Kültürpark Platformu, 3-12 Eylül tarihleri arasında Kültürpark’ta düzenlenecek olan 90. İzmir Enternasyonal Fuarı ile ilgili açıklama yaptı. Geçtiğimiz günlerde yaşama veda eden ve ‘İzmir Baba’ olarak bilinen Sancar Maruflu anısına saygı duruşu ile başlayan açıklamada, Kültürpark’ın bünyesinde barındırdığı yaşam unsurları ile bir ekolojik vaha olarak Halk Okulu olma özelliğini sürdürmeye devam etmesi gerektiğinin altı çizildi. Doğal ve tarihi sit değerleri olan alanın gürültü ve kirlilik yaratacak şekilde parka kurulan stantlar, inşaatlar, yoğun elektrik ve araç trafiğinin yarattığı kirlilik ile ekolojik dengesinin alt üst olmasını istemediklerini söyleyen platform üyeleri, “Kent merkezindeki en önemli ve tek yeşil alanın, Kent Parkı’nın; şirketler, sponsorlar tarafından işgal edilmesini, sömürülmesini, betona boğulmasını istemiyoruz. Kültürpark’ta adı ne olursa olsun satılan stantlar, paraya dayalı fuarlar istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
İEF’NİN KÜLTÜRPARK’A KATKIDA BULUNMA OLANAĞI KALMADI
Grup adına basın açıklamasını okuyan Kubilay Mutlu, “Kültür ve park işlevlerini “Halk Okulu” tanımında bütünleştiren Kültürpark 1936’da dönemin Belediye Başkanı Behçet Uz’un yoğun çabalarıyla yangın alanının temizlenmesi sonrası İzmir’de açıldı. 1923’de ilki gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi, Kültürpark’ın açılmasıyla bu alana taşındı ve zaman içinde İzmir Enternasyonal Fuar’ı (İEF) adını aldı. İEF 1970’lerin ortalarına kadar katılımcı ülke ve firmaların sergiledikleri en son teknoloji ürünlerinin yanı sıra o ülkelerin kültürlerini de İzmir’e taşıdı. Eylül ayında açılan müzelerle alanın bir “Halk Okulu” olmasına katkıda bulunuldu. O günün popüler kültürünü yansıtan ve ancak dergilerde fotoğrafları görünen sanatçılarla gazinolarda buluşuldu. Sirk, hayvanat bahçesi, lunapark, güldüren aynalarla şenlendi. Kültürpark ve Fuar, hem İzmir hem de ülkemizdeki pek çok kuşağın anı defterlerinde yerini aldı. 1970’lerin ortalarında televizyonun evlerde yerini almaya başlaması, 1990’larda internetin uzakları yakın etmesiyle, kıtalar arası seyahatin kolaylaşmasıyla, gümrüklerin açılmasıyla; artık bilinmeyen, görülmeyen, istenirse erişilemeyenin kalmadığı yıllarda İEF’nin Halk Okulu’na yani Kültürpark’a katkıda bulunma olanağı kalmadı” dedi.
HALK OKULU OLMAYA DEVAM ETMELİ
“Kültürpark bünyesinde barındırdığı yaşam unsurları ile parktaki tüm betonlaşmaya karşın, yılın 365 günü “halkın rahat nefes alacağı, çeşitli bitkileri, canlıları tanıyacağı, eğleneceği, öğreneceği, sosyalleşeceği, spor yapabileceği” bir kamusal alan, bir yaşam alanı, bir ekolojik vaha olarak Halk Okulu olma özelliğini sürdürmeye devam etmelidir” diyen Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ticari fuarlar bir ülke, bir kent için can damarı olabilir. Günümüzde yeni tip fuarcılık anlayışının gereği yerine getirilmiş, doğru bir adımla, Gaziemir’de Fuar İzmir kurulmuştur. Tıpkı, Kültürpark içinde yer alan Hayvanat Bahçesi’nin 2008’de, “hayvanların teşhir edilmesi değil, yaşam alanlarındaki doğal davranışlarını sürdürebilecek mekânlarda yaşaması gerektiğine ilişkin” yeni değerler kapsamında Sasalı’da Doğal Yaşam Parkı’na taşınması gibi. Bünyesinde kültürel kırıntılar barındıran Gerek TÜYAP gerek İZFAŞ’ın AVM mantığında pazarlayıp, kârı önceledikleri bu “coşkusuz, heyecansız, ruhsuz” İzmir Kitap Fuarı ve İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) gibi bazı etkinliklerin ticari boyutları göz ardı edilmekte ve Kültürpark gibi bir kent müştereğinde devamında ısrar edilmektedir.”
KAR ODAKLI ŞİRKETLER TARAFINDAN DEĞİL...
Kültürpark’ta yılda birkaç kez, yoğunlaştırılmış olarak gerçekleştirilen etkinliklere ihtiyaç olmadığını savunan Mutlu, “Bu etkinlikler, ticari işlevlerden uzak, “halk okulu” misyonunu sürdürebilecek, devamlılığı olan, parkın koruma ve yaşatma dengesini sağlayan nitelikte olmalıdır. Kültürpark’ta “Kültürel etkinlikler”, “Kitap Günleri”, “Kitap Buluşmaları” düzenlenmelidir. Bu iş TÜYAP ya da İZFAŞ gibi fuarcılık hizmeti veren, kâr odaklı şirketler tarafından değil, Yayıncılar Birliği gibi meslek örgütlenmeleri ile kurulmasını yıllardır talep ettiğimiz Kültürpark Meclisi, bu konuda çalışan vakıflar tarafından düzenlenmelidir. Okurla yazar, sanatçı ile dinleyici ücret ödemeden bir araya gelmeli, yayınevleri stant kirası ödememeli, daha adil, daha nitelikli ve daha zengin buluşmalar zinciri oluşturulmalıdır. Sadece kitapların indirimli satıldığı bir alan değil, yaşama müdahale etmek için yazarların ve okurların etkileşimde olabileceği, sürekli bir araya gelme ortamı yaratılmalıdır. Kamu alanının, amacına uygun olarak örgütlendiği kamu ile yönetilen özerk alanlara ihtiyacımız var. Poşetlerinde inşaat şirketlerinin reklamlarının yer aldığı TÜYAP’ın sözde kitap fuarından ya da Ticaret Bakanlığı, Odalar ve Borsalar Birliği, Ticaret, Sanayi Odaları, İhracatçılar Birliği’nin himayelerinde düzenlendiği belirtilen bir İEF’nin Halk Okulu’na ne katkısı olabilir?” diye sordu.
BETONA BOĞULMASINI İSTEMİYORUZ
Parkın bir kent müştereği olarak yeni nesil bir kent parkı olarak ele alınmasını gerektiğini söyleyen Mutlu, “Fuarcılık işlevinin tamamlanmasıyla, İZFAŞ’ın yönetim ofisleri Kültürpark’tan taşınmış ancak İZFAŞ aklını, elini Kültürpark’tan çekmemiştir. İZFAŞ başta olmak üzere Kültürpark’ı kendi ticari çıkarı için kullanan tüm şirketlerin, sermaye örgütlenmelerinin Kültürpark’tan nemalanmalarına son verilmeli, ilişkileri hemen kesilmelidir. Kültürpark’ın ne onların himayesine ne de yönetimine ihtiyacı vardır. Kurucu iradeye ve kentlinin istemlerine rağmen bu yanlış yaklaşımlar artık sürdürülmemelidir. Kent merkezindeki bu en önemli ve tek yeşil alanın, Kent Parkı’nın; şirketler, sponsorlar tarafından işgal edilmesini, sömürülmesini, betona boğulmasını istemiyoruz. Kültürpark’ta adı ne olursa olsun satılan stantlar, paraya dayalı fuarlar istemiyoruz. Biz Kültürpark’ın sadece yeşil alan olarak kalmasını değil, bir araya gelme, toplanma mekânı olmasını da istiyoruz. Ancak doğal ve tarihi sit değerleri olan bu alanın yoğunlaştırılmış, kısıtlı zamanlarda gürültü ve kirlilik yaratacak şekilde parka kurulan stantlar, özensizce yapılan inşaatlar yoğun elektrik ve araç trafiğinin yarattığı kirlilik ve gürültü ile ekolojik dengesinin alt üst olmasını istemiyoruz. Kültürpark’ın kuruluş amacına uygun bir “Halk Okulu” işlevine kavuşturulmasını, “Kent Parkı” olmasını, Kültürü ve Park’ı bir araya getiren; sadece eylül ayında değil, yıl boyunca özenle bakımının yapıldığı, yeni kullanım alanlarının oluşturulduğu, kullanım sürekliliğinin sağlandığı bir alan olmasını istiyoruz. Kurucu iradenin görüşü ve parkı kurma nedeni olan “Halk Okulu” için ne FUAR, ne İZFAŞ, ne yapılaşma, ne de uluslararası etkinliklerin zorunlu olmadığını, Kültürpark’ta adı ne olursa olsun ticari faaliyetlere yer olmadığını; İzmir’e ve ülkeye vasiyet edilen Kültürpark’a, kentimizin simgesine, anılarına, geleceğine sahip çıkmamız gerektiğini söylüyoruz” açıklamasında bulundu.