Kemalpaşa, Smryna (İzmir) ile İlydia (Sardes) arasında bir geçiş noktası olması nedeniyle, Antik Çağ’da birçok yerleşime sahne olmuştur.
Turgutlu, Manisa, Bornova, Torbalı ve Bayındır’ın komşusu olan, İzmir’e 29 km uzaklıktaki ilçe, yaz kış yeşillikler içinde olması ve bahar aylarında topraklarında çeşitli meyve ağaçlarının çiçek açması nedeniyle bir geline benzetilmiş ve tarih boyunca Yunanca gelin anlamına gelen “Nif” olarak adlandırılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra ise Mustafa Kemal Atatürk’ün konaklamak için bu ilçeyi seçmiş olması nedeniyle “Kemalpaşa” adını almıştır.
Ulucak Höyüğü-Tekfur Sarayı
Çevresindeki yerleşimlerin Neolitik Çağ’a kadar uzandığı anlaşılan Kemalpaşa’daki en önemli kazı alanı, Ulucak Höyüğü’dür. Burada edinilen bulgulardan ilçede yerleşimin MÖ 6.300 yıllarından bu yana var olduğu saptanmıştır.
Son dönemde sanayi bölgesinde 3. derece sit alanındaki bir bölgede yoğun arkeolojik buluntular çıkmış, kurtarma kazılarında alanda MS 4. yüzyıla ait kültür katmanı bulunmuştur. Kemalpaşa’daki bir başka önemli eser de halkın Kız Kulesi ya da Tekfur Sarayı olarak söylediği Laskarisler Sarayı’dır. İznik’te kurulan Bizans İmparatorluğu’nun sayfiye olarak kullandığı idari merkez, bu saraydır. İstanbul dışında inşa edilmiş bir imparator sarayı olarak çok önemli sayılan üç katlı sarayın kalıntısı bugün ilçede büyük bir parkın içindir.
Nymphaeion-Laskaris Sarayı-Kız Kulesi
İlçenin girişinde yer alan ve ilçenin sembolü olan yapı, Bizans Dönemi’nde, 2. Tehedodoros Laskaris tarafından 1206-1222 yılları arasında yaptırılmıştır.
Nif Dağı
Antik Dönem’de “Olimpos” adlı 19 dağdan biri olan Nif Dağı, doğal zenginliğiyle dikkat çeken yerlerdendir. Dağda çeşitli dönemlerde gerçekleştirilen arkeolojik kazı çalışmalarıyla mezar odaları başta olmak üzere önemli buluntulara ulaşılmıştır. Ayrıca, Laskarisler zamanından kalma, mermer taşlı ve tuğla harçlı bir saray kalıntısı da görülebilmektedir.
Ulucak Höyük
Belkahve doğal geçidinin doğusunda, Ulucak sınırları içerisinde, Ege kıyısına açılan verimli alüvyal bir ovanın üzerinde yer almaktadır. İzmir - Ankara karayolunun 15’inci kilometresinde, anayoldan 150 metre içeridedir. Mimari özellikleri ve küçük buluntuları ile kültür tarihinin aydınlatılmasına katkıda bulunan en eski yerleşimlerden birisi olan Ulucak Höyük, ilk olarak 1960 yılında İngiliz Araştırmacı David French tarafından tespit edilmiştir.
Hitit Karabel Anıtı
13. yüzyıldan kaldığı düşünülen Hitit Karabel Anıtı, Kemalpaşa-Torbalı kara yolu üzerinde, Gediz Havzası’na geçit veren küçük bir boğazın üzerinde yer alır. Anıtın, Hitit Krallığı’na bağlı varlıklı bir krallık tarafından, krallığın bölgedeki egemenliğinin ve gücünün ifadesi olarak yapıldığı düşünülmektedir.
Hitit Karabel Anıtı, Hititlerden kalma Ege Bölgesi’ndeki tek anıt olması, Orta Anadolu Hitit sanatı ile geleneklerinin izlerini taşıması ve Anadolu’nun en batısındaki kaya anıtı olması nedeniyle oldukça önemlidir.
Kayanın yüzeyindeki, bir kral ya da prens olduğu tahmin edilen 2.31 m boyundaki erkek figürü, anıtın dikkat çekici özelliklerinden biridir.
Hamza Baba Türbesi
Köy meydanında adıyla anılan mevkide yer alan Hamza Baba Türbesi, Ege Bölgesi’nde yaşayan Alevilerin ziyaret mekânıdır. Türbe, 1936 yılından beri her yıl en iyi kiraz yetiştiricilerinin ödüllendirildiği Altın Kiraz Kültür ve Sanat Festivali ile Nazarköy Boncuk Şenliği’ne ev sahipliği yapar.