Cumhuriyet’ten Mahmut Lıcalı’nın aktardığına göre, partisinin genel merkezinde bir grup gazeteciyle bir araya gelen CHP liderinin açıklamaları şöyle:
"EN KISA ZAMANDA ADAYLARI AÇIKLAYACAĞIZ"
İyi Parti ile görüşmeler sürüyor, Saadet Partisi’yle dirsek temasımız devam ediyor, artık sonuna geldik. En kısa zamanda adayları açıklayacağız. Alanlara inme zamanı. Ağırlıklı olarak İstanbul ve İzmir olmak üzere iki il kaldı. Ayın 16’sında bir Parti Meclisi toplantımız var. Yetiştirebildiğimiz kadarıyla 16’sında, yetiştiremediğimiz yerler olursa da onu da en geç bir hafta sonra bitireceğiz.
İZMİR ADAYI DAHA BELLİ DEĞİL
(İzmir adayının nasıl belirleneceği konusunda) Çalışmalar ve görüşmeler sürüyor. Şimdilik İzmir ve İstanbul özel olarak masaya konulmuş kentler değil. Ankara’da Bursa’da devam eden görüşmeler var. Memnuniyet araştırmaları da yapıldı.
"KADIN BAŞKAN FAZLA OLMALI"
İstanbul ve İzmir’i daha masaya yatırmış değiliz. Üzerinde durduğumuz noktalar var. Kadın belediye başkanı sayımız fazla olmalı. Kadınlar siyasette aktör olarak ortaya çıkmalı. Başarılı belediye başkanlarımız kalacak. İstanbul’daki memnuniyet araştırması değerlendirilecek. İzmir ve İstanbul’u önümüzdeki hafta masaya yatıracağız.
"ARKADAŞLARIM GÜÇ BİRLİĞİ YAPTI"
CHP’li vekillerin tazminat davaları için fon oluşturmasını anımsatılan CHP lideri, “Erdoğan yargıda bir çete oluşturdu.
ZAYTUNG'A BIRAKMAK İSTERİM
(Binali Yıldırım’ın ‘Seçim siyasi bir faaliyet değil’ açıklaması üzerine) Ben bu değerlendirmeyi Zaytung’a bırakmak isterim. Siyasi faaliyet değil de nedir Allah aşkına? (Yıldırım’ın itirazların YSK’ye yapılması açıklaması üzerine) YSK, yandaş seçim kurulu oldu. YSK’den mutlaka gayri resmi görüş ve güvence alınmıştır. ‘Size başvurduklarında ne yaparsınız?’ diye sorulmuş ‘Meraklanmayın’ denilmiştir. YSK hukuka uygun hiçbir karar almıyor. Alamaz da. Çünkü YSK’nin iradesi yok; irade sarayda. YSK’nin bu pozisyonunu bildikleri için üyelerinin sürelerini uzattılar. YSK en son cezaevleriyle ilgili bir karar aldı. Bugüne kadar alınanların tam aksine bir karar aldı. Neden? Söz konusu YSK kararı görüşüldüğünde, üyelerin önünde Adalet Bakanlığı’nın yaptığı çalışmanın sonuçları vardı; hangi cezaevinde hangi partiye ne kadar oy çıkmış diye.
"YSK’YA GÜVENMİYORUZ"
(Yıldırım konusunda YSK’ye başvuru yapılması konusunda) YSK’ye güvenmiyoruz ki, nesine başvuracağız. Hukuku, evrensel hukuku tanımayan bir kuruma ne diyeceksiniz?
"BİNALİ BEY ANKARA’YA GELECEK"
(Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifa edip etmeyeceği sorusu üzerine) Binali Bey kazanacağına inanmıyor. İnanan insan istifa eder, ‘Ben geleceğim ve burayı kazanacağım’ der. Kazanmak da istemiyor aslında. Garip bir pozisyon var. Binali Bey neden böyle bir şeyin içine girdi? Zorunlu. Talimat geldi, Binali Bey de giriyor. Binali Bey istifa etti, etmedi hiçbir önemi yok. Biz sonucu görüyoruz: Binali Bey tekrar Ankara’ya gelecek.
"ERDOĞAN’I ZİYARET EDEBİLİR"
(İmamoğlu’nun Erdoğan’ı ziyaretine yapılan eleştirilerin anımsatılması üzerine) Ekrem Bey şöyle bir açıklama yaptı: ‘Ben İstanbul’a hizmet etmiş eski belediye başkanlarına gideceğim.’ Erdoğan da belediye başkanlığı yaptı ona da gitti. Ayrım yapmamak gerekiyor. Her partiden belediye başkanlığı yapanlar vardı, onların görüşlerini almaya gitti. Erdoğan’a da bu çerçevede gidildi. Gidilebilir yani... Görüşmede İstanbul ile ilgili gözlemlerini, düşüncelerini aktarıyor. O yüksek binaların doğru olmadığını... O da zaten doğru olmadığını söylüyor...
"ERDOĞAN, ‘IMF’YE GİTMEYECEĞİZ’ DİYEMİYOR"
“Ekonomik krizin 31 Mart sonrası derinleşip derinleşmeyeceği sorusu üzerine Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“‘Seçimlerden sonra IMF kapısını çalacak mısınız?’ diye sordum. Her lafıma bir şey yetiştirmeye çalışıyor, bu soruya cevap yok. Gidecek mi gitmeyecek mi? Uluslararası alanda, kapalı kapılar ardında ‘Seçimlere kadar bekleyin seçimlerden sonra IMF’ye gideceğiz’ diyorlar. Çık de ki ‘IMF’ye gitmeyeceğim.’ Diyemiyor. Ekonomik açıdan sıkıntı var, mutfağa yansımış durumda. Ekonomik kriz daha derinleşecek. 2019 daha ağır geçecek. Şimdi kesenin ağzını iyice açtılar. Alınan bütün önlemler faiz ve kredi ekseninde yürüyor. Oysa bir ülkeyi güçlü kılan üretim politikasıdır. Bakıldığı zaman tamamı günü nasıl kurtarırım planı. En uzun vade 1 Nisan. 1 Nisan’a kadar ben bu oyunu nasıl oynarım. Damat da kayınpeder de bunun üzerine yoğunlaşmış vaziyette. Yani 1 Nisan’a kadar ekonomik kriz mutfakları daha derinden vurmadan nasıl götürebiliriz?
"KÜSTÜRME LÜKSÜMÜZ YOK"
-(Ordu için ismi gündeme gelen ve tartışma yaratan İdris Naim Şahin’ın adaylığı konusunun sorulması üzerine) İdris Naim Şahin Bey, Ordu’dan aday olmak ister mi bilmiyoruz. Sonuçta o da uzun yıllar bakanlık yapmış birisi. Bizim dünyaya bakışımız belli. O çerçevede bizim Ordu’dan oy almak için kendi tabanımızı da küstürmeyecek şekilde aday belirlememiz lazım. Tabanımızın da oy verdiği, CHP’lilerin dışında gerçekten de demokrasiyi savunan, Ordu’ya geldiği zaman Ordu’yu yöneteceğini düşünen bir adayı bulmamız lazım. Dolayısıyla biz kendi aramızda MYK’da oturup da İdris Naim Şahin’i konuşmadık, tartışmadık. Dar alanda birisi arkadaşlarımıza önermiş olabilir. Kalkıp da kendi tabanımızı küstürme gibi bir lüksümüz yok. Büyük ölçüde bizim dışımızda gelişen bir olay. Aslolan bizim MYK ve PM’mizin alacağı karardır.
"ARTIK KAVGADAN BIKTIK"
-(Erdoğan ve Bahçeli’nin sürekli CHP hakkında sert açıklama yaptıklarının anımsatılması üzerine) “Onlar bizi kısır bir tartışmanın içine çekmek istiyor. Sokaktaki vatandaşın dertleri bir tarafa gitsin diye düşünüyorlar. Biz o tuzağa düşmeyeceğiz. Yerel yönetimlerde ittifak yok zaten, biz işbirliği çalışması yapıyoruz. Erdoğan’ın dili şişecek. Sürekli saldıracak hakaret edecek ama cevap vermeyeceğim. Ben vatandaşın derdini anlatacağım. Artık kavgadan bıktık. Eğer bana bir şey söylemek istiyorsa dünya kadar televizyon kanalı var, oturur konuşuruz iki medeni insan olarak. Erdoğan ve Bahçeli bu çemberin içindeler, biz dışındayız.”
"YSK’DAN İYİ ÇALIŞIYORUZ"
“YSK aynı apartmanda oturunları, mukayese olmasın diye farklı sandıklara gönderdi. Aynı apartmandakileri bizim internet sitemizde birbirlerini görme imkânını da sağladık. Taşımayı da kontrol ediyoruz. Diyelim ki ortalama 7-8’in üstünde nüfus olan yerleri uyarıyoruz. ‘Şu adreste 10 kişi oturuyor gidin bakın gerçekten 10 kişi var mı?’ Yaşı 100 üstünde olan seçmenleri inceliyoruz. Bütün bunları çıkarıp örgüte bildiriyoruz. Biz YSK’den çok daha mükemmel çalışıyoruz. Yine de eleştirilmekten kurtulamıyoruz.”
"MECLİSTE NİTELİK ÖNEMLİ"
“Belediye meclis üyelerinde niteliğe ağırlık veriyoruz. Belediye meclis üyeleri içinde mimar, mühendis, mali müşavir, doktor, çevre mühendisi olmalı. Bu tür insanlar görev alırsa karar alma süreçleri daha kaliteli ve sorgulayıcı olacaktır. Cinsiyet ve gençlik kotalarımız da var.”
"BOYKOT SÖYLENTİSİ TROL İŞİ"
(Seçimlerin boykot edilmesine yönelik tartışmalar üzerine) Boykot tartışmalarını yapan daha çok AK Parti’nin trolleri. Sandığa gidilmemesi yönünde böyle bir sol jargon kullanarak çalışmalar yapıyorlar. Ben sandığa gidileceğine inanıyorum. Sorumluluk duyan herkes sandığa gidecektir. Ayrıca adaylarımız da çok iyi. Seçmenimiz o adayları seçmek için sandığa gideceklerdir. Her ne kadar öbür tarafta bir Cumhur İttifakı falan kurulduysa da biz ‘sandıkta ittifak’ dedik ve gerçekten de çok değişik siyasal partilere mensup vatandaş, bizim adaylarımıza oy verecek. Biz bunu sahada da görüyoruz.Oluşturduğu çete, sarayın talimatlarını yargı kararına dönüştüren çete. Hukukta olmayan§ ağır para cezaları ile bizi susturmaya çalışıyorlar. Biz susmadık, susmayacağız da. Bireysel sorunlarımız nedeniyle konuşmuyoruz, vatandaşın sorunlarını dile getiriyoruz. Bundan rahatsızlar. Eğer yüksek tazminat davalarını hukuka aykırı bir şekilde bize veriyorlarsa buna karşı güç birliği yapmak gerek. Arkadaşlar o güç birliğini yapmış. Daha önce vatandaşlardan çok teklif geldi ‘Fon açın yardım edelim’ diye. Ama ‘Hayır’ dedim. Sonunda milletvekili arkadaşlar kurdu. Bu fonun kapsamı tazminata mahkûm edilen bütün milletvekili arkadaşları kapsayacak. Milletvekili arkadaşlarımız daha rahat konuşacak” dedi.