GERÇEKİZMİR - Gaziemir ilçesinde yer alan ve ‘İzmir’in Çernobili’ olarak adlandırılan radyoaktif istif alanı kent gündemindeki yerini koruyor.
Arazide 500 bin tondan fazla nükleer atık olduğu belirtilmiş ve yapılan ölçümlerde normal değerin 7 bin 291 katı radyasyon oranı tespit edilmişti.
Emrez bölgesindeki 70 dönümlük arazide gömülü atıkların temizlenmesi için mücadele sürerken, güç birliği ve eş güdüm oluşması adına İzmir’in Çernobili Temizlensin Komisyonu kurulmuştu.
İzmir’in Çernobili Temizlensin Komisyonu, temizleme işi yüklenicisinin bakanlıktan aldığı izinle alanda iş makinelerini hazır tuttuğu gün son gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmak üzere basın açıklaması gerçekleştirdi.
Çevre örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının da destek verdiği basın açıklamasına Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Üyesi Helil İnay Kınay ve STK temsilcileri katıldı.
KANSER HASTALARI ÇOĞALDI, BEBEKLERİ ÖLENLER VAR!
Gaziemir Belediye Başkanı Arda, Büyükşehir Başkanvekili Özuslu ve Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Kınay’ın çarpıcı mesajlar verdiği basın açıklamasına kahreden bir isyan damga vurdu. Bölgede yaşayan bir vatandaş yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: Cumartesi’den beri devamlı duman çıkıyor. Ben burada çocuk kaybettim. Bütün çevrede kanser hastaları çoğaldı. Hayatımızı tehdit ediyor. Size bu kadar yer vereyim susun deniliyor. Ya da öldürüm, yok ederim. Böyle şeyler dönüyor ortalıkta. Millet çıkıp da buraya gelemiyor. Ben gelirken en az 40 kişiye söyledim buraya gelip sesini yükseltsin diye ama kimse gelemedi, korkudan. Bakın millet hasta, hepsi kanser hastası. Çocuk düşüren kadınlar, bebekleri ölenler var. Üstü kapalı kamyonların geldiğini gördüm. Buranın hep üstü kapatıldı, kapatılmaması gerekiyordu. İmza toplayanlara ceza kesiliyordu. Tehdit edilenler var. Çoluğumun, çocuğumun haberi olmadan geldim buraya. ‘Bir şey derler, bir şey yaparlar’ korkusuyla kimse bir şey demiyor, yapamıyor. Millet nereye kadar susacak? Tehdit ve rüşvet var. Ben kamyonları gözümle gördüm, kamyonların üstü kapalı. Kara kara sular aka aka geldi ve açıldı gördüm. Öndeki binalar yıkılınca ben bir arka sokağa geçtim ama çocuğumu orada kaybettim. Burası mikrop saçıyor. Bir tane avukatımız var, ondan başka kimse bize destek vermiyor. Kimse yok. Burada insanlarımız yalnız.
”YÜREĞİMİZE SU SERPİLSİN İSTİYORUZ”
Basın açıklamasında ilk sözü Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda aldı. Valiliğin açıklamalarından memnuniyet duyduklarını belirten Arda, sürecin şeffaf şekilde yürütülmesi gerektiğinin de altını çizdi. Arda, “İzmir Valiliğimizin açıklamalarından öğrendiğimize göre bu alanın temizliğiyle ilgili girişimlerin başladığını duyduk. 2007 yılında Türkiye Atomu Enerjisi Kurumu tarafından tespit edilmiş, 2012 yılında basın mensupları vasıtasıyla kamuoyunun haberinin olduğu nükleer atıkların ve kimyasal atıkların olduğu bir alandan bahsediyoruz. İzmir’in merkezinde kalmış, burada yaşayan insanların sağlığını tehdit eden bu bölgenin temizlenmesini yaklaşık 10 yıllık bir mücadeleyle istiyoruz. Bugün geldiğimiz noktada bu eylemlerin, bu halkın sağlığını düşündüğümüz bu etkinliklerin sonucunu alma noktasına geldiğini duyduğumuz için mutluyuz ancak bu sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesini istiyoruz. Yüreğimize su serpilmesini istiyoruz. bugüne kadar olumlu bir dil kullandık, çok masum bir isteğimiz var dedik. Bu alan temizlensin, umuyorum ve diliyorum ki 2023 yılında bu bölge temizlensin ve Gaziemir’in Aktepe Emrez Mahallesi’nde yaşayan insanların sağlığını tehdit eden bu tehlikeden kurtulmuş olalım” şeklinde konuştu.
”İNSANA RAĞMEN ÜRETİM OLMAZ!”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu da “Burada bulunmamızın nedeni arkamızda 70 dönümlük alanda kurulmuş olan bir sanayi tesisinin bıraktığı nükleer atıkların bizim hayatımızı nasıl riske ettiğine dair farkındalığın herkes tarafından bilinmesi için buradayız. Evet, valiliğimizin almış olduğu ve bunu duyurduğu buranın nükleer atıklardan temizleneceği haberi sevindiricidir, teşekkür ederiz. Geç kalınmış ama doğru bir iştir. Bu sürecin takipçisi olacağız. Toprağa gömülen atıkların insanların hayatını nasıl tehlikeye attığını insanlar zaten söylüyor. Üretmeliyiz, üretmek önemli bir kavramdır ama nasıl üretmek insana rağmen üretmek olmaz. İnsan hayatını tehlikeye atarak üretmek olmaz. Çevreci, sürdürülebilir, insan sağlığını düşünerek gerçekçi bir üretimi tabi ki destekliyoruz. Ama buradaki üretim ve üretim sonrasında toprağa gömülen nükleer atıklar da olduğu gibi bir üretimi asal tasvip etmiyoruz” dedi.
”5 BUÇUK YILDA HİÇBİR ŞEY YAPILMADI”
İzmir’in Çernobil’i Temizlensin Komisyonu adına söz alan Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Üyesi Helil İnay Kınay, 3 Aralık 2012’de Radikal gazetesinde Serkan Ocak imzalı ‘İzmir’in Çernobil’i, İlk Nükleer Çöplük İzmir’de’ haberi ile ilk kez gündeme gelen radyoaktif istif alanı ilgili olarak, “Projesi için hazırlanan ÇED raporuna, eksikleri olmasına rağmen 10 Ağustos 2017 tarihinde ÇED Olumlu Kararı verildi. İzmirlilerin sağlığı için büyük risk oluşturan atıkların alandan uzaklaştırılması ve bertarafı için aradan geçen 5 buçuk yıllık süre içinde hiçbir faaliyete başlanmadı. Atıklar, toprağı, yer altı sularını, havayı kirletmeye devam ediyor; alanın çevresinde yaşayan yurttaşların, İzmirlilerin ve diğer canlıların sağlıklı yaşamlarını tehlikeye sokuyor” dedi.
Gömülü radyoaktif atıklar 16 yıldır kentin ortasında çevre ve halk sağlığını tehdit etmeye devam ettiğini belirten Kınay, “Kamuoyunun gazete haberi ile bilgi sahibi olduğu 2012 yılından bugüne 6 Çevre Bakanı görev yaptı; Bakanlık ve TAEK yapılanmaları, yöneticileri değişti. Belediye Başkanları, Valiler, Kaymakamlar, Kurum Yöneticileri değişti. İzmir-Gaziemir hala atıklar ve yarattığı kirlilik etkileri ile yaşamaya devam ediyor. Gömülü radyoaktif atıklar 16 yıldır kentin ortasında çevre ve halk sağlığını tehdit ediyor” dedi.
YETKİLİLERE SORU YAĞMURU!
Konuşmasını yetkililere sorular sorarak sonlandıran Kınay, “Yetkili ve görevli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na, Nükleer Düzenleme Kurumu başta olmak üzere ilgili kurumlara sesleniyor, 16 yıldır sorduğumuz soruları tekrarlıyoruz; Atıkların miktarı ve alandaki dağılımına yönelik tespit çalışması yapılmış mıdır? Alandaki radyoaktif ve tehlikeli atıkların bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır? Haberlerde geçen temizleme çalışmasına ilişkin hazırlanmış bir proje var mıdır? Alanda mevcut kirlilik ve etkilerine yönelik izleme ve ölçümler düzenli olarak gerçekleştirilmekte midir? Bölgede sağlık taraması ve izleme çalışması yapılmış mıdır? Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların bölgeye nasıl geldiği konusunda çalışma yapılmış mıdır? Sürecin sorumluları hakkında yürütülen hukuki süreç ve çalışmalar nelerdir? Bölgedeki çalışma hangi kurumlar tarafından yürütülecektir? İlgili kurumların alanda yürütülecek çalışmalara ilişkin programı, takvimi ve süreci nedir? Bu projeye ilişkin ÇED süreci yürütülecek midir? 10 Ağustos 2017’de olumlu bulunan ÇED raporuna göre faaliyet yapılacaksa, ona ilişkin yapılan itirazlar dikkate alınmış mıdır? Atıkların ayrıştırılması ve taşınması sırasında ortaya çıkacak kirliliği önleyecek ne gibi tedbirler alınacaktır? Çalışmaların denetimi kim tarafından yapılacaktır? Gaziemir ‘in 16 yıllık sürecinden sorumlu kurumlar tarafından yapılan çalışma ve denetimler güvenli midir? Bağımsız bir denetim süreci gerçekleştirilecek midir?” ifadelerine yer verdi.