MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kabusun birinci yılında sağlıkçılardan yaşam çığlığı!
Sağlık
11 Mart 2021 Perşembe 13:57

Kabusun birinci yılında sağlıkçılardan yaşam çığlığı!

Pandeminin birinci yılı ve 14 Mart Tıp Haftası dolayısıyla basın açıklaması düzenleyen İzmir Sağlık Platformu, hayatını kaybeden sağlık emekçileri ve yurttaşları anarak “Yaşamak yaşatmak istiyoruz” diye haykırdı.

İzmir Sağlık Platformu, pandeminin birinci yılı ve 14 Mart Tıp Haftası dolayısıyla basın açıklaması düzenledi. Konak Kemeraltı girişinde yapılan ortak açıklamaya; İzmir Tabip Odası, İzmir Diş Hekimleri Odası, Genel Sağlık İş Sendikası İzmir Şubesi, Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekcileri Sendikası İzmir Şubesi, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik Ve Dayanışma Sendikası 2 Nolu Şube, Türkiye Sağlık İşcileri Sendikası İzmir Şubesi, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şubesi, İzmir Aile Hekimleri Derneği, Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi, Türkiye Psikiatri Derneği İzmir Şubesi, İzmir Aile Sağlığı Çalışanları Derneği ve Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği İzmir Şubesi temsilcileri katıldı. Açıklamayı İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı okudu. 

KARA TABLOYA DÖNDÜ
Kovid-19 pandemisinde bugüne kadar yaklaşık 120 milyon kişinin hastalandığını, 2,6 milyondan fazla kişinin ise hayatını kaybettiğini belirten Çamlı, “Virüsün ülkemize daha geç gelmesinin yarattığı iyimser hava, gerçek verilerin toplumla paylaşılmaması ve gerekli önlemlerin zamanında alınmaması ile bir süre sonra iyimser turkuaz tablo, kara tabloya dönüşmüştür. Pandemi ülkemizde ve dünyada eşitsizlikleri gözler önüne sermiş ve artırmış, en fazla yoksul, işçi, işsiz, dar gelirli kesim hastalanmış veya ölmüştür. Bugüne kadar ülkemizde 2,8 milyon kişi hastalanmış, ölüm sayısı ise resmi rakamlara göre 30 bine yaklaşmıştır. Pek çok ülkeyi çaresizliğe mahkum eden bu salgın, kamucul sağlık anlayışının ve kamu sağlık kurumlarının yaşamsal önemini bir kez daha hatırlatmıştır. Epidemiyolojik veriler ışığında belirlenecek bir süre için sosyal ve ekonomik tedbirler ile toplum hareketliğinin kısıtlanması sağlanmamış, endikasyonu olan herkese test yapılmamış, vaka sayılarının düşük gösterilmesi ile bulaş zinciri Sağlık Bakanlığı eliyle büyütülmüştür. Ne yazık ki siyaset ve ekonomi insan yaşamının ve bilimin önüne geçmiştir” dedi.

PERFORMANS SİSTEMİ KALDIRILMALIDIR
Türkiye’de 150 binden fazla sağlık çalışanının hastalıktan etkilendiği ve 385 sağlık çalışanının yaşamını yitirdiğini söyleyen Çamlı, “Haksızlıkların, eşitsizlik ve adaletsizliğin derinleştiği bu dönemde insanlarımızı kaybederken, sağlık emekçileri yaşatma çabasını canlarıyla ödedi. Siyasal iktidar ise duyarlılığını, salgını değil algıyı yöneterek, vatandaşa kısıtlama getirirken, ‘lebaleb’ parti kongreleriyle gösterdi. Ağır çalışma koşulları sağlık çalışanlarında tükenmişlik sendromu yaratmıştır. Binlerce yıldır bu topraklarda şifa dağıtan sağlık çalışanları olarak önlenebilir nedenlerle yaşamını yitiren tüm meslektaşlarımızın ve yurttaşların acısını yüreğimizde hissederek bu 14 Mart’a çok büyük üzüntü ve öfke ile girmekteyiz. Küresel salgın sürecinde sağlık emekçilerine ‘Hakkınız ödenmez’ diyenler, o hakkı ölümlerle, hastalıkla, bizleri tükenmişlikle baş başa bırakarak ödettiler. Sağlık emekçilerine iş güvencelerini ellerinden alan sözleşmeler, uzun çalışma saatleri, izin, emeklilik ve istifa hakkının kullanılamadığı koşullar dayatıldı. Sağlıkta performans sistemi, sağlık emekçiliğinin ve sağlığın ruhuna aykırıdır. Uygulanan performansa dayalı ücretlendirme; bir yandan sağlık çalışanları arasındaki ücret dengesizliğini artırırken, bundan daha da önemlisi, gün geçtikçe, sağlık çalışanlarının mesleklerine yabancılaşmasına ve mesleki değerlerde aşınmaya neden olmuştur. Tüm bu olumsuzluklar; aynı zamanda toplumun sağlık ve yaşam hakkını da olumsuz olarak etkilemektedir.  Sağlıkta performans sistemi en kısa zamanda kaldırılmalıdır. Hekim ve sağlık çalışanlarının emeği ve alın terinin karşılığı olan, emekliliğe yansıyacak yeni bir maaş ve ödeme sistemine geçilmelidir. Herkese hak ettikleri yıpranma payları verilmelidir” ifadelerini kullandı.

MÜCADELEMİZ SÜRECEK
Kovid-19 hastalığının meslek hastalığı sayılması yönündeki mücadelelerini sürdüreceklerini kaydeden Çamlı, “Yasal düzenlemelerle, Kovid-19’a yakalanmış olan sağlık çalışanları doğrudan meslek hastalığına yakalanmış sayılmalıdırlar. Pandemi döneminde şeffaf olmayan Sağlık Bakanlığı, aşı sürecinde de başarısız olmuş, süreci şeffaflıkla yönetememiş, toplumu tek aşıya mahkum bırakmıştır. Hala ülkemizde kaç doz aşı alındığı, toplamda ne kadar alınacağı, aşıların ne zaman geleceği, başka bir firmadan aşı alınıp alınmayacağı, aşı firmalarına ne kadar ödeme yapılacağı gibi sorularımıza ne yazık ki bugüne kadar Sağlık Bakanlığı yanıt vermemiştir. Günlük aşı doz uygulaması çok yetersiz olup, bu gidişle ancak 2 yıla yakın bir sürede toplumun aşılaması yapılabilecektir. Aşılamanın eşitsizliklerden uzak, etik ilkeler ışığında, adil koşullarda yapılması esas olmalıdır. Dünyada ve ülkemizde varyant virüs artışı hızla devam etmektedir. Son açıklanan haritada ülkemizin yarısından fazlası çok yüksek risk ve yüksek riskli iken ve yeni tedbirler alınması gerekirken kontrolsüz bir normalleşmeye gidilmiştir. Bunun sonuçları ne yazık ki hepimize tüm toplum olarak yeni bir pandemi artışı olarak yansıyacak, bu durum ise yeni hastalanma ve ölüm oranlarını da beraberinde getirecektir. Toplumsal hareketliliğe ve iller arası geçişlere, illere göre varyant virüs analizi yapılıp yeterli test ile uygun izolasyon önlemleri alınarak epidemiyoloji bilimi ışığında düzenleme getirilmeli, aşı doz ve hız oranı arttırılarak toplumsal bağışıklık hızla sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.

SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI ÇIKARILSIN
Konuşmasının son bölümünde 14 Mart taleplerini yineleyen Çamlı, “Kovid-19 meslek hastalığıdır, önerdiğimiz yasa tasarısı kabul edilsin. Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için yeni ve etkili bir ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ çıkarılsın. Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin. Her anlamda kapsam dışı bırakılan serbest çalışan hekimlerinde özlük hakları ve emekliliğe yönelik iyileştirmelerden yararlanması sağlansın. Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin. Liyakatsiz atamalar, tip sözleşme dayatmaları, tıp eğitimini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp ve diş fakültelerinin açılması durdurulsun. Sağlık emek meslek örgütleri olarak, 14 Mart Tıp Haftası’nda sağlık ortamının tüm olumsuzluklarına rağmen sayısız eylem ve etkinliklerle ‘Yitirdiklerimiz gönlümüzde, taleplerimiz dilimizde’ diyeceğiz. Toplum sağlığı ve sağlık emekçilerinin hakları için susmadık, susmayacağız! Söyleyecek sözümüz, gerçekleştirecek örgütlü gücümüz var.  Bir kez daha pandemide kaybettiğimiz sağlık emekçilerini saygı ve özlemle anıyor; hekimlik değerlerinden aldığımız güçle toplumsal sağlık için demokrasi ve adalet talep ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir