CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 60 ilden 400 gazetecinin katıldığı ’Anadolu Medya Buluşması’ başlıklı çalıştayda konuştu. Kılıçdaroğlu, konuşmasının ilk bölümünde siyasi parti genel başkanı olarak değil, sade bir vatandaş gibi konuşacağını belirterek, şunları söyledi:
"Hayatım boyunca lehte, aleyhte yorum yapan hiçbir gazeteci arkadaşımı suçlamadım. Dilediği gibi yazabilir. Eğer bir ülkede demokrasi varsa, gazeteci olmalı. Demokrasi yoksa hayatın her alanında sorun vardır, gazetecilikte de sorun vardır. Gazeteciliğin varlık nedeni, halk adına gücü denetlemektir. Bir güç var kamu kaynağını kullanıyor. Kamu kaynağını doğru kullanıyor mu, hukuka uyuyor mu? Gazeteci halk adına sorgulama yapar. Çağdaş demokrasilerde medya 4’üncü güçtür. Egemenlik hakkını gazeteci kullanır. Anayasada ’Yasama, yürütme, yargı bir de medya egemenlik hakkının kullanılmasında güç olarak yer almalı’ dedim, teklif ettim ama kabul etmediler. Güçler ayrılığı ilkesinin bugün içinde bulunduğu durumu bilgilerinize sunayım. Yasama organı yani TBMM’de şöyle bir sorunumuz var; 12 Eylül darbe hukukunun getirdiği bir sorun var. Eğer yürütme organı parlamentoya yasa tasarısı vermişse iktidar kanadını oluşturan miletvekilleri, kendi özgür iradelerini kullanıp o tasarıyı eleştiremiyorlar. Nedeni, merkez yoklaması. Milletvekili ’bir dahaki seçimlerde beni aday göstermezler’ endişesiyle gelen her şeyi kabul ediyor. Oysa gelen yasanın, teklifin doğruluğu, yanlışlığı tartışılmalı. Yasama organı egemenlik hakkını kullanıyorsa bu tekliflerin özgürce tartışılması lazım. Yargı organı. Anayasanın 138. maddesi der ki; Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Ben bir grup toplantısında Hakim veÿ Savcılar Kurulu’nun hakimlere nasıl talimat verdiğinin belgesini açıkladım. Yargı bağımsız değilse adalet gerçekleşmez. Bir kişinin talimatıyla bir kişi mahkum olacaksa orada siyasi yargıç yoktur. Asıl temel sorunlarımızdan biri budur."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz darbe girişimi oldu. Darbeciler yargılansın mı? Elbette yargılansın. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi ile ilgili olarak 33 ere ’anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs ettikleri’ gerekçesiyle 7’şer kez müebbet hapis cezası verildi. Bunlar er. Komutan talimat verir, erler ona uymak zorundadır. Uymazsanız suç işlemiş olursunuz. Bunlar komutan değil er. Bu erlerden birinin son sözü; ’Aylardır içerdeyim. Babam buraya gelmek için telefonunu satmış. Sadece askere geldim. Bunları hak edecek hiçbir şey yapmadım.’ O gece öldürülen bir erin annesi mahkeme sürecini izliyor. Oğlu şehit olan bir anne, bu erler için ağlıyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasının bundan sonraki bölümünü siyasetçi olarak yapacağını belirterek, "21 Nisan 2018’de FETÖ operasyonu yapılır. Komutan gözaltına alınır, 4 gün sonra serbest bırakılır. Üstelik adli kontrol şartı aranmadan. Bana kimse ’Bu ülkede hak, hukuk, adalet vardır, can ve mal güvenliği vardır’ demesin" diye konuştu. Eski Başbakan rahmetli Bülent Ecevit’in 60 yıl önceki "Hürriyetsizlik acı ama haksızlık ondan da acı. Biz bugün iki acıyı birden yaşıyoruz" sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, 60 yıl sonra da aynı sorunun yaşandığını ileri sürerek, "Tarihin tekerrür etmemesi için yöneticilerin geçmişte yapılan hatalardan ders çıkarması lazım" dedi.
'KAÇIMIZ BUNA SAĞLIKLI TEPKİ VERDİ'
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu’ndan oluşan yürütme organının sağlıklı çalışmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bir başbakan düşünün yüzde 49,5 oy almış, parlamentoda çoğunluğu sağlıyor. Arzu ettiği yasayı çıkarabilir. Bir sabah Saray’a davet ediliyor, elinden istifa dilekçesi alınıyor. Kapının önüne konuluyor. Bu darbe değil de nedir? Yüzde 49,5 oy alıyor. Elinden alınıyor başka biri başbakan yapılıyor. Kaçımız buna sağlıklı tepki verdi, kaçımız TV’lerde açık yüreklilikle tartışabildi? Bugün iki yürütme organı var. Son günlerden örnek vereyim. Başbakan Binali Yıldırım, soru üzerine ’Bedelli askerliğe olumsuz bakmıyoruz’ dedi. Partinin sözcüsü ’O Binali Yıldırım’ın kişisel görüşüdür, bizi bağlamaz’ dedi. Böyle bir komediyi, demokrasisi gelişmiş ülkede göremezsiniz. Biri kalkıp bunu söylerse koltuğu bırakmak gerekir. İstifa etmesi lazım ama etmiyor. O oraya halkın değil sarayın iradesiyle geldi."
’BUNLAR BİZİM DEMOKRASİMİZE ZARAR VERİYOR’
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Medya halk adına gücü denetler, gücü övmez. Şimdi gazeteciler haber yapamıyor. Örnek, bu ülkenin Genelkurmay Başkanı ve Saray Sözcüsü beraber Abdullah Gül’ü ziyaret ettiler. Bir ülkenin Geneykurmay Başkanı, o ülkenin sözcüsü, kimsenin haberi olmadan Gül’ü ziyaret ediyor ve konuşuyorsa o dünyanın her yanında haberdir. Halkın ilgilenmesi amacıyla yapmak gerekiyor. Demokrasinin üzerinde vesayeti kabul etmiyorsanız Cumhurbaşkanlığı adaylığının tartışıldığı bir dönemde Saray’ın Sözcüsü’nü Gül’e gönderemezsiniz. Gönderdiğiniz andan itibaren kendi iktidarınız için baskı kuruyorsunuz demektir. Bu bir demokrasi ayıbıdır. Şu ana kadar yapılan hiçbir açıklama yok. ’Suriye konusunu açıklamak için gönderdik’ dendi. Bu ülkenin dışişleri bakanı yok mu gitsin, anlatsın. Suriye konusunu anlatmaya gitti diyelim Sarayın Sözcüsü’nün orada ne işi var? Suriye ile onun ne ilgisi var? Sarayın Sözcüsü, yani gerçek dışişleri bakanı. Bunlar bizim demokrasimize zarar veriyor."
’O GECE MİLLETVEKİLLERİMİ TELEFONLA ARAYARAK MECLİSE GÖNDERDİM’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ’20 Temmuz darbesi’ sözüne iktidarın çok kızdığını hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Bu ifadeyi inanarak dillendirdiğimi bilmenizi isterim. 15 Temmuz darbesini en şidetli eleştirenlerden biriyim. O gece ben İstanbul’dayken milletvekillerimi telefonla arayarak Meclis’e gönderdim. Biz bunları biliyorduk. 20 Temmuz’da neye ihtiyacımız vardı? FETÖ ile mücadele edecekseniz getirin bütün yasaları oybirliği ile çıkaralım. 800 gazetecinin pasaportuna el konuldu. Sarı basın kartları iptal edildi, 173 medya kuruluşu kapatıldı. 3 bini aşkın gazeteci işsiz kaldı. 150 gazeteci cezaevinde. 54 gazetenin mal varlıklarına el konuldu.ÿEleştiriyorsanız ödeyeceğiniz cezalar var. Basın İlan Kurumu üzerinden reklam ilan baskısı kuruluyor. Çok kanal var gibi görünüyor ama hepsi tek kanal. İsimleri çok ama içerikleri aynı. Bu bizim demokrasimize zarar veriyor. İktidara yapılan en büyük kötülük budur."
’TÜRKİYE EKONOMİSİ TEFECİLERE TESLİM EDİLMİŞ VAZİYETTE’
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de demokrasi, eğitim, toplumsal barış, ekonomi ve dış politika sorunları olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "16 yılda 14 kez eğitim politikası değişti. Kendi çocuklarını denek olarak kullanan tek ülke biziz. Dış politikada düşmanı çok dostu olmayan bir ülke haline geldik. Toplumsal barış kalmadı ve gerginlik giderek artıyor. Türkiye ekonomisi tefecilere teslim edilmiş vaziyette. 15 yılda Londra’daki bir grup sermayedara ödedikleri faiz, 150 milyar dolar. Türkiye’de bono, hazine senedi alanlara dönenen faiz 675 milyar Türk Lirası. ’Faizi düşüreceğiz’ dediler tam tersi oldu, faiz yükseldi. Önümüzde seçim var. Bu beş sorunu aşmak zorundayız. Herkesin farklı görüşü olabilir ancak sandığa giderken bir konuda ortak irade sergilemeliyiz. Demokrasimiz olmalı. Türkiye, İran, Suriye, Irak biraraya gelmeli ve kendi sorununu çözmeli. Toplumsal barışı sağlamalıyız. Komşumuzun kimliğini, inancını sorgulamaya başladık."
’YÖNETEMİYORLAR’
Kılıçdaroğlu, iktidara yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Bir siyasi iktidar düşünün, parlamentoda çoğunluğu var.ÿBütün bürokrasiye egemen. Verdiği talimat dakikalar içinde yerine getiriliyor.ÿKHK yetkisi var. Mecliste beklemeden istediği yasal düzenlemeleri yapabiliyor. Bu iktidar neden seçim istiyor? Her şey var. Yönetemiyorlar. Bunun bir şekilde masaya yatırılması lazım. Çiftçi en pahalı mazotu kullanıyor ama şikayet edemiyor. Gazetecilikte patron gazetecilik dışında başka faaliyetle uğraşmamalı. Gazeteci patronuna karşı da özgür olmalı."
Konuşmasının ardından Kılıçdaroğlu’na Anadolu’dan farklı illerinden getirilen yöresel ürünler hediye edildi.