Kişiselleştirilmiş tedavilerin, genetik ve çevresel farklılıkları dikkate aldığını ifade eden Life Üroloji Kliniği Kurucusu Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Demir: “Geleneksel tıp anlayışında hastalıklar üzerine odaklanılmış ve hastalıklar için tanımlanmış tedavi yöntemlerinin her birey için uygun olacağı düşünülmüştür. Ancak zaman içerisinde aynı hastalık bulgularının bireyler arasında farklılık gösterdiği ve uygulanan tedavilerden aynı sonucun alınmadığı görülmüştür. Artık günümüzde hastalıklar ve tedavilerinden ziyade birey üzerine odaklanılmaktadır. Bu da kişiselleştirilmiş tıp kavramını ortaya çıkarmıştır. Kişiselleştirilmiş tıp, modern tıpta ortaya çıkan bir fikirdir ve İnsan Genom Projesi sonrası 2000’li yılların başlarında somut hale gelmiştir. Kişiselleştirilmiş tıp; doğru hastaya, doğru zamanda, doğru tedavinin hastanın bireysel, çevresel ve genetik özelliklerine, ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre uyarlanması olarak düşünülebilir. Kişiselleştirilmiş tıp kavramında hastalık ve tedavi yöntemi değil hasta önem arz etmektedir” dedi.
ÜROLOJİ ALANINDA DA BAŞARILI SONUÇLAR ALINIYOR
Kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarının kanser hastalıklarının tanı, tedavi ve önlenmesi konusunda daha yaygın olarak uygulanmaya çalışıldığını vurgulayan Prof. Dr. Demir: “Bu uygulamaların gelecekte pek çok tıp branşında da yaygınlaşmasını bekliyoruz. Örneğin, önümüzdeki yıllarda kişiselleştirilmiş tıbbın üroloji alanında daha yaygın uygulanmaya başladığını göreceğiz. Bu anlamda prostat büyümesine yönelik pek çok tedavi teknikleri geliştirildi. Günümüzde iyi huylu prostat büyümesine yönelik girişimsel ve cerrahi yöntemler olarak başta TURP olmak üzere, HoLEP ve diğer lazer yöntemleri, TUMT, su jeti, su buharı ve prostat kaldırma yöntemi gibi yöntemler tanımlanmıştır. Yeni tanımlanan her teknik, tedaviye bağlı yan etkileri azaltmaya çalışırken ameliyat sırasında daha az anestezi gerektirmesi gibi birtakım faydaları amaçlamaktadır. Elbette prostat büyümesinin tedavisi için hastalarımıza sunacağımız alternatiflerin çokluğu mutluluk vericidir. Ancak her yöntemin her hastaya uygulanmasının mümkün olmadığı gibi her yeni tekniğin de en başarılı tedavi yöntemi olduğu yanılgısına düşmemek gereklidir. Hekim, tedavi önerirken hastanın kendine has özelliklerine ve beklentilerine göre hastası ile konuşarak en uygun tedaviyi önermelidir. Öneri hasta odaklı olmalıdır” şeklinde konuştu.
TEDAVİ MALİYETLERİNİ DE DÜŞÜRÜYOR
Kişiselleştirilmiş tedavilerin hastaya pek çok açıdan olumlu dönüşlerinin olduğunun altını çizen Demir: “Prostat büyümesine yönelik tedavi planlamasında kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımının tercih edilmesi, hastalarımıza yapacağımız tedavilerin daha başarılı, yan etkilerin az ve maliyet-etkinlik oranının yüksek olmasını sağlayacaktır. Sağlık teknolojisindeki gelişmelerin yüksek sağlık harcamalarını beraberinde getirdiğini düşünürsek, kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarıyla sağlık harcamalarının daha etkin hale geleceğini söyleyebiliriz. Çünkü tedavinin kişisel özelliklere göre uygulanması, tedavi başarısını artırmasının yanında sağlık sistemini daha verimli hale getirip tedavi maliyetlerini de düşürecektir. Tıp eğitimimiz sırasında hocalarımızın da bizlere vurguladığı “Hastalık yoktur hasta vardır.” prensibinin daha sistematik uygulaması olan kişiselleştirilmiş tıp uygulamasının hekimin günlük pratiğinde yaygınlaştırılması gereklidir” diye ekledi.