İzmir'de enkaz altından kurtarılan İdil Şirin'e ilk müdahaleyi yapan Sağlık Bakanlığı Ulusal Medikal Kurtarma Ekibinden (UMKE) Hülya Çetin Özoğlu, "İdil'e canlı ulaşmak çok güzel bir duyguydu bizim için ama kardeşini kurtaramamak da ekstra üzücü bir durum oldu." dedi.
Seferihisar ilçesi açıklarındaki depremden en fazla etkilenen Bayraklı ilçesindeki Emrah Apartmanı'nın enkazından, 58 saat sonra 14 yaşındaki İdil Şirin'in kurtarılmasıyla büyük sevinç yaşandı.
İdil'e enkaz altında ulaşıp ilk müdahaleyi yapan ve 4 saat boyunca onunla enkaz altında kalıp elini bir an olsun bırakmayan Hülya Çetin Özoğlu, kurtarma anını anlattı.
Zonguldak UMKE olarak bölgede görevlendirildiklerini, AFAD tarafından enkaz alanında canlıya ulaşıldığı bilgisi üzerine hızla enkaza girdiklerini söyleyen Özoğlu, İdil'e ulaştıklarında sadece küçük bir göz teması kurduklarını, açılan küçük aralıktan İdil'in yanına girdiğini belirtti.
Özoğlu, "İdil'in hemen kandaki oksijen seviyesine baktım, normaldi. Nabzı normaldi, bilinci de açıktı. Kardeşinin olduğunu, yakın zamana kadar da kardeşiyle konuşabildiğini ancak son zamanlarda kardeşinden haber alamadığını söyledi. Kardeşinin çok susadığını, su istediğini söyledi. İdil de su istedi ama tıbbi bakımdan uygun olmadığı için su veremedik. Sadece dudağını ıslattım. Bütün bu süreçte İdil'in elini tuttum." diye konuştu.
"İpek'i de kurtarabilseydik sevincimi iki kat yaşayacaktım"
İdil'e moral vermek için annesinden bahsettiğini aktaran Özoğlu, şöyle devam etti:
"İdil 14 yaşlarında çok güçlü bir kız çocuğu ve bize çok yardımcı oldu. Bacaklarının çok sıkıştığını ve çok ağrıdığını söylüyordu. Onun dışında genel durumu iyi, bilinci açık ve bizimle iletişim kurdu. Tıbbi destekten ziyade psikolojik destek de çok önemli bu süreçte. 'Elimi bırakma abla. Bana su ver abla.' dedi. Sürekli sohbet ettik. Kardeşini bulduğumuzda dizindeydi. İdil'i küçük bir koltuk ve kitaplık korumuş. İdil'i yaklaşık 4 saat gibi bir süreç sonucunda enkaz altından çıkarabildik. İdil'i çıkarma sürecinde bize yardımcı olan bir arkadaşımızın da enkaz alanında çok uzun süre kaldığı için genel durumunda bozulma oldu. Onu da ekibimize teslim ettikten sonra İpek'e ulaştık ancak İpek'in maalesef nabzını alamadım. İdil'e canlı ulaşmak çok güzel bir duyguydu bizim için ama kardeşini kurtaramamak da ekstra üzücü bir durum oldu. İpek'i de kurtarabilseydik sevincimi iki kat yaşayacaktım."
Kurtarma operasyonu öncesinde bir yakınının kendisini aradığını, İdil'in ailesini tanıdığını ve ondan bir haber olup olmadığını sorduğunu da anlatan Özoğlu, bir tesadüf eseri İdil'e ilk müdahaleyi kendisinin yaptığını sözlerine ekledi. (AA)