İzmir Kent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Safiye Taş Koçyiğit, tüm dünyayı olumsuz etkileyen, pandemi sürecinde daha fazla ve sık yemek yemekten, kilo almaktan şikayet edenlerin sayısının arttığını söyledi. Acıkma durumunda yemek yemenin doğal tepki olduğunu belirten Koçyiğit, “Ancak yemek yemenin üzerinden 2-3 saatten uzun süre geçmeden gerçekleşen acıkma hissi fizyolojik acıkma olarak tanımlanamaz. Ya psikolojik ya da bazı hastalık veya vitamin mineral eksikliğinden kaynaklı olabilir. Araştırmalar, insanların yüzde 40’ının stres altında daha fazla yemek yemeye yöneldiğini gösteriyor. Bilimsel olarak açıklamak gerekirse; anlık karar verip aksiyon alınmasını gerektiren kısa süreli stres altındayken vücutta 'savaş’ ya da ‘kaç' tepkisi veren adrenalin hormonu salgılanır. Adrenalin hormonu salgısı kalp atım hızını arttırır, vücutta kanın beyne ve kalbe pompalanma hızını arttırıp, yemek yeme gibi diğer işlevleri azaltır. Kısa süreli stres altındayken iştah azalır. Ancak bu durum anlık tepki verilmesi gereken adrenalin hormonu yüksekliğinde olur” diye konuştu.
‘STRES BESLENME ALIŞKANLIĞINI ETKİLER’
Koçyiğit, stresin beslenme alışkanlığını etkilediğini hatırlatarak, pandeminin bu süreci artırdığını ifade etti. 2020 yılının uzun süreli stres altında olma durumunun en net örneği olduğuna dikkat çeken Koçyiğit, “Stres faktörü uzun süreli olduğunda, adrenalin yerine kortizol hormonu salgısı artar. 2020 yılı uzun süreli stres altında olma durumu için ideal bir örnek. Birçok araştırma şirketi 2020 yılında daha önce hiç kilo problemi yaşamamış insanların bile bu dönemde, kilo problemi ile karşı karşıya geldiğini ve 2020 yılı obezite oranının önceki yıllara göre daha hızlı arttığını söylemektedir. İşte bu kilo problemlerinin arkasında kortizol hormonu bulunmaktadır. Çünkü kortizol hormonu yüksekliği insülin hormonu salınım metabolizmasına müdahale eder ve o da daha fazla şekerli ve yağlı gıda tüketimine eğilimi arttırır. Stres altında olduğunuzda yumurta, et gibi protein içeren besinler yerine cips, çikolata, tatlı, hamur işi gibi karbonhidrat ve yağ içeren atıştırmalık gıdalar tercih edilmesinin en büyük sebebi budur" dedi.
‘BESLENME ALIŞKANLIĞINIZI GÖZDEN GEÇİRİN’
Diyetisyen Safiye Taş Koçyiğit vücudun tatlı eğiliminin sebebinin psikolojik olup olmadığını değerlendirebilmek için bazı kan tetkiklerinin yapılması gerektiğini kaydetti. Öncelikle kan şekeri ve salınımını düzenleyen hormonlara, tiroid bezi hormonlarına, vitamin ve mineral değerlerine bakılması gerektiğini belirten Koçyiğit, “Bu değerlerde herhangi bir anlamlı yükseklik veya düşüklük olup olmadığını kontrol etmek gerekir. Çünkü kan şekerinde yükselme veya düşme, insülin hormonu düzeyinde artış, tiroid bezinin az çalışması durumunda, demir veya D vitamini eksikliğinde de vücut tatlılar ile hamur işi yemeye daha meyilli hale gelebilir. Öncelikle kilo almaya başladığınızda beslenme alışkanlığınızın değişip değişmediğini gözden geçirin. Yediğiniz yemek miktarı, sıklığı ve yediğiniz besinlerin içeriğini değerlendirin. ‘Eskiye göre nasıl bir değişim var?’ Bu adımdan sonra yemek istediğiniz zamanı ve açlık durumunuzu gözden geçirin. Gerçek bir fizyolojik açlık durumu söz konusu ise öğününüzü atlamayın, mutlaka yapın. Ancak yemekten yakın bir zamanda kalktı iseniz bu durumu ne kadar sıklıkta yaşıyorsunuz, bunu gözden geçirin. Nadir zamanlarda ve duygu durum değişikliğinde mi oluyor, yoksa haftanın çoğu gününde benzer bir yeme isteği yaşıyor musunuz? Yeme isteği sıklık miktarı fazla ise kan tetkiklerinizi yaptırıp tetkik sonuçlarınıza göre size uygun beslenme planına tabi kalıp, sağlıklı beslenmeyi unutmayın" diye konuştu. (DHA)