İzmir'in turizmiyle ön plana çıkan ilçesi Çeşme'ye bağlı Germiyan Mahallesi yakınlarında faaliyette olan kalker ocağı ve kırma eleme tesisi için daha önce 3 kez verilen 'Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu gerekli değildir' kararları, açılan davaların ardından iptal edildi. Bölge halkının faaliyetinin sona erdirilmesini beklediği tesis için 4'üncü kez İzmir Valiliği'nce 'ÇED gerekli değildir' kararı verildi. Bunun üzerine kararın iptali için dava açıldı. Davaya bakan İzmir 4'üncü İdare Mahkemesi tarafından emsal niteliğinde karara hükmedildi. Dosyayı inceleyen mahkeme heyeti, daha önce bilirkişi incelemesinin ardından karar verirken, bu kez keşfe gerek görmeyerek, 'ÇED gerekli değildir' kararının iptaline hükmetti. Kararda, "Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğurabilecektir" denildi. Mahkemenin kararına, itiraz yolunun kapalı olduğu belirtildi.
SESLERİNİN DUYULMASINI İSTEDİLER
Mahkeme kararının ardından tesisin karşı yamacında bir araya gelen Germiyan Mahallesi'nin sakinleri, yargı kararlarının uygulanmasını istedi. Tozdan ve çevre kirliliğinden sağlıklarını yitirdiklerini belirten mahalleli, beyaz maske takarak, hem yetkilileri hem de tesis sahibini protesto etti. Avukat Şehrazat Mercan, ilk olarak bu bölge için 2012 yılında 'ÇED gerekli değildir' kararı verildiğini, o dönem proje dosyasında, tesisin 25 hektarın altında ve yıllık 900 ton üretim yapacağı yönünde bilgilerin yer aldığını; ancak ocağın 97 hektarlık alanda faaliyetini sürdürdüğünü söyledi. Mercan, "Buraya o dönem İzmir Valiliği'nden 'ÇED gerekli değildir' kararı aldılar. Bunun iptali için dava açtık. Mahkeme, yaptığı incelemede, burada toz modellemesi, tozun yayılımını hesaplamak için bölgeye en az 150 kilometre uzaklıktaki Selçuk Meteoroloji istasyonunun verilerini kullandıklarını saptadı. Daha sonra karar iptal edildi. Buna rağmen bir kez daha 'ÇED gerekli değildir' kararı verildi" dedi.
'MAHKEME KARARLARINA RAĞMEN BÜYÜDÜ'
Avukat Mercan, 3 kez 'ÇED gerekli değildir' kararı verilen ocak için açtıkları davaları kazandıklarını, buna rağmen 4'üncü kez aynı kararın verildiğini kaydederek, "Biz davaları kazandıkça, tesis büyüdü. 25 hektarlık alanda faaliyet yürüteceklerini belirttikleri halde 97 hektarlık alanın tamamını kullanmaya başladılar ve üstelik buna asfalt şantiyesi, beton üretimi gibi ek faaliyetleri de eklediler. Danıştay 14'üncü Dairesi, yine bu mahallenin doğu tarafındaki bir taş ocağı için açılan davada, 'Bir yerde zeytinlik varsa bir daha buraya ÇED verme' dedi. Biz de bu karara çok güvendik. Öyle olmadı. 4'üncü kez 'ÇED gerekli değildir' kararı verdiler ve biz bir kez daha dava açtık" diye konuştu.
Mahkemenin keşfe dahi gerek görmeden, dosyadaki bilgi ve belgeler üzerinden karar verdiğini ve 'ÇED gerekli değildir' kararını kesin olarak iptal ettiğini belirten Mercan, "Yetkililerin bu kararı uygulanmasını istiyoruz. Uygulamadıkları takdirde, yeni bir ÇED vererek, mahkeme kararlarının arkasından dolaşıp önüne geçerlerse görevi kötüye kullanma suçundan kendilerini şikayet edeceğiz" dedi.
CHP'Lİ BEKO: YARIMADA'YI KATLETMİŞ OLURSUNUZ
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ise konuyla ilgili "Mahalle sakinlerinin taş ocaklarına karşı yıllardır verdikleri bir mücadele var. Yarımada, maalesef çevre katliamı ile karşı karşıya. Burada gördüğünüz arazilerde küçük ve büyükbaş hayvanlar otluyordu. Buraları daha sonra zenginler satın altı ve arazilerin çevrelerine çitler çekti. Bölgede bir de RES'ler var. Acımasızca dikilen RES'ler, mahallenin hemen yanı başında kuruluyor. Buradaki vatandaşlar, taş ocaklarından olumsuz şekilde etkileniyor. Burada taş ocaklarını, RES'leri kurarsanız Yarımada'yı katletmiş olursunuz. Yarın çok geç olmadan, vatandaşların sesine kulak verin. Duymayan kulaklar duysun, görmeyen gözler görsün. İzmir'in cennet köşesine kıymayın. Çevre katliamına karşı daha duyarlı olunmasını istiyorum. Mahkeme kararlarının bir an önce uygulanmalı" diye konuştu.
'YETTİ ARTIK'
Mahalle sakinlerinden Nuran Erden de "Uzun yıllardır taş ocaklarına karşı mücadele veriyoruz. Yetti artık. Dava açıyoruz, davaları kazanıyoruz ama buna uymuyorlar. Bir kısır döngüdeyiz. Umarım bu artık son olur. Mahallenin bir geleceği var. Biz tarımla yaşayan insanlarız, tarımın ölmemesi lazım" dedi.
Cengiz Topel Kaya ise "Biz sürekli uğraşıyoruz. Davalar sonucu kapattırıyoruz; ama açıyorlar. Ne yapacağımızı biz de şaşırmış durumdayız" diye konuştu.
Şefika Kaya da "Biz incir yetiştiriyoruz. İncir kabuğu ile yenen bir şey ama şimdi bu şekilde yemek mümkün değil. Köylerdeki doğallık da kayboldu" dedi. (DHA)