Halil İbrahim GÜLER/GERÇEKİZMİR- İzmir’de yaklaşık 40 yıldır çözüm bekleyen İnciraltı planlarıyla ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planıyla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi harekete geçmiş “kamu yararı olmadığı” gerekçesiyle dava açmıştı. İzmir 4. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı almıştı.
İzmir 4. İdare Mahkemesi'ne sunulan bilirkişi raporda birçok madde, “Koruma amaçlı nazım imar planında öngörülen plan kararlarının planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine, imar ve koruma mevzuatına, plan bütünlüğü ve teknikleri ile kamu yararına uygun olmadığı kanısına varmıştır” ifadeleri yer almıştı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi planlarla ilgili İzmir 3. İdare Mahkemesi’ne açtığı davada bilirkişi heyeti 28 Ocak’ta hazırladığı raporu mahkemeye sundu.
Raporda bir önceki raporda belirtilen çekinceler yeniden sıralandığı dikkat çekti. Raporda inşaat alanı öngörüleri hesaplanarak çekinceler sıralandığı görüldü. Askeri alanı, Kaymakamlık olarak belirlenen alanın koruma amaçlı planlama esaslarına, plan tekniğine ve şehircilik ilkelerine uygun olmadığı ifadeleri yeni raporda yer aldı.
Dava konusu alanda 09.05.2023 tarihli planlar ve dava konusu 06.11.2023 tarihli 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ve 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişiklikleri kararlarının üst ölçekli planda alanın “Bölge Parkı / Büyük Kentsel Yeşil Alan” kullanım kararlarında ve doğal sit kapsamında kalmakta kalan kısımları, 2. Derece Doğal Sit Alanı kapsamında kalan Ticaret Alanı işlevleri (ticaret kullanımı içeren karma Turizm-Ticaret Alanları dâhil) ve EXPO sınırı içinde kentsel kullanıma ayrılan kısımlarda öngörülen plan kararları açısından, üst ölçekli İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı kararları ve hükümleri ile çeliştiği ve “planların kademeli birlikteliği” ilkesine aykırı olduğu,
Dava konusu plan değişikliklerine dair Plan Açıklama Raporu’nda arazi kullanım türlerine özel plan kararları ve plan hükümlerindeki değişikliklerin ne olduğu, askı sürecindeki hangi itirazlarla ve/veya kurum görüşleri ile ilişkilendirildiği, bu değişikliklerin hangi konum(lar)da ve hangi gerekçe(ler) ile gerçekleştirildiği ve kent karakter tablosu üzerinde sayısal verilerle plan bütünündeki kullanım kararlarının birbirleri ile ilişkisi açısından ne çeşit bir etki yaratılmış olduğu gibi hususlarda hiçbir açıklama yapılmamış olmasının önemli bir eksiklik olduğu; ayrıca 06.11.2023 tarihli plan değişikliklerine ait plan açıklama raporu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan kararlarını birlikte içerecek şekilde bütüncül plan raporu olarak hazırlanmış olup, ölçeklere özel plan karar ve hükümlerindeki açıklamalar ve hesaplamaların ayrıştırılmamış olduğu; belirtilen hususlar dikkate alındığında, “İzmir İli Balçova İlçesi İnciraltı Turizm Merkezi 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişikliği Plan Açıklama Raporu” başlığı ile onaylanan 06.11.2023 tarihli değişikliklere ait Plan Açıklama Raporu’nun planlama esas ve tekniklerine uygun olmadığı,
Dava konusu alanda 09.05.2023 tarihli planların ve 06.11.2023 tarihli dava konusu plan değişikliklerinin hazırlanması öncesinde 471,01 hektarlık alana yönelik olarak 30.12.2020 tarihli Bakanlık Olur’u ile alınan Kamu Yararı Kararı’nın alandaki plan kararlarının planlama esasları, plan bütünlüğü, şehircilik ilkeleri, koruma ve imar mevzuatı açılarından da uygun olduğu anlamına gelmeyeceği; başka bir ifade ile “kamu yararı kararı” alanın planlama aşamasında mutlak suretle tarım dışı planlanması gerektiği anlamı taşımamakta, ilgili mevzuat çerçevesinde tarım dışı da kullanılabilmesine olanak sağlamakta olduğu; bu kararın şehircilik ilkeleri ve planlama disiplini açısından doğrudan bağlayıcı ve tek belirleyici olmadığı,
Dava konusu alanda 09.05.2023 tarihli planlar ve dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişiklikleri ile öngörülen plan kararlarının 1. Derece Doğal Sit Alanı kapsamında kesin yapı yasağı koşulları gereği herhangi bir plan kararı değişikliğine gidilmemesinin alanın doğal sit bütünlüğünün korunması için yeterli olmadığı, sulak alan niteliğindeki Lagün Gölü ve çevresinin hassas ekolojik değerlerinin bölge bütününde kentsel yoğunluğu artırıcı müdahalelerden doğrudan etkilenebilecek olduğu; alanın 3. Derece Doğal Sit olarak belirlenmesinin alanın mutlak suretle yapılaşmaya konu edilmesi anlamına gelmediği; alanın “doğal” niteliğinin özünü oluşturan “tarımsal” özelliklerini “kentsel” işlevlere dönüştüren ve 7500 kişilik yeni bir ilave nüfusun alanda yaşamasını öngören, bu nüfusun gereksinimlerini karşılayacak kentsel, sosyal ve teknik altyapı işlevlerini planlayan, bu işlevler arasında 2. Derece Doğal Sit Alanı tanımı ile çelişen ticaret işlevlerinin ve 3. Derece Doğal Sit Alanı tanımı ile çelişerek doğal dokunun tamamen bozulması ile sonuçlanacak müdahaleleri içeren plan kararlarının öngörüldüğü ve plan değişiklikleri ile bu kararların değiştirilmediği; alanın, “doğal sit” niteliğine rağmen kentin diğer bölgelerinden farklılaşmayan bir “kentsel” doku oluşturmasının öngörüldüğü ve bu işlev önerileri arasında kamusal hizmet alanlarının mevzuat ile belirlenen asgari oranların çok üzerinde alan büyüklükleri ile planlandığı; “doğal sit” alanı özelliğine sahip dava konusu alan gibi dokularda standartların mevzuat ile tanımlanmış asgari oranların kat kat üstüne çıkarak koruma statüsüne sahip “doğal” dokunun bozulmasına sebep olacak şekilde tarif edilmesinin koruma amaçlı planlama esas ve ilkeleri ile çeliştiği; bu yaklaşımın koruma amaçlı imar planı tanımında bulunan “tabiat varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması” hedefi ve ilgili “koruma ilkeleri” ile uyumlu olmadığı; alanda 09.05.2023 tarihli planlarda ve 06.11.2023 tarihli Koruma Amaçlı İmar Planı Değişiklikleri Plan Açıklama Raporu’nda imar adalarının oluşmasında mevcut doğal yapının dikkate alındığını ortaya koyan bir analiz ya da sentez çalışmasına yer verilmemiş olduğu ve 06.11.2023 tarihli Koruma Amaçlı İmar Planı Değişikliği Plan Notları’nda (Uygulama Hükümleri’nde), planın uygulama aşamasında mevcut doğal yapının tespit ve korunmasına ilişkin bir plan notunun geliştirilmemiş olduğu hususları dikkate alındığında, dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişiklikleri ile öngörülen plan kararlarının koruma planlaması ve ilkelerine, plan tekniği ve koruma mevzuatına ve kamu yararı kararı bulunmasına karşın kamu yararına aykırı olduğu,
Dava konusu alanda 09.05.2023 tarihli plan ve 06.11.2023 tarihli Plan Değişiklikleri kararları ile öngörülen ulaşım sisteminde 40 m., 30 m., 25 m. ve 20 m. genişliğindeki ulaşım akslarının iç dağıtıcı yollar ile birbirine 3’lü ve 4’lü kavşaklar oluşturacak şekilde bağlandığı ve otopark ile sonlanan çıkmaz erişim yolları oluşturduğu; trafik akış hızı ve geniş kesitli yollar ile yaratılması öngörülen sistemde alanın doğal sit statüsü ile koruma altına alınan dokusunun dikkate alınmadığı; tüm yolların taşıt yolu olarak öngörüldüğü ve bir ağ oluşturacak herhangi bir yaya yolu sistemine yer verilmediği, dolayısıyla alanın doğal sit statüsüne uygun olacak şekilde yaya öncelikli bir ulaşım sistemi planlanmamış olduğu, dava konusu plan kararlarında yaya öncelikli bir ulaşım sistemi kurulmamış olmasının Yönetmelik hükümlerine uyarlık göstermediği; dava konusu alandaki 09.05.2023 tarihli planlar ve dava konusu 06.11.2023 tarihli plan değişiklikleri kararlarında Körfez Geçiş Yolu’nun başlıca ulaşım akslarından biri olarak kabul edilmesinin üst ölçekli plan kararlarına ve kentin ulaşım sistemine yönelik temel politika ve kararlarına aykırı olduğu; dava konusu plan değişikliklerinde Hızlı Tren Hattı’nın kentin bütüncül ulaşım sistemi ile nasıl entegre olacağına dair herhangi bir öneri bulunmadığı, sadece Bisiklet Yolu önerisinin tren güzergâhına paralel olarak öngörüldüğü; dava konusu plan değişikliklerine ait Plan Açıklama Raporu’nda da Hızlı Tren olarak belirlenen ulaşım hattı üzerindeki kısmi değişiklik gerekçesinin Bisiklet Yolu önerisi olduğuna dair herhangi bir açıklamanın bulunmadığı; gerek Erişim Kontrollü Yola verilen bağlantıların, gerekse raylı sistem önerisinin üst ölçekli plan kararlarına ve kenti ulaşım sistemine yönelik politika ve kararlara aykırı olduğu; Bisiklet Yolu plan kararlarının kentin ulaşım sisteminin asal bir parçası olarak ele alınması ve özellikle doğal sit karakteri ile ön plana çıkması hedeflenen bir alanda bisiklet yollarının bir ağ oluşturacak şekilde düzenlenmesi planlama esasları ve şehircilik ilkelerine uygun olarak değerlendirilmekle beraber, plan kararlarında trafik akış hızı ve geniş kesitli yollar ile yaratılması öngörülen ulaşım sisteminde alanın doğal sit statüsü ile koruma altına alınan dokusunun dikkate alınmadığı gerekçesiyle dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişiklikleri ile 09.05.2023 tarihli planda ulaşım sistemine ilişkin plan kararlarının koruma planlaması ve ilkelerine, plan tekniği ve koruma mevzuatına ve kamu yararı kararı bulunmasına karşın kamu yararına aykırı olduğu,
Dava konusu alanın Turizm Merkezi statüsü gereği, söz konusu Bakanlığın görüşünün önemli olduğu, özellikle turizm işlevi içeren karma kullanım alanları ve turizm merkezi içerisindeki öngörüler anlamında ilgili Bakanlık görüşünün yönlendirici olabileceği dikkate alındığında, dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ve Plan Değişiklikleri aşamalarında Kültür ve Turizm Bakanlığı görüşünün yerine getirilmemesinin planlama esas ve tekniklerine uygun olmadığı; dava konusu alanda 09.05.2023 tarihli 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ve dava konusu 06.11.2023 tarihli 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişikliği ile Ilıca Deresi güzergâhı boyunca derenin temizliği ve bakımı amaçlı öngörülen imar yollarının kısmen amaca uygun olarak planlanmış olmasına karşın belirli noktalarda temizlik ve bakım faaliyetlerini sekteye uğratabilecek şekilde eksik bırakılmış olduğu gerekçesiyle, İZSU kurum görüşünün gereğinin yerine getirilmemesi itibariyle Yönetmeliğin 8. maddesi hükümlerine aykırılık bulunduğu,
· Kurum görüşleri arasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü Teknik Raporu’nun Sonuç bölümünde plan teklifinin teknik uygunluğuna ilişkin değerlendirmede, “dava konusu planlar ile önerilen kullanım kararlarının 728 sayılı İlke kararına uygun olduğu, ancak 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda “Bölge Parkı / Büyük Kentsel Yeşil Alan” kullanımında olan 2. ve 3. Derece Doğal Sit Alanı olarak tescilli bölgeye öneri planda TİCTK ve TİCT kullanım kararı getirilmesinin uygun olmadığı” yönündeki tespit ve görüşünün dava konusu 06.11.2023 tarihli Plan Değişikliği kararlarında da dikkate alınmamasının yerinde olmadığı,
Dava konusu 06.11.2023 tarihli plan değişiklikleri kararlarında itiraz edilen hususlar incelendiğinde, ilk olarak İnciraltı Öğrenci Yurdu plan kararı ile komşu alanlardaki Ticaret – Turizm – Konut Alanı (TİCTK) alanları, Günübirlik Tesis Alanı, Otopark Alanı gibi kullanım kararlarının plan değişiklikleri ile kaldırılarak, bu alanlarda doğal sit alanı taraması haricinde herhangi bir kullanım kararı belirlenmediği hususuna ilişkin olarak, askı sürecindeki itirazlar sonrasında plan değişikliği kapsamına alınan bölgede herhangi bir plan kararı belirlenmemiş olması, yurt ve otopark gibi kentsel, sosyal altyapı alanlarının kaldırılması ve plan kararları ile ortaya çıkarılan belirsizliğin herhangi bir statü değişimine veya geçerli herhangi bir bilimsel, nesnel veya teknik gerekçeye dayalı olup olmadığının da Plan Değişikliği Açıklama Raporu’nda açıklanmamış olmasının planlama esaslarına, planlamanın eşitlik ilkesine, plan tekniklerine ve kamu yararına uygun olmadığı,
Ticaret - Turizm – Konut Alanı (TİCTK) kullanım kararının Resmi Kurum Alanı (Kaymakamlık) kullanımına dönüştürülmesi hususuna ilişkin olarak, dava konusu planlama alanında plan kararları ile söz konusu alanda Resmi Kurum Alanı (Kaymakamlık) kullanımı belirlenmesinin herhangi bir statü değişimine veya geçerli herhangi bir bilimsel, nesnel veya teknik gerekçeye dayalı olup olmadığı hususunun Plan Değişikliği Açıklama Raporu’nda açıklanmamış olması, Resmi Kurum Alanı (Kaymakamlık) olarak belirlenen alanın büyüklüğünün 30.753,80 m2 olduğu; E:0.60, Yençok:3 kat yapılaşma koşulları ile alanda 30.753,80 x 0.60 = 18.452,28 m2 taban alanının 3 kat ile çarpıldığında 55.356,84 m2 büyüklüğünde bir inşaat alanının öngörüldüğü; doğal statüsü itibariyle koruma altına alınan bir alan için bu yapılaşma oranının koruma ilkeleri ile çeliştiği hususları ışığında, dava konusu alanda 06.11.2023 tarihli Plan Değişiklikleri kararları ile Resmi Kurum Alanı (Kaymakamlık) kullanımı belirlenmiş E:0.60, Yençok:3 kat yapılaşma koşulu tarif edilmiş olmasının koruma amaçlı planlama esaslarına, plan tekniğine ve şehircilik ilkelerine uygun olmadığı,
Dava konusu alanda 09.05.2023 tarihli Plan kararları ile Otopark alanı olarak belirlenmiş olan alanın 06.11.2023 tarihli Plan Değişiklikleri kararları ile Belediye Hizmet Alanı kullanımına ayrılması hususu incelendiğinde, dava konusu plan değişiklikleri kararları ile söz konusu alanda Belediye Hizmet Alanı kullanımı belirlenmesinin herhangi bir statü değişimine veya geçerli herhangi bir bilimsel, nesnel veya teknik gerekçeye dayalı olup olmadığı hususunun Plan Değişikliği Açıklama Raporu’nda açıklanmamış olması, Belediye Hizmet Alanı olarak belirlenen alanın büyüklüğünün 4.999,09 m2 olduğu, E:0.60, Yençok:3 kat yapılaşma koşulları ile alanda 4.999,09 x 0.60 = 2.999,45 m2 taban alanının 3 kat ile çarpıldığında 8.998,36 m2 büyüklüğünde bir inşaat alanının öngörüldüğü; doğal statüsü itibariyle koruma altına alınan bir alan için bu yapılaşma oranının koruma ilkeleri ile çeliştiği, dava konusu alanda 06.11.2023 tarihli Plan Değişiklikleri kararları ile Belediye Hizmet Alanı (BHA) kullanımı belirlenmiş ve E:0.60, Yençok:3 kat yapılaşma koşulu tarif edilmiş olmasının ve hangi kullanıma ayrılacağının belirlenmemiş olmasının koruma amaçlı planlama esaslarına, plan tekniğine, şehircilik ilkelerine ve imar mevzuatına uygun olmadığı,
Dava konusu plan değişiklikleri ile karma kullanım alanlarında farklı kullanım kararlarına dair belirlenen oranların kaldırılmış olduğu; imar mevzuatında karma kullanım alanlarında farklı kullanım kararlarına ilişkin oranların imar planlarında belirlenmediği durumlara yönelik hükmün (25.07.2019 tarih ve 30842 sayılı düzenleme ile) kaldırılmış olması nedeniyle bu oranların imar planı karar ve hükümleri ile belirlenmesinin zorunluluk içerdiği; zira söz konusu oranlar plan bütünündeki nüfus ve donatı hesaplarını doğrudan etkilediği hususları dikkate alındığında, dava konusu 06.11.2023 tarihli 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişiklikleri ile karma kullanım alanlarına dair oranların belirlenmesine yönelik 2.1.1.2 sayılı hükmün kaldırılması ve yerine başka bir hüküm ile kullanım türü oranının ne olacağının belirlenmemiş olmasının planlama esasları, plan tekniği ve imar mevzuatına uygun olmadığı,
Dava konusu 06.11.2023 tarihli Plan Değişikliklerinde “Askeri Alan (Şehitlik)” kullanım kararı değişikliği gerekçesinin Plan Değişikliği Açıklama Raporu’nda açıklanmamış olmasının planlama esaslarına, planlamanın eşitlik ilkesine, plan tekniklerine ve kamu yararına uygun olmadığı gerekçeleri ile dava konusu 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı Değişikliği ile öngörülen plan kararlarının anılan yönlerden planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine, imar ve koruma mevzuatına, plan bütünlüğü ve teknikleri ile Kamu Yararı Kararı bulunmasına karşın kamu yararına uygun olmadığı kanısına varmıştır.
Erhan Yıkgeç 5 Şubat 2025 Çarşamba 13:59
|