Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Örgütü’nde delege seçimi heyecanı, geçtiğimiz hafta sonu yapılan son seçimlerle tamamlandı. CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Okan Karlıdağ, CHP örgütleri içinde büyük heyecana sahne olan delege seçim sürecini ve ülke gündemini değerlendirerek, CHP’nin adım adım genel iktidara yürüdüğünü söyledi.
CHP İzmir İl Örgütü geçtiğimiz hafta sonunda delege seçimlerini tamamladı. CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Okan Karlıdağ, tamamlanan delege seçimleri sürecini değerlendirdi. Birlik ve beraberlik içinde bu süreci tamamladıklarını dile getiren Karlıdağ, “Ülkemizin aydınlık günlerinin teminatı olan partimizin, mahalle delegeleri seçimlerini, genel başarıya ve birlikteliğe inancı temel alarak tamamladık. İzmir genelinde seçimler yer yer rekabetle, yer yer uzlaşı ile sonuçlandı. Seçilen her bir arkadaşımızın partimizi kucaklayacak, temsil edebilecek nitelikte olduğuna inanıyorum. Delege seçimlerini nasıl birlik beraberlik içinde tamamladıysak il ve ilçe kongrelerimiz ile büyük kurultay süreçlerini de, aynı duyarlılıkla tamamlayacağımızdan hiç kuşku duymuyorum. Bizden kimse bölünme ve parti içi kavga beklemesin. Çünkü CHP artık, 2019’u hedef almıştır ve adım adım yerel ve genel iktidara yürümektedir” dedi.
"SANDIĞA GÖMECEĞİZ"
Karlıdağ, yaptığı değerlendirmede ülke gündemine dair çarpıcı açıklamalarda da bulundu. Halkın, CHP’nin iktidarına ihtiyaç duyduğunu ve bunun da ilk seçimlerde gerçekleşeceğini belirten Karlıdağ, “Ülkesini, halkını ve toprağını seven bir vatandaş olarak hem ülkemizdeki, hem de bölgemizdeki geriye gidiş ve kuşatılmışlığı aşmakla ilgili, karamsar ve umutsuz değilim. Ancak, yaşananlardan elbette endişeleniyor insan. Şapkamızı önümüze koyup, neler oluyor bize diye düşünmenin gereği her geçen gün daha önemli ve acil hale geliyor. Yokluk içinde ağır bedel ödeyerek, tarihsel bir önderlikle kazanılmış bağımsızlık savaşı ve ay-yıldızlı inanç zemininde ayağa kalkan Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk döneminde inançla-akılla üretilen maddi-manevi değerler ve ulusal birikimler son 15 yıldır bir bir talan ediliyor. Artık bu karanlık sürece ve geri gidişe dur demenin zamanı gelmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizi çöküşe sürükleyen bu gidişi, önümüzdeki yerel ve genel seçimlerde, hiç kuşkusuz sandığa gömecektir” ifadelerini kullandı.
Özellikle son 15 yılda iktidarın, dışarıdan şekillendirilen bağımlı yönetim yapısıyla ülkeyi yönettiğini ifade eden Karlıdağ; “Bu süreçte kısır çekişmeli siyaset ve ‘’devletin malı deniz’’ anlayışı, akıldan, bilimden ve üretimden uzaklaşan kültür, ayaklar altında “uygun adım’’ çiğnenen insan hakları ve demokrasi anlayışı, maalesef ülkemizi ve yaşam biçimini çok geriye götürmüştür. 15 Temmuz alçak darbe kalkışmasıyla da açıkça ortaya çıktığı gibi, ‘vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, ordusu dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş’ durumdadır. 15 yıllık AKP iktidarı bütün bu yaşananların siyasi sorumluluğunu ve vebalini taşımaktadır. Hiç bahane üretmesinler. Devlet yönetiminde kandırıldım demek, kabul edilir bir mazeret olabilir mi?” dedi.
"İTİBAR KAYBETTİK"
Dış ilişkilerde, son 15 yıldır uygulanan yanlış ve tutarsız politikalarla, Türkiye’nin dünyadaki gücünü ve etkinliğini kaybettiğine de dikkat çeken Karlıdağ, “AKP’nin tutarlı bir dış politikasının olmaması, dış ilişkilerimizde diplomatik başarısızlıklar, ülkemizin itibar ve güven kaybına sebep olmuştur. Ulu Önderimizin ‘Yurtta Barış, Cihanda Barış’ ilkesinin yönetim anlayışında terkedilmesi, birçok dünya ülkesiyle ve komşuluk ilişkilerimizde çatışma yaratırken, ülkemiz de terör örgütlerinin rahatça ve alçakça hareket edebildiği bir alan haline gelmiştir. Tüm bunların sonucunda ulusal güvenliğimiz de tehlikeye girmiştir. 15 yıllık AKP Hükümeti, bu durumun da birinci derece siyasi sorumlusudur.” ifadelerini dile getirdi.
AK Parti iktidarının, ülke üzerinde sıkıntılı ve çatışmalı bir hava getirdiğine vurgu yapan Karlıdağ; “15 yıllık AKP iktidarı sürecinde, ülkemizdeki tüm siyasi, etnik ve mezhepsel farklılıklar çatışır hale gelmiş, bir ulusu güçlü kılacak olan, kardeşlik ve dayanışma ilişkileri büyük yara alarak, zaaflı ve kavgalı bir ortam oluşturulmuştur. Bununla birlikte sosyal yaşamımızın, değer yargılarımızın ve ahlak anlayışımızın temellerinden olan kadınlarımıza, çocuklarımıza, özel yaşam alanlarımıza ve evlilik-aile kurumumuza saygı duymayan, hatta zarar veren, akıl dışı, insanlık dışı muameleler her geçen gün daha da artmıştır. Cumhuriyetimizin yaratıcı, bilimsel ve üretime dönük ulusal eğitim anlayışı yerle bir edilmiş, sürekli değişen, geriye götüren eğitim anlayışıyla çocuklarımızın en önemli dönemleri, deneme tahtasına döndürülmüştür. Bu da ülkemizin ve Cumhuriyetimizin geleceğine zarar vermiş, dahası kayıp nesiller üreten bir sürecin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Teröre güç ve cesaret veren yanlış bir müzakere süreci, günü kurtarmaya endeksli politikalar ve tavizler, ülkede ve bölgede huzurun bozulmasına, gencecik fidanlarımızın yüreğimizden koparılmasına, büyük maddi ve manevi kayıplar vermemize neden olmuştur, olmaktadır” dedi.
"BİTME NOKTASINA GELDİ"
?Son dönemde tarım ve hayvancılık konusunda yaşanan sıkıntılara da değinen Karlıdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçmişte dünyada ürettikleri ile kendi kendisine yeten tarım ülkeleri arasında olmamıza rağmen; bugün maalesef, tarlaları boş, kırsal nüfusu işsiz, birçok ürünü dışarıdan satın alır hale geldik. Bu, akıl alır bir durum değildir. Öyle ki, yerli tohumu yasaklanan, kontrolsüz, dışa bağımlı, GDO’lu tohum ve gıdalarla yaşamaya mahkûm edilmiş durumdayız. AKP’nin yurtdışından getirdiği ithal hayvanlarla, yerli hayvancılığımız, rekabet edemeyerek zayıflamış, büyük yara almıştır. Bu konuda da siyasi sorumlu olan AKP hükümeti, ülkemizi yanlış ve plansız tarımsal üretim ve hayvancılık politikaları ile samanı bile ithal eder hale getirip, tarım ve hayvancılığı yerle bir etmiştir. Ziraatçımız, fırsatçı tüccara ve rantiye anlayışına mahkum edilmiştir. Zirai kooperatiflerin ve odaların içi bir bir boşaltılmış, piyasa anlayışına hizmet eden, “arpalık’’ kurumlara dönüştürülmüştür. Çaresiz ve sahipsiz kalan çiftçimizin ipotekli arazileri, önemli ölçüde bankaların ve yabancı sermayenin mülkiyetine geçmiştir. Bu bile başlı başına ulusal bir tehlikedir aslında”
CHP’li Karlıdağ, ülke genelinde uygulanan imar politikaları ve kentsel dönüşüm çalışmalarının da tamamen fiyasko olduğunu iddia ederek, “Son dönemlerde gerçekleştirilen kent ve kent yönetimi anlayışı insanın, toplumun, kültürel ve tarihsel değerlerin ve doğal çevre duyarlılığının dışına çıkarak kaynak aktarmanın en kolay ve en hızlı yolu olan inşaat sektörü ile, haksız rant üretme ve el değiştirme sürecine yenik düştü. Bu durum ülke genelinde toplumsal yaşamda, doğal çevrede, tarihsel değeri olan alanlarda, düzeltilmesi zor ve bazen de mümkün olmayan büyük zararlara yol açtı. Ayrıca kentlerimiz de ulusal irade ve çıkarlar da bertaraf edilerek, özel rant ve karlılık uğruna, kentteki yaşam alanları uluslararası iradeye teslim hale gelmiştir. Kent ve bölge planlama çalışmaları, hem bölgeler, hem sektörler, hem de kurumlar arasında bir bütün olarak ele alınması gerekirken; planlama ve uygulama konusunda ayrı ayrı kurumlar, parçacı bir anlayışla bu çalışmaları yapmaktadır. Bugün ülkemizde hiçbir üretim ve hizmet sektörü, kent arazi hareketinden ortaya çıkan getirimi ve karı elde edememektedir. Güçlenmek isteyen ekonomiler için, sağlıklı bir zemin değildir bu. Bugün, kentlerimizde -sözde-ıslah etmek, kenti yaşanabilir kılmak, her türlü kentsel donatının cevaplanmasını sağlamak üzere yapılan ‘’Kentsel Dönüşüm’’ çalışmaları ve ilgili mevzuatlar, uygulamalardan da görüldüğü üzere, bu hedeflerden daha çok, maksimum rant ve kar elde etmek kaygısıyla oluşmakta ve hareket etmektedir. Ayrıca bu anlayışla kentler, doğru kentsel gelişmeye, insana, tarihe ve doğal çevreye yabancılaştırılmaktadır. Yani AKP hükümetinin icraatları ile kent insanı, giderek daha mutsuz, stresli ve sağlıksız bir yaşamla baş başa bırakılmıştır. Bütün bu olumsuzlukları aşmak için kente, kent yönetimine, kent ve bölge planlamasına, ülke bütünlüğü içinde bakacak ve değerlendirecek kurumsal bir üst bakışa ve ulusal aklın devreye girmesine ihtiyaç vardır. Bugün Türkiye’de, bunu sağlayacak tek güç, CHP iktidarıdır” diye konuştu.
AK Partili belediye başkanlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından istifalarının istenmesi sürecine de değinen CHP’li Karlıdağ, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının istifa ettirilmesi ve birçok belediye başkanının da AKP Genel Başkanı tarafından istifalarının istenmesi, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Çünkü bu durum ülkemizi 15 yıldır yöneten AKP’nin, kendi içinde ve yönettikleri kamu kurumlarında ne büyük yapısal problemler biriktirdiğini, devlet yapısına zarar verecek düzeyde bir çöküş süreci yaşandığını göstermektedir. Cumhuriyetin yarattığı üretim kültürü yerine, tüketim kültürü ve ‘’sat ye’’ kültürü egemen olmuştur. ARGE, katma değeri yüksek mamul veya ara mamul üretimi önemsenmiyor, desteklenmiyor ve gelişip güçlenemiyor. Oysaki üretmeyen bir ekonominin, devletin ayakta ve bağımsız kalması mümkün değildir. Özellikle son günlerde AKP Hükümetinin yaptığı zamlar ve yastık altındaki altın ile dövizlerin bozdurulması çağrısı ile vergilerin yüksek artış eğilimi, ekonomide gelinen noktanın ne kadar sıkışmış olduğunun açık göstergesidir. Bütün bu gelişmeler gösteriyor ki, bizi bağımsız ve kendimiz olarak, birlik, beraberlik içinde ifade etme süreci olan, Cumhuriyetin kuruluşu, Cumhuriyet devrimleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle hesaplaşma girişimini ve karşı devrim sürecini açıkça yaşıyoruz” dedi.
"HALKIN UMUDU CHP'DİR"
Gelinen süreçte umutsuz ve karamsar olmadıklarını, Türk halkına sonsuz güvendiklerini ve Türk halkının bu kötü gidişe dur diyeceğine inandığını belirten Karlıdağ, “Bu kadar olumsuzluk var da, neden karamsar ve umutsuz değiliz. Çünkü bütün bu gelişmelerin, hangi akla ve neye hizmet edeceğini bu coğrafya ve özellikle Misak-ı Milli sınırlarında yaşayan halkımız, tarihiyle ve yaşadıklarıyla, çok iyi bilmektedir. 16 Nisan Referandumu, cahil zannedilen halkımızın, tehlikenin farkında olduğunu, birlik, bütünlük içinde, Ay-Yıldızlı duyarlılıkla, ortak değerlerimize ve geleceğimize sahip çıktığını açık ve net olarak göstermiştir. Siyaseten bugüne kadar hasım olan ve yan yana gelmemiş birçok parti ve tabanı, referandumda, ülkemizin içine düştüğü tehlikeler karşısında ortak değerler ve gelecek zemininde, duyarlılıkla bir araya gelmiştir. Bireysel herhangi bir beklentisi olmadan, aksine AKP hükümetinin orantısız güç kullanımına, yandaş medya gücüne, hatta üstü kapalı tehditlerine ve istihdam kozuna rağmen, değerlerine ve geleceğine sahip çıkan halkımız vatanseverlik duyarlılığını göstermiş, ‘’Güvenilir Siyasetçi’’, ‘’Güvenilir Lider’’ ve ‘’Güvenilir Devlet Adamı’’ istediğinin mesajını vermiştir. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, doğru bir stratejiyle, yaşadığımız karanlık ve tehlikeli süreç karşısında, ortak değerlerimiz etrafında oluşturduğu söylem ve davranışıyla, referandum sürecinin siyasi öncülüğünü üstlenmiştir” dedi.
Karlıdağ; “Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu kararlılık ile CHP, bağımsızlık savaşının, Cumhuriyetinin kurucu iradesinin siyasal ifadesi olarak, bugün yeniden tehlikeye düşen bağımsızlığımızı sahiplenmek ve yeniden bir istiklal mücadelesi vermek üzere tarihsel misyonunu bir kez daha üstlenmiştir. Ülkenin, kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına, etnik ve mezhepsel farklılıklar gözetmeksizin, özellikle büyükşehirlerde ve ülkenin üretimine katkı koyan bölgelerinde, eziyete dönüşen sıkıntıları ve sıkışan yaşamı aşmak için, kader ortaklığı duyarlılığıyla, Ulusal Birlik tanımı, Çanakkale ruhuyla yeniden tarif edilmiştir. AKP’nin ortaya koyduğu, baskıcı antidemokratik ve adil olmayan uygulamalarının yoğunlaşması ve milletin vekilinin hapsedilmesi üzerine Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sadece “ADALET” talebiyle, Ankara’dan, İstanbul’a kadar 25 gün süren ve milyonların katıldığı Maltepe Mitingi ile taçlanan, Türk siyaset ve demokrasi mücadelesi tarihe altın harflerle yazılan ‘’Büyük Adalet Yürüyüşü’’ gerçekleştirmiştir. Genel Başkanımızın öncülüğünde yapılan bu onurlu yürüyüşle Cumhuriyet Halk Partisi’nin, bağımsızlık, demokrasi ve istiklal mücadelesinin siyasi öncülüğü de kamuoyunda tescillenmiştir” görüşlerini dile getirdi.
Çanakkale’de aziz şehitlerimizin huzurunda, CHP’nin, Türkiye’deki her kesimin katılımına açık organize ettiği “Adalet Kurultayı’’nın da çok önemli bir adım olduğuna dikkat çeken Karlıdağ, “Adalet Kurultayı”mız, Türkiye’nin her bir köşesinden, farklı siyasi görüşlerden partilerin, daha önce görev almış isimlerin, STK temsilcilerinin, akademisyenlerin ve vatandaşların katılımı ile gerçekleşti. 16 Nisan Referandumu’ndan sonra, hem ‘’Adalet Yürüyüşü’’, hem de ‘’Adalet Kurultayı’’ ortaya koydu ki; Cumhuriyet, bağımsızlık ve demokrasi sevdalıları, güzel dinimizin siyasallaştırılmasını ve suistimal edilerek yozlaştırılmasını istemeyen inançlı vatandaşlarımız, terör baskısında sıkışan ve kepenk açamayan, sokağa endişeyle çıkan vatandaşlarımız, teröre, rant ve faiz düzenine, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe yiğitçe hayır diyorlar. Ve Anadolu halkı artık, şeffaf, demokratik, hukukun üstünlüğüne dayanan, birlik, kardeşlik ve barış içinde, huzurlu günleri müjdeleyen, üreten, güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti ve Devletinin yeniden inşasını sağlayacak CHP’nin iktidarını dört gözle bekliyor” dedi.
"BİZ KAZANACAĞIZ"
Adalet Kurultayı’nda, birçok siyasi parti temsilcisi ve önemli siyasi isim, bu süreçte hiç kompleks duymadan, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğini, CHP’nin siyasi öncülüğünü kabul ettiğini belirten Karlıdağ, CHP’li tüm yol arkadaşlarına çağrıda bulunarak mahalle delege seçimleriyle başlayan kongreler sürecinde, Partimize dönük bu beklentinin, partinin üyelerinden ve delegelerinden başlayarak, her kademede görevli olanlara ve görev talep edenlere, tarihsel bir sorumluluk yüklediğini de işaret etti. Karlıdağ; “Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kazanılan bağımsızlık ve Cumhuriyet devrimleriyle yükselen Türkiye Cumhuriyeti’nin, yeniden layık olduğu saygınlığa, huzura ve güce sahip olabilmesi en temel arzumuzdur. Bunun için yaşanacak olan ilçe, il kongreleri ve büyük kurultayımızda, bugünkü gelişmelerin ve sürecin CHP’ye yüklediği sorumluluğun farkında olmalıyız. Dahası, bu süreçte özverisi, çalışkan, kararlı tavrı ve güvenilirliğiyle bizlere doğru önderlik yapan, halkın umudu olan Genel Başkanımızın mücadelesine ve partimizin iktidar yolunda kararlılıkla yürüyüşüne, koşulsuz inanarak ve çalışarak sahip çıkmalıyız. Halkımızın, tüm ülkede oluşan bu ortak beklentisine, Cumhuriyet Halk Partisinin ve Genel Başkanımızın doğru önderlik yapacağına inancımız tamdır. Tam bağımsız, demokratik, güçlü Türkiye Cumhuriyeti ve devleti iddiamızda yolumuz açık olsun” diyerek açıklamalarını tamamladı.
Aydın 16 Ekim 2017 Pazartesi 14:30
|