GERÇEKİZMİR - İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Karabağlar ilçesinde Uzundere Toplu Konutları’nda yer alan 40 adet daireyi satışa çıkarmasına TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi'nden tepki geldi.
ŞPO İzmir Şubesi'nin açıklamasında yerel yönetimlerin 'kaynak yaratma' amacıyla satış yapmasının kabuk edilemez olduğunun belirtilerek, "İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentimizin sahip olduğu aktif faylar ve mevcut yapı stoku nedeniyle, yaşanması muhtemel deprem sonucunda barınma sorunu yaşayabilecek vatandaşlar için son derece kritik önemde olan mülkiyetlerin satışından vazgeçmelidir" denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
02.05.2023 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi web sitesinde belediye mülkiyetinde bulunan 40 adet bağımsız bölümün ihale yoluyla 18 Mayıs 2023 tarihinde satışa sunulacağı duyurulmuştur1.
Bilindiği üzere Ülkemiz son yıllarda ciddi bir barınma krizi yaşamaktadır. Son yıllarda yaşanan sel, heyelan, yangın ve 6 Şubat 2023 depremleri bu krizin daha da derinleşmesine neden olmuştur. Anayasa`da da açıkça tanımlandığı üzere devlet, vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlayacak, sağlıklı ve yaşanabilir kentsel mekânları planlayıp hayata geçirmek zorunda olmasına rağmen yıllardır ülkemizde uygulanan kentsel politikalar nedeniyle temel bir insan hakkı olan barınma hakkı, ne yazık ki serbest piyasanın kaderine terk edilmiştir. Bu politikaların sonucunda konut bir yatırım aracına dönüşmüş, toplumun büyük bir kısmı sağlıklı ve güvenli konutlara erişmekten mahrum bırakılmıştır.
Yıllardır çağ değişti denilerek uygulanan ve kamunun tasfiyesiyle ile sonuçlanan politikalar, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremde 11 kentin yerle bir olmasına ve resmi rakamlara göre 50500 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden oldu.
Kamu Mülkiyetlerinin Kaynak Yaratmak Amacıyla Satılması Kabul Edilemez!
Yaşanması muhtemel afetlerin felakete dönüşmemesi için kentimizde meslek odalarının, geçmişte kamu mülkiyetinde bulunan Üçkuyular Pazar Yeri, Tekel arazileri TRT, Basmane Çukuru, Hilton vb. alanların satılmasına itiraz etmesinin ne kadar da hayati olduğu görülmektedir. Ancak yaşanan bu depremlerden ders çıkarmak yerine Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve Yerel Yönetimler tarafından ısrarlı bir şekilde kamu mülkiyetleri satışa çıkarılmaktadır.
Yerel yönetimler, "kaynak yaratma" gerekçesiyle ellerinde bulunan mülkiyetleri satmaktadırlar. Sermayeye can suyu olarak sunulan, çocuklarımızı dahi borçlandıran büyük ölçekli kentsel projelere ayrılan kamu kaynakları ile yerel yönetimlerin kaynak ihtiyacı başta olmak üzere, kentlerimizde var olan sorunların önemli bir kısmının çözülebileceği tartışmasız bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki, yaşanan son depremler elinde kamusal mülkiyeti bulunmayan kamu idarelerinin vatandaşlarına sağlıklı, güvenli ve erişilebilir kamusal hizmeti sunmada son derece yetersiz kaldığını bizlere acı bir şekilde göstermiştir.
30 Ekim 2020 tarihli Sisam – Kuşadası Körfezinde yaşanan ve kentimizi de etkileyen deprem nedeniyle barınma sorunu yaşayan yurttaşların imdadına, kamu mülkleri yetişmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, kendi mülkiyetinde bulunan konutlar ve hissesinin olduğu Hilton Oteli sayesinde deprem nedeniyle barınma sorunu yaşayan yurttaşların ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde giderilebilmiştir. Kaldı ki, İzmir Büyükşehir Belediyesinin web sitesinde yer alan 12 Haziran 2010 tarihli açıklamada "İzmir Büyükşehir Belediyesi, TOKİ (Başbakanlık Toplu Konut İdaresi) tarafından yapılan 3080 konuttan 1.764 adedini Kadifekale heyelan bölgesindeki vatandaşlar için, 924`ünü de diğer kentsel dönüşüm çalışmalarında kullanılmak üzere toplam 2688 konutu satın almıştı." şeklindeki ifadeler ile satılmak istenen konutların geçmişte alınmasının nedeni kamuoyuna duyurulmuştu2. İşte tam da bu gerekçelerle İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentimizin sahip olduğu aktif faylar ve mevcut yapı stoku nedeniyle, yaşanması muhtemel deprem sonucunda barınma sorunu yaşayabilecek vatandaşlar için son derece kritik önemde olan mülkiyetlerin satışından vazgeçmelidir.
Sonuç olarak; doğal afetlerin felakete dönüşmediği, barınma hakkının temel bir insan hakkı olarak tesis edildiği bir yaşam için, devletin tüm kurumlarını toplumcu ve kamucu politikaları hayata geçirmeye ve TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından büyük bir emek ve çabayla bu sürece katkı koymak amacıyla hazırlanan "Seçimler Öncesinde Söylenecek Çok Sözümüz Var!" raporunda yer alan görüş ve önerileri dikkate alınmaya davet ediyoruz.