ABD’li bilim insanları tarafından yapılan yeni bir açıklamaya göre, karışık ırka sahip bir kişi, göbek kordonu kanı içeren yeni bir nakil yöntemi kullanarak AIDS için tedavi edilen dünyadaki üçüncü insan ve ilk kadın oldu.
DONÖR İLE ALICI ARASINDA YAKIN BİR EŞLEŞME GEREKTİRMİYOR
Bununla birlikte, araştırmacılar kordon kanının, önceki iki hastayı iyileştiren kemik iliği nakillerinde kullanılan yetişkin kök hücrelerden daha yaygın olarak bulunduğunu söyledi. Ayrıca kordon kanı nakillerinde kemik iliğinde olduğu gibi yakın bir eşleşmenin gerekmediği aktarıldı.
Ayrıca, bilim insanları çoğu bağışçının Caucasian ırkına sahip olduğundan, kısmi bir eşleşmeyle gerçekleştirilen kordon kanı yönteminin yüzlerce kanser ve AIDS hastasına yardımcı olabileceğini söyledi.
ETNİK KÖKEN VE CİNSİYET TEDAVİ İÇİN ÖNEM TAŞIYOR
Aynı zamanda lösemi hastası olan kadına, kanserini tedavi etmek için de kordon kanı nakli yapıldı. Kordon kanı, hastanınkine benzer ırk ve etnik kökene sahip bir kemik iliği bağışçısı bulmak gibi tipik bir uygulama yerine, kısmen eşleşen bir donörden geldi. Nakil sırasında vücuduna geçici bağışıklık savunması sağlamak için yakın bir akrabasından da kan verildi.
Araştırmacılar, yeni çalışmanın sonuçlarını sunarak, yeni vakanın cinsiyet ve ırksal geçmişin AIDS için bir tedavi geliştirmede önemli bir rol oynadığını söyledi.
San Francisco'daki California Üniversitesi'nde AIDS uzmanı olan Dr. Steven Deeks, “Karışık bir ırktan ve bir kadın olması, bilimsel açıdan gerçekten önemli” dedi.
AIDS’in kadınlarda, erkeklerden farklı bir şekilde seyrettiği düşünülüyor. Ancak kadınlar dünyadaki HIV vakalarının yarısından fazlasını oluştururken, tedavi denemelerine katılanların yalnızca yüzde 11'ini oluşturuyorlar.
DÜNYADA 38 MİLYON KİŞİ AIDS İLE YAŞIYOR
Diğer taraftan, Dr. Deeks, yeni yaklaşımın olağan hale geldiğini görmediğini söyledi.
Dr. Deeks, “Bunlar sahaya ve belki de yol haritasına ilham veren hikayeler. Güçlü antiretroviral ilaçlar HIV'i kontrol edebilir ancak on yıllardır süren pandemiyi sona erdirmenin anahtarı bir tedavidir. Dünya çapında yaklaşık 38 milyon insan HIV ile yaşıyor ve bunların yaklaşık yüzde 73'ü tedavi görüyor” dedi.
Çalışmanın yazarları, kemik iliği naklinin çoğu hasta için gerçekçi bir seçenek olmadığını vurgulayarak, “Bu tür nakiller oldukça invaziv ve risklidir, bu nedenle genellikle yalnızca diğer tüm seçenekleri tüketmiş kanserli kişilere sunulur” açıklamasını yaptı.
Öte yandan, şimdiye kadar dünyada başarılı bir şekilde tedavi edildiği bildirilen iki hasta bulunuyor. “Berlin Hastası” olarak anılan Timothy Ray Brown, 2020'de kanserden ölene kadar 12 yıl boyunca virüssüz kalmıştı. 2019'da, Adam Castillejo adlı başka bir hastanın AIDS’ten iyileştiği duyurulmuş ve böylelikle Brown'ın hastalığı yenmesinin tesadüf olmadığını doğrulanmıştı.
Her iki adama da AIDS’e neden olan HIV’i bloke eden bir mutasyon taşıyan donörlerden kemik iliği nakli yapıldı. Ancak söz konusu mutasyon çoğu Kuzey Avrupa kökenli olan yalnızca 20 bin donörde tanımlandı.
KEMİK İLİĞİ NAKLİ HASTALARDA CİDDİ YAN ETKİLERE NEDEN OLUYOR
Önceki vakalarda, kemik iliği nakilleri tüm bağışıklık sistemlerini değiştirdiği için her iki erkek de, vericinin hücrelerinin alıcının vücuduna saldırdığı bir durum olan graft versus host hastalığı da dahil olmak üzere bazı yan etkilere maruz kaldı. Brown, naklinden sonra neredeyse ölüyordu. Castillejo'nun tedavisi ise az şiddetliydi. Ancak doktorlarına göre naklinden sonraki yıl yaklaşık 70 kilo verdi, işitme kaybı geliştirdi ve birden fazla enfeksiyona yakalandı.
Buna karşılık, Weill Cornell Medicine'de hastanın doktoru olan Dr. JingMei Hsu, son vakadaki kadının naklinden sonraki 17. günde hastaneden ayrıldığını ve graft versus host hastalığı geliştirmediğini söyledi. Dr. Hsu, kordon kanı ve akrabasının hücrelerinin kombinasyonunun, tipik bir kemik iliği naklinin acımasız yan etkilerinden çoğunu korumuş olabileceğini söyledi.
Öte yandan, artık orta yaşını geçen kadına Haziran 2013'te AIDS teşhisi kondu. Antiretroviral ilaçlar virüs seviyelerini düşük tuttu. Ancak Mart 2017'de akut miyeloid lösemi olduğu anlaşıldı. O yılın Ağustos ayında, HIV'in hücrelere girişini engelleyen mutasyona sahip bir donörden kordon kanı aldı. Ancak kordon kan hücrelerinin aşılanması yaklaşık altı hafta sürebildiğinden, ona birinci derece bir akrabadan kısmen eşleşen kan kök hücreleri de verildi.
Weill Cornell Medicine of New York'ta bulaşıcı hastalıklar uzmanı olan Dr. Marshall Glesby, akrabasının yarı uyumlu "haplo" hücrelerinin, kordon kanı hücreleri baskın hale gelene kadar bağışıklık sistemini desteklediğini ve nakli çok daha az tehlikeli hale getirdiğini söyledi. Glesby, “Akrabadan yapılan nakil, onu kordon kanının devralabileceği noktaya getiren bir köprü gibidir” dedi.
Bununla birlikte, hasta, nakilden 37 ay sonra antiretroviral tedaviyi kesmeyi tercih etti. 14 aydan fazla bir süre sonra, şimdi hiçbir AIDS belirtisi göstermediği açıklandı.
Kordon kanından elde edilen kök hücrelerin neden bu kadar iyi çalıştığı tam olarak belli değil. Weill Cornell'deki organ nakli servisi direktörü Dr. Koen Van Besien, “Bir olasılık, yeni bir ortama uyum sağlama konusunda daha yetenekli olmalarıdır. Bunlar yeni doğan hücreleri, daha uyarlanabilirler” dedi. (NTV)