İzmir'in Karaburun Yarımadası'nda çeşitli nedenlerle terk edilen yerleşim alanları yürüyüş ve doğa turizmiyle cazibe merkezine dönüştü.
Yeşil ve mavinin her tonunun bir arada bulunduğu yarımada, yazın misafirlerini birbirinden güzel koylarında ağırlarken, özellikle kış ve ilkbaharda da yürüyüş ve doğa sporları yapan ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor.
Doğaseverler, yürüyüş için ise en çok bir zamanlar hayatın adeta cıvıl cıvıl olduğu ancak son yıllarda terk edilen eski köyleri tercih ediyor.
Antik Efes kentinin Artemis Tapınağı'nın önünden başlayıp Karaburun'da son bulan Efes-Mimas yolundaki köyler şimdiden yerli ve yabancı birçok kişinin uğrak noktası olmaya başladı. Eski yerleşim merkezlerinin başında da Sazak köyü geliyor. Tamamı taş evlerden oluşan, içerisinde bir de tarihi kilise barındıran eski yerleşim alanına gelen turistler köye hayran kalıyor.
Sazak köyü dışında, yeşil ile mavinin bir arada olduğu Çukurköy ve Tepeköy ile nüfusları her geçen gün azalan Sarpıncık, Yeniliman, Bozköy, Yayla ve Küçükbahçe köylerinde özellikle hafta sonları yoğunluk gözleniyor.
İzmir Körfezi'nin girişinde hakim bir tepeye kurulan, uzun yıllar kente deniz yoluyla gelen gemilere yol gösteren, son yıllarda ise gelişen teknolojiyle otomatik sinyal sistemine geçen Sarpıncık Feneri de bölgeye gelen konukların vakit geçirdiği yerler arasında bulunuyor.
Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deniz ve kum turizminin yanında yürüyüş yapmak isteyen misafirlere ev sahipliği yaptıklarını söyledi.
Tarihi köyleri tanıtmak için çalışma yaptıklarını belirten Çakır, "Bölgemizdeki köylere özellikle 2 yıldır büyük bir ilgi var. Son dönemde yurt dışından birçok konuğumuz gelip dağ yürüyüşlerine katılıyor. Daha çok tanıtım yaparsak hem ilçemize hem de Türkiye ekonomisine katkı sunacağımızı düşünüyorum." dedi.
Karaburun Mimas Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Başkanı Mustafa Özer ise bölgede yürüyüş rotalarını belirlediklerini ve bu konuda kendilerine ulaşan doğaseverlere yardımcı olduklarını dile getirdi.
Bölgeyi dağcılık ve yürüyüş sporlarına açmayı hedeflediklerini vurgulayan Özer, şöyle konuştu:
"Akıllı telefonlar için hazırlanan bir programı indiren herkes burada yürüyebilir, ayrıca güzergah uyduda da var. Yöre halkı ilk etapta bu önemli çalışmayı ciddiye almadı ama zamanla gelen konuklar burada kalmak isteyip, yerel yemeklerini yemek isteyince önce pansiyonculuk gelişti. Ben 5 yıl içinde bu köylerin ayağa kalkacağına inanıyorum."
Belçika'da yaşayan 62 yaşındaki Sonya Erem da doğası ve yerel kültüründen çok etkilendiği yarımadayı dünyaya tanıtmak için yurt dışından yürüyüş turları düzenlediğini ifade etti.
Tüm konuklarının Karaburun'a ve özellikle de eski köylere hayran kaldığını dile getiren Erem, birçok yabancı konuğun ülkelerine gittiklerinde övgü dolu sözlerle yörelerini anlattıklarını aktardı.
Türkiye'de düzenlenen birçok doğa yürüyüşüne katıldığını anlatan İsmail Şimşit de bir arkadaşı sayesinde Karaburun'u tanıdığını, bölgeyi de sakinliği nedeniyle çok sevdiğini kaydetti. (Tezcan Ekizler/AA)