NTV canlı yayınında soruları yanıtlayan Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş'un sözlerinin satır başları şöyle:
BAHÇELİ'NİN 'AF' TEKLİFİ
AK Parti ve MHP’nin gündemleri farklı. Tabii ki MHP kendi görüşleri var, öncelikleri var. O çerçevede Sayın Bahçeli böyle bir temennide teklifte bulunuyor. Ama bizim de, Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, herhangi bir şekilde gündemimizde af konusu yok.
'PRATİK OLARAK MÜMKÜN DEĞİL'
Bu MHP’nin gündeme getirmiş olduğu bir konudur. Yani tek bir partinin içerisinde iki farklı görüş değil, zaten seçim işbirliği yapmakta olan bir tanesinin Sayın Genel Başkanının bu konudaki ısrarlı bir şekilde af meselesini gündeme getirmesi.
Zaten pratik olarak da mümkün değildir, parlamento kapanmıştır. Türkiye ilk seferde gündemine af meselesini gündeme getirmiyor. Rahşan affının yapıldığı zaman hoş gelmesine rağmen sonradan önemli toplumsal tepkilere neden olduğunu biliyoruz. Bu gereklilikse gündeme gelir ama seçim öncesinde gündeme gelecek konu değil. Gelse de gündeme alacak konumda değiliz.
'NABZI ÇOK İYİ TUTMAMIZ LAZIM'
Anket yapıyoruz. AK Parti ve Erdoğan'ın sıkıntısı yok. Bunu çok net söyleyebilirim. Sayın Cumhurbaşkanımız seçilecek, AK Parti de açık arayla mecliste lider parti olacak. Nabzı çok iyi tutmamız lazım. AK Parti anketleri süratli ve çok iyi bir şekilde kullanabilen bir parti.
BEDELLİ ASKERLİK
Bir yığılma var. Seçimden sonra gündeme gelecek konulardır.
APOLET SÖKME POLEMİĞİ
Alkışlaması yadırganacak, bu kadar üst perdeden üstüne gidecek bir durum değildir. İnce’nin malzeme haline getirdiğini görüyoruz. PKK ile mücadelede, PYD ile mücadelede sembol isimlerden birisi haline gelmiş bir komutan üzerinden ‘senin apoletlerini sökeceğim’ demesi, herhalde bu operasyondan memnun olmayan PYD’liler başta olmak üzere ekmeğine yağ sürer. Dünyanın en özgür seçim kampanyalarından biri yürüyor. Kandil operasyonunun bile gündemde olduğu dönemde TSK’nın sembol olmuş komutanlarından birisini yıpratmaya çalışmak milli menfaatlerle bağdaşmaz.
ENFLASYON VE KUR
Şöyle, bir iktisatçı olarak şunu söyleyeyim. Türkiye ekonomisinin makro ekonomisinde endişeler olsaydı, Türkiye küçülen bir ülke olsaydı, istihdam üretemeyen bir ülke olsaydı, hem faizin hem kurun yükselmesi bunların sonucu olarak da enflasyonun yükselmesi endişe verici olabilirdi. Biz aynı şablon gelişmeleri daha önce de gördük.
Türkiye’de Gezi olayları başladı. Ondan evvel faiz oranı 4,84’tü. Gezi olaylarının en temel etkilerinden birisi faiz oranlarını yükseltmesi oldu. Ardından 17-25 Aralık olayları. En somut etkisi faizin, kurun yükselmesiyle ortaya çıkıyor. 15 Temmuz’dan sonra, hem algı operasyonlarıyla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak hem de operasyon yapacaklarını tahmine diyorduk ve böyle oldu. 15 Temmuz’dan sonra faiz ve kurda ciddi bir hareketlilik oldu. bu yaşadığımız dördüncü büyük kur operasyonudur. Bu bir kur krizi değildir. bu bir algı terimidir. Olan tam manasıyla, bir takım spekülatif çevrelerin ortaya koyduğu kur operasyonlarıdır.
Bu geçici bir süreçtir. Türkiye ekonomisi zayıf yakalansaydı, bundan ürkmemiz belki mümkündü. Ama öyle değil. Tamamen dışsal etkilerden, ekonominin gerekleriyle değil. Geçicidir ve çok kısa süre içerisinde bunun geri gideceğini biliyoruz.
Kur krizi terimi bir algı operasyonu terimi olduğu gibi, şu da algı operasyonunun parçasıdır. 'Kurun hareketliliğinin nedenlerinden birisi özel sektörün borçluluğudur.' Hem Türkiye’nin yerli yatırımcıları hem dışarıdan yatırımcılar destekleniyor, teşvikler uygulanıyor. Türkiye’de özel sektör artık Türkiye’nin yükselmesi için eskiye göre daha fazla elini taşın altına koymaya niyet ediyor. Birileri bundan rahatsız. Onun için özel sektöre karşı itibar suikastı da uygulanıyor. 'Özel sektör bu kadar borçlu olmasaydı' lafının altında bu var. Buna da vatandaşımızın kanmamasını temenni ederim.
'TURİZM DİLİ BAŞKA, POLİTİKANIN DİLİ BAŞKA'
2014 iyiydi. 2015 ve 2016’da dip noktaya gelmiştik. 2017’de inanılmaz bir geri dönüşüm oldu. 36 milyon turisti ağırladık. Bu yılın ilk 4 ayında rakamlara baktığımız zaman bütün yılların ilk 4 ayının rekorunu kırdık. 7,8 milyon ziyaretçimiz geldi. Kişi başına düşen turizm gelirlerinde yükselmeler ortaya çıktı. Erken rezervasyonlara baktığımız zaman, tur operatörlerinin CEO’larıyla görüşme imkanım oldu. Bu sene sonuna kadar Türkiye 40 milyon turisti ağırlayacak potansiyele ulaşacak. Göstergeler bunu teyit ediyor. 2023’de 50 milyar dolar gelir ve 50 milyon turizm hedefine ulaşacağız gibi geliyor.
Dün Sayın Ekonomi Bakanımızla birlikte, tur operatörlerine krediyle ilgili imza töreni yaptık. Sektörün aktörleri takım oyuncusu gibi bir aradayız. İlgili bütün kurumlarımızla arkalarındayız. Bu hedeflere ulaşacağımızı da ümit ediyoruz. İnşallah beklenmeyen aksi bir durum ortaya çıkmaz.
Ne oldu, niye düştü? Ruslarla uçak krizi, Avrupa’daki siyasetçilerin, ‘Türkiye’ye gitmeyin’ uyarıları. Maalesef, DEAŞ’ın yapmış olduğu halka dönük, turistlere dönük eylemler. Ben hep şunu söylüyordum, turizmin dili başka, politikanın dili çok başka bir şey.
'MESAM ÜYELERİNİN KENDİ TERCİHİDİR'
Bizim MESAM’daki mesele bizim bakanlık olarak müdahil olmak istediğimiz için ortaya çıkmış bir mesele değil. Yönetim sorunlarının taşınamaz noktaya gelmesi suretiyle, bakanlık yasanın kendisine verdiği yetkiyle kongreye götürme sürecini oluşturmuştur. O süreçte de geçici bir yönetim kurulu oluşturulmuştur. Kongrede bir sonuç alındı. Bundan sonra iradelerine ipotek koyacak değiliz. İtirazlar olacak, mahkemeye gidecek hususlar olacak. Konu devam edecektir, sonuçta MESAM üyelerinin kendi tercihleridir.
AKM PROJESİ
Şu anda inşaata başlanacak noktaya geldik. 2019 içinde bu projeyi bitirmek istiyoruz. Süratle başlayacağız. En ince teknik detayına kadar hazırlanmış bir proje var.
TOPKAPI SARAYI’NDA ONARIM
Hakikaten çok kuvvetli, yapılması gereken bazı onarımlar var. Şu anda bildiğim kadarıyla 23 farklı proje Topkapı Sarayı’nın içinde devam ediyor. Topkapı Sarayı'nın ziyaretçilerinde muazzam bir artış var. Tabii Topkapı Sarayı çok büyük miraslardan birisi. Onu gözümüzün içi gibi korumamız lazım. İnşallah tadilatını bitireceğiz. Asıl hayalimiz, bütün o surların onarımının yapılması ve Topkapı Sarayı’nın genişleme alanı olarak oraya gidilmesi.
TÜRK DİZİLERİ
Bununla ilgili hazırlığı yaptık, parlamentoya gitmedi. Sinema yasası… Bütün ilgili aktörlerle neredeyse yüzde 100 mutabakatla çıkmış bir yasadır. O da şu, biz istiyoruz ki hakikaten Türkiye’de hem film endüstrisi bir noktaya geldik, Türk dizileri bakımından dünya ikincisiyiz. Sinema yasasının çıkmasıyla dizileri destekleyeceğiz. Gelsinler Türkiye’de film çeksinler. Hollywood’un birikimini burada çok daha ileri götürebilirim.
SEÇİM BEYANNAMESİNDE KÜTÜPHANELER
Bir kere kütüphanelerin, raflarda kitap durduğu, insanların onlara baktığı, kimsenin gelmediği bir takım mekanlar olmaktan kurtarmamız lazım. Yaşayan mekanlar haline çevirmeye çalışıyoruz. 70 ilimizde gece 10-11’e kadar açık tutuyoruz. Ve Beyazıt kütüphanemiz de 24 saat açık.
İstiyoruz ki ders çalışan gençlerimiz, karınları acıktığı zaman dışarı çıkmasın, çayını çorbasını orada içsin. 10-15 saat içeride çalışsın, gece gündüz çalışsın. Hatta Beyazıt kütüphanesinde sanat kültür söyleşilerine başladık. Hatta bir takım saz, bağlama ufak dinletilerin yapıldığı ortamlar oluşturmaya başladık. Böylece kütüphaneleri cazibe merkezi haline getirerek, gençler gelsin, kitap tozlarını yutsun, aynı zamanda da internet altyapısını geliştirdik.