Tarihin en eski çağlarından bu yana çeşitli uygarlıkların merkezi olan, ismini antik çağın ünlü şehri Metropolis’ten alan Torbalı, her ne kadar tarım ve sanayisiyle öne çıksa da bağrında gizlediği köklü geçmişin izleriyle kültür ve turizmde de adından sıkça söz ettiriyor.
Peki Torbalı'da gezilecek yerler nerede? Kentte bulunan tarihi kalıntıların hikayesi ne? Torbalı'da gezilecek yerler listesini sizler için hazırladık...
İzmir’e 45 kilometre uzaklıkta bulunan Torbalı, doğusunda Bayındır ve Tire, batısında Menderes, güneyinde Selçuk, kuzeyinde de Kemalpaşa ilçeleri ile çevrilidir. İzmir’in güneyinde yer alan ilçe, Küçük Menderes Havzasının kuzeybatısında kurulmuştur. İlçenin kuzey kesimini Nif (Kemalpaşa) Dağı’nın güney uzantıları ile Mahmut Dağı’nın batı uzantıları engebelendirir. Bunun dışında kalan alanlar Küçük Menderes Ovası’nın devamıdır.
Luwi Yapıtı Savaşçı Kabartması
Hitit askeri kabartması olarak adlandırılan bu eser, Torbalı yolunun (Karabel Geçidi) 8. km’sinde bulunur. MÖ 13. yüzyıla ait kabartma, Ege Bölgesi’nde Hititlerden kalma tek örnek olarak bilinmektedir. Hitit Krallığı’nın bölgedeki egemenliğini ve gücünü ifade eden bu anıtın yüksekliği yaklaşık 2,5 m, genişliği ise 1,5 m’dir.
Metropolis Antik Kenti
Torbalı’nın ilk çağ tarihinin çok eskiye dayandığı bilinmektedir. Bugünkü Torbalı Küçükmenderes havzasında verimli topraklar üzerinde kurulmuş olup; Ephessos (Selçuk), Smyrna (İzmir), Kolophon (Değirmendere), Nation (Ahmetbeyli) ve Nif (Kemalpaşa) antik kentleri arasında kalan bölgede M.Ö. 3 bin yıllarında ilk yerleşim gerçekleşmiştir.
Yöredeki en erken yerleşim Metropolis antik kentinde ortaya çıkmıştır. Metropolis kentiyle birlikte M.Ö. 2 bin 500 yılında Hititler zamanında yörenin geliştiği, M.Ö. 7’inci yüzyılda Lydia zamanında da en parlak çağını yaşadığı anlaşılmıştır. Sırasıyla Neolitik, Kalkolotik,Tunç Çağları ile Frigya, Lydia, Pers, Roma ve Bizans dönemlerini, 1071-1317 tarihlerinde Selçuklular ve Aydınoğulları, daha sonraları Osmanlı dönemini yaşamıştır.
Torbalı’nın adını Metropolis’in diğer adı olan Triyanna veya Tripolis’ten aldığı sanılmaktadır. Metropolis “Ana Tanrıça’nın Kenti” anlamına gelir. Ünlü tarihçi Strabon bu kentin antik çağda ünlü bir şarap merkezi olduğunu belirtmiştir.
Metropolis’in önemi İzmir ve Efes arasındaki ana yol üzerindeki stratejik bir tepe ve eteklerinde kurulmuş olmasında yatmaktadır. Her türlü ticari malın rahatça ulaştırılabildiği bu küçük fakat önemli kent, çevresindeki verimli ovalardan sağlanan gelirlerle gelişmiş, özellikle şarap üreticiliğiyle ünlenmiştir. Metropolis’in bir başka önemi ise Priene dışında nadiren görülen Helenistik Dönem anıtlarına sahip olmasıdır. Metropolis kent tepesi hala Yeniköy ve Özbey köyleri arasında üzeri zeytin ve çam ağaçlarıyla örtülü Kocadiz Dağı’nın eteklerinde bulunmaktadır.
Tiyatro: Metropolis’te tiyatro, Helenistik Dönemde yaygın uygulamaya paralel olarak, kentin güneye bakan, şist ana kayadan oluşan yamacının üzerine inşa edilmiştir. Oturma sıraları ana kayaya oyulan tabanın üstündeki blokaja oturtulmuştur. Oturma bölümü, diazoma ile ikiye ayrılır. Alt bölümde merdivenlerin ayırdığı 7 kerkis (kama planlı bölüm), üst kısımda ise 14 kerkis bulunmaktadır. Toplam oturma kapasitesi 3 bin 600 kişidir.
Akropolis: Akropol, kent tarihinin araştırıldığı bir laboratuar olma özelliğini taşımaktadır. Burada yapılan sondajlar, insanların M.Ö. 3 bin yıllarından itibaren burada yaşamaya başladıklarını ortaya çıkarmıştır. Kentin en kolay savunulacak tepesine kurulan yukarı kentin (Akropol) surları, Helenistik Döneme tarihlenir. Surlar iki kapı tarafından kesilmekte, doğudaki ana giriş kapısı kent merkezine, batıdaki kapı ise genellikle kaya mezarlarının bulunduğu mezarlık (Nekropol) alanına yönlenir.
Mozaikli Salon: Tiyatronun doğu kenarına bitişik inşa edilen Roma dönemine ait geniş mekânın duvarlarında geometrik şekilli freskler, taban döşemesinde ise renkli taşlarla yapılmış iki panel mozaik ortaya çıkarılmıştır. Ana mozaiğin merkezinde tiyatro ve eğlence tanrısı Dionysos, karısı Ariadne ve konuyla ilgili mitolojik karakterler (Menad vb.) yer alır. Yan panelde ise komedya ve tragedya masklarının yanı sıra balık ve kuş figürleri olduğu için bu mekanın tiyatro yapısıyla ilgili bir resepsiyon salonu olduğu kabul edilir.
Bouleuterion (Meclis Binası): Antik dönemin meclis binaları olarak adlandırılan bouleuterionlarda, kentle ilgili kararlar alınırdı. M.Ö. 2. yüzyılın ortalarında yapılan Metropolis Bouleuterionu, 16,90 x 17,70 metre boyutlarıyla kareye yakın bir forma sahiptir. 400 kişi kapasiteli toplantı salonu, ışınsal merdivenlerle iki bölüme (kerkides) ayrılmıştır. Dairesel formlu oturma sıraları, antik tiyatrolarda olduğu gibi at nalı formunda tasarlanmıştır.
Stoa: Yağmur ve güneşten korunmak amacıyla yapılan stoalar, dini törenlerde, siyasi ve felsefi toplantılarda, ticari ve kültürel etkinliklerde kullanılıyordu. M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilen Metropolis stoasının uzunluğu 67, genişliği 10 metre (200x30 ayak) ölçülerindedir. Yapının çatısı, Dor düzenindeki iki sütun sırası sayesinde taşınmaktadır.
Yukarı Hamam-Gymnasium: Roma hamamları, yıkanma işlevinin yanında günümüzdeki spor merkezleri gibi etkileşim alanlarıydı. Yazıtlara göre, ön hamam, masaj odası ve ana hamam bölümlerinden oluşan Metropolis Hamamı’nda sıcaklık döşeme altında bulunan bir metre yüksekliğindeki ısıtma sistemiyle (hypocaust) ve duvarlara yerleştirilen içi boş tuğlalarla (tubuli) sağlanıyordu.
Aşağı Hamam-Palaestra: Halk arasında ‘’Han Yıkığı’’ olarak adlandırılan kalıntılarda yapılan kazılarda, Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait yaklaşık 40x40 metre ölçülerinde, görkemli bir hamam kalıntısı ortaya çıkarıldı. Yapı çevresinde 2008’den beri sürdürülen araştırma ve kazılarda, hamamın doğusundaki düzlükte yaklaşık 35x37 metre boyutlarında bir avlu (palaestra) bulundu. Sütunlu avlunun çevresindeki galerilerin mozaik döşemeyle kaplandığı tespit edildi.
Atriumlu Evler: Metropolis’te bugüne kadar ortaya çıkarılan yapılar arasındaki ilişki, düzenli bir kent planı organizasyonunun varlığına işaret eder. 2003’te, ortasında avlu ve havuz bulunan yapılar ortaya çıkarıldı.
Araplıtepe Kilisesi: Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan kentin doğu yamacındaki Araplıtepe mevkinde yaklaşık 20 metre genişliği ve 40 metre uzunluğunda önemli bir erken Hıristiyanlık kilisesine ait kalıntılar bulundu.
Doğa ve Av Turizmi
Tarihsel nitelik taşıyan öğelerin yanı sıra Torbalı’nın arazi yapısı, iklimi ve bitki örtüsü doğa turizmine ve av hayvanlarının barınmasına elverişli bir ortam hazırlamaktadır. Bu nedenle av hayvanı türü oldukça fazladır. Bu potansiyelin iyi tanıtılması halinde turizme kazandırılması ve konaklama amacıyla gelen turist sayısının arttırılması mümkündür.
Yeniköy
2004 yılında İzmir Valiliği ve İl Jandarma Alay Komutanlığı tarafından İzmir’in örnek köyü seçilen Yeniköy, sınırları içinde Metropolis Antik Kenti’ni barındırır. İlçe merkezine 8 km uzaklıktaki Yeniköy’de Sultan Abdülhamit zamanında yapılan cami ve okul binaları ilgi çeker. Dağların eteğinde kurulmuş olan yeşillikler arasındaki bu sakin köy, görülmeye değer köylerin başındadır.
Keçi Kalesi
Torbalı ve Selçuk arasındaki Alaman Dağı olarak bilinen 300 metre rakımlı tepede yer alan keçi kalesi yüzyıllara meydan okumaktadır. Stratejik bir konumda bulunan kale, Helenistik dönemde (MÖ.300-MS.20) yapılmış, daha sonra Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar tarafından da kullanılmıştır.
İncircik
Torbalı’nın Karakızlar Mahallesi’nde bulunan İncircik, yeşilin her tonunun görülebildiği bir mesire alanıdır. Dağların arasında, saklı bir cenneti andıran İncircik’in içerisinden küçük bir de dere geçmektedir.
Sultan Abdülhamit'in Seyir Köşkü
İlçe merkezinde, Yeniköy mahallesinde bulunan ev, İkinci Abdülhamit tarafından 1879 yılında medrese olarak yaptırılmıştır. Arazileri ise, Abdülhamit tarafından, Baltacı Dimyos isimli bir Rumdan satın alınmıştır. Köşk arazisi üzerindeki mantar meşesi ağaçları İspanya Kralı İkinci Alfonso tarafından, Sultan İkinci Abdülhamit’e hediye edilmiştir. 119 yıllık bu yapı, 1950-1968 yılları arasında kazı evi, 1968 yılında ilköğretim okulu olarak kullanılmıştır.
Mağaralar
Ege Mağara Araştırmaları ve Koruma Derneği’nin (EGEMAK) yürüttüğü araştırma sonuçlarına göre Torbalı 8 mağarası ile İzmir’de en fazla mağara bulunan ilçelerinden biridir. İlçede bulunan ve henüz turizme açılmamış olan Özbey köyü çevresindeki mağaralar zengin turizm potansiyeline sahiptir. Bu mağaralar içinde en ilginci ise Metropolis Antik Kenti yakınlarındaki Uyuzdere Mağarası’dır. Roma Dönemi’nde iskân yeri olarak kullanıldığı tahmin edilen mağarada çeşitli tarihi kaplar ve su testileri bulunmuş ancak herhangi bir arkeolojik çalışma yapılmamıştır. Dümbelek Mağarası, Maden Mağarası, Onyx Mağarası, İncirli Mağarası, Beşikçi Mağarası, Güvercinli Mağarası ve Sarı Kristal Mağarası ilçedeki diğer mağaralardır.