İzmir Barosu tarafından 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilan edilmesinin 71. yıldönümü dolayısıyla basın açıklaması düzenlendi. Açıklamayı okuyan İzmir Barosu İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Ali Deman Güler, özgürlük ve adalet vurgusu yaparak, “Dünyada en çok gazetecinin, en çok avukatın, en çok parlamenterin cezaevinde olduğu ülkeyiz. Hukuk devleti endeksinde onlarca Afrika ve Asya ülkesinin bile gerisine düşmüş durumdayız” dedi. gelinen noktada insan hakları konusunda verilen mücadelenin daha fazla önem taşıdığını kaydeden İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ise, “İşkenceler 90’lı yılları aratır biçimde hortladı. Gözaltı kayıtlarının olmadığı uygulamalar gündeme girdi. Bu artık herhangi bir hak arama mücadelesinin ötesinde, iktidarın uygulamalarına karşı bir hak arama mücadelesi haline geldi. İzmir Barosu olarak asla vazgeçmeyeceğiz. İzmir’e ve bu ülkeye bir borcumuz var. Bu borcu ödemenin yegane yolu da bu alandaki mücadeleyi sonsuz sürdürmekten geçiyor” ifadelerini kullandı.
YOKSULLUK EN ÖNEMLİ MESELELERDEN BİRİ
Basın açıklaması metnini okuyan İzmir Barosu İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Ali Deman Güler, “71 yıl önce bugün, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edildi. İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıntıları arasından demokrasiye, barışa, çoğulculuğa olan inançla yeni bir dünya mümkün diyenler Evrensel Beyanname’nin verdiği umutla yola çıktılar. Bugün insan haklarının ulusal ve uluslararası alanda korunması için işleyen tüm mekanizmalar esas varlığını Beyanname’nin verdiği güçten alıyorlar. Ne var ki 10 Aralık 1948’den bugüne ne ulusal mekanizmalar ne de evrensel hukuk insan haklarının tam manasıyla korunduğu bir dünyayı var edemedi. En temel insan haklarından olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklar daha ilk günden ihmal edildi. Eğitim, sağlık, iş gibi bir insan için olmazsa olmaz değerler dünyanın büyük bir kesiminde göz ardı edildi. Yoksulluk ülkemizin de içinde bulunduğu pek çok coğrafyada hala en önemli meselelerden biri. Temiz suya ve gıdaya ulaşamayan milyonlarca çocuk bu açıklamanın okunduğu anda dahi ölmeye devam ediyor. Dünya nüfusundaki artışa paralel bir gıda üretimi yapılamıyor. Gıda ve su insanlara eşit şekilde dağıtılmıyor. Dünyanın en zengin 26 kişisinin serveti dünya nüfusunun yarısının toplam servetine eşit” dedi.
AFRİKA VE ASYA ÜLKELERİNİN GERİSİNDEYİZ
Evrensel Beyanname’de yer alan hak ve özgürlüklerin hala bir hayalden öteye geçemediğinin altını çizen Güler, “İfade hürriyeti başta olmak üzere birçok hak yaygın şekilde ihlal ediliyor. Basın özgürlüğü konusunda 71 yılda bir adım yol gidemeyen devletler var. Adalete erişim ve adil yargılanma hala büyük bir sorun. Hukuk yurttaşların özgürlüklerini koruyarak onlara barışçıl bir yaşam ortamı yaratmak yerine bir baskı aracı olarak kullanılıyor. İnsanın insana eziyetinin en acı hallerinden biri olan işkence ise dünyadaki varlığını sürdürüyor. Kadınlara yönelik ayrımcılık dünya üzerinden silinmedi. Engelliler, mülteciler, çocuklar, LGBTİ bireyler hak ve özgürlüklerinin korunmadığı bir dünyada hayatta kalma savaşı veriyorlar. Türkiye de işte bu genel tablonun içinde insan hak ve özgürlükleri bağlamında kendisine en arka sıralarda yer bulmuş durumda. Dünyada en çok gazetecinin, en çok avukatın, en çok parlamenterin cezaevinde olduğu ülkeyiz. Hukuk devleti endeksinde onlarca Afrika ve Asya ülkesinin bile gerisine düşmüş durumdayız. İşte böylesine bir ortamda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni daha çok savunmak, bildirgenin ortaya koyduğu hak ve özgürlükleri herkese tanıtmak ve yurttaşların hak bilincine sahip çıkması için tüm gücümüzle çalışmak zorunda olduğumuza inanıyoruz. İzmir Barosu 111 yıldır sürdürdüğü demokrasi ve hukuk devleti mücadelesini bugün İzmir İnsan Haklarının Başkenti vizyonuyla taçlandırmış durumdadır. İzmir’de başlattığımız mücadele ile önce kentimizi, sonra ülkemizi en sonunda tüm bölgemizi insan haklarının tam manasıyla uygulandığı bir barış coğrafyası haline getireceğiz. Bu umut ve inançla 10 Aralık İnsan Hakları Gününü ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 71. yılını kutluyoruz” şeklinde konuştu.
İŞKENCELER YENİDEN HORTLADI
Basın açıklamasının ardından söz alan İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, “İnsan haklarını konuşmaya başlayınca ortada ne varsa birdenbire sessizliğe bürünüyor. Korkunç bir tablodan söz ediyoruz. Kadınlarımızın her gün sokaklarda katledildiği, kanunlarda yer alan korumaların hayata geçirilmediği bir ülkeden söz ediyoruz. İnsanlarımızın düşünceleri yüzünden cezaevlerine atıldığı, sosyal medya hesaplarının kapatıldığı, sessizliğe büründürülmek istenen bir ülkeden söz ediyoruz. Basın açıklaması yapmak isteyen avukata saldıran polis memurunun aylarca yargılamasını tamamlayamayan bir ülkeden söz ediyoruz. Sandık başına giden insanların iradelerini kayyum dedikleri ne olduğu belirsiz ucubelere emanet eden, seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıran bir ülkeden söz ediyoruz. Ülkenin doğasının, taşını, toprağını bir avuç rant uğruna peşkeş çeken bir ülkeden söz ediyoruz. İşkenceler 90’lı yılları aratır biçimde hortladı. Gözaltı kayıtlarının olmadığı uygulamalar gündeme girdi. İşte geldiğimiz bu noktada insan hakları mücadelesi çok büyük önem taşıyor. Bu artık herhangi bir hak arama mücadelesinin ötesinde iktidarın uygulamalarına karşı bir hak arama mücadelesi haline geldi. İzmir Barosu olarak asla vazgeçmeyeceğiz. İzmir’e bir borcumuz var. Bu ülkeye bir borcumuz var. Bu borcu ödemenin yegane yolu bu alandaki mücadeleyi sonsuz sürdürmekten geçiyor” ifadelerini kullandı.