İzmir’in Konak ilçesinde eski bir alışveriş merkezi ile eski tütün depolarının bulunduğu 3 bin 532 metrekarelik alana inşa edileceği öğrenilen gökdelen projesi kentte büyük tartışma konusu oldu. 186 metre yüksekliğinde 60 katlı olacağı öne sürülen projeye sivil inisiyatif ve odalardan büyük tepki gelirken, ‘gökdelen’ siyasetin de gündemine oturmuştu. Tepkilerin ardından harekete geçen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Konak Belediye Başkanı Abdül Batur projenin ruhsatının iptali için düğmeye bastı. Konak Belediye Başkanı Batur, Pasaport’ta yapılmak istenen gökdelenin ruhsatını, yeni yılın ilk meclis toplantısında iptal edeceğini açıkladı. Batur’un bu açıklamasına AK Parti cephesinden çarpıcı bir tepki geldi. AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada süreci ‘tiyatro’ olarak niteleyerek eleştirdi ve şu ifadeleri kullandı: Tiyatronun son perdesini de böylelikle izlemiş olduk. Güzel hikayeydi, oyunculuklar mükemmeldi. Herkes kendine düşen rolün gereğini fazlasıyla yerine getirdi. Bir sonraki oyunu iple çekiyoruz...
YAŞAM ALANLARIMIZI YOK EDİYOR
Öte yandan gökdelen projesine kentteki sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarından tepki geldi. Projenin yapılmak istendiği inşaat alanında toplanan çok sayıda kişi, ellerinde projeye karşı çıkan ifadelerin yer aldığı çeşitli dövizlerle basın açıklaması düzenledi.
Grup adına basın açıklamasını okuyan İzmir Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, “Kentleri kent yapan kimliği, doğası, tarihi ve kültürleridir. Bu kültürü, bu doğayı, bu tarihi gelecek kuşaklara bozmadan aktarabilmek, sürdürülebilir kılmak hepimizin sorumluluğundadır. İstanbul ve yakın çevresi ile Ankara’daki rant alanlarını neredeyse tüketen sermaye son yıllarda gözünü doğrudan İzmir’e dikti. İktidar; kimliğini, kültürünü ve doğasını olabildiğince korumuş, tarihi değerlerine sahip çıkan İzmir’e, bir yandan çarpık yapılaşma, öte yandan da maden talanları ile hükmetmeye çalışıyor. İnşaat ve madencilik sektöründen başka sürdürülebilir bir ekonomi anlayışına itibar etmeden, sanayi geliştirmeden, ekolojiyi öldürerek, sadece rant düşüncesi ile yaşam alanlarımızı, daraltıyor, yok ediyor” dedi.
İZMİR, İSTANBUL GİBİ OLMASIN!
İzmir’in, kendi kent kimliğini oluşturan doğal, tarihi, mimari ve kültürel yapısı ile birçok simgesel özelliğe sahip olduğunu ifade eden Mumcu, “Önümüzdeki yıllarda İzmir için de; ‘Kente ihanet ettik. Dikey değil yatay mimariyi tercih etmeliymişiz. Kentin belleği kalmadı’ deme noktasına gelmemek için, bu söyleme neden olacak gelişmelere olanak sağlamamalı, yardımcı olmamalı, ya da susmamalıyız. İşte tam da bu nedenle, bugün, buradayız. Bütün çabamız İzmir, İstanbul gibi olmasın diyedir. Kentin zemini en sorunlu yerlerinden birisi olan Bayraklı’daki gökdelen bölgesi bizleri zaten yeterince tedirgin ederken, kentin tam ortasında, yine zemin sorunu olan kentin tarihi bölgesinde, kent siluetini tamamen bozacak, bir yapı nasıl düşünülebiliyor? Kent kimliğinde büyük değere sahip, 186 metre yükseklikteki Kadifekale ile yarışmasına nasıl cüret edilebiliyor? Hiçbir estetik değer taşımayan, bu yapı nasıl projelendirilebiliyor? Uzmanların, her an olabileceğini öngördükleri büyük bir depremde, bu yapıların nasıl ayakta kalabilecekleri tartışılırken, böyle bir yapıya nasıl izin verilebiliyor? diye sordu.
RUHSAT İMAR PLANINA AYKIRI…
2009 yılından bu yana Şehir Plancıları ve Mimarlar Odası’nın defalarca yanlışlığını hukuki ve bilimsel gerekçelerle gözler önüne serdiği, davalarla yürütmeyi durdurdukları bu projenin 2018’de alındığı söylenen ruhsatının imar planı hükümlerine aykırı olduğunun söyleyen Mumcu, “Proje gayrimeşrudur. Kentin kimliğine, kültürüne ve doğasına aykırıdır. Bu bir kent suçudur. Böyle bir yapının emsal oluşturarak, kent merkezinde gökdelenler bölgesi oluşmasına yol açacağı da, diğer bir gerçekliktir. Ne alt yapı ne trafik böyle bir yapılaşmayı kaldırabilecek düzeyde değildir. Tekel gibi kentin yakın tarihine damgasını vurmuş, kent belleği için çok değerli olan ve koruma altına alınması gereken bir yapıya, böylesi bir saldırıya göz yummamız, bunu kabul etmemiz olası değildir. ‘Bir, birkaç gökdelenle bir şey olmaz’ yaklaşımında olanları kınıyoruz. Zorlu Konak gökdeleni için bugüne kadar kim ne yaptıysa kent suçu işlemiştir. Projenin usule aykırı yapı ruhsatına sahip olduğunu bile bile, ısrarla işe devam eden Zorlu Holding’e bu kentin, kentteki yaşamın kurumları, özneleri olarak izin vermeyeceğiz. Bu suça karşı duran başta bugünün Konak Belediye Başkanı ve beraber tavır alacağını açıklayan Büyük Şehir Belediye Başkanına bu haklı davada yanlarında olduğumuzu, konunun tarafı ve takipçisi olacağımızı bildiriyoruz. Zorlu Holding’i bu kent düşmanı, projeyi geri çekmesi için uyarıyoruz. Bilsinler ki bu inşaatı yapamayacaklar, yaptırmayacağız. Bizler rant politikalarının yönettiği bir kentte değil; yaşamı önceleyen, kimliğine, kültürüne, tarihine, doğasına sahip çıkan, onu koruyan, yaşatan bir kent istiyoruz. Unutulmasın ki yaşamın, ekolojinin, tarihin ve kültürün hem tarafı hem de muhatabıyız” açıklamasında bulundu.