Efe Can TAN / GERÇEKİZMİR - Menemen Belediyesi’ne 2020 yılının Kasım ayında yapılan ve Belediye Eski Başkanı Serdar Aksoy’un da gözaltına alınarak tutuklandığı, İçişleri Bakanlığı tarafından da görevden uzaklaştırıldığı ‘zimmet ve irtikap’ operasyonunun yargı süreci devam ediyor.
Davanın 7 Temmuz 2021’de görülen duruşmasında adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Serdar Aksoy üçüncü kez hakim karşısına çıktı.
Karşıyaka Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya davanın kritik tanıklarının ifadeleri dinlenirken, kritik bir karar alındı. Mahkeme Heyeti Aksoy ile birlikte tutuksuz yargılanan tüm sanıkların adli kontrol şartını kaldırdı. Bir sonraki duruşmanın ise 13 Nisan günü görüleceğini açıkladı.
AKSOY: ENGEL KALMADI, GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYORUZ!
Duruşma çıkışında açıklama yapan Aksoy çarpıcı mesajlar verdi. Aksoy, "Bu zor günlerimizde bizlerle birlikte olan tüm dostlara sevgilerimizi sunuyorum. Bugün güzel bir sonuç aldık. Artık herşey de ortaya çıkmış oldu. Adli kontrol kaldırıldı. Adli kontrol bizim göreve iademizin önünde bir engeldi. Adli kontrolün kalkmasıyla birlikte artık iademizle alakalı hiç bir sıkıntı, hiç bir sorun kalmamıştır. Sayılı gün sonra görevimizin başına gümbür gümbür geçeceğiz inşallah. Bu sırada bize destek veren Menemen’deki, İzmir’deki, AK Partili, CHP’li tüm vicdan sahibi arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Özellikle Menemen’de yıllarını CHP’ye vermiş, yıllarını AK Parti’ye vermiş arkadaşlarıma... Vicdan sahibi arkadaşlarımın ve eşimin fedakarca desteğiyle biz bugün bu sonucu aldık. Bu davanın aslında ne olduğunu ne olmadığını artık herkes de biliyor. Adli kontrol de kalkmıştır. Bundan sonra milletin iradesi makamına geçecektir. Bu saatten sonra da bizim beklediğimiz de tam da budur. Millet iradesini baş tacı eden tüm siyasilere çok çok teşekkür ediyorum" dedi.
Aksoy duruşmada tanıkların ifadelerine yönelik soruya ise, “Hakim Bey’in de Savcı Bey’in de tavrı çok netti. Dosyanın içeriğinin ne olduğu net bir şekilde, özellikle bugün itibariyle görülmüş oldu. Bunların hepsi bizim için artıdır. Burada imzanın sahte olduğu, kamu zararı olmadığı ve bizzat benim talimatımla Menemen Belediyesi içerisinde teftiş başlatıldığını bugün itibariyle görmüş olduk. Kamu zararı giderildi, imza sahte ve aynı zamanda da soruşturmayı başlatan benim” yanıtını verdi.
DURUŞMA RAPORU
Tanık sandalyesinde ayağa ilk kalkan isim belediyenin mali işlerine bakan finansman müdürü Ali Kamalı oldu.
Kamalı operasyonun kilit noktalarından hurda satışı ile ilgili yaptığı açıklamada, “Ben yaşananların ardından işe girdikten 23 gün sonra işten çıkarıldım. Fedai Kurt bunun öncesinde bir gün işyerime geldi Menemen Belediyesi'nin hurdalarını alacağını söyledi. Nasıl yapacağını söyledi. Meclis'te ilgili yerlerle görüşüp hallettiğini söyledi. Bana imzali bir evrak geldi, ‘Serdar Aksoy'un imzasini biliyor musun?’ dediler, ben de ‘Biliyorum’ dedim. Sonra bana Whatsapp üzerinden bir fotoğraf gönderildi. Koyundere şantiyesindeki ayrıştırma ile ilgili bir evraktı. İmza Serdar Aksoy'un imzasına benziyordu. ‘İmzayı siz mi attınız?’ diye sordum, Gamze Hanım bana telefonda üst katta bir odayı tarif etti. Oda Mehmet Cin’in odasıydı. Ben de ‘Tanımam’ dedim. Daha sonra hurdaları almaya başladılar. Bunun için bir vinç gerektiğini söylediler. Tanıdığım vinç operatörü olup olmadığını sordular. Bir vinç operatörünü aradım, o da işi kabul etti. Fedai Kurt'a bu şahsın telefonunu verdim'' ifadelerini kullandı.
Hakimin, ‘Yanında başkanla telefeon görüşmesi oldu mu?' sorusuna ise Gamze Yıldız bir telefon gorüşmesi yapmıştı o dönemde başkan diye hitap ettigi biri ile. Hurda ile ilgili kısa olarak konuştular daha sonra dışarıda da konuştular” yanıtını verdi.
Kamalı sözlerini şöyle sürdürdü: Fedai Kurt'a bu işi sana kim bağladı diye sorduğumda ‘İYİ Parti Başkan Yardımcısı Oğuzhan Yar’ yardımcı oldu dedi. Onun da Teoman Tuna'nın arkadaşı olduğunu söyledi. Özcan Saracoğlu seçim döneminde Serdar Aksoy'un kullandığı araçların şoförlüğünü yaptı. Seçimden sonra belediyede çalışmadı. Konuyu bana Özcan Saraçoğlu söyledi. Beni aradı, bana fotoğraf gösterdi. Bunların Aliağa'ya giden hurdalar oldugunu ve paralarını Fedai Kurt'un ödediğini söyledi. Fedai Kurt'a ise parayı kimin verdigini bilmiyorum. Özcan Saraçoglu bana Fedai kurt ve Gamze Yıldız'ın hurda paralarını belediye görevlilerine ödediğini bunların finansmanını Caner Polat ve Erdal Açılın'ın sağladığını söyledi ben onları tanımıyorum. Gamze Yıldız ve Fedai Kurt hurdaların taşınması sırasında ofisime geldiler hurda bedellerini Teoman Tuna'ya elden verdiklerini soylediler. Ben de Fedai Kurt'a ses kaydı yaptınız mı diye sordum Gamze Hanım bana masadaki tüm görüşmeleri kaydettigini söyledi. Gamze Hanım bana ses kayıtlarını dinletti, kayıtlardaki şahsın kim olduğunu sordum, ‘Teoman Tuna’ olduğunu söyledi. Ses kaydında Teoman Tuna'nın sesini dinledim. ‘Bu hurdayı da alın, şunu da alın’ şeklinde hurdalarla ilgili konuşuyorlardi. Başkanın sesini bizzat duymadım. Kenan Yaşatürk de işyerime geldi. ‘Şantiyeye gittim’ dedi, hurda çıkışını yapmak istemediğini söyledi. Şantiye sorumlusu Gazi Koşum’un kendisine sen git sorumluluk bizde dediğini söyledi. Ben ise bendeki kayıtlarda mali şubeye gerekli başvuruyu yapacagımı söyledim. Fedai Kurt haftasonu hurdaları çekeceklerini söyleyince ben kendisine ‘Belediyenin böyle bir yetkisi yok, bu usulsüz’ dedim, o da telefonu kapattı.
Kamalı şantiyeye gidip gitmediği yönündeki soruyu ise şöyle yanıtladı: Cuma ve Cumartesi günü Koyundere Şantiyesi'ne gittim. İçeriye girmedim araç içinden hurda araçlarının geldiğini gördüm. Orada tartıya giriyordu hurdalar ve çıkıyordu. Yaklaşık 2-3 saat izledim. Makineye yüklü TIR otobana çıktı sonra otobandan Katip Çelebi Üniversitesi tarafında bir yere indirdi hurdaları. Hangi firma olduğunu emniyette belirttim. O anda fotoğraf çekmiştim daha sonra mali şubeye de verdim. Bunlar Cuma günü oldu Cumartesi günü de aynı şekilde yapıldı. Fedai Kurt ve Gamze Yıldız orada olduğumu gördüler aramzda niye buradasın diye bir konuşma geçmedi. Şantiyeye giriş yapan ciplerin de fotoğraflarını çektim. Bu konu ile ilgili Çağrı Radyo Sahibi Ulvi Tanrıverdi de araştırma yapıyordu. Fotoğraflari ona gösterdim şahısların Tarkan Fikret Çalık ve Mustafa Cama olduğunu söyledi. Fedai Kurt bana bahsettiği kişilerle hurdalar taşınmaya başladıktan sonra Menemen Kent 2 Cafe'de buluşacaklarını söyledi. Cafedeki arkadaşımı aradım, masada kimlerin olduğuna dair fotoğraf istedim. Mali şubeye verdim. Orada Gamze Yıldız, Fedai Kurt ve Teoman Tuna vardı. Sonrasında kafeye de gittim. Onların çıkışına denk geldim, fotoğraflarını çektim. Ben fotoğrafları çektim ve Fedai Kurt'la görüştükten sonra Turan isimli şahsın harfiyat işiyle ilgili görüşme yaptığını, Teoman Tuna'dan yardım istediğini, onun da 250 bin TL istediğini Fedai Kurt bana söyledi...
Kamalı ‘Size işe kim aldı?’ sorusuna ise, “Eski Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin'in 8-9 klasörünü verdiler, buradaki usulsüzlukleri ‘tespit et’ dediler. 23 gün sonra belediyeden arkadaşlar geldi, ‘Odanı boşalt, ek binaya geçeceksin’ dediler. Sonra 1-2 gün işe gitmedim. İşe döneceğimi ama Meta Su’dan odamı boşaltmami istediklerini Serdar Aksoy'a söyledim, o da 'Her şey oda mı!' dedi'' şeklinde yanıtladı.
Aksoy: Faturaları görünce işten çıkardım
Bu yanıtın ardından söz alan Serdar Aksoy ise, “Adaylığım açıklandıktan sonraki dönemle mazbatayı alma süresinde 2 aylık süreçte 67 milyonluk fatura kesilmiş. Ben Ankara’dan getirdiğim profesörün bu faturaları incelemesini istedim. Bu faturaların sonradan sosyal medyada yayınlandığını gördüm. Ben de arkadaşımı işten çıkardım.
Kamalı’nın ardından hurda taşıma işini yapan nakliye araçlarının sahibi ve asistanının da ifadesine başvurulurken, davada ardından en kritik isim olan Başkan Yardımcısı Mehmet Çakmak ifade verdi.
Operasyonun odak noktası olan raporu sürecini anlattı
Çakmak şunları söyledi: 21 Ağustos 2020 günü Serdar Aksoy beni aradı ve ‘Mehmet Hocam bir konu var, Özel Kalem Müdürü Kubilay Akdemir ile görüştüm’ dedi. Ertesi gün Kubilay’ın yanına gittim. Bana ‘Serdar Başkan hurdalarla ilgili bir inceleme raporu hazırlatmak istiyor’ dedi. ‘Hazırlarım’ dedim. Yazıda 16 Haziran 2020 tarihini gördüm. 2 ay 5 gün geçmiş bir gün için rapor hazırlamam istendi. ‘Ben de tarihi değiştirirseniz yaparım’ dedim. Bu görevden mutlu oldum. Bana bağlı bir tane bile birim yoktu. Başkan herhalde benimle çalışmak istiyor diye düşündüm. Kubilay beni tarih konusunda ikna etmeye çalıştı. 31 Ağustos 2020 günü Kubilay beni Park ve Bahçeler Müdürlüğü’ne çağırdı. Orada Başkan ve kendisi vardı. Kubilay telefonumu alıp dışarda bıraktı, üçümüz toplantı yaptık. Dosyayı 3 günde hazırlanmam istendi. ‘Benimle kafa mı buluyosun, 3 günde hazırlanamaz’ dedim. O gün itibariyle göreve başladım. Başkan yardımcısının odasını Mehmet Cin’den talep ettim. Üst yazılarla Teoman Tuna’dan, Mehmet Cin’den, Erkan Özbent’ten belgeler istedim. Gelen belgelerden ciddi bir yolsuzluk olduğunu fark ettim. Kenan Yaşartürk ile Kum Kafe’de görüştüm. Şantiyedeki 36 kameranın 3 gün boyunca çektiği görüntüleri bana getirdi. Raporu hazırladım. Görüntülerin tamamı 2592 saatti, 10 saat izlemişimdir. Bazı şeyler ortaya çıkınca tamamını izlemedim. Belediye şantiyesinde gayri hukuki yollarla hurda çıkışı yapıldığını raporumda belirttim. Serdar Aksoy’un 30 yıllık arkadaşı Hasan Ünal vekaleten yerine bakıyordu. O gün itibariyle Menemen’e haciz uygulaması yapıldı. Başkan bana raporu sordu, ‘Yarın görüşeceğiz’ dedi. Geldi, çağırmasını bekledim ancak çağırmadı. Dosyayı asistanıma verdim, sistem üzerinden yolladım. Sonra da Yazı İşleri Müdürü Mithat Güneri’ye flash belleği elden teslim edeceğime dair tutanak hazırlattım. Kubilay Bey ‘Beni bu işe karıştırma’ dedi. Ben de yeniden belge düzenledim. Tutanakla birlikte başkanın makamına çıktım. Serdar Bey tutanağı okudu ve sonra imzalayacağını söyledi. Flash belleği teslim etmedim, ‘Ben de evrak olmalı’ dedim. Laptop getirdiler, makama girdik. Baktık ki bellek açılmadı, sekreterine verdi, ‘Açın getirin’ dedi. 3-4 dakika dönüş olmayınca kopyaladıklarından şüphelendim. Sekreterim Diren Akyıldız’a ‘Ben telefonumu kapatacağım, sen de bir şey imzalama’ dedim. O esnada Kubilay Bey aradı, görüşmek istedi. Odada Kubilay Bey, Mustafa İlhan bir de Başkan’ın geçmişten bir profesör arkadaşı vardı. Profesör ‘Bu dosy başkanı götürür’ dedi. Ben de ‘Doğru söylüyorsun, götürür’ dedim. Duran Bülbül beni ikna etmeye uğraştı. Bana bu dosyayı çektirecek bir Allah’ın kulu yok’ dedim. Mustafa İlhan’ın söylediklerini söylüyorum, ‘28 yıllık devlet memurluğunu bir kenara bırakacaksın, amacımız Serdar Aksoy’u kurtarmak’ dedi. Daha sonra odadan çıktık. Ben de belediyeden çıktım. Benim belediyede kullandığım sistemi kapattılar, asistanımdan sistemden ekran görüntüsü alıp atmasını istedim. O da gönderdi. Sistem kapandığı için çıktığı alamıyorsunuz. Bana teknik bir sorun olduğunu söylediler daha sonra... Sonra da idare birimi ile görüşmem söylenince ben durumu anladım. Gayri hukukü yöntemlerle hurda çıkışı olmuş bundan dolayı. 3-4 gün bekledim sonra savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Çakmak hazırladığı raporun kopyalarının birini evinde, birini belediyede birini de sekreterinin evinde sakladığını belirtti. Sanık avukatları bunun suç olduğunu ifade etti.
Çakmak avukatların ‘Hukuk dışı hurda satışı nasıl ve ne kadar yapıldı?’ sorusuna ‘Ne kadar olduğunu bilmek görevim değil’ yanıtını verdi.
Avukatlarla Çakmak arasındaki diyaloglar sırasında tansiyon yükselirken, hakimden Çakmak’a söz almadan konuşması nedeniyle sert bir uyarı geldi. Öte yandan savunma cephesi Çakmak’ın CHP Genel Merkezi’ne Meclis Üyesi Hasan Ünal ile birlikte giderek bu raporu verdiklerini iddia etti.
Aksoy: A’dan Z’ye yanlış!
Serdar Aksoy, Çakmak’ın ifadeleri sonrası söz alarak, “Mehmet Çakmak’i görevi veren benim. Soyledikleri A’dan Z’ye yanlıştır. Bana ‘Sonuna kadar giderim’ dedi, ben de ‘Git’ dedim ama söyledikleri yanlış bilgi içeriyor” dedi.
Duruşmada verilen aranın ardından Tanık Özcan Saraçoğlu dinlendi. Saraçloğlu şunları söyledi: Fedai Kurt benim arkadaşımdı, yanında şoförlük yaptım. Şantiyeye hiç gitmedim. Hurdaların alınması ile ilgili bilgim yok. Serdar Aksoy kaşesinin bulunduğu bir belge hiç görmedim. Ben Fedai’nin sadece şoförlüğünü yapıyorum, ne iş yaptığını bilmem. Fedai Kurt’un Ali Kamalı’da iki tane kiralık aracı vardı onu biliyorum. Fedai Kurt bana Ali Kamali’ya şunu gönder diye bir kağıt gönderdi ama içeriğini bilmiyorum...
Tanık ifadelerinin ardından Mahkeme Heyeti Aksoy ile birlikte tutuksuz yargılanan tüm sanıkların adli kontrol şartını kaldırdı. Bir sonraki duruşmanın ise 13 Nisan günü görüleceğini açıkladı.