Yusuf Tencirlioğlu ile kardeşi Ali Tencirlioğlu, geçen 14 Ocak'ta zaman zaman hayvan satış pazarının da kurulduğu, Uzundere mevkisinde, otoyol kenarındaki boş arazide oynarken, içi su dolu 1.5 metrelik çukura düştü. Dipteki çamura saplanan iki kardeş, su birikintisinin üzerine çıkamadı. Kardeşlerin çukura düştüğünü, aynı bölgede oynayan diğer çocuklar fark etti. Olayı çocuklardan öğrenen Tencirlioğlu kardeşlerin yakınları, hemen bölgeye koştu. Bu sırada teyzeleri, suya girip, iki kardeşi çukurdan çıkardı. Aile üyelerinin çağırdığı sağlık ekibinin ilk müdahalesinden sonra hayatta oldukları tespit edilen kardeşler, kaldırıldıkları Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ile Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Tencirlioğlu Ailesi'nin, kış aylarında Kahramanmaraş'tan İzmir'e geldiği, Uzundere bölgesinde çadırda kaldığı, hurda toplayıp bu sayede gelir elde ettiği anlaşıldı. Çukurun, bölgede inşaat yapan firma tarafından yağmur suyunun çevrede birikmeyip, burada toplanması amacıyla açıldığı belirlendi. Kahramanmaraş'a götürülen iki kardeş yan yana toprağa verildi.
Olayla ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan ve İzmir 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, tutuklu sanıklar Zeynel Dalgıç ve Mustafa Kar ile tutuksuz Ç.A., D.B. ve M.B. hakkında 'Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Davanın bugün görülen ilk duruşmasına tutuklu sanıklar Zeynel Dalgıç, Mustafa Kar ile tutuksuz sanıklar Ç.A., M.B., sanık avukatları, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen katıldı. Tutuksuz sanık D.B. ise duruşmaya gelmedi.
Tutuklu sanık Mustafa Kar, inşaat alanında saha sorumlusu olarak çalıştığını ve olaydan bir gün önce inşaat yapı tanıtım tabelasının asılması gerektiği için taşeron firmanın kazı işlemine başladığını söyledi. Olaydan dolayı büyük üzüntü yaşadığını ifade eden Kar, şöyle konuştu:
"Olaydan bir gün önce belirlenen yerde taşeron firma kazı işlemine başlamış. Tabelayı dikecek olan arkadaşlarla olay yerine geldik. Yağmur çiseleyince arkadaşlar hava soğuk olduğu için 'ıslanıyoruz, çalışamayız' dediler. Toparlandık, geri döndük. Ben de şantiyenin kullanım yolu olduğu için çukura dikkat edilsin diye personel M.B.’den güvenlik şeridiyle etrafını çevirmesini istedim. Etrafını çevirdi. Ertesi gün M.B.'den gece rüzgarlı olduğu için esneme olabilir diye üç dört sıra daha çekmesini istedim. M.B. yine çekti. 14.30 gibi sanık Zeynel beni aradı, iş kazası olduğunu söyledi. Çocuklar oraya gelip kuyuya düşmüşler. Ben, doğrudan sorumlu olduğumu düşünmüyorum. Böyle bir olay olsun istemezdim. Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen, sanığa "Çukurun üzerini niye kapatmadınız?" diye sordu. Kar ise "Olay günü kış şartları vardı. Kazı imalatı 15-20 dakika sürecekti. Kazı küçük bir kazıydı, içinin suyla dolacağını öngöremediğimiz için üstünü kapatmadık. Ancak etrafını çevirdik" cevabını verdi.
Diğer tutuklu sanık Zeynel Dalgıç ise taşeron firmada sahadaki işçilerin ve makinelerin takibinden sorumlu olduğunu söyledi. Dalgıç savunmasında, "Olay yerinden geçtik. Su birikintisi görmedik. Şeritleme vardı. Onları gördük. Bölgede çalışan insanlarla kazının yapıldığı yer arasında 300 metre kadar mesafe vardı" dedi.
Tutuksuz sanık Ç.A. ise taşeron firmada kepçe operatörü olarak çalıştığını belirterek üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Diğer tutuksuz sanık M.B. de olaydan önce kazı alanının etrafını emniyet şeridiyle çevirdiğini iddia ederek, "Çevirdiğim sırada toprak kaygandı. Akşam yağmur almıştı. Olay günü kazıkları kontrol etmek için olay yerine gittim. Kazıkların devrildiğini, emniyet şeridinin yıkıldığını gördüm. Kazıkları tekrar çaktım. Olay yeri çok kaygandı. Üç sıra emniyet şeridiyle çevirdim. Gittiğimde kazı alanı bir karış suyla dolmuştu. Benim çektiğim şerit büyük bir kişinin normal bir insanın geçerken dikkatini çekebilecek görüntüdeydi. Kusurum olduğunu düşünmüyorum. Bu işi rica üzerine yaptım. Herhangi bir kişinin geçebileceği bir yol değildi. Olaydan dolayı üzgünüm" diyerek beraatini talep etti.
Duruşma savcısı sanıkların tahliye edilmesi yönünde mütalaa verdi.
Mahkeme heyeti, dosyanın Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilerek, iki iş güvenliği uzmanı ve bir inşaat mühendisinin bilirkişi temin edilmesine, kusur tespitinin istenmesine karar verdi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tahliyesine karar vererek duruşmayı erteledi. (DHA)