14 Mayıs seçimlerine saatler kala Millet İttifakı final mitinginin adresi Ankara Tandoğan Meydanı oldu.
Yurttaşlar saatler öncesinden miting alanındaki yerini aldı.
İlk olarak kürsüye çıkarak konuşma yapan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş şunları söyledi:
“2019 yılında bugün yaşadıklarımızın hemen hemen hepsini yaşadık. Anketlerde geri kaldıklarını görünce her türlü iftirayı attılar. Ankara halkı bunlara inanmadı. Dolayısıyla Ankara’da ayrıştırıcı siyaset ortadan kalktı. İnsanlar 25 yıl aynı yönetimi görünce onların ayrıştırıcı siyaseti görünce başka yönetimi denemedi ama 25 yıl sonra bir deneme yaptı ve Ankara halkı belediyeciliğin ne olduğunu gördü.
Pandemi döneminde 40 bin öğrenciye 10’ar GB internet verdik. Sayın Cumhurbaşkanı da 21 yıldır verilmeyen interneti seçimden sonra vereceğini söylüyor. Yine birer aylık doğal gaz ücretleriyle sadece mutfakta harcanan gazın ücretini bir yıl ayrılmayacak. Bu seçim zamanı yapılıyor. Halbuki bu kardeşiniz geçen yıl ve bu yıl tam 200 bin aileye doğal gaz yardımı yaptı.
"BU İŞ GERÇEKTEN BİTMİŞ"
Ankara’da bir jeliboncu kafa var. Ta 1994 yılında bile aday olabilmek için rakibine kumpas kurduğu iddiaları var. Bu kafa kendi partisinden olan kişiye bile tuzak girdi. Fakat o tuzak kurduğu şahısla şimdi yan yana çalışmak zorunda kalıyor. FETÖ döneminde başlayan kaset komploları yine bir şekilde konuşuluyor, Muharrem İnce ile ilgili aynı şeyleri ortaya çıkardılar. Ama bunun başlangıcı nerede? Yıllardır Ankara’da sahte broşür dağıtılıyor. Ha birinin özel hayatını kaydedip siyaseten kullanmışsınız, ha genel başkanımızla ilgisi olmayan montaj videolarını sahnede göstermişsiniz. Ne farkı var?
“OSMAN ÖCALAN’I TELEVİZYONLARA ÇIKARDILAR”
Artık yeter bu ülkede nefret siyaseti ortadan kalkacak. Aynısını söylüyorlar, 2019 seçimlerinde ‘bunlar seçimleri kazanırsa devletin bekası tehlikeye girer’ dediler. Öyle bir şey olmadı. Kazandık. Açılım döneminde PKK’nın dayatmasıyla ‘Ne mutlu Türküm diyene’ yazılarını kaldırdılar, Andımız’ı kaldırdılar, tabelalardaki T.C. yazısını kaldırdılar. Ve biz seçimi kazanır kazanmaz geldik T.C. tabelalarını layık olduğu yere astık. Arkasından İstanbul seçimini iptal ettiler. Ama baktılar ki Millet İttifakı’nın hiçbir belediyesinde ayrımcılık, başka yollara başvurdular. Ekrem Bey’e oy vermeyin dediler ama İstanbul halkı dik durdu. 33 askerimizin şehit edilmesi emrini veren Osman Öcalan’ı televizyonlara çıkardılar. Ekrem Bey’e oy vermeyin diye. O da yetmedi bebek katilinin mektubunu televizyonda okuttular. İktidarda kalmak için ‘gerekirse papaz cübbesi giyerim’ diyen bunlar değil miydi?”
Yavaş’tan sonra sahneye çıkan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar ise şöyle:
"Yüz yıllık cumhuriyetimizin başkenti merhaba. İkinci ev sahibi olarak karşınızdayım. 3 aydır iktidarın görmezden geldiği bir gündem var. Ülkemizin en can alıcı gündemi. 6 Şubat depremlerinden bu yana 3 ay 6 gün geçti. Daha gün doğmadan ülkemizin her yerine ateş düştü. O evler, o günden beri yanıyor. O evlerde yüzler gülmüyor, biliyorum. Sayılarla söyleyince sanki anlamını yitiriyor ama resmi sayılara göre 10 binlerce insanımızı kaybettik. Her can birinin annesi, babası, kardeşi, oğlu, yeğeni, kuzeni, dedesi...
Taş olsa dayanmaz derler ya işte öyle bir acıyla kavrulduk. Allah bir daha böyle acılar göstermesin milletimize. Depremin ilk 14 gününün 9 günü deprem bölgesindeydim. Bizzat şahit oldum. Sesini duyuramayanların sesi olduk. Gittiğim her yerde bana ilk 48, 72 saat devlet yoktu dediler. Enkazları kendi ellerimizle kaldırdık dediler.
Yangında yangın söndürme uçağı yok, deprem oldu ilk 72 saat yardım ulaştırılamadı. O gün bugündür soruyorum. O 48 saatte o 72 saatte ne oldu bir anlatın hele? Silahlı Kuvvetler personeli, madenciler neden harekete geçmedi diye soruyorum, cevap yok. İşin özünde tek kişilik sistemin yürümemesi var. Her şeyi tek kişiye bağlamanın sorunlarını yaşıyor bu ülke. Son 5 yıldır tüm sistemi Erdoğan tek başına kendisine bağladı. Talimat almadan kimse hareket edemiyor. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yangın söndürüldü diyorlar.
Adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen ucube sisteme son vermek ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi getirmek, hedefimiz bu. Şu sistemi değiştirmemiz lazım dedik, 84 maddelik anayasa metni hazırladık. Hükümetin her alanda yapılacaklarını hazırladık. 20 bakanın 5 yıl boyunca ne yapacakları hazır. İşi bilen kadrolarımızla hazırız. Biz hazırız ama pazar günü sizlerin desteğini bekliyoruz.
Pazar günü sıradan bir seçim değil aslında referandum. Önünüzde 2 tercih olacak. Pazar günü pusulayı önünüze aldığınızda 2 seçenekten hangisini tercih edeceksiniz? Otoriterlik mi demokrasi mi? Keyfilik mi hukuk mu? Baskı mı özgürlük mü? Tek akıl mı ortak akıl mı? Korku mu umut mu? Öfke mi sevgi mi?"
Mitingde konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kürsüye 1993 yılında Şırnak'ta roket saldırısı sırasında gözlerini kaybeden İYİ Parti kurucusu Gazi Hüseyin Özlük ile çıktı.
"Bugün burada sizlerle olmaktan duyduğum gururu heyecanı şerefi belirtmek isterim. Bugün yanımda 1993 senesinde Şırnak kırsalında bir roket saldırısında gözlerini kaybetmiş 94 yılından beri beraber yol arkadaşlığı yaptığımız bir gazimiz var. Parti kurucumuz Hüseyin Özlük kardeşim. Çok ağır hakaretler edildi bize." diyen Akşener, sözü Özlük'e devretti.
Hüseyin Özlük şunları söyledi:
"Kahramanlarımıza sadece Millet İttifakı'na destek verdiğimiz için terörist diye yaftalandık. Bize bunu diyenler Oslu'da masaya oturup 10 maddeyi imzaladıklarını sonra çadır mahkemelerinde teröristleri görecekler. Bayrağımızın o mahkemelerden indirildiğini görecekler. İmralı'da 3 artı 1 ev tahsis edileni görecekler. Televizyon tahsis edileni görecekler. Aynaya baktıklarında Gaffar Okkan'ı görecekler. Bizden terörist olmaz. Bizden Ankara olur, İstanbul olur, Hakkari olur, Türkiye olur."
Özlük'ün ardından Akşener sözlerine şöyle devam etti:
“Umarım sağ ellerinde Hizbullah, sol ellerinde PKK olanlar duymuşlardır Hüseyin’i. Çok rezil bir dille, iğrenç sözler dizisiyle bir seçime gidiyoruz. Terörist oldunuz, işgalci oldunuz. Her türlü hakareti, iftirayı siz de gördünüz, biz de gördük. Ama bugün gördüm ki Recep Bey vedalaşıyor. Dolayısıyla 14 Mayıs akşamına iki gün kaldı. 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olacak ve kendisini alkışlarımızla Çankaya’ya götüreceğiz, Recep Bey ve arkadaşlarını da emekli edeceğiz.”
“Pazar günü Anneler Günü. Bütün Cumhuriyet Halk Partili aileden birer tane hediye istiyorum, bir tanecik oy istiyorum.”
“CUMHURBAŞKANI 21 YILDIR MAKAMINI İŞGAL EDİYOR”
Akşener’in ardından sahneye çıkan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu şunları söyledi:
“Bir devrim yaşayacağız diye ümit ediyorum. İnşallah sandıkta manevi bir patlama meydana gelecek. Tek adam dönemi bitecek. Sayın Cumhurbaşkanımız 21 yıldır makamını işgal ediyor. Ama problemlere çözüm artık üretemiyor. Onun için bir değişikliğe ihtiyacımız var. Biz yaşanabilir bir Türkiye istiyoruz. Herkesin mesut olduğu, inandığı gibi yaşayabildiği, kendisini emniyette hissettiği bir ülke istiyoruz.
Sadece gösterişle, insanlara hakaret ederek, insanları küfürle itham ederek, insanları yanlış yönlendirerek Türkiye’ye huzur barış gelmez. Önce lisanına sahip olacaksın, davranışına sahip olacaksın.”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kürsüde yüz binlere seslenerek şu ifadeleri kullandı:
“Heyecanımız yüksek, gençliğimiz var, yolumuz uzun. Pazar günü bu iş bitecek mi? İşte memleketin her yerinde yakılan o güzel meşaleler Ankara’da Meclis’te birleşir. Geleceğimizi aydınlatır, demokrasimizin teminatıdır. Egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğu yerdir. Son yıllarda Ankara’nın ışığını kısmak isteyenler oldu. Milletin meclisini yok sayıp devleti tek bir şahsa, bir saraya bağlamak isteyenler oldu. Vatandaşa kendi kişisel iktidarlarını dayatmak isteyenler oldu. Cumhuriyet’in başkentini parsel parsel satmaya kalkanlar oldu. Ankaralı kardeşim 31 Mart’ta buna izin vermedi, 14 Mayıs’ta da izin vermeyecek. Bu pazar Ankara’nın sandıklarında baharlar açacak.
Kimseye söylemek yok Ankara. Bundan sonra söyleseniz de olur söylemeseniz de; kazanıyoruz. Milletçe kazanıyoruz. Ülkemizi, devletimizi, Cumhuriyetimizi kazanıyoruz. Bu ülkede ben dönemi bitecek biz dönemi başlayacak. Ne demişti Atatürk; dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla yorulmaz. Yorulmayacağız. Son dakikaya kadar bir fazla kişiyi ikna etmek için çalışacağız. 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu hep birlikte seçeceğiz
“TÜM KAMU GÖREVLİLERİNE SESLENMEK İSTİYORUM”
Tüm kamu görevlilerine seslenmek istiyorum; değerli sandık görevlileri, sandık başkanları, hakimler, YSK başkanları, üyeleri, emniyet güçleri, valiler, kendisini sadece hukuka ve bu yüce millete karşı sorumlu hisseden devletimin tüm bürokratları bu milletin namus ve şerefini kendi namus ve şerefiniz bilmek ve korumakla mükellefsiniz. Bunu size hatırlatıyoruz. Hukuk dışına bir milim bile çıkmayacağınıza, kanun dışında tek bir nefes bile almayacağınıza inanıyorum. Bunu lütfen yerine getirin. Kıymet bulacağınız tek yeri unutmayın. Tek kişinin olduğu yer değil milletin gönlündeki yeriniz.
İkinci turda şöyle yaparım, böyle yaparım diyerek milleti yormanın, seçim üzerine seçim yapmanın lüzumu yok. Ne yapacağız? Bugünün işini yarına bırakmayacağız. Hep birlikte ilk turda bitireceğiz.
Bugün çıkıp sağda solda iftira atan bir akıl var, hala kişilerin ailesini sürece katan bir akıl var. Kazanmak için her yol mübah diyen bir akıl var. Bir havalimanı ihalesinin bile hesabını veremeyecekleri için başladılar sağa sola saldırmaya. Bu millet senden korkar mı? Bu millet bir tek Allah’tan korkar. Neymiş, atı alan Üsküdar’ı geçermiş. Hani dediler ya daha önce o iş bitti. Üsküdar da bizim at da bizim.
İmamoğlu’nun ardından sahneye çıkan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal şunları söyledi:
“Saraylar saltanatlar çöker, kan susar bir gün. Zulüm biter, menekşeler de açılır üstümüzde, leylaklar da güler. Bugünlerden geriye bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler kalır.
Bir yeni dönemi açıyoruz. Belki de Türk demokrasisinin en zor sınavıyla karşı karşıyayız. Birileri insanımızın arasına duvarlar örmek istiyor ama nafile çabalar. Milletin önüne duvarlar örülmez, milletin iradesi yıkar da geçer.”
"ASLA TERÖRE İZİN VERMEYECEĞİZ"
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Demokrasi şölenine iki gün kaldı. Bu son mitingimizde 6 genel başkan olarak size mesaj veriyoruz. Başta 13. Cumhurbaşkanımız olmak üzere hepimiz toplumsal barış mesaj veriyoruz. Bu iktidar ülkeyi yasaklara, yoksulluğa, yolsuzluklara boğdu. Biz o kara kıştan bu ülkeyi çıkarıp yeni baharlara taşıyacağız.
Ülkeye, millete söyleyecek sözü olmayan iktidar bizlere saldırıyor. Söyleyecek sözleri kalmadı. Kısaca birkaç maddede onlara cevap vermek zorundayız. Kara propagandaları sussun. Diyorlar ki 14 Mayıs yabancı istilacılara ülkeyi teslim etmeyeceklermiş. Bre gafiller! Size Ankara’dan sesleniyorum; sadece aziz milletimizin değil bütün mazlum milletlerin anti emperyalist sömürge karşıtı mücadelesine ışık tutan Gazi Mustafa Kemal’in Ankara’sından sesleniyorum. Biz bu ülkede nefes alıp verdikçe yabancı istilacılar bu ülkeye gelemeyecek. Ama yabancı bankalarda hesap tutan devlet adamları, başka bir devlet başkanından ‘aptal olma’ işiten cumhurbaşkanı da bir daha iktidar olamayacak. Yine sözü tükenenler diyor ki, 14 Mayıs’ta kaybederlerse ülkeye terör gelecekmiş. Bu ülkenin dağlarını, ovalarını hep beraber şenlendireceğiz. Ama asla teröre izin vermeyeceğiz. Ne FETÖ’ye, ne PKK’ya, ne IŞİD’e hiçbir terör örgütü bu ülkede nefes alamayacak. Ama Osman Öcalan’ı TRT ekranlarına çıkaranlar 15 Mayıs’ta hesap verecekler.
Bugün sayın Erdoğan diyor ki gerekirse istiklal ve istikbal için 15 Temmuz gibi direnirmiş. 15 Temmuz gecesi 251 şehidimizin kanı yerdeyken sizler 15 Temmuz’un faili olan paşanın kardeşini büyükelçi atamadınız mı? Birleşik Arap Emirlikleri’ne üç beş kuruş için el avuç açmadınız mı? FETÖ okullarında okuyan damadınızı bakan yapmadınız mı? Bu ülkeye bir daha ne terör musallat olacak ne de devlet kurumlarımıza herhangi bir grup nüfuz edecek."
KILIÇDAROĞLU: TÜRKİYE'Yİ 5'Lİ ÇETELERDEN KURTARACAĞIM
Son olarak sahneye çıkan Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yüz binlere şöyle seslendi:
"Hazır mıyız? Değişime hazır mısınız? Bu ülkeye demokrasi getirmeye hazır mısınız? Söz veriyorum ben de hazırım. Bu ülkenin insanı için çalışacağım. Demokrasiyi getireceğiz. Ülkemizi tüm dünyaya demokrasiyi demokratik yollarla getiren ülke olarak tanıtacağız. Bu ülkenin gençleri ve kadınları otoriter yönetimi demokratik yollarla değiştirecekler.
Bütün sandıklarda temsilcilerimiz var. Bahar havası içinde sandığa gidin. Şenlik havası olsun Türkiye'de. Gülere gittik, oyumuzu kullandık ve Türkiye'ye demokrasiyi getirdik diyeceksiniz. Söz mü? Sİnan Ateş'in katillerini bulup kulaklarından yakalayıp adalete teslim edeceğim. Benim saraylarda oturma alışkanlığım yok. Size söz veriyorum. Şarkılar türkülerle beraber Gazi Mustafa Kemal'in Çankaya Köşkü'ne gideceğiz.
Türkiye'yi 5'li çetelerden kurtaracağım. Benim Cumhurbaşkanı olmamam için her iftirayı attılar. Onlar saraya güveniyor Bay Kemal halka güveniyor. Bu ülkeye barışı, huzuru getireceğim. Bu ülkenin sorunlarına talibim ben." (Cumhuriyet)