MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hemşiler Derneği'nden yeterli ekipman, şeffaflık , uygun vardiya ve yasa çağrısı!
Sağlık
9 Nisan 2020 Perşembe 08:41

Hemşiler Derneği'nden yeterli ekipman, şeffaflık , uygun vardiya ve yasa çağrısı!

Türk Hemşireler Derneği (THD) İzmir Şubesi Başkanı Ebru Melek Benligül, koronavirüs ile mücadele sürecinde hemşirelerin yaşadığı sıkıntıları anlattı.

Gizem TABAN/GERÇEKİZMİR - Türk Hemşireler Derneği (THD) İzmir Şubesi Başkanı Ebru Melek Benligül, koronavirüs ile mücadele sürecinde hemşirelerin yaşadığı sıkıntıları Gerçekİzmir’e anlattı.

Virüsle mücadelede en riskli gruplar arasında yer alan hemşirelerin koruyucu kişisel ekipmanlara ulaşmakta sıkıntı yaşadığını belirten Benligül, yöneticilerin sağlık çalışanlarının sıkıntılarına daha duyarlı davranmaları gerektiğinin de altının çizdi.

Yaşanan diğer bir sorunun sürecin şeffaf yürütülmemesi olduğunu dile getiren THD İzmir Şubesi Başkanı, çalışanlara düzenli bilgi akışının sağlanması gerektiğini vurguladı. Virüsle mücadelenin artık psikolojik bir savaşa dönüştüğünü söyleyen Benligül, her kurumda sağlık çalışanları için psiko-sosyal destek çalışması yapılması gerektiğini kaydetti. Eşi asker veya polis olduğu için aynı anda nöbet tutmak zorunda kalan sağlık çalışanlarının çocuk bakımı konusunda problem yaşadığını ifade eden Benligül, sağlık çalışanlarının bu anlamda düzenleme yapılması beklentisi olduğunu da ekledi. TBMM’de Milletvekilleri tarafından sağlık çalışanlarının alkışlanmasına atıfta bulunan Benligül, Sağlıkta Şiddet Yasası’nın meclisten geçmemesinin meslektaşlarını hayal kırıklığına uğrattığını belirterek, sağlıkta şiddete ciddi yaptırımlar uygulanması gerektiğini ifade etti.  Yeterli hemşire istihdamının hem hasta güvenliği hem hemşirelik hizmetleri açısından önemli olduğuna dikkat çeken THD İzmir Şubesi Başkanı Benligül, günlük çalışmanın 8 saati aşmaması ve haftalık çalışma saatinin de maksimum 48 saat olması gerektiğini söyledi. Koruyucu ekipman kullanmadan Covid-19 pozitif ya da şüphesi olan hastalarla temas eden sağlıkçıların düzenli testlerinin yapımı ve takibi konusunda ciddi eksiklikler olduğunu öne süren Benligül, taşıyıcı olan sağlık çalışanı varsa bir an önce tespit edilmesinin çok önemli olduğunu belirtti. Benligül ayrıca son günlerde gündeme gelen; virüsle mücadele sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit statüsünde sayılması konusunda da çarpıcı açıklamalara imza attı.

SAHADAN EN ÇOK GELEN GERİ BİLDİRİM: EKİPMANIMIZ YOK

Sahada çalışan hemşirelerden kendilerine en çok iletilen sıkıntının koruyucu ekipman temini olduğunu belirten Türk Hemşireler Derneği İzmir Şube Başkanı Benligül, “Hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem de Sağlık Bakanımız alanda kişisel koruyucu malzeme eksikliği oluşmaması noktasında her türlü gayretin gösterileceğini dile getirdi. Ama alandan gelen geri bildirimlerle yöneticilerimizin bize ifade ettikleri örtüşmüyor. Meslektaşlarımızdan bize en çok gelen geri bildirim; ekipmanımız yok, gelen ekipmanların kalitesi yeterli değil” dedi.

TULUM BULAMADIĞI İÇİN PEÇETEYLE KORUNMAK
ZORUNDA KALAN MESLEKTAŞLARIMIZ VAR!

Hemşirelerin ekipman temini noktasında karşı karşıya kaldıkları zor durumları özetleyen Benligül şöyle devam etti: Bir cerrahi maskenin en fazla 4 saat kullanım ömrü var ve 4 saatte bir o maskenin değiştirilmesi gerekiyor.  Ama arkadaşlarımız diyorlar ki; ‘Basit bir cerrahi maskeyi bile günde bir kez alabiliyoruz. Ancak 24 saat çalışıyoruz ve bu 24 saat boyunca aynı cerrahi maskeyi kullanmak zorundayız.’ Bunun haricinde, meslektaşlarımızdan diğer koruyucu ekipmanlarla ilgili de çok ciddi eksiklikler olduğu bize iletiliyor. Örneğin; yoğun bakımlarda çalışanların N-95 maske kullanmaları gerekiyor, tulum giymeleri gerekiyor. Bunun ideali hasta başından ayrılırken bu ekipmanların değiştirilmesi… Bir N-95 maskenin ömrü en fazla 10 saat iken 24 saatlik nöbet boyunca aynı maskeyi ve aynı tulumu giymek zorunda kalıyorlar. Yani aynı koruyucu ekipmanı tekrar tekrar kullanmak durumunda kalıyorlar. Bir meslektaşımız bize fotoğrafını gönderdi, sadece önlük verilmiş, çalıştığı kurumda tuluma ulaşamamış. Boynunu peçeteyle kapatmak zorunda kalmış! Bir sağlık çalışanı peçeteyle boynunu kapatarak kendini korumak zorunda kalıyor. Biz bu konuda meslektaşlarımızdan gelen geri bildirimleri il sağlık müdürlüğümüze iletiyoruz ve bir an önce bu sorunların çözülmesini bekliyoruz.”

YÖNETİCİLER DAHA DUYARLI OLMALI

Yöneticilere daha duyarlı olmaları noktasında çağrıda bulunan THD İzmir Şubesi Başkanı, “Yöneticilerin bu sıkıntıları alana inip kendi meslektaşlarından, sağlık çalışanlarından dinlemesi gerekiyor. Bu, sorunların yerinde tespit edilmesi ve çalışanların motivasyonu açısından da çok önemli... Bunu ihmal etmemelerini, bu konuda biraz daha duyarlı davranmalarını umut ediyoruz. Sahada, varlıklarını ve diğer sağlık çalışanlarının yanında olduklarını hissettirmelerini umut ediyoruz” ifadelerini kullandı.

BİLGİ AKIŞI VE ŞEFFAFLIK VURGUSU

Sürecin şeffaf yürütülmediğine dikkat çeken Benligül, “Bilgi akışı sağlanmıyor, şeffaf olunmuyor. Örneğin; bir hastanede kaç vaka var, kaç sağlık çalışanı hasta, kaç sağlık çalışanına test yapıldı. Bu konularda biz, hem bakanlık düzeyinde düzenli bilgilendirme olmasını hem de kurumların kendi içerisinde çalışanlarına açık ve şeffaf bir biçimde bilgi sunmalarını bekliyoruz. Yöneticilerin, alandaki meslektaşlarımıza; ‘Arkadaşlar sorunlarınızı görüyoruz ve ilgili kurumlara iletiyoruz. Bunların çözümü için çalışıyoruz’ mesajını hissettirmeleri gerekiyor. Yöneticilerin, bu sorunları tespit eden, ileten ve çözen makam olması gerekir” açıklamasını yaptı.

ÇOCUK BAKIMI VE PSİKO-SOSYAL DESTEK ÇAĞRISI

Çocuk bakım problemi yaşayan sağlık çalışanları için bir düzenleme yapılması gerektiğinin altını çizen Benligül, her kurumda sağlıkçılar için psiko-sosyal destek birimlerinin oluşturulmasına ihtiyaç olduğunu da dile getirdi. Benligül şunları söyledi: “Eşi polis, asker olan sağlık çalışanları var. Aynı anda nöbette olmak zorunda kalıyorlar.  Bu bağlamda sağlık çalışanları çocuk bakım problemi yaşıyor. Günlerdir çocuklarını göremeyen, çocuklarını akrabalarına teslim eden sağlık çalışanlarının duygusal yükü de çok fazla arttı. Virüsle savaş artık biyolojik olmasının yanında psikolojik savaş haline de dönüştü. Dolayısıyla psiko-sosyal destek birimlerinin de her kurumda oluşturulması ve tüm sağlık çalışanlarının bu konuda desteklenmesi lazım. Özellikle çocuk bakım problemi yaşayan sağlık çalışanları için, her iki eş de nöbet tutuyorsa, bu konuda düzenlemelerin yapılması gerekiyor.”

SADECE ALKIŞ YETMEZ! SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI BİR AN ÖNCE ÇIKMALI!

TBMM’de Milletvekillerinin sağlık çalışanlarını alkışlamasına atıfta bulunan Benligül, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın mecliste yaptığı konuşmayı da hatırlattı. Sağlıkta Şiddet Yasası’nın ivedilikle çıkması gerektiğini kaydeden THD İzmir Şubesi Başkanı, “Sağlıkta Şiddet Yasası’nın çıkmasını uzunca bir süredir bekliyoruz. Bu yasanın geçtiğimiz gün mecliste geçmemesi bizi hayal kırıklığına uğrattı. Sağlık Bakanımız mecliste yaptığı konuşmada tüm sağlıkçılar için milletvekillerimizden alkış istemişti ve konuşmasını da ‘sadece alkış yetmez’ cümlesiyle sonlandırmıştı. Maalesef sayın vekillerimiz sadece bizi alkışlamakla kaldı. Ama sadece alkışlamak yetmez! Sağlıkta Şiddet Yasası’nın bir an önce çıkması lazım! Çünkü toplumda artık bu işin psiko-sosyal boyutu da gündeme gelecek. Sağlık kurumlarında, hasta yakınlarının sağlığı gereği hastalarla ziyaretler kısıtlandı. Yakınlarını merak ediyorlar ve zaman zaman öfkelerini kontrol edemeyen hasta yakınları ile karşı karşıya kalabiliriz. Bunun dışında sağlık kurumlarına talep arttıkça, bir an önce hizmet almak isteyen ve öfke kontrolünü sağlayamayan hastaların şiddetine maruz kalabiliriz. Bu nedenle daha ciddi yaptırımlar olması lazım. Sağlıkta Şiddet Yasası’nın tekrar gündeme gelmesini bekliyoruz” diye konuştu.

24 SAAT ÇALIŞMAK İNSAN FİZYOLOJİSİNE AYKIRI!

Hemşire istihdamı ve mesai saatlerinin yoğunluğu konusunda da çağrı yapan Benligül şöyle konuştu: “Ülkemizde hemşire istihdam problemi uzun yıllardır var ve ciddi bir hemşire krizi yaşanıyor. Biz uzun yıllardır yeterli hemşire istihdamının hem hasta güvenliği hem hemşirelik hizmetleri açısından ne kadar önemli olduğunu bilimsel gerçekleriyle beraber sunuyoruz. Ülkemizdeki vaka sayıları uluslararası rakamlarla karşılaştırılıyor. Örneğin 2018 sağlık istatistikleri yıllık verilerine göre, vaka sayılarımızın karşılaştırıldığı Almanya’da 100 bin kişiye bin 322 hemşire düşüyor, Fransa’da bin 82, İtalya’da 608… Ama ülkemizde 301 hemşire! Şu anda sahada toplum sağlığı için görev yapan hemşire sayısı zaten yetersiz. Bin kişiye 2 hemşire düşüyor! Yoğun bakım hemşire sayımız yetersiz. Dolayısıyla yoğun bakım yatak ihtiyacı arttıkça yoğun bakımlarda çalışan meslektaşlarımızın yükü de artıyor. Bu konuda salgın sürecini başarılı yürüten ülkelerin örneklerine baktığımızda meslektaşlarımız 2 ve 4 saatlik vardiyalarla çalışıyor. Ülkemizde bir hemşire nöbette 24 saat çalışıyor! Ertesi gün dinleniyor, sonra tekrar 24 saat çalışıyor. 24 saat kesintisiz çalışmak zaten insanın fizyolojisine aykırı… 8 saati aşan sürelerde bu çalışma hem psikolojik olarak sağlığının bozulmasına neden oluyor, hem enfekte olma riskinin artmasına neden oluyor, hem de hata yapma riskini arttırıyor. Hasta güvenliği açısından da çalışan sağlığı açısından da son derece riskli bir uygulama! Biz bu uygulamanın bir an önce sonlandırılması için de istikrarlı olarak başvurularda bulunuyoruz. Bazı kurumlar bu konuda düzenleme yaptı. Ama genel olarak çalışmanın 8 saati aşmaması gerektiğini, haftalık çalışma saatinin de maksimum 48 saat olması gerektiğini vurguluyoruz.”

PCR TESTİ YAPILMASI GEREKEN AMA YAPILMAYAN SAĞLIK ÇALIŞANLARI VAR!

Sağlık çalışanlarına düzenli test yapılması gerektiğini vurgulayan Benligül, test ve takip açısından eksiklikler yaşandığını öne sürdü. Benligül, “Sağlık çalışanlarına düzenli test yapılması hususunda Sağlık Bakanımız bir açıklama yaptı, bununla ilgili bir algoritma oluşturduklarını söyledi ama bu noktadaki beklentimizi bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Özellikle pandemi kliniklerinde çalışanların rutin testlerinin yapılması çok önemli. Çünkü bir gün pandemide çalışıyor diğer gün başka bir serviste çalışıyor. Yani taşıyıcı olan sağlık çalışanlarının da bir an önce tespit edilmesi önemli… Covid-19 pozitif ya da şüpheli hastalarla korunmasız temas eden sağlık çalışanlarının risk kategorilerine göre uygulanan bir laboratuvar algoritması yayınlandı. Sağlık çalışanları, herhangi bir temasla işlem yaparken kişisel koruyucu ekipman kullanmadıysa yüksek, orta ve düşük riskli olarak tanımlanıyor. Eğer yüksek riskliyse PCR testi yapılıyor tedavi başlıyor izole ediliyor, orta riskliyse maskeyle çalıştırılıyor semptomları takip ediliyor eğer semptom gelişmezse 7. günde PCR testi yapılıyor, düşük riskliyse maskeyle çalıştırılıyor 14 güne kadar izleniyor ve semptomlar varsa PCR testi yapılıyor. Bu şekilde net bir algoritma tanımlanmış ama korunmasız temaslı meslektaşlarımızın takiplerinin yapılmadığını görüyoruz. Mesela 7. günde bir PCR testi yapılması gerekirken PCR testinin yapılmadığını söyleyen arkadaşlarımız var. Kurumların bakanlığımızın yayınladığı bu algoritmaya uygun hareket etmelerini istiyoruz. Çünkü meslektaşlarımızdan, bu konuda sıkıntılar olduğu iletiliyor. Bu algoritmaya uyulmasını ve rutin testlerin de bir an önce başlamasını istiyoruz” dedi.

ŞEHİT OLMAK İSTEMİYORUZ!

Son günlerde gündeme gelen ‘Koronavirüs sürecinde vefat eden sağlık çalışanlarının görev şehidi olarak kabul edilmesi’ önerisine de değinen Benligül, “Biz bu konuda net bir mesaj vermek istiyoruz. Biz şehit olmak istemiyoruz! Bizler yaşamak ve yaşatmak istiyoruz! Ek ödeme artışları, ücret farkları güzel jestler ama bizim öncelikli talebimiz; korunmak! Korunmak istiyoruz ve ancak bu şekilde hastalarımızı koruyabileceğimizi dile getirmek istiyoruz. Hem çalışan hem hasta güvenliğinin sağlanabileceği sağlıklı çalışma ortamları, yeterli kişisel koruyucu ekipmanla, aşırı iş yükü olmadan bizlerin çalışmamızı sağlayacak çalışma ortamları arzu ediyoruz. ‘Ben kendi can sağlığımı nasıl koruyabilirim?’ kaygısı olmadan alanda çalışabilmemiz lazım. Yeterli ekipman olmadığı ortamda biz de yaşam mücadelesi veriyoruz. Bu konuda yapılan düzenlemelerle, belki görev şehitlerimiz olacak onların yakınlarının korunması açısından önemli ama şuanda konuşulması gereken şey sağlık çalışanlarının şehit statüsünde kabul edilmesi olmayıp, ‘sağlık çalışanlarının sağlığını nasıl koruyabiliriz’in konuşulması lazım. Bizim şu süreçte tek endişemizin ‘Hastalarımızı sağlığına nasıl kavuşturabiliriz?’ olması gerekiyor. Ama şu anda ‘ben hastalık kapar mıyım?’ bu ekipman beni koruyor mudur?, hastalığı eve götürür müyüm?’ endişeleri sağlık çalışanlarının omzunda çok büyük bir yük!” açıklamasında bulundu. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir