İZMİR - Konak’taki Ahmetağa Mahallesi’nde bulunan Kaplan Mustafa Paşa Vakfı’na ait alandaki iş merkezinin yıkılıp yeniden yapılması için İzmir Vakıflar Müdürlüğü tarafından 2016’da ihale yapıldı. İhaleyi kazanan firma yeni bir iş merkezi yapmak için eskisini yıktı.
Yıkım sırasında tarihi eser kalıntılarına rastlanınca üçüncü derece arkeolojik sit alanı olan bölgede İzmir Müze Müdürlüğü denetiminde sondaj ve kurtarma kazısı yapıldı. Kazı sonucunda antik Roma dönemine ait liman hamam kalıntısı, imparatorluk salonu, dükkân ve depolama alanları gün yüzüne çıkarıldı.
BİLİNEN TEZLERİ DEĞİŞTİRDİ
Kazı çalışmalarının tamamlanması üzerine İzmir Müzesi arkeologları çalışmaları rapor haline getirip İzmir 1 Nolu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na sundu. Hürriyet'ten İdris Emen'in haberine göre raporda 2’nci yüzyıla ait liman hamamı, dükkân ve depolama alanlarının açığa çıkarılmasıyla birlikte Kemeraltı yayı sınırlarında olduğu kabul edilen iç limana ait bilinen tezleri değiştiği belirtildi. Vakfa ait alanın birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmesi Koruma Kurulu’na önerildi.
‘KORUNMASI GEREKEN ALAN’
Raporu değerlendiren Koruma Bölge Kurulu 3 Ekim’de bir karar aldı. Kararda antik Roma Dönemi’ne ait liman, hamam kalıntısı ve imparatorluk salonunun kompleks bir yapıya ait olduğu ve bir dönemin sosyo-kültürel yaşamını göstermesi açısından ‘mutlak korunması gerekli alan’ olduğu vurgulandı. Kararda ayrıca zeminde bulunan suyun tahliye edildikten sonra ilgili uzmanlarca hazırlanacak rapor sonucunda alanın sit statüsü ve tescilinin yeniden değerlendirileceği belirtildi.
ARKEOLOGLAR TEPKİ GÖSTERDİ
Ancak aradan geçen süre içinde alanda bulanan zemin suyu ile birlikte yağmur suyu tarihi alanı göle çevirdi. Böylece suya gömülen alanda yer alan tarihi eserler geri dönüşü mümkün olmayan bir tahribatla karşı karşıya kaldı. Bu durum arkeologların da tepkisine neden oldu. Arkeolog Nezih Başgelen, “Fotoğraflardan gördüğüm kadarı ile ortaya çıkan kalıntıların planı oldukça nitelikli ve daha önce fazla örneği olmayan özellikler göstermektedir. Bu açıdan bu alandaki eserlerin titizlikle korunması gerekmektedir” dedi. Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Ahmet Uhri ise “Alanı dolduran suyun bir an önce tahliye edilmesi lazım. Ayrıca alanın yağmur ve hava koşullarına karşı korunması gerekir” diye konuştu.
UZMAN RAPORU BEKLENİYOR
Kalıntıların bulunduğu alanın deniz seviyesinin altında olduğunu, alanda bulunan suyun tahliye edilmesi için uzmanlarca hazırlanacak raporun beklendiğini belirten Vakıflar Genel Müdürlüğü ise konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Zaten deniz seviyesinin altında kalan yapının sudan daha fazla zarar görmemesi amacıyla zemin suyunun giderilmesine ilişkin üniversitelerin geoteknik, hidrolik ve arkeolojik bölümlerindeki uzmanlarca hazırlanacak olan rapor beklenmekte olup, rapor doğrultusunda ve ilgili Koruma Kurulu’nun kararına istinaden çalışmalar başlatılacaktır.” (Hürriyet)