AK Parti MKYK toplantısının ardından kameraların karşısına geçen parti sözcüsü Ömer Çelik, açıklamalarda bulundu.
Çelik'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle: "İnsan hakları, kadın hakları, çocuk hakları savunuculuğu konusunda öne çıkmış uluslararası örgütlerinin Diyarbakır anneleri konusundaki suskunluğunu not etmeye devam ediyoruz. Tabi bu bir suskunluk değil; çifte standart. Demokrasinin korunması açısından terörle mücadelenin güçlü şekilde süreceğidir.
TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE
Hükümetlerimiz döneminde hassasiyetle yürüttük. İçişleri Bakanlığımız, Milli Savunma Bakanlığımız ve MİT Başkanlığımızın kararlı mücadelesini kapsamlı bir şekilde sürdürecektir. En son FETÖ ile ilgili yeni birtakım bilgilere ulaşabilecek aşama elde edildi.
DEAŞ ve PKK ile mücadele devam etmektedir. BM'nin 51. maddenin verdiği yetki çerçevesinde biz kendi topraklarımıza bu ülkelerden yapılan saldırıları engellemek için mücadeleyi veriyoruz.
Her toplantımızın ilk maddesi deprem bölgesindeki vatandaşlarımızdır. Yaraların sarılması konusu hiçbir zaman gündemden düşmeyecektir. Her toplantımızın en önemli maddesi değişmeyen maddesi deprem konusundadır. Kendi istedikleri oyları deprem bölgelerinden alamayanların depremzede vatandaşlarımıza dönük hakaretlerini unutmadık. Hala birtakım aşağılamaların maalesef çeşitli kesimlerden geldiklerini görüyoruz. Tabii bu kendi utançları olarak yazılmaktadır. Ömür boyunca alınlarında taşıyacaklardır.
"MİLYONLARCA KONUTTA İNCELEMELERDE BULUNULDU"
Bu aynı zamanda ulusal risk kalkanı modeli çerçevesinde şehirlerimizi afetlere daha dayanıklı hale getirmek için çalışmalar devam ediyor. Siyasi irade bütün bu çalışmaları yürütmektedir.
Milyonlarca konutta incelemelerde bulunuldu. Vatandaşlarımızın hasarlı binaları tespit edildi. Bu yıl 310 bin konutun tamamlanarak teslim edilmesi için arkadaşlarımız tüm gücüyle çalışmaya devam etmektedir.
DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÇALIŞMALAR
Köy evleri önem verdiğimiz husus. Köydeki insanlarımızın doğal yaşam koşullarında yaşayabilmesi açısından. 2023 yılında 70 bin köy evinin yapılması planlanmaktadır. Şimdiye kadar 37 binden fazla köy evi ihalesi tamamlanmıştır. Orada AFAD, Kızılay, kamu kurumları 4 milyon kişiye yemek hizmeti sürdürülmektedir.
Konteyner ve çadır hassasiyeti devam etmektedir. Orada hayatın normale dönmesi için işyerleri yapılıyor. Oradaki insanımızın bütün kayıplarımıza tabii ki hiçbir zaman unutmayacağız ama oradaki çocukların geleceğe hazırlanması için de pek çok sosyal faaliyet, rehabilitasyon projesi de yürürlüktedir.
Vatandaşlarımıza dünyada küresel ekonomik sorunlar, pandemi, Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz etkilerinden etkilendiğini ifade etmiştik. Bu tablodan vatandaşlarımızın ekonomik olarak olumsuz etkilendiğini farkındayız. Yine Cumhurbaşkanımızın dirayetli politikaları ve kadrolarımızla biz çözeceğiz.
ENFLASYONLA MÜCADELE
Vatandaşlarımız müsterih olsunlar, kiralarla ilgili olarak bize ilettikleri bütün şikayetleri yakından takip ediyoruz. Bu konuda mücadelemizin ivmesini artırarak, etkisini geliştirerek devam ettireceğiz. İş dünyası bütün paydaşlarla birlikte Cumhurbaşkanımız enflasyonun tek haneye inmesi için politikaları hayata geçirmeye devam edecek.
Seçimden önce vatandaşlarımıza söylediğimiz gibi, bundan sonra da bu sorunları biz çözeriz dedik. İnşallah enflasyonun tek haneye düştüğü rakamları göreceğiz.
Türkiye Yüzyılı dediğimizde ülkemizin sosyal, siyasal, ekonomik projeyi kapsayan pek çok hedefleri içermektedir. Türkiye bölgesel barışa ve dünya barışına da güçlü bir şekilde katkı vermektedir. NATO ile olan ilişkilerimiz açısından ilkeli bir siyasete devam ediyoruz.
İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİ SÜRECİ
NATO terörle mücadeleyi önemsemelidir. Terörle mücadelede hiç kimse çifte standart üretmeye kalkmamalıdır. NATO ülkeleri içerisinde birilerinin tutup da bir başka NATO ülkesine saldıran terör örgütlerine destek vermesi gibi birtakım uygulamalar son bulmalıdır.
En son Çağatay Bey'in ev sahipliğinde İsveç, NATO tarafıyla toplantı gerçekleştirildi. İsveç'in attığı adımlar var,. 'İki PKK'lıyı iade ettik' diyorlar. Bunun güçlü bir şekilde uygulanması gerekiyor. Yasaları ya yargı ifade hürriyeti adı altında yeterli bir uygulama alanına sokmuyor ya da güvenlik güçleri bunu yerine getirmiyor. Kaldı ki, bize iade ettikleri kişiler terörle değil uyuşturucu ile bağlantılı kişiler.
Buna ilkesel standart getirmemiz gerekiyor. NATO üyesi ABD'nin PYD'ye desteği, ortak güvenliğe zarar veren tablo ortaya çıkarmaktadır. Birileri Türkiye'nin savunma ihtiyaçları için gerekli gördüğü savunma araçlarını vermekten imtina ediyorsa, örtülü ya da açık ambargo uygulamaya kalkıyorsa, Türkiye'nin alternatif arayışına girmesini de herhangi bir şekilde eleştirmemelidir.
Türkiye egemen bir devlettir, her halükarda güvenliğini sağlayacak kudrete sahiptir. Amerikan senatörlerin kaprisleriyle Türkiye'nin milli güvenliği ile ilgili adımlarımıza yön vermeyeceğiz. Bu NATO'nun ortak güvenliğini tehlikeye atan siyasi şımarıklıktan öteye giden bir durum değildir.
Özellikle önümüzde NATO zirvesinde Kıbrıs konusunun gündeme gelmesi kaçınılmazdır. En son Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi bundan sonra müzakerenin ortaya çıkabilmesi için KKTC'nin eşitliğinin sağlanması gerekir. Rumlar elde ettikleri bir önceki müzakerede herhangi bir şeyi cebine koyup, sonraki müzakereye geçmek istemişlerdir. Bu sağlıklı bir durum değildir. Rumlarla birtakım tatbikatlar yaparak, onlara silahlı kabiliyetler katarak süreci zehirlemelerinden vazgeçmeleri gerekir.
Bunların hiçbiri iki eşit halk, iki egemen devlet olduğu gerçeğini değiştiremez. Burada son zamanlarda ABD ve AB'nin yaklaşımlarının hiç de olumlu olmadığını gördük.
AB ile ilişki devam ediyor. Fasılları açıp, bunları tartışmalıyız. Biz masada müzakere bile etmeyelim yaklaşım ortaya koydukları zaman oranın siyasi birlik olmaktan çıkıp ideolojik önyargı ile hareket ettiğini gösteriyor. En son Ukrayna-Rusya savaşında gördük ki, Türkiye olmaksızın AB'nin bir açılım yapması, diplomasi yürütmesi mümkün değildir.
Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi konusunda adım atılabilir. Geleceğe dönük olarak işbirliği mekanizmaları açısından önemli olur.
Cumhurbaşkanımızın Kafkaslarda barış siyasetini yürütmeye devam etmektedir. Orada bir birlik oluşması hatta Ermenistan'ın da bu birliğe ait olmasını sayın Cumhurbaşkanımız sayın Aliyev ile ortak karar olarak ortaya koymuştur.
En son Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın, Cumhurbaşkanlığımızın göreve başlama törenine gelmesi, davet edilmesi buradaki iyi niyeti göstermektedir. Kafkasya'da diyaloğun güçlenmesi yeni istikrar zemininin oluşması bakımından son derece kıymetli olacaktır.
Haziran'da Astana'da bir toplantı yapılacak. Türkiye, Rusya, İran, Suriye Dışişleri Bakan Yardımcıları katılacak. Biz siyasi süreci desteklemeye devam ediyoruz. 10 Mayıs'ta bir yol haritası hazırlanmıştı. Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme güçlü bir şekilde desteklenmektedir.
Türkiye ile Mısır arasında yürüyen normalleşme önemlidir. Son derece güçlü bir vizyonla yürümektedir. İnşallah yakın dönemde devlet başkanlarımızın bir araya gelmesiyle bu süreç bölge barışı, enerji güvenliği açısından son derece kıymetli sonuçlar doğuracaktır.
Berlusconi'nin vefat ettiği haberi gelmişti. Sayın Cumhurbaşkanımız, sayın Dışişleri Bakanımız ve benim cenazeye katılmamızı söylemişlerdi. Biz de o cenazeye katıldık. Bir anıyı sizinle paylaşmak isterim. 3 Kasım seçimlerinde partimiz zaferle çıkmıştı. Türkiye'deki statükonun acımasız mengenesinin siyaset ve demokrasi üzerindeki kıskacı devam ediyordu." (Habertürk)