MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kemalbay’la HDP’nin İzmir kararı hakkında her şey!
Politika
3 Şubat 2019 Pazar 09:00

Kemalbay’la HDP’nin İzmir kararı hakkında her şey!

HDP’nin aday çıkarmama kararının nedenlerini detaylandıran PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Kemalbay ayrıca tabana adres gösterilecek isimler konusunda da kriterleri saydı. Kemalbay, ‘HDP İzmir’de Soyer’i mi destekleyecek’ sorusuna da yanıt verdi. HDP İzmir Milletvekili ilçeler ve meclis üyelik noktasında izlenecek yolu da açıkladı.

GERÇEKİZMİR – Türkiye yüzünü 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere çevirirken, sürece damga vuran kararlardan birini de Halkların Demokratik Partisi (HDP) aldı. 

Parti üç büyükşehirde aday çıkarılmayacağını açıkladı. 

Genel Merkez tarafından ‘Demokratik fedakarlık’ olarak gerekçelendirilen karar sandıkta AK Parti ile MHP tarafından kurulan Cumhur İttifakı bloğunu zayıflatmayı amaçlarken, sandık matematiğine direkt etki etmesi beklenen illerin başında da İzmir geliyor. 

24 Haziran’da yapılan genel seçimlerde yüzde 11.3’lük oranla İzmir’de üçüncü parti olmayı başaran HDP’nin aday çıkarmama kararı sonrası CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer’i destekleyeceği ifade edilirken, partinin Eski Eş Genel Başkanı, Parti Meclisi Üyesi ve İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Gerçekizmir’e önemli açıklamalarda bulundu. 

HDP’nin kararının nedenlerini detaylandıran PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Kemalbay ayrıca tabana adres gösterilecek isimler konusunda da kriterleri saydı. Kemalbay, ‘HDP İzmir’de Soyer’i mi destekleyecek’ sorusuna da yanıt verdi. HDP İzmir Milletvekili ilçeler ve meclis üyelik noktasında izlenecek yolu da açıkladı. 

İŞTE O AÇIKLAMALAR 

Soru: HDP neden İzmir dahil 3 büyükşehir aday çıkarmıyor? 

KEMALBAY: Biz yerel seçimlere başlarken bir strateji belirledik. O stratejide Kürt illerinde kayyumları indirmek ve tekrar o illeri fazlasıyla almak, batıda ise AKP-MHP faşizmini geriletecek bir strateji izlemek… Çerçevemiz buydu. Bunu takip ediyoruz. AKP-MHP ittifakı eğer metropollerde geriletilirse eğer o zaman bu faşist ittifakın meşruiyeti de sorgulanabilir. Toplumdan rıza alarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bunun için hileli, eşitsiz ve baskı ve zorla seçim sürecini belirliyorlar. Bir şekilde ucu ucuna da olsa kazanıyorlar. Şimdiye kadar yaptıkları bu oldu. Kazanamadıkları yerde kayyum atayarak kendilerini sürdürmeye çalışıyorlar. Bir kere öncelikle Kürt halkı kayyumlara tokat atmak, güçlü bir şekilde o illeri almak durumunda. Öte taraftan batıda da bu rıza üretme mekanizmasının bütün olumsuz koşullarına rağmen AKP-MHP faşizmini geriletmek zorunda. Biz bu illerde aday göstermeyerek bir partiyi desteklemiyoruz. Bir partiyi iyi, olumlu gördüğümüz için böyle bir karar almadık. Bizim bu kararı alma sebebimiz; öncelikle şu anda faşizmi yerelde de kurumsallaştırmaya çalışan mevcut iktidara indirmek için ciddi bir hamle yapmak. Öte taraftan demokrasi güçlerinin taleplerine yakın duran bir adayı da desteklemek şeklinde olacak. Bu çerçevede bir tercih yaptık. Bu bir fedakarlık. Bu fedakarlık Türkiye halklarının demokrasiye ulaşabilmesi için gösterilen bir fedakarlık… 

Soru: HDP’nin İzmir’de desteği CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer’e mi olacak?

KEMALBAY:
Mutlaka aday göstermediğimiz illerde adresi de göstereceğiz. Öyle boşlukta kalmayacağız. Aday göstermediğimiz yerlerde kime oy vereceğimizi de belirleyeceğiz ve ifade edeceğiz. İzmir için Tunç Soyer ismi belirlendi CHP tarafından. Demokrasi ilkeleri etrafında bir duruş sergilediği koşullarda bu ilde de yine isim olarak da ifade edeceğiz. Tunç Soyer’in adaylığına şöyle bakıyoruz; o ya da başka biri de olabilirdi. Önemli olan demokratik bir gelecek için nasıl bir duruş sergileyeceğidir. ‘Ben proje açıklamayacağım. Ben projeyi halkımla birlikte şekillendireceğim’ diyor. Bu yaklaşım tarzı böyle giderse, örgütlü bir toplum yarattığımız koşullarda İzmir’de demokrasi güçleri tarafından kıymetli bir çalışma yürütülebilir. Biliyoruz ki İzmir büyük bir tehdit altında. Bu neoliberal kapitalist düzen içinde kent bir yağma alanı olarak görülüyor. Rant elde etmek isteyen sermayeler bu alanlarda çeşitli projeler yaparak kenti sömürüyorlar ve kenti kalıcı olarak tahrip ediyorlar. O yüzden halkın iradesine saygı duyan, demokrasi güçlerinin bir araya geldiği ve kentine sahip çıktığı, kendi taleplerini ortaya koyduğunda onları gözeten bir yerel yönetim anlayışını biz destekleriz. Destekleyeceğimiz şey bu anlayış olacaktır. Bu anlayıştan yana olan her aday bizim için tercih edilebilir aday olacaktır…

Soru: Partiden bağımsız olarak Tunç Soyer hakkındaki düşünceleriniz, adaylığına desteğe bakışınız nedir? 

KEMALBAY: Kişilerin çok fazla öne çıkartılmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Örgütlü bir topluma dayanan, halkların kendini ifade ettiği, demokrasi platformlarına dayanan, o mücadeleyle şekillenen yerel yönetimlerin belirleyici olacağını düşünüyorum. Bir kişin iyiliğine ya da kötülüğüne yaşamı teslim edemeyiz diye düşünüyorum. Tunç Soyer’in ilkelerini ortaya koymuş olması ve daha önce yaptığı belediyecilik anlayışındaki olumlu ögeler değerlendirilebilir. Bunlar pozitif şeyler ama bilemeyiz, önümüzdeki dönemde rantçı, müteahhitçi baskılara ne kadar dayanabilecek? Onun dayanabilmesi ve İzmirlilere ekolojik, demokratik, kadın bakış açısına, emek bakış açısına sahip olan bir yerel yönetim fikriyatıyla hizmet edebilmesi bizlere bağlı. Bizim sendikalarımıza, kadın derneklerimize, halk inisiyatiflerimize, ekoloji inisiyatiflere bağlı diye düşünüyorum. Yerelden örgütlenen ve ‘hayır böyle olmasın, şöyle olsun’ diyen pek çok inisiyatif var. Bu inisiyatifleri ne kadar gözeteceğine bağlı! Şu an bağlıyım diyor. İzleyeceğiz, göreceğiz. Bağlı olmasını sağlamak bizim elimizde” dedi.



Soru: Soyer’in adaylığının açıklanması sonrası HDP’yi öne koyarak yapılan eleştiriler hakkında neler söyleyeceksiniz? 

KEMALBAY: Bu yaklaşımlar bizi hiçbir yere götürmez. Bir insanı değerlendireceksiniz Sur Belediyesi ile kardeş belediye olarak bir çalışma yürütmüşse bu halkların eşitliğine hizmet etmek açısından kıymetli bir çalışma olmuştur. Türkiye’nin demokratikleşebilmesi bizim bu bakış açısını geliştirmemizle ve yaygınlaştırmamızla mümkündür. Bu bir negatif eleştiri konusu değil tam tersine bir değerlendirme olarak ele alınması gerekir. Kutuplaştırma politikalarını güdenler, Kürt halkının hiçbir şey kazanmaması, hiçbir şekilde bu toplum içinde eşit olmaması çizgisini izleyenler böyle çıkabiliyor karşımıza. İzmir halkının bunu çok iyi değerlendireceğini düşünüyorum. Bunu, birlikte yaşamak isteyen herkes tam tersine demokratikleşmeye katkı yapacak bir şey olarak görmeli… 

Soru: HDP ilçeler ve meclis üyelikler konusunda nasıl bir yol izleyecek? 

KEMALBAY:
Bulunduğumuz her yerde ufak tefek istisnalar olabilir. İl meclis üyeliği ve belediye meclis üyeliği için partimiz yarışacak. İzmir için de bu geçerli. İlçelerde demokrasi blokları tartışarak bir öneri geliştirirse o öneri çerçevesinde partimiz hareket edecek. Aday çıkabilir. Buna yereller karar verecek. Önümüzdeki süreçte açıklanacak. 
İlçelerde demokrasi güçlerinin talepleri etrafında kendilerini tanımlaması önemli. Güven vermesi önemli. Bu tarz tercihler, yan yana gelişler olursa demokrasi kazanır. Onlara yereller karar verecek. Metropollerin kazanılması çok daha önemli. Yerellerin nasıl olacağı yerel dinamiklerin tartışması ile belli olacak. Yereller oradaki halkın beklentilerini gözetmeli ki halkı yanlarına alabilsinler. Yerellerin tutum aldığı yerlerde, kendilerini temsil edeceklerini düşündükleri bir aday olduğunda isim verme net olacak...



Soru: Bu karar HDP’nin tabanında AK Parti’ye kayma yaşatır mı ya da adres gösterilecek adaylardan kaynaklık boykotlara yol açar mı? 

KEMALBAY: Yaklaşık 3 yıldır AKP-MHP iktidarı özellikle Kürt halkına çok ciddi bir saldırı politikası izledi. Savaş politikası Kürt halkının bugüne kadar elde ettiği tüm kazanımları elinden almak, sadece bu coğrafyada değil Suriye, Irak’ta da Kürtlerin herhangi bir hak kazanmamaları için elinden geleni ardına koymadı bu ittifak! Irak’taki bağımsızlık referandumunda, ‘aç kalırsınız’ diye tehdit ettiler. 

Bugün kuzey ve doğu Suriye halkına yönelik düşmanca politikalar izliyorlar. Yine bizim kendi coğrafyamızda Kürt illerinde kayyumların atanmasından tutalım da ablukalarda sivillerin yaşamını keskin nişancılarla öldürülerek kaybetmesinin ardından, operasyon sürecinin devam etmesine kadar bu süreç yürüyor. HDP’nin eş başkanlarını, belediyelerin eş başkanlarını rehin aldılar. Her gün gözaltılar yapıyorlar. Partinin yaptığı siyasi faaliyetler suç olarak gösteriliyor. Akla sığmayan bahanelerle herkes rehin alınıyor. Siyasetten uzaklaştırılmaya çalışıyorlar. Bu kadar düşmanca uygulamalar hayata geçiriliyor. Dolayısıyla Kürt halkı bugün AKP-MHP faşizminin yapmaya çalıştığı şeyin kendisini yok saymak ve tasfiye etmek olduğunun çok farkında. Sadece terörle açıklanmaya çalışılan bu sürecin terörle ilgisinin olmadığını, Kürtler dünyanın öbür ucunda da olsa bu faşist ittifakın politikalarının savaş ve yok etme politikaları olduğunu biliyorlar. Dolayısıyla AKP-MHP faşizmine Kürtlerin verebileceği bir oy yok. Dolayısıyla bizim tabanımızın oyları CHP’ye tereddütler taşıyabilir. Şimdiye kadar yürütülen politikalardan kaynaklı da bu böyle, tarihsel kaynaklı da bu böyle... Dokunulmazlıkların kaldırılması, arkasından eş başkanlarımızın rehin alınmasından sonra partimize yönelik saldırılardan sonra geliştirilmeyen tutumlar, bir hafta önce Avrupa Komisyonu Parlamenter Meclisi’ndeki oylamada CHP’nin aldığı tutuma kadar pek çok negatif yön olduğu ve dolayısıyla Kürt halkının da bunlara karşı bir tutum geliştirebileceği düşünülebilir. Böyle düşünen seçmenlerimiz vardır. Fakat bizim seçmenlerimiz aynı zamanda çok politiklerdir. Örgütlü bir tabanımız var. Örgütüne güvenen bir tabandır. Burada bizim ne yapmak istediğimizi iyi anlatmamız koşuluyla partinin aldığı karar doğrultusunda hareket edeceklerini düşünüyorum. Burada yapmak istediğimiz şey oyumuzu CHP’ye vermek değil, burada yapmak istediğimiz hamle AKP-MHP faşizminin bu illerden gitmesini sağlamaktır. İktidarda olmamasını sağlamaktır. Yerellerin bütün kaynaklarını bu faşizme akıtacak, kurumsallaştıracak yapının önüne geçmeliyiz. Kimin kaybedeceğini seçmemiz için oyumuzu nereye vereceğimizi seçeceğiz. Böyle bir strateji izleyeceğiz. Bu aslında seçim güvenliğinin bu kadar güvenilmez olduğu bir dönemde her yerden hayalet seçmenlerin döküldüğü ama YSK’nın hiçbir çaba harcamadığı bir dönemde silahların altında seçimlere gidileceği düşünüldüğünde seçim bizim için her şey değil. Seçimi bir mücadele aracı olarak değerlendiriyoruz. Batıdaki MHP-AKP faşizmini geriletme hamlesini de mücadelenin bir aracı olarak görüyoruz. 31 Mart’tan sonra yeni bir denklem yaratmak istiyoruz. AKP-MHP ‘ben tekrar rıza aldım. Bakın halkım beni destekliyor… 

Soru: Cumhur İttifakı’nın yerel seçimde 3 büyükşehir kaybetmesi ne anlama gelir? 

KEMALBAY:
Kaybetse kazanamamış olacak. Yürümek istediği faşizmi kurumsallaştırma adına emin adımlarla ilerleyememiş olacak. Eğer bizim elimizde başka imkanlar olsaydı onları değerlendirirdik elbette. Bu çok zorlayıcı bir strateji. Bütün muhalefet partileri demokratik asgari ilkeler etrafında yan yana gelirdi. O zaman bırakalım 31 Mart yerel seçimlerini 16 Nisan referandumunda biz başka sonuç alırdık. 24 Haziran seçimlerinde zaten bu işi bitirmiş olurduk. Burada demokrasi bilinci açısından muhalefette yeterli bir olgunlaşma yok. Halkı o anlamda temsil edemiyorlar. Muhalefet partilerinin tabanı partilerinin kurumsal yapılarından çok ileride... Biz aslında en altta birleşecek faşizmin ayağına bir çelme takmak istiyoruz.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir