Türkiye'ye 46 yıl önce evlendikten sonra yerleşen, Türk mutfağı hakkında 10 kitap yazan İngiliz Priscilla Mary Işın, "Bu toprakların mutfağına sahip çıkılması lazım." dedi.
Hollanda'da tanıştığı Türk ile 46 yıl önce evlenerek İstanbul'a yerleşen Priscilla Mary Işın, gelini olduğu aile sayesinde Türk ve Osmanlı mutfak kültürüyle tanıştı. Asıl mesleği çevirmenlik olan Işın, yaklaşık 40 yıl önce yemek ve tatlı tarifi toplamaya başladı.
Zamanla Türk ve Osmanlı mutfağı konusunda uzmanlaşan Işın, gülbeşekerden höşmerime, aşureden güllaca, mercimekli baklavadan kaymaklı ekmek kadayıfına kadar geniş bir yelpazeye sahip tatlı kültürüne ilişkin araştırmalarını kitaplaştırdı.
Işın'ın "Avcılıktan Gurmeliğe: Yemeğin Kültürel Tarihi", "Osmanlı Mutfak İmparatorluğu", "Osmanlı Mutfak Sözlüğü", "Gülbeşeker: Türk Tatlıları Tarihi" adlı kitapların da aralarında yer aldığı 3'ü İngilizce 10 eseri bulunuyor.
Çok sevdiği eşini 2008'de kaybeden Işın, Türkiye'de yaşamaya ve Anadolu topraklarının yüzlerce yıllık tatlı mirasını tanıtmaya devam ediyor.
"Türklerin her durum için tatlısı var"
Priscilla Mary Işın, bir konferans için geldiği İzmir'de AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Hayranı olduğu Türk mutfak kültürüne ilişkin önce yemek ve tatlı tariflerini topladığını, daha sonra da bunların tarihini araştırdığını belirten Işın, şöyle konuştu:
"Türk ve Osmanlı mutfağı geçmişi yansıtıyor, yemeğin anlamını araştırdıkça insanların geçmişte nasıl yaşadığını anlıyorsunuz. Toplum tarihi canlanıyor ve o mutfak kültürü sayesinde Osmanlı dönemini tekrar yaşıyorsunuz. Saraydaki gelenekleri araştırdım. Reçel ikram etmek, misafire şerbet ikram etmek çok ilgi çekici geldi. Doğumda lohusa şerbeti, sünnette zerde yapılıyor. Muharrem ayında aşure, ramazanda güllaç, baklava tüketiliyor. Türklerin her durum için tatlısı bulunuyor."
Türk tatlılarının Osmanlı döneminde zenginleştiğini ifade eden Işın, güllaç, tel kadayıf, kazandibi, su muhallebisi, akide şekerinin tüm dünyada hayranlık uyandırdığını söyledi.
Işın, mercimekli baklava, helvai kahi, kızılcıklı pelte gibi tatlıların Anadolu'da bazı evlerde halen yapıldığını ancak artık lokantalarda bulunmadığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Türkiye'ye geldiğimde çocuklara atıştırmalık olarak leblebi, kuru yemiş verilirdi. Şimdi herkes çikolata istiyor. Bu toprakların mutfağına sahip çıkılması lazım. Tatlılarımıza sahip çıkmalıyız. Avrupa mutfağıyla büyüdüm ancak Türk mutfağını tercih ederim. Orada gelenekler kaybolmuş. Türk insanı ise yemeğinden, tatlısından bu yüzyıla kadar vazgeçmemiş. Tatlı konusunda Türkiye dünyada birinci. Hem zerde hem pekmez sucuğu hem güllaç hem pişmaniye.... Böyle bir yelpaze dünyanın başka ülkesinde yok." (AA)