CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Eczacıları Birliği 41. Olağan Büyük Kongresi'ne katıldı.
Burada bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu'nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İstanbul'un, Ankara'nın Bursa'nın bir beton kente dönüşmesi hepimizin üzerinde düşünmesi gereken temel konulardan bir tanesidir.
Sağlık hizmetlerinden herkes yararlanma hakkına sahiptir. Para ödemedi diye bu hak kimsenin elinden alınamaz. Gelir ile sağlık arasındaki bağlantıyı kesmeliyiz.
İnsanlar para ödememek için acil servis ücretsiz olduğu için acil servise koşuyor herkes. Acile başvuru sayısı bir yılda 110 milyon. ABD'de 130 milyon, İngiltere 23 milyon demek ki insanlar 3 lira 5 lira ödeyemez durumdalar. Bu parayı ödememek için acile başvuruyorlar.
Sağlıkta reform yapıldı ihtiyaç var. Yeniden bir sağlık reformu yapmak gerekiyor. Birleşenleriyle bir araya gelinmesi gerekiyor. Ortak akılla sağlıkta reform yapmak gerekiyor.
Siyasette bizi suçlarlar 'Kılıçdaroğlu SSK'yı batırdı' diye. Benim SSK'yı batırdığım söyleniyor. Emekli olduğum yıl 1999. Emekli Sandığı ve Bağkur'u da dahil edelim o yıl 2 milyar 341 milyon lira açık vardı. 2016 yılında 21 milyar 358 milyon lira açık var, neden? Benim dönemimdeki açığı açıklamak mümkün kadın 34 yaşında erkek 43 yaşında emekli oluyordu. Bunu uzatma şansım yoktu. 5 bin gün prim ödenince emeklilik hakkına ulaşılıyordu.
Bütün düzenlemeleri yaptınız açık neden büyüyor. Benim dönemimde açığın 42 milyar lira olduğu söylendi sayın bakan tarafından. Bir bakan ağzından çıkan lafı test etmelidir.
Bu açıklar nereden kaynaklanıyor ve neden gizleniyor. Her ay Hazine'den SGK'ya akan paralar neden gösterilmiyor. Göstermemelerinin tek nedeni var. Siyasete girdim eleştirecekler. Müfettiş ordusu görevlendirdiler 10 yılımızı incelediler 5 kuruşluk bir yolsuzluk bulamadılar. İddia ediyorum, AK Parti'nin genel başkanı ve Başbakan'a açık ve net meydan okuyorum, sosyal güvenliği tartışacaksanız ben tek geleceğim siz ordunuzla gelin oturup tartışalım kim sosyal güvenliği bu hale getirdi.
2019 seçim sürecine girerken 2 seçeneğimiz var, demokratik parlamenter sistem ve tek adam rejimi. Bir adam olsun her şeye o karar versin. O kadar ki arabalara takılacak cam filmine bile o karar versin. Bu ülkenin bütün sorunlarını bir kişinin sırtına yıkıp ve o kişi sürekli kandırılırsa nasıl açığa çıkacağız. Bütün yumurtalar aynı sepete konmaz. Hepimiz demokratik standartlarımızı yükseltmek zorundayız. Bunu bir parti meselesi olarak görmek vatana ihanettir.
Atatürkçülük geçmişe takılıp kalmak değildir. Atatürkçülük insanları ve ülkeyi çağdaş uygarlık seviyesine taşımaktır. Atatürkçülük geçmiş değildir. Biz Atatürkçülüğü doğru anlarsak demokrasiye sahip çıkmak zorundayız."