MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İnsan hakları örgütlerinden 'hak ihlalleri' isyanı!
Güncel
10 Aralık 2021 Cuma 14:00

İnsan hakları örgütlerinden 'hak ihlalleri' isyanı!

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla eylem yapan dernekler ve meslek örgütleri, “Tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz” dedi

İzmir’de insan hakları alanında çalışan dernekler ve meslek örgütleri, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla 10 Ekim Anıtı önünde basın açıklaması düzenledi. İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği, Hak İnisiyatifi, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Halkların Köprüsü Derneği ve İmece Dostluk ve Dayanışma Derneği’nin destek verdiği açıklamada, ortak metni İzmir Barosu İnsan Haklarından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Kaymak okudu. Yağışlı havaya rağmen yoğun katılımla geçen ve “Kriz, Pandemi ve OHAL Koşullarında İnsan Haklarında Israrlıyız” pankartı açılan açıklamada, sık sık “İnsan haklarıyla insandır” ile “Susma sustukça sıra sana gelecek” sloganları atıldı. 

YÜKSEK SAYIDA YAŞAM HAKKI İHLALİ
Pandeminin yol açtığı siyasal, sosyal, ekonomik, etik gibi boyutları olan küresel krizin etkilerinin hala devam ettiğini söyleyen Kaymak,  “Siyasal iktidarın ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren, toplumu kutuplaştıran, ülke içinde ve dışında şiddeti esas alan, bilhassa da Kürt sorununun ve uluslararası sorunların çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda, 2021 yılında ülkede yüksek sayıda yaşam hakkı ihlalleri yaşanmıştır. Çok faklı toplumsal kesimlerden insanlar ya doğrudan kolluk güçlerinin şiddeti ya da devletin, “önleme ve koruma” yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu yapısal şiddetin ve/veya üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilen şiddetin sonucu yaşamlarını yitirmişlerdir. Anayasa’nın ve Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel hukukun mutlak olarak yasaklamasına ve insanlığa karşı bir suç olmasına rağmen işkence olgusu 2021 yılında da Türkiye’nin en başat insan hakları sorunu olmuştur. Resmi gözaltı merkezlerinin yanı sıra kolluk güçlerinin barışçıl toplanma ve gösterilere müdahalesi sırasında, sokak ve açık alanlarda ya da ev ve iş yeri gibi mekânlarda, yani resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları, yeni bir boyut ve yoğunluk kazanmıştır” dedi.

YÜZLERCE KADIN ERKEKLER TARAFINDAN KATLEDİLDİ
2021’in bir önceki yıl gibi toplantı ve gösteri yapma özgürlüğü açısından kısıtlamalarla geçen bir yıl olduğunu vurgulayan Kaymak, “Yıl içinde her toplumsal kesimden kişi ve grup, toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini mülki amirlerin yasakları ve/veya kolluk güçlerinin fiili müdahaleleri sonucunda kullanamamışlardır. Cumartesi Anneleri’nin, Galatasaray Meydanı’nda oturmalarının yasaklanması devam etmiştir. Van’da valilikçe art arda alınan eylem ve etkinlik yasaklarının son 5 yıldır kesintisiz olarak sürdürülmesi ya da Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin, kadınların, LGBTİ+’ların, işçilerin, muhalif siyasi partilerin, atık kağıt toplayıcılarının, mültecilerin, çevrecilerin ve hak savunucularının maruz kaldığı zalimane ve utanç verici kolluk şiddeti bu durumun somut örneklerini oluşturmaktadır. 2021 yılında insan hakları örgütlerinin, dernek, vakıf, emek ve meslek örgütleri ile siyasi partilerin çok sayıda üye ve yöneticisi gözaltına alınmış, tutuklanmış, haklarında açılan davalar ile üzerlerinde baskı oluşturulmaya çalışılmıştır. Belediye eş başkanları, meclis üyeleri görevden alınmış, yerlerine kayyım atanmıştır. Dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekilleri tutuklanmıştır. Siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin binalarına saldırılar olmuş, parti kapatma davaları açılmıştır. 2021 yılında kadına yönelik erkek şiddetinde maalesef bir gerileme, olumlu denebilecek bir gelişme yaşanmadı. Yılın ilk on bir ayında yüzlerce kadın erkekler tarafından öldürüldü. Hal böyleyken kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti ayrıntılı bir şekilde tanımlayan ve bir suç olarak kabul edilmesini sağlayan, böylelikle şiddet olgusunun ortadan kaldırılmasında geniş imkânlar sağlayan en kapsamlı uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesinden bir gecede çıkıldı.  Türkiye son 40 yılın en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Yıllardır uygulanan borçlanmaya dayalı neoliberal ekonomi politikalarının sebep olduğu yoksullaşma, güvencesizleşme ve örgütsüzleşme, OHAL uygulamaları ile daha da derinleşmiş ve süreklilik kazanmıştır. Hayat pahalılığı, işsizlik ve yoksulluk en çok kadınları, çocukları, mülteci ve sığınmacıları vurmaktadır” ifadelerini kullandı. 

GÖRÜYORUZ, SUSMUYORUZ, MÜCADELE EDİYORUZ!
“Siyasi iktidarın baskıcı politikaları 2021 yılında ihlaller bazında bazı ilklerin yaşanmasını da beraberinde getirmiştir” diyen Kaymak, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Avrupa Konseyi’nin (AK) en temel insan hakları sözleşmelerinden olan İstanbul Sözleşmesinden çıkılması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala ve Demirtaş kararlarının uygulanmaması nedeni ile 2 Aralık 2021 tarihli AK Bakanlar Komitesi kararı ile Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlatılması, ekonomik ve sosyal haklar ile ilgili yükümlülüklerden kaçmak için TÜİK’in başta enflasyon olmak üzere temel göstergelerde manipülasyon yapması, kara para ve yolsuzlukla mücadelede gerekli yükümlülüklerini yerine getirmeyen Türkiye’nin BM tarafından gri listeye alınması esasında insan hakları ihlallerinin ne denli arttığını da göstermektedir. Siyasi iktidarın oluşturduğu insan hakları eylem planları ve yargı alanında reform söylemleri ise bu tablo altında gerçekleşebilecek vaatler olarak gözükmemektedir. Gerçekten insan haklarına olan saygıyı yükseltmek ve reform yapılmak isteniyorsa kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı yeni ve demokratik bir anayasanın yapılması ve geçmişle yüzleşmeyi sağlayacak gerçek bir çatışma çözüm sürecine girilmesi bir zorunluluktur. Bu adımlar atılmadan yapılacak şey reform değil, ancak uluslararası taleplere cevaben yapılan bir vitrin düzenlemesi olmaya mahkumdur. Son söz olarak; var oluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz. Görüyoruz, susmuyoruz, mücadele ediyoruz...”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir