Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, depremin ilk günlerinde koordinasyonsuzluk yaşandığını belirterek, "Eskiden Kızılay'ın çadırlarını görürdük her yerde, depremden hemen sonra binlerce çadır görürdük. Kızılay'ı çökerttiler, AFAD'ı çökerttiler" dedi.
Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'e konuşan Kılıçdaroğlu, "Vatandaş ‘Devlet nerede?' diye bağırıyor. Evet gerçekten devletin nerede olduğunu bağıran bir Türkiye gerçeğiyle karışı karşıya kaldık maalesef" ifadelerini kullandı.
Deprem felaketiyle yıkılan kentlere yardım ulaştırmada koordinasyon sorununun bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Deprem sorunu, milletin başına bir felaket olarak çökmüş vaziyette. Yardım konusunda ciddi sorunlar var. Çadır üretemeyen, bulamayan bir ülke konumuna geldik. Eskiden Kızılay'ın çadırlarını görürdük her yerde, depremden hemen sonra binlerce çadır görürdük. Kızılay'ı çökerttiler, AFAD'ı çökerttiler. AFAD'da dikkat ederseniz nitelikli, deneyimli kadrolar var ama tepe kadrolar öyle değil. Tepe kadrolara politik atamalar yapıldı ve dolayısıyla AFAD riski gören, riski tahmin eden, afet sonrasıyla ilgili denemeler yapan bir kurum olmaktan çıkarıldı. Kahramanmaraş'la, Düzce'yle ilgili raporlar çıktı, Hatay'la ilgili raporlar çıktı. Aslında bilim, bürokrasi bunları biliyor. Ama bürokrasiyi çürüttüler ve bürokrasiyi görev yapamaz hale getirdiler.”
'VATANDAŞ ‘DEVLET NEREDE?' DİYE BAĞIRIYOR'
Dünya'nın pek çok ülkesinde böyle büyük olaylarla karşılaşıldığında ilk harekete geçenin o ülkenin ordusu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Çünkü ordunun istihkâm taburları var. Acil hallerde onların neler yapacakları belli. Buna göre eğitimden geçmiş askerler. Ayrıca madenciler var. Madenci kardeşlerimizin bir an önce deprem meydana gelen illere gönderilmesi için yalvardık. Zaten onların işi bu. Neyse akılları başlarına geldi de uyarılarımızı geç de olsa dinleyip madencilerimizi gönderdiler. İlk günlerde tam bir koordinasyonsuzluk yaşandı. Vatandaş ‘Devlet nerede?' diye bağırıyor. Evet gerçekten devletin nerede olduğunu bağıran bir Türkiye gerçeğiyle karışı karşıya kaldık maalesef” dedi.
İktidarın, devleti, bürokrasiyi nefes alamaz, görevlerini yapamaz konuma getirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu konuda şunları söyledi:
“Son deprem için ‘Asrın felaketi' diyorlar. Peki kardeşim nerede bu ordu? Nerede askeri birlikler? Eğer gerçekten bunlar, devleti yönetme kabiliyetini yitirmeselerdi ilk yapacakları iş askeri alana çıkartmak olmalıydı. Sahra hastaneleri kurulabilirdi, sahra yemekhaneleri, mutfaklar kurulabilirdi. Kışın şartlarına uygun askerimizin elinde çadırlar var. Bunlar süratli bir şekilde en geç 24 saat içinde ordumuz bunları yapabilirdi. Kendi ordusundan korkan bir yapı bir anlayış. Bunu anlamak mümkün değil.”
'SEÇİMLERİ ERTELEMENİN AKILLA MANTIKLA BAĞDAŞIR YÖNÜ YOK'
Seçimin bir yıl ertelenmesine ilişkin tartışmalar ilişkin de Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Şimdi Anayasa açık ve ortadayken yani açık hüküm varken ‘savaş halinde bile seçimlerin ertelenmesine ancak TBMM karar verebilir' derken, ortada savaş yok. Artık 21. yüzyıldayız seçimleri ertelemenin akılla mantıkla bağdaşır yönü yok. Bunun ortaya atılmasının Erdoğan'ın, ‘Bana bir yıl daha zaman verin' söyleminden mi kaynaklandığını da doğrusunu isterseniz tam olarak anlamak mümkün değil. Kendisine bu ülke 20 yıl verdi. Artık 20 yıl sonunda ülkenin geldiği hal meydanda”