H.K., 2020'de işitme ve zihinsel engelli İ.U. adlı kız çocuğu ile toplu taşıma aracında tanıştı. İddiaya göre H.K., o dönem 16 yaşındaki İ.U.'ya cinsel istismarda bulunup, birden fazla olmak üzere fuhşa zorladı. Torununun hareketlerinde farklılık sezen dedesi Y.A., İ.U. ile konuşup, istismarı öğrenerek suç duyurusunda bulundu. İ.U.'nun Çocuk İzlem Merkezi'nde ifadesi alındı. İ.U., yeterli konuşamadığı için farklı yöntemlere başvuruldu; yazı ve oyuncak bebekler ile olayı anlatması istendi. İ.U.'nun erkek oyuncak bebeği, kız oyuncak bebeğin üzerine koyup, 'H.K. böyle yaptı' dediği belirtildi. Adli görüşmecinin 'H.K., bunu sana kaç defa yaptı' diye sorduğunda İ.U.'nun eliyle 2 işaretini yaptığı da bildirildi. H.K.'nin kendisini otele veya başka yere götürüp götürülmediğine yönelik soruya da İ.U.'nun 'Evet' şeklinde cevap verdiği belirtildi.
YEREL MAHKEME İNDİRİM UYGULAMADI
Soruşturmanın tamamlanmasının ardından H.K. hakkında, 'çocuğu fuhşa teşvik etmek veya yaptırmak veya aracılık ettirmek suçu' ve 'çocuğun cinsel istismarı' suçlarından dava açıldı. İzmir 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutuksuz sanık H.K., nisan ayında 'çocuğun cinsel istismarı' suçundan 10 yıl hapse çarptırıldı. Mahkeme heyeti, suçun değişik zamanlarda işlenmesi nedeniyle de cezayı artırdı. H.K.'ye 12 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Sanık 'çocuğu fuhşa teşvik' suçundan da 5 yıl hapis cezası aldı ve cezası yarı oranda artırılarak 7,5 yıla çıkarıldı. Toplam 20 yıl hapis cezasına çarptırılan H.K.'ye indirim de uygulanmadı. Kararın ardından sanık H.K., tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Mahkemenin kararının ardından sanık avukatı, kararı temyize taşıdı. İtiraz üzerine dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15'inci Ceza Dairesi, H.K. hakkında verilen kararı bozup, tahliye etti ve duruşma günü verdi.
SUÇLAMALARI REDDETTİ
19 Eylül'deki duruşmaya tutuksuz sanık H.K. ile taraf avukatları katıldı. Söz verilen sanık H.K., üzerine atılı suçlamaları reddederek, "İ.U. beni sosyal medya hesabından ekledi, Konak'a çağırdı. Gece vardiyasında çalıştığım için gelemeyeceğimi söyledim. 'Sabah görüşelim' deyince kabul ettim. Ancak sabahleyin bana yazmayınca işten çıkıp, evime gittim sonra bana WhatsApp'tan konuşmayı teklif etti ve kabul ettim. Eve geldiğimi ve istiyorsa gelebileceğini söyledim. Önce kabul etti sonra 'Konak'ta buluşalım' dedi. Aradan 2-3 saat geçtikten sonra beni ifadeye çağırdılar. Yaşının küçük olduğunu ve engelli olduğunu orada öğrendim. Kesinlikle yüz yüze hiç görüşmedim" dedi.
'EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANDIRILMASINI İSTİYORUZ'
İ.U.'nun avukatı Seda Banu Akyüz ise "Sanığın savunması kendisini kurtarmaya yöneliktir. Mağdur İ.U., zihinsel engelli olup özel uzmanlarca ifadesi alınmıştır. Zihinsel engelli mağdurun özel uzmanlar ve mahkeme heyetinin usulüne uygun olarak alınan beyanlarına itibar edilebileceği kanaatindeyiz. Yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın doğru olduğunu düşünüyoruz. 16 yaşında bir kız çocuğunun uğradığı bu olayın hayatında ileride travmatik bir vakaya dönüşmemesi gerektiği için sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz" diye konuştu.
İ.U.'nun dedesi de H.K.'nin en üst sınırdan cezalandırılması talebinde bulundu.
Savunmaların ardından iddia makamı, esas hakkında mütalaasını sundu. Savcı, dosya kapsamı gereğince sanığın isnat edilen suçları işlediğine dair mahkumiyeti için şüpheden uzak, kesin delil elde edilemediği anlaşıldığından her iki suçtan ayrı ayrı beraat talep etti. Mütalaanın ardından karar açıklandı. Yerel mahkemenin kararını kaldıran daire, yöneltilen suçların olmadığını belirterek, sanığın her iki suçtan da beraatine hükmetti. (DHA)