Menemen'in kırsal Alaniçi ve Göktepe mahallelerine yakın bir bölgede, 85 bin 990 metrekarelik alanda kalker ocağı kurulması için 2 Ocak 2017 tarihinde İzmir Valiliği’nden 'ÇED gerekli değildir' kararının çıkmasının ardından İzmir 6'ıncı İdare Mahkemesi'nde yürütmenin durdurulması istemiyle dava açıldı. Mahkeme, 'ÇED gerekli değildir' kararını iptal etti. Ardından şirket proje alanını küçülterek yeniden 'ÇED gerekli değildir' kararı aldı. Avukat Suna Geçici, bu kararın iptali için de dava açtı. İzmir 2'nci İdare Mahkemesi'nde görülen dava sonuçlanmadan, ocağın kurulması planlanan bölgede yüzlerce çam ağacı kesildi.
Duruma tepki gösteren Menemenliler, 7 Ağustos’ta ağaçların kesildiği alana giderek basın açıklaması yaptı. Menemenlilerin sesine duyarsız kalmayan CHP’nin Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, CHP’nin İzmir Milletvekillerini de yanına alarak ocağın kurulacağı alanda incelemelerde bulundu. Alanda inceleme yapmadan önce Alaniçi köyünde vatandaşlarla görüşen CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’ya CHP İzmir Milletvekilleri Sevda Erdan Kılıç, Murat Bakan, Mahir Polat ve Bedri Serter, Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin, CHP Menemen İlçe Başkanı Hürol Taklak, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Başkanı Orhan Kasap ile İzmir Şube Başkanı Özhan Kaynarca, Ankara Şube Başkanı Hüseyin Arkan ve Antalya Şube Başkanı Ufuk Aydın, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yürütme Kurulu Üyesi Ülkü Karaalioğlu, Menemen Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyeleri Metin Uzunallı, Mustafa Sevinç, Oskay Dönmez ve Adnan Gökdemir, AKP’li Meclis Üyesi Mehmet Yıldız ve MHP’li Meclis Üyesi Tanzer Sucu, Menemen Kent Konseyi Başkanı Sebahattin İpektepe, ADD Menemen Şube Başkanı Elif Orhan, Ziraat Odası Başkanı Metin Karagöl, Avcılar Kulübü Başkanı Ergun Şengül, Emiralem Çevre ve Dayanışma Platformu Temsilcisi Av. Diler Bosut, Menemen Muhtarlar Derneği Başkanı Nurgül Uysal ve Menemen’in Muhtarları da eşlik etti.
BAŞKAN ŞAHİN; “Menemen’de örnek birliktelik…”
Köylülerin yoğun katılım gösterdiği toplantıda Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin, yaşanan doğa katliamına seyirci kalmayanlara teşekkür ederek şunları söyledi; “7 Ağustos’ta burada sivil toplum örgütlerimizle güzel bir basın toplantısı gerçekleştirmiştik. İnanılmaz bir birliktelik yaşanıyor burada ‘Karagöl’e dokunma’ derken. Bugüne kadar yaptıklarından dolayı bu heyete huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Basın toplantımızın ardından büyük bir duyarlılık göstererek katkılar sunan sayın Genel Başkan Yardımcımız ve Milletvekillerimize çok daha büyük bir teşekkür etmek istiyorum. Menemen’de çok önemli ve güzel bir birliktelik var. Menemen burada. Muhtarlar, Sivil Toplum Örgütleri, CHP’li, AKP’li, MHP’li Meclis Üyeleri burada. Köylülerimiz burada. Bu birliktelik olduktan sonra biz ‘Karagöl’ümüze dokundurtmayacağız’ diyoruz.”
BOSUT; “Hukuka da vicdana da aykırı…”
Menemen’de doğanın korunması adına önemli mücadeleler göstermiş Emiralem Çevre ve Dayanışma Platformu Temsilcisi Avukat Diler Bosut, yaşanan süreç hakkında katılımcıları bilgilendirerek; “Biz dava açma sürecini başlatmak isterken, burada geçen yıl İzmir’den Avukat Suna Geçici meslektaşımızın açmış olduğu bir davadan haberdar olduk. Bu dava İzmir 6. İdare Mahkemesi tarafından yöre halkının lehine 21 Kasım 2017’de sonuçlanarak iptal denmişken, bundan yaklaşık iki ay sonra küçük bir metrekare değişikliği yapılarak Valilik üzerinden yargı kararı olmasına rağmen tekrar aynı bölge için ‘ÇED gerekli değildir’ kararının verilmesi üzerine meslektaşımız müvekkilleri adına davayı yenilemiştir. Keşif yapılmış ve bunun raporu beklenmekteyken akıl almaz bir ağaç kesimiyle karşı karşıya kaldık. Bir yargı kararı varken hukuka karşı hileyle buna tekrar yol verilmiş olması, yeni açılmış bir yargı süreci devam etmekteyken bunun sonucu beklenmeksizin bu ağaçların kıyıma uğruyor olması hukuka da vicdana da son derece aykırıdır” dedi.
Kalker ocağı kurulmak istenen alana yakın bir bölgede İZSU’nun içme suyu barajı kurmak istediği ve ÇED onayı alınarak bu barajın her an faaliyete geçirilebileceğini hatırlatan Avukat Bosut, “Ağaç kesiminin adından şirkete teslim edilmesi planlanan sahada yılda 223.537 kg anfo denilen patlayıcı, 7.298 elektrikli kapsül, 3.649 dinamit, 65.682 metre infilaklı fitil kullanılarak malzeme çıkarılacağı proje dosyasında ifade edilmektedir. Patlayacak dinamitler yer altı su kaynaklarını yok edebilir, ormanlık sahada yangına yol açabilir” diye konuştu.
KARACA; “Toplumun yararına bir husus varsa ipe un seriliyor”
CHP’nin Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, taş ocağı için gösterilen duyarlılığın vatandaşın lehine Emiralem’de yapılması hedeflenen baraj için de gösterilmesi gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi; “29 Haziran günü buraya keşif yapılmış. Aradan yaklaşık 4 ay geçmiş ama her ne hikmetse bilirkişiler bir türlü raporunu mahkemeye sunmamışlar yada sunamamışlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi yaklaşık 10 yılı aşkın süredir burada yöre halkının su ihtiyacını karşılamak için baraj yapmak istiyor, o baraja ilişkin de ÇED süreci devam ediyor. Vatandaşınızın kullanacağı suyun depolanacağı baraj için 10 yılı aşkın süredir sürüncemede bırakılan ÇED süreci her ne hikmetse bir firmanın burada taş ocağı işletmesi açması için o kadar hızlı şekilde veriliyor ki hepimiz şaşakaldık. Gönül isterdi ki İzmir Valiliği bu hızlı süreci, vatandaşın lehine olan içme suyu barajı için de aynı hızda ve duyarlılıkta bunu gösterebilsin. Vatandaşın yararına, doğanın yarına, toplumun yararına bir husus varsa ipe un seriliyor. Ama yandaşın kazanacağı projeler varsa apar topar bu süreç birden bire sonuçlandırılıyor.”
“Halka inat hayata geçirilebilecek hiçbir proje yoktur”
AKP ve MHP’li Meclis Üyelerinin varlığının bu mücadeleye güç katacağını söyleyen Karaca konuşmasına şöyle devam etti; “Doğa mücadelesi sadece bir siyasi partinin verdiği mücadele değil. Bu doğa katliamına, ağaç katliamına, su kaynaklarımıza yönelik bu amansız saldırıya karşı ‘Dur’ deme yürekliliğini gösterebilmek başlıca hedeftir. Çünkü doğanın siyasi partisi yoktur ama bu mücadelenin yürekli mücadelecileri vardır. Yöre halkının direnişi, duyarlılığı her siyasi parti duyarlılığından daha da önemlidir. Halkımızın direnişinin karşısında, halka rağmen, halka inat hayata geçirilebilecek hiçbir proje yoktur. Yeter ki halk dirensin, birlikte olun” dedi ve şu uyarıyla devam etti; “Sizleri bu direnişi zayıflatacak şekilde birbirinize karşı mücadele eder duruma getirmek için iş, aş, çocuklarınıza gelecek diyecekler. Başka başka bahanelerle bu direnişi kırmaya çalışacaklar. Hiçbir iş, aş, gelecek vaadi bu ülkemizin, ağaçlarımızın, doğamızın ve yaşanacak bir Türkiye hayalimizin bahanesi ve gerekçesi olamaz. Yeter ki sizler bu vaatler nedeniyle birlik ve beraberliğinizi bozmayın, ben kesinlikle başaracağımıza inanıyorum. Örgütümüz, Milletvekillerimiz bu direnişte, bu mücadelede her zaman sizlerle yan yana, omuz omuza olacak.”
Otoban gibi yol...
Kalker Ocağı yapılacak alanda yaptığı incelemeler sırasında gördüğü manzara karşısında büyük üzüntü duyduğunu söyleyen CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı’nın Menemen Çevre Platformu üyelerinin ziyareti sırasında verdiği talimatları hatırlatarak şunları söyledi; “Bakan Yardımcısı, ‘İşi yavaşlatın, biraz ağırdan alın, vatandaşlarımızın tepkisi var’ demiş. Sanırım ağırdan al derken, daha da ağır bir tahribat yapın anlamında talimat vermiş. Açılan yollara baktım, Alaniçi köyüne girerkenki yol bu yoldan daha dar ve küçük bir yol. Köyün yolunun bir araçlık olduğu bir yerde taş ocağı firmasına, bu ranta teslimiyetin açıkça göstergesidir ki neredeyse otoban olacak kadar yol inşa etmişler. Zannedersem görevleri vatandaşa hizmet için otoban yapmak olanlar, gelip burada ranta, sermayeye teslim edilmiş durumdalar.”
İzmirliler bu alan sahip çıkmalı..!
Alaniçi Köyü yakınında yaşanan bu doğa tahribatının sadece Menemen’in değil, İzmir’in problemi olduğuna dikkat çeken Karaca; “İzmir’in akciğerleri talan ediliyor. O yüzden tüm İzmirli duyarlı vatandaşlarımızı bu direnişi hayata geçirmek ve büyütmek için buraya davet ediyorum. Tüm İzmirliler bu alana sahip çıkmak zorunda. Eğer İzmirliler buraya sahip çıkmazsa, nasıl bir insan vücudunda akciğerleri aldığınız zaman her şey bitiyorsa, burası alındığı zaman İzmir’in oksijeni, suyu, doğası sona erecek. Bu sadece Alaniçi’nin, Menemen’de yaşayanların değil, aslında önce İzmir’in ve tüm duyarlı yurttaşlarımızın, tükenmekte olan ormanlarımızın korunması için hepimizin görevi” diye konuştu.
“Gelsinler, bu manzarayı görsünler.”
Yaklaşık 200 yıllık çam ağacının yanında açıklamalarına devam eden Karaca şöyle devam etti; “Bu alana ruhsat veren İzmir Valisi, buna göz yumanlar, siz ömrü hayatınızda böyle bir ağaç diktiniz mi? 200 yılda meydana gelen bu ağacı bu şekilde katlederken vicdanlarınız hiç sızlamadı mı? Aynı nitelikte daha çorak, ormanı ve doğası bu şekilde tahrip edilmeyecek alanlar varken inadına burada taş ocağı işletmesi açmanın akasındaki gerçek nedir? Sizden bir tek şey istiyoruz. Ülkemizin bu doğal güzelliklerine, yaşam alanlarına, oksijenine, ikliminin giderek kuraklaştığı bu ülkede yağışların can damarı olan ormanlarımıza lütfen artık kıymayın. Hiçbir rant, menfaat, çıkar bu ormanlardan, ülkemizin geleceğinden, doğasından ve yaşam alanlarımızdan daha değerli değildir. Duyarlı olun. Vicdanlarınıza sesleniyorum. Lütfen bu kıyıma artık ‘Dur’ deyin. Hem Kaymakama hem de Vali’ye buradan çağrı yapacağım. Gelsinler bu manzarayı görsünler, eğer vicdanları sızlamadıysa o zaman ben insanlıklarından da şüphe edeceğim. Biran önce bu kıyım dursun. Bu ağaç ve doğa katliamı durdurulsun.”
KARAGÖL; “İzmir tehlikenin farkında değil…”
Küresel iklim değişikliğinden Türkiye’nin de nasibini aldığına dikkat çeken Menemen Ziraat Odası Başkanı Metin Karagöl ise açıklamasında, “Türkiye yaklaşık 10 yıldır kurak bir periyot yaşıyor. Türkiye’ye yağmur yağmıyor. İklim değişikliğinden nasibimizi çok kötü aldık. Şuan Gediz’i besleyen Salihli Demirköprü Barajımız sıfır. Sıfır stokla devrediyoruz yani kışın yağmur yağmazsa seneye hiç suyumuz yok. Bu ormanlar bizim yağmur için, oksijen için garantimiz. İzmir bunun farkında değil. Bu dağın arkası İzmir, o insanların oksijeni buradan sağlanıyor. Ormanlarımıza ellemeyin” dedi.
Karagöl’e dokunma sloganının yankılandığı ormanlık alana gizlenmek istenen iş makinesi önünde açıklamalarda bulunan CHP İzmir Miletvekili Mahir Polat ise, “Bu işin ahlakı yok demiştik ya bakın bunu saklamışlar. İşin ahlakının olmadığı buradan da sabit” diye konuştu. Jandarma gözetiminde ormanlık alanda incelemelerde bulunan heyet, olaysız bir şekilde araçlarıyla bölgeden uzaklaştı.