
Sabahın erken saatlerinde uyanan besiciler ilk olarak hayvanların karnını doyurduktan sonra kahvaltı yapıyor.
Komşu çadırdakilerle yapılan bereketli ve kalabalık kahvaltıda çaylar da odun ateşinde demleniyor.
Müşterilerle yapılan sıkı pazarlıklar ve alın terinin karşılığının alınmasının ardından da belediye tarafından verilen öğle yemeği yeniyor.
Pazar yerinde sıcak su olmamasından dolayı soğuk suyla duş alan besiciler, çamaşırlarını da leğenlerde yıkıyor.
Babalarıyla beraber memleketlerinden gelen ilkokul çağındaki çocuklar da kendilerince vakit geçiriyor, eğleniyor.
Yaklaşık 20 gün kurulu kalacak çadır için belediyeye 7 bin 500 lira kira ödeyen besicilerin en büyük hedefi ise bütün hayvanlarını satıp memleketlerine dönmek.
"Benim tatilim yaylada havyan otlatmak"
Ağrı'nın Diyadin ilçesinden gelen Mehmet Yılmaz (40) AA muhabirine yaptığı açıklamada, yolcuğunun yaklaşık 42 saat sürdüğünü belirtti.
Yolculuk boyunca çeşitli zorluklar yaşadıklarını belirten Yılmaz, İzmir'de de zorlukların bitmediğini aktardı.
Yatacak yer konusunda sıkıntı yaşadıklarına işaret eden Yılmaz, "Yeme içmede de sıkıntı yaşıyoruz. Lokanta, bakkal yok yakınlarımızda. Bizim köyümüz ufacık bir yerdi ama hem lokanta hem de bakkal vardı. Yatacak yerlerimiz toz toprak içinde. Gübre kokusunu zaten biliyorsunuz. Sineklerle de mücadele ediyoruz." dedi.
İzmir'e sadece hayvan satmak için geldiğini ve satıştan sonra memleketine döneceğini dile getiren Yılmaz, "İnsanlar genelde İzmir'e tatile gelir. Ben hayatımda hiç tatile gitmedim. Tatile diye sadece yaylaya hayvan otlatmaya çıktım. O benim tatilim." diye konuştu.
Hayvanların başında nöbet tuttukları için günde en fazla 3 saat uyuyabildiğini ifade eden Yılmaz, "Memleketimi çok özledim. Peynirini bile özledim. Buradaki peynir bile garip geliyor." şeklinde konuştu.
Hayvan pazarının en yaşlı besicisi Nusret Bolyurt (57), 22 senedir Erzurum'dan İzmir'e hayvan satmak için geldiğini belirtti.
İzmir'in sıcaklığından yakınan Bolyurt, memleketinde en çok serin havayı özlediğini kaydetti.
Ardahan'dan gelen Cemal Kaya (51) ise yaklaşık 3 gün boyunca hayvanlarla birlikte yolculuk yaptıklarını ifade etti.
Hayvanlarıyla yan yana kaldıklarını anlatan Kaya, tek hedefinin bütün hayvanları satmak olduğunu vurguladı. (AA)