Peş peşe gelen zamlar ve artan vergiler karşısında ayakta durmakta güçlük çeken işçinin geldiği nokta açıklanan rakamlarla bir kez daha kendisini gösterdi. Geçtiğimiz yılda toplanan 536 milyar 48 milyon liralık vergi gelirinin büyük bölümü yine asgari ücretli çalışanın cebinden çıktı.
Ege Telgraf'tan Erman Şentürk'ün haberine göre vergi gelirlerinde bir önceki yıla göre yüzde 17’lik artış kaydeden Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı rakamlara göre, işverenin ödediği vergiler ise maaşlı çalışanların yarısına ancak ulaştı.
Bütçe tablosunu ve vergi rakamlarını değerlendiren DİSK Genel-İş Sendikası 3 No’lu Şube Başkanı Güral Doğan, geçtiğimiz yıl vergi rekortmeninin yine işçi olduğunu söyledi ve “Verginin kutsallığından bahseden sermaye zenginleri bir kuruş vergi ödemiyor. Ama alın teri döken gariban işçi kazancının yarısını sorgusuz sualsiz vergiye ödüyor. İşçiyi adeta vergiyle terbiye ediyorlar” şeklinde açıklamada bulundu.
MAAŞIN YARISI VERGİYE!
Vergi rakamlarına yönelik yaptığı değerlendirmede çarpıcı tespitlerde bulunan DİSK Genel-İş Sendikası 3 No’lu Şube Başkanı Güral Doğan, “Bu ülkede tek sömürü aracı işçinin emeği oldu. Taşeron olgusunun ısrarla üzerinde durulmasındaki temel de zaten budur. Pırlanta gibi işçinin bırakın almayı görmeyi dahi hayal edemediği ürünler için KDV’nin ÖTV’nin sıfırlandığı bir ortamda, gariban çalışanların maaşının neredeyse 4’te 3’ü vergiye gidiyor. İşçi iki türlü vergiye tabi kalıyor. Gelirler vergisi ve KDV, ÖTV gibi vergiler ile işsizlik parası gibi kesintiler ile maaşı üzerinden vergilendiriliyor. Bugün bir ticari taksi, bir kuyumcu, yat sahibi, gemi sahipleri bir işçi kadar vergi ödemiyor. İşçi benzin alırken, çiftçi traktörüne mazot alırken ne kadarı vergiye gidiyor? Peki zenginler yatına mazot alırken bunun ne kadarı vergiye gidiyor? Gemi ve gemiciklere mazot alınırken, sıfır vergi… Demek ki bu ülkede istendiğinde vergi indirimi yapılabiliyormuş. Kime göre yapıyorsun? Kendine göre yapıyorsun. Bizim maaşlarımız Man Adası’ndan gelmiyor. Bugün 3 bin lira maaş alan bir işçinin eline geçen tutar bu ancak, bordrosundaki ücreti 6 bin lira. Maaşının yarısından çoğu vergiye gidiyor” diye konuştu.
‘BORDROLU MAHKUM’
Emekçinin vergiyle terbiye edildiğini söyleyen Şube Başkanı Güral Doğan, “Bir işçinin emeğini satarak elde ettiği kazancının yüzde 21’i gelir vergisi olarak kesiliyor. Üstüne bir de her alışverişinde, tüketim harcamasında da yüzde 55’i KDV ve ÖTV yine ondan alınıyor. Biz “Bordrolu mahkum” derken bunu kast ediyoruz. Neden işçiyi her yediği, her içtiği için ekstradan bir daha vergiye tabi tutuyorsunuz? İşçi hem patronu, hem de bu ülkeyi sırtında taşıyor. Vatandaşımız bunu bilmiyor. Halkımız geçim derdine düşmüş. İşçi ne yazık ki evine ekmek götürmenin peşinde. Ama verginin kutsallığından bahseden zenginler kendi adalarını yaratmış, bir kuruş vergi ödemiyorlar. Ama alın teri döken gariban işçi kazancının yarısını sorgusuz sualsiz vergiye ödüyor. İşçiyi adeta vergiyle terbiye ediyorlar. Zaten bu ülke bugüne dek böyle ayakta kalabildi. Toplanan bir önceki yıla göre yüzde 25 oranında arttı. Peki bu vergiyi kimden topladılar? Büyüyen sermayeden değil, işçiden topladılar. Bu ülkenin vergi rekortmeni aslında işçidir. İşçi emrinde çalıştığı patrondan fazla vergi ödemektedir” dedi.
VERGİ ADALETSİZLİĞİ
“İşçi ödediği verginin karşılığını alamıyor” diyen Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm işçilerin sosyal sağlık sigortası var. Ama hastaneye gidiyor, bir röntgen için 6 ay sıra bekliyor. Mecbur parayla özel hastaneye gidiyor. Güya sağlık sisteminde devrim yapıldı. Bu ülkeyi yöneten isimler bugün bizzat kendileri 600-700 milyon liralık bir cari açıktan bahsediyorlar. Çiftçilik bitti, hayvancılık bitti, üretim durdu, sanayi ve ticaret dibi gördü, istihdam geriledi. Bir de ekonomik büyümeden bahsediyorlar… Kimse bizi aptal yerine koymasın. Büyüyen bir ülkede istihdamın artması lazım. Büyüyorsun ama işsizlik artıyor… Hükümet kendi yandaşlarına, kendi sermayesine işçinin alın terini peşkeş çekerek, emekçilerden toplanan işsizlik parasıyla ihya ediyor. İşsizlik fonundan toplanan para ile işbaşı eğitim adı altında sözde istihdam atağı başlattılar. Eğer sen gerçek sosyal devlet isen, kalıcı çözüm üretir bu işsizliği de bitirirsin. Bu ülkenin nasıl kurulduğunu, Kurtuluş Savaşı’nda neler yaşandığını biliyoruz. Herkes fedakarlık yapmaya hazır. Ama bir sömürü düzeni kuruldu ve ne yazık ki bu düzenin temelinde de işçinin emeği var. Sermaye sahiplerine sene sonunda vergi indirimi yapılıyor, oradaki kaybını da işçinin sırtına yüklediği ek vergilerle kapatıyorlar. Vergi alanındaki bu adaletsizlik giderilmediği sürece bu ülke bir arpa boyu dahi yol kat edemez. Fedakarlık sadece işçiyle olmaz, bu tek taraflı olacak bir iş değil.”
‘SANAL DÜNYA’
Doğan son dönemde bahsedilen büyüme rakamlarının gerçeği yansıtmadığını söyledi ve “Sadece DİSK Genel-İş Sendikası değil, işçi sınıfını temsil eden ve kendisine de işçi sendikasıyız diyen kurumların da artık sahneye çıkıp çalışanlar için bizimle birlikte sokağa inmesi ve bu eşitsizliğe, bu adaletsizliğe dur demesi gerekiyor. Ülkedeki gelir dağılımı ve vergi adaletsizliği son bulduğu takdirde, bu ülkedeki istihdam da artacaktır. Vergilerdeki bu insafsızlık ortadan kaldırıldığı takdirde, yani yüzde 55 değil de bunun yarısı kadar vergi kesintisine gidildiği takdirde, işçinin maaşına otomatik olarak bir zam yansıyacaktır. Bu sefer ülke refahı da yükselecek ve piyasalara da hareket gelecekti. Bu sayede ülke ekonomisi de suni rakamlarla değil, gerçek büyümeyle kalkınmaya başlayacaktı. Görevi işçilerin hakkını korumak olan Çalışma Bakanlığı’na sesleniyoruz. Geçen yıl yıllık kazancı 70 milyar ve üstü olana yüzde 5 vergi indirimi yapıldı. Ama asgari ücretliye aynı vergiye tabi tuttular. Çok şey istemiyoruz. Sadece bu adaletsizliğe bir son verin. Hükümet sanal büyüme rakamlarını bir kenara bırakıp, artık gerçek büyüme sağlamak adına doğru ekonomi politikaları belirlemelidir. Eğer bu ülkedeki büyüme rakamları gerçekten çift hanelere ulaştıysa, işsizlik sayısının ise milyonlarla değil binlerle ölçülmesi gerekirdi. Ama karşımızda gerçek bir tablo yok, tamamen hile hurda. Yarattıkları bu sanal dünyaya baktığımızda, hızla büyüyoruz. Ama nedense bu büyümeyi hiçbir alanda hissedemiyoruz. Etrafıma bakıyorum, işsizlerin sayısı giderek artıyor. Ama bu kötü gidişata da dur diyecek olan yine işçi sınıfının kendisidir. İşçi konfederasyonları bu gidişe dur diyebilir. DİSK olarak mücadeleyi sürdürüyoruz. Diğer kurumları da ortak çıkarlarımız için alanlarda olmaya davete ediyoruz” diyerek sözlerine son verdi. (Ege Telgraf)