Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Urla ve Çeşme’deki taşınmazların kamulaştırılması kararı gündemdeki yerini koruyor.
Çeşme ve Urla’yı yapılaşmaya açacak Cumhurbaşkanlığı kararının, bazı hukukçular tarafından ekolojik dengenin bozulacağına dikkat çekilerek Danıştay’a götürülmesinin ardından, İzmir Barosu, meslek odaları, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri ile sivil toplum kuruluşları da açılan davalara müdahil olmuştu. Kamulaştırılan araziler üzerinde ‘Ege Turizm Merkezi-Çeşme Projesi’ yapılacağını açıklayan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, bugün İzmir’de iş dünyası, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları ile buluştu. İzmir Ticaret Odası’nda basına kapalı olarak gerçekleşen Ege Turizm Planı Değerlendirme Toplantısı’nda Bakan Ersoy, projeyi anlattı, eleştirileri dinledi.
Öte yandan İzmir Yaşam Alanları Girişimi’nin çağrısıyla bir araya gelen ve projeye karşı olan çevre savunucuları, toplantının gerçekleştiği binanın önünde basın açıklaması yapmak istedi ancak polis güvenlik gerekçesiyle izin vermedi. Grup, basın açıklamasını okuyabilmek için Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü.
İZMİR İKTİDARIN HEDEFİNDE
Grup adına basın açıklamasını okuyan İzmir Yaşam Alanları Girişimi’nden Kubilay Mutlu, “Yaşam alanlarımıza saldırı artarak devam ediyor. Ülkenin her yerinde ranta, paraya dönüştürülecek ne varsa, bir kılıfına uydurularak yeni yağma, talan alanları oluşturuluyor. İzmir yıllardır iktidarın hedefinde yer alıyor. İzmir’e vaat edilen mutluluk, refah, huzur ve modernleşmenin tersine, turizm koruma ve geliştirme bölgesi demek; tarihi, kültürel, tarımsal ya da doğal değerleri nedeniyle korunması gereken alanların ranta açılması demek, bu bölgelerde rantçıların yatırımlarının kolaylaştırılması demek, kamusal alanların, ortak alanların halkın elinden alınması demek, toplumsal etkinlik alanlarının, iktidar tarafından satılması demek, halkın ortak alanlarının küçültülmesi demek, bölgenin kimliğinin yok edilmesi demektir” dedi.
RANTA İZİN VERMEYECEĞİZ!
Mutlu, “Bölgede oluşacak 1 milyonun üzerinde nüfus yoğunluğunun yaratacağı ulaşım, alt yapı ve kültürel sorunları ön görmek hiç de zor değil. Sadece önümüzdeki 3-5 yıl içinde İzmir’in su fakirine dönüşeceği bilinirken, Yarımadaya 20 golf sahasının bu planların içinde olması bile, hazırlanan planların ne denli yanlış olduğunu göstermektedir. Bu anlamda İzmir Yaşam Alanları olarak söz verdiğimiz gibi hukuki girişimimizi başlattık ve davalarımızı açtık. Yarımada ve kentte planlı bilgilendirmelerle kamuoyu oluşturmaya, dayanışma ağları örmeye çalışıyoruz. Tunç Soyer ‘Projeyi anlamaya çalışıyoruz. Projeden tam olarak haberdar değiliz’ demişti. Turizm Bakanı bugün önce İzmir Ticaret Odası üyelerini, ardından da Başkanımızı bilgilendirecek. Bu bilgilenme sonrasında yapılacak değerlendirmeyi merakla bekliyor, Yerel yöneticilerimizin de bu mücadelede bizlerle olmasını diliyoruz. Biz İzmir Yaşam Alanları savunucuları olarak yineliyoruz; rant alanı açmaya yönelik bu projeyi yerel bir sorun olarak değil; İzmir’de ülkede, yaşamdan yana olanların mücadelesi olarak görüyoruz. Kanal İstanbul için olduğu gibi, yaşamın devamı için büyük bir mücadele ağı örülmesi gerektiğini söylüyoruz. Bize, kent halkına danışılmadan oluşturulmuş bu ranta izin vermeyeceğimizi, bu meselenin hem tarafı hem de muhatabı olduğumuzu bir kere daha vurguluyoruz” ifadelerini kullandı.
Grup basın açıklamasının ardından olaysız bir şekilde dağıldı.