MENÜ
İzmir
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İzmirli akademisyen 'model ülke'yi anlattı: Şeffaflık endişeleri de azaltıyor!
Güncel
27 Nisan 2020 Pazartesi 11:28

İzmirli akademisyen 'model ülke'yi anlattı: Şeffaflık endişeleri de azaltıyor!

Ailesiyle birlikte Güney Kore’de yaşayan Doruk İriş, ülkede salgına karşı verilen mücadeleyi anlattı. Güney Kore’nin en büyük sırrının şeffaflık olduğunu ve hastaların karantina öncesinde girip çıktığı yerlerin listelenip SMS yoluyla halka iletildiğini söyleyen İriş, “Şeffaflık, endişeleri de azaltıyor” dedi.

Koronavirüsün Çin’den sıçradığı ülke olan Güney Kore, salgını hızlı bir şekilde dizginleyerek tüm dünyada ‘model ülke’ olarak gösterilmeyi başardı. Üstelik ülkede alınan koruyucu önlemler herhangi bir bölgeyi karantina altına almayı veya seyahat sınırlaması getirmeyi gerektirmedi. Peki, bunu nasıl başardılar? Yaklaşık 8 yıldır ailesiyle birlikte Güney Kore’nin Seul kentinde yaşayan İzmirli Doruk İriş, ülkede salgına karşı verilen mücadele sürecini anlattı.

İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre yaygın test uygulaması, temas takibi, salgınla ilgili bilgilerin cep telefonu uygulamaları ve sosyal ağlar aracılığıyla hızla paylaşılmasının önemine değinen İriş, Güney Kore’nin en büyük sırrının şeffaflık olduğuna dikkat çekti. Hastaların karantina öncesinde tüm girip çıktığı yerlerin listelenip halka SMS yoluyla iletildiğini söyleyen İriş, sürecin şeffaf bir şekilde paylaşılıyor olmasının endişeleri de azalttığından bahsetti: “Muhtemelen Kore kültüründe fazla fiziksel temasın olmamasının da pozitif etkisi olmuştur. Maske kullanımı ise hava kirliliğinden dolayı zaten çok yaygındı. Şu an günlük yeni hasta sayısı düşmüş olsa bile sokaktaki insanların yüzde 90’ı maske takmaya devam ediyor. Bu maskeler farklı noktalarda bedava dağıtılıyor.”

MERS’TEN ALINAN DERS
2012 yılında eşiyle birlikte Güney Kore’nin Seul kentine yerleşen İzmirli Doruk İriş, oradaki hayatlarını şöyle anlattı: “Seul’e geldikten 1,5 yıl sonra bir oğlumuz Can dünyaya geldi. Ben 7,5 yıldır Güney Kore’nin önemli üniversitelerinden Sogang Üniversitesi’nde Ekonomi Bölümü’nde çalışıyorum, eşim de Hyundai firmasının finans kolunda görev yapıyor. Burada iş hayatı Türkiye’deki gibi oldukça yoğun… Boş zamanlarımızda da ailecek vakit geçirmeye çalışıyoruz. Kore denince insanların aklına genelde Kuzey Kore ve savaş riski geliyor ama Güney Kore benim hayatımda yaşadığım en güvenli ülke… Bunun yanında toplu ulaşım, sağlık ve komünikasyon hizmetleri hem ucuz hem de çok üst seviyede… Hava kirliliği ise aklıma gelen tek negatif unsur.”

İriş, ülkedeki ilk koronavirüs vakasını oldukça sakin karşıladıklarını belirterek, “2015’teki MERS salgınını da Güney Kore’de yaşamıştık. İnsanlarla temasımızı sınırlamaya ve temkinli davranmaya başladık. Üniversiteye yakın oturduğumuz ve ofisimde yalnız çalıştığımdan işe gitmeye devam ettim. Eşim ve ana sınıfına giden olan oğlum ise evdeydi. 7 hafta evden çalıştıktan sonra eşim geçen hafta işe dönerken, oğlum da okulların acil durum kotasından okula döndü” dedi.

HALK OLDUKÇA TECRÜBELİ 
Koronavirüse karşı verdiği mücadele tüm dünyada örnek gösterilen Güney Kore’deki salgın sürecinden bahseden İriş, “Güney Kore, Çin’den sonra Japonya ile birlikte salgından ilk etkilenen ülkeler arasındaydı. Daha önceki salgın deneyimlerinden dolayı hem görevliler hem de halk oldukça tecrübeli. Her şey çok kontrollü giderken maalesef 31 numaralı hasta virüsün kontrolsüz yayılmasına sebep oldu. Test edilmesinin ardından kendini izole etmek yerine biri dini toplantı biri de açık büfe restoran olmak üzere iki kez kalabalığa karışması sonucu çok sayıda insanın enfekte olmasına sebep oldu. Özellikle ayinine katıldığı ‘Shincheonji Church of Jesus’ adındaki sektin hastalığı günah görmesi ve iş birliği yapmaması Güney Kore’deki salgının boyutunu değiştirdi. Şu ana kadar Güney Kore’deki vakaların çoğunluğunun direkt ya da dolaylı olarak bu tek kişiden yayıldığı tespit edilmiş durumda” ifadelerini kullandı.

KARANTİNA YERİNE TAVSİYELERE UYULDU
Salgının ülke geneline eşit olarak yayılmadığını söyleyen İriş, “Daegu, ülkedeki tüm vakaların yüzde 65’inin ortaya çıktığı şehir. Seul’deki vakalar ise ülke genelinin yüzde 6’sı civarlarında. Buna rağmen Daegu şehri karantina altına alınmadı. Sadece bir dönem askeri birlikler karantina altındaydılar. Hükümet sadece tavsiye verip, halkın doğru tercihleri yapmasını bekledi ve bu demokratik yaklaşım oldukça başarılı olmuşa benziyor. İnsanların zaten ciddi bir çoğunluğu kendilerini korumak adına bu tavsiyelere uydu. Tabii bu her ülkede gerçekleşmeyebilir. Türkiye, İtalya ve ispanya gibi ülkelerden birçok kişinin tavsiyelere en azından salgının başlarında uymadığını gördük” diye konuştu.

NEDEN ÖRNEK GÖSTERİLİYOR?
Güney Kore’nin süreci iyi yönetebilmesinin başlıca sebeplerinin güçlü sağlık hizmetleri, ülke içi koordinasyon, şeffaflık ve teknolojik altyapı olduğunu aktaran İriş, alınan önlemlerin bir kısmından şöyle bahsetti: “Herhangi bir şüphe altında olduğunuzda aramanız gereken bir telefon hattı var. Korece bilmediğiniz durumda hatta ilgili sağlık personeli ile sorunsuz iletişim kurmanız için bir tercüman bağlanıyor. Semptomlarını anlattıktan sonra size hastaneye gidip gitmemeniz gerektiği söyleniyor. Eğer gitmek durumundaysanız da en yakın Covid-19 testi için düzenlenmiş hastane ve sağlık ocaklarının iletişim bilgileri SMS yoluyla iletiliyor. Bu sağlık merkezlerinde diğer hastalarla hiç iletişime girmeden özel tek kişilik bölümlere ayrılıp doktor muayenesinden geçip, gerekli görüldüğünde ücretsiz test oluyorsunuz. Yatan ya da başka nedenle orada bulunan hastaları korumak adına sağlık merkezlerinin bahçesine kurulmuş bölümlerde ısıtıcıdan elektrikli aygıtlarınızı şarj edebilmeniz için prizlere kadar her şey düşünülmüş. Bunun yanında virüsün yayılma hızının yüksek olduğu dönemde mobil test merkezleri de faaliyet göstermişti.”

CEPTEN VİRÜS TAKİBİ
Korona hastalarının karantina öncesinde tüm girip çıktığı yerlerin listelenip halka SMS yoluyla iletildiğini aktaran İriş, “Güney Kore’de adres ve telefon gibi kişisel bilgileriniz merkezi bir sistemde kayıtlı. Bu bilgilerin farklı kurumlarda farklılık göstermesi mümkün değil. Böyle olunca oturduğunuz yere göre salgının yoğun olduğu günlerde telefonunuza size yakın bölgelerde görülmüş vakaların gittiği yerlerin bilgileri ulaştırılıyor. Bu sayede insanların bu yerlere gitmemesi sağlanıyor. Onaylanmış bir vakanın gittiği market ve alışveriş merkezi gibi yerler dezenfekte edilene kadar kapanıyor. Bu şeffaflık ve teknolojik altyapıyla desteklenen koordinasyon insanların efekte olmalarını minimize etmekte önemli rol oynuyor” dedi.

KORE KÜLTÜRÜ SÜRECİ POZİTİF ETKİLEDİ
Salgının ve alınan önlemlerin toplum üzerindeki etkilerine de değinen İriş, “Şirketlerin birçoğu çalışanların evden çalışmasına karar verdi. Birçok şirket ve bina girişlerine termal kameralar yerleştirildi ve ateşi yüksek olan kişilerin girişi engellendi. Okullar önce tatil edildi sonra çok kısa sürede uzaktan eğitime geçildi. Halk zaten bilinçli olduğu için birbirlerinden günlük yaşamda uzakta durmaya çalışıyorlar. Muhtemelen Kore kültüründe fazla fiziksel temasın olmamasının da pozitif etkisi olmuştur. Maske kullanımı zaten hava kirliliğinden dolayı çok yaygındı. Şu an günlük yeni hasta düşmüş olsa bile sokaktaki insanların yüzde 90’ı maske takmaya devam ediyor. Bu maskeler farklı noktalarda bedava dağıtılıyor” ifadelerini kullandı. (Çağla Geniş/İlkses Gazetesi)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir