Halil İbrahim GÜLER/GERÇEKİZMİR- İYİ Parti İzmir İl Başkanı Ülkü Doğan ve İzmir Milletvekili Hüsmen Kırkpınar, İYİ Parti İzmir İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına İstanbul’da polis memuru Şeyda Yılmaz’ın öldürülmesini kınayarak başlayan Doğan, “Artık bu acıları yaşamak istemiyorsak, temenni olarak kalmamalı, icraate geçirilmelidir” dedi.
“YUNAN’IN DENİZE DÖKÜLDÜĞÜ İZMİR’DEN SESLENİYORUM”
Doğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Yunanistan rahat durmalı. 23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde el adalarını işgal ederek ve bunun karşılığını bulmayarak cesaretlenmiş olmuş ki şimdi de Yunanlar yine kıyılarımızı hatta sahilimize giriyorlar. Geçtiğimiz günlerde Datça açıklarına Datça sahillerine gelen Yunan botu bunun bir örneği. Yunan'ın toprağı denize döküldüğü topraklardan İzmir'den yine Ak Parti’ye sesleniyorum. Bu konuda hükümet en yüksek perdeden gereken cevabı vermelidir. Dışişleri Bakanlığımız Yunanistan'a bir nota özelliğinin çünkü kıyı egemenliğimiz milli milli egemenliğimizin bir parçasıdır. Milli egemenliğimize katkıdan her kim olursa haddi ve hukukunu bildirilmelidir” diye konuştu.
"İZMİR GAVUR TOPRAĞI MI?'
İzmir’de yaşanan körfez kirliliği ile ilgili merkezi hükümet ile yerel yönetimlerin suçu birbirine attığını belirten Doğan, “Yerel gündeme gelecek olursak elbette ki yerel dönemin birinci konusu Körfez'deki kirlilik. Artık kentte yaşayan herkes dışarı çıktığında pis kokuyla karşılaşıyor. Bu konunun nedeni belli evsel ve endüstriyel atıklardır. Körfez tamamen ölme tehlikesi yaşarken muhataplar ne yapıyor derseniz her zamanki gibi suçu birbirlerine atarak tartışıyorlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bizim sorumluluğumuzda değil diyerek topu belediyenin üzerine atıyor ve ceza kesilsin. Büyükşehir belediyesinin bu sorumluluğun altından kalkamayız diyor. Sayın Erdoğan Kocaeli Belediyesi'nin Ak Partili belediye tarafından yönetildiğini unutmuş olacak ki İzmit Körfezi'nin temizlemiş olması lazım övünüyor, İzmir Körfezi'ni eleştiriyor. Şimdi bütün muhataplara soruyorum. İzmir'e uygulanan bu çifte standart neden? İzmir gavur toprağı mı ki Bakanlık Körfez'in kurtarılması için Belediyeye ceza kesmek yerine çözümün bir parçası olmuyor? Size oy vermediği için cezalandırmaya daha ne kadar devam edeceksiniz? İzmir Büyükşehir Belediyesi ne zaman siyasi iktidar ile kısır tartışmalara son verip asli görevi olan şehrimize hizmet yükümlülüklerini yerine getirecektir? Kendi partilerinden olan bir önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanının da sorduğu gibi 6 ayda körfez nasıl bu hale gelmiştir? Sadece hizmet istiyoruz. Kısır çekişmeleri bırakıp İzmir'i güzelim körfezini kurtarmamız gerekiyor. Bu konuda biz İYİ Parti olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bütün muhataplara bir kez daha sesleniyorum. Bu konuda sivil toplum kuruluşlarıyla üniversitedeki hocalarla gereken çalışmalar yapılmalı ve acil bir eylem planı hazırlanmalıdır. Aksi halde İzmir'in göz bebeği körfezimizi körfezimizde yaşayan canlılarımızı kaybedeceğiz” diye konuştu.
“İZMİR’İ RANTA KURBAN ETMEYECEĞİZ”
Karşıyaka ve Bayraklı'da meydana gelen yangın sonrası Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bölgenin orman vasfından çıkarılmasına tepki gösteren Doğan, “İzmir’de İzmir'in gündemindeki bir diğer konu da geçtiğimiz günlerde ne yazık ki hepimiz ciğerlerine yakan yangınlarda zarar gören bölgelerin Bayraklı bölgemizin orman vasfından çıkartılmış olması. Anlaşılan yine birileri yangınları ederek kendilerini rant devşirme peşinde. Ancak biz bu işin takipçisiyiz. Hiç kimse İzmir'in topraklarını peşkeş çekemez. O alanlarda yapılması gereken tek şey yeniden orman vasfı kazandırmak” diye konuştu.
İZMİR ŞEHİR HASTANESİ TEPKİSİ
İzmir’deki faaliyette bulunan Şehir Hastanesi ile ilgili eleştirilerde bulunan Kırkpınar, “İktidarın İngiltere’den örnek alarak getirdiği şehir hastaneleri projesinin bir tanesi de İzmir’de. Bayraklı Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla birlikte MHRS sistemiyle tüm randevular oraya yönlendiriliyor. Ancak personel eksikliği yaşayan hastanede sıkıntılar oluşuyor. MR için bugün hastaneye gitseniz elinize tutuşturulan pusulada altı ay sonrasının tarihi yazıyor. Eğitim Araştırma Hastanelerinde olmayan Şehir Hastaneleri’nde var mı? Yap-işlet-devret modeliyle çalışan Şehir Hastaneleri bu hastaneler varken yapıldı ancak eksikliklerle yapıldı” dedi.
İZMİR’DEKİ HASTANELER İÇİN DEPREM SORULARI
Kırkpınar, konuşmasuna şu şekilde devam etti:
“Yenilenmesi gereken hastane sayısına değinen Kırkpınar, “Birlik-Sağlık-Sen’in açıklamasına göre İzmir’de 12 hastane depreme dayanıklı değil. Depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle acil servisi kapatılan Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi var. İzmir’de depreme dayanıksız onun üzerinde hastane varken acil servisin tamamı tadilata alındı. Bir acil servisin tamamen kapatılması görülür şey değil.”
“BİR SONRAKİ DÖNEM PİŞMAN OLACAK”
Körfezde yaşanan balık ölümleri ve kirlilikle ilgili olarak “Yaklaşık otuz yıldır sosyal demokrat belediyeciliğin olduğu bu şehirde Körfez sorunu el yordamıyla çözülmeye çalışıldı. Ancak yapılan şeyler yetersiz ve değerini kaybediyor. Her tarafta bir koku. Bu konunun sadece yerel yönetimlere devredilmesi ve onlardan beklenmesi yanlış. Desteğe ihtiyacımız açıklaması yapılabilir ancak İzmirlilerin kabahati nedir? Türkiye’nin üçüncü büyük şehrinde Körfez bu haldeyse Türkiye’nin tamamına talip olan ana muhalefet partisinin burada daha çözüm odaklı olması gerek. İzmir’e bunu reva görenlerin günü geldiğinde hem ana muhalefetin hem de 22 yıldır iktidar olanların bir sonraki seçimde pişman olacağını buradan bildiriyorum” dedi.
“İZMİR’DE KİRLİLİK SORUNU VAR”
“Şehrin kirlilik sorunu var” diyen Kırkpınar, “31 Mart sonrası seçilmiş olan belediye başkanlarının hizmetleri gözümüzün önünde. Gördüğümüz manzara korkunç. Maalesef üzülerek söylüyorum sokaklarda çöp eksik değil, hem pejmürdelik eksik değil, kolluk kuvvetlerinin eksikleri, ben sokaklarda eskisi gibi zabıta araçları göremiyoruz. Bunu hem iktidarın ülkeyi yönetenlerin gecenin bir saatinde can güvenliğini sağlaması gereken kolluk kuvvetlerinin eksikliği bir tarafıyla da ben sokaklarda eski bir zabıta aracı göremiyorum” diye konuştu.
“ETKİNLİKLER YAPILSIN AMA…”
İzmir’de ilçe belediyelerin öğrencilere destek vermesi gerektiğini kaydeden Kırkpınar,
“Elbette ki kültürel miraslarımıza sahip çıkacağız. Elbette ki etkinliklerimiz sürecek. Ama iktidarın yan gözle ve şaşı baktığı İzmir'de 28 belediye başkanıyla ve büyükşehir belediye başkanıyla kenar mahallelerde çeperlerdik yoksul aile çocuklarının gittiği okullara en azından bir öğün yemek hizmeti verilmelidir. Bu soğuk zincir de hazırlanmış yiyecek olabilir. Bu nakdi yardım olabilir. Muhtarlıklarla temasa geçilir. Okul müdür yardımcısıyla öğretmenlerle temasa geçilir. Bu hizmet verilir. Etkinlik, kutlamalar olsun. Ama gece yatağı aç gelip sabah yatağından aç uyanan çocuk ailesinden 50 lira alsa yetmeyecektir. Yani okulda geçirdiği sürecin beslenmesiyle ilgili para harcama miktarından bahsediyoruz. Nakit para olmasın. Ama mutlaka ayni yardım yapılmalı. Gıda verilmeli. Kocaoğlu'nun döneminde olduğu gibi süt verilmeli. İzmir'de geçtiğimiz dönemde bir belediye başkanlığımız vardı. Şu anda hiç yoktu. Ama iki iktidar partisinin belediye başkanlığı var. 28 bugün ana muhalefet partisi. Biraz evvel ifade ettiğim şeyleri sadece büyükşehir değil, imkanı olan ilçe belediye başkanlarının da yapmasıdır. Bu okullarda okuyan, yoksul insanların çocuklarına dokunmak, onları mutlu etmek hem görevi gören herkesin boynunun borcudur” dedi.