Yaşar Üniversitesi Deniz ve Liman İşletmeciliği Programı ile Marina ve Yat İşletmeciliği Programı öğrencileri tarafından kurulan Denizcilik Topluluğu’nun düzenlediği 5. Denizcilik Haftası, denizcilik sektörünün önde gelen isimlerini buluşturdu. 5 gün boyunca süren Denizcilik Haftası kapsamında, MYO Ulaştırma Hizmetleri Bölümü Öğretim Elemanı ve Marina Yatırım Danışmanı Kemal Saatçioğlu moderatörlüğünde ‘Liman kentlerinde tekne imalatı, marinalar ve etkileşimleri’ başlıklı bir panel de gerçekleştirildi. Türkiye’nin denizcilik alanındaki lokomotif sektörlerinden biri olan mega yat üretiminde İzmir’in de söz sahibi olması gerektiğini belirten yat tasarımı ve gemi mühendisliği şirketi kurucusu Burak Acar, "Günümüzde 120 metrelik orta boy bir kimyasal tankerin satış fiyatı 10-12 milyon dolar iken, 50-60 metrelik bir mega yatın satış fiyatı 20 milyon dolara kadar ulaşabiliyor. Yani mega yatların ekonomik katma değeri gemilere göre çok daha yüksek bir oranda. Bu doğrultuda İzmir’de kurulacak bir mega yat imalatı organize bölgesi ile yıllık yaklaşık 200 milyon dolar kazanç elde edilebilir; doğrudan ve dolaylı iş gücü ihtiyacından dolayı da yaklaşık 5 bin kişiye istihdam sağlanabilir" dedi.
NEREDE KURULMALI?
İzmir’de yaklaşık 200 dönümlük bir parsel üzerine kurulacak modern üretim tesisleri ile dünya genelinde artarak devam eden mega yat talebini karşılayacak bir üs yaratılabileceğini belirten Burak Acar, üs için mekan önerisinde bulundu. Acar, "Öncelikle denize kıyısı olan bir yer olmalı. Ancak İzmir özelinde baktığımızda, deniz kıyısında imalat ruhsatı verilmiş olan tekne üretim yeri bulunmuyor. Tek imalat yapılabilen yer, Alaybey Askeri Tersanesi; burada da imalat yapabilmek için gerekli izinlerin alınması zaman ve maliyet artırıcı bir unsur. Benim önerim, mevcut Aliağa Gemi Söküm Bölgesi’nin bir kısmının gemi inşa faaliyetlerine ayrılmasıdır" diye konuştu.
MASTER PLANLARI GÜNCELLENMELİ
Milas Ören'deki marinanın yönetim kurulu başkanı Remzi Önder Karaduman, Türkiye’nin özellikle İzmir gibi büyükşehirlerinde neden büyük kapasiteli marinalara ihtiyaç olduğunu anlattı. Karaduman, "Akdeniz çanağında dolaşan 2 milyona yakın tekne bulunuyor. Bunların gidebileceği yer sayısı kısıtlı. Bunu İzmir gibi büyükşehirlerin değerlendirmesi gerekir. Bugün Barcelona Marinası gibi bir marinada otel ücretlerinden çok daha yüksek bağlama ücretleri mevcut. Buna göre ülkemizdeki marina master planları 5 yılda bir güncellenmeli ve talebi yüksek yerler iyi belirlenmeli" dedi.
YERLİ ÜRETİM ŞART
Türkiye’nin mega yat üretiminde dünya 3’üncüsü konumunda olduğunu hatırlatan Çeşme'deki bir marinanın Genel Müdürü Can Akaltan da İzmir ve Türkiye ekonomisinin ancak yerli üretimle büyüyebileceğinin altını çizdi. Akaltan, İzmir gibi bir kentin şehir merkezinde çok daha büyük kapasiteli bir marinanın var olması gerektiğini de söyledi.
SADUN BORO’NUN HİKAYESİ İLHAM VERDİ
Mimar ve Anadolu Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Uyar da ‘Optimum 8,5’ ismini verdiği tekneyi üretmeyi başararak çocukluk hayalini nasıl gerçeğe dönüştürdüğünü anlattı. Optimum 8,5’in Türkiye’de üretilen ve CE belgesi olan ilk yelkenli tekneler arasında yer aldığını belirten Uyar, “10 yaşlarındayken Sadun Boro’nun hikayesinden oldukça etkilenmiştim ve günün birinde bir yelkenli tekne üretmeyi kafama koymuştum. 2002 yılında bu hayalimi gerçek bir proje olarak ele aldım. Böylece ortaya seri olarak imal edilmek üzere tasarlanmış, bir aileyi rahatça denizde yaşatabilecek konfora sahip ‘performance cruiser’ tipi Optimum 8,5 teknesi çıktı. Her biri ortalama 28 bin Euroya mal olan 3 adet Optimum 8,5 üretebildik. Önümüzdeki günlerde teknenin tekrar üretimini sağlamayı planlıyoruz" dedi.