Balçova'daki bir özel tıp merkezinde görev yapan doktor, dün muayene edip, ilk tedavisini yaptığı hastasının sözel ve fiziksel şiddetine maruz kaldı. Şiddet gören doktor, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi acil servisinde tedavi edildi. Ardından karakolda giden doktor, İzmir Tabip Odası avukatı eşliğinde ifade verip, şikayetçi oldu.
Doktora şiddet uygulanmasına tepki gösteren ve adli sürecin takipçisi olacaklarını belirten İzmir Tabip Odası ile İzmir Sağlık Platformu üyeleri, bugün tıp merkezinin önünde toplanıp basın açıklaması yaptı. ‘Sağlıkta şiddet sona ersin’ yazılı pankart taşıyan üyeler adına konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Funda Barlık Obuz şunları söyledi:
"Türk Tabipleri Birliği, tabip odaları, sağlık alanındaki sendikalar ve dernekler uzun yıllardır sağlıkta yaşanan şiddetin nedenleri, şiddete karşı alınacak önlemler konusunda kamuoyunu bilgilendirmekte, yöneticileri şiddeti durdurmak için sorumluluk almaya davet etmektedir. Ancak siyasal iktidarın sağlıkta şiddeti önlemek için hiçbir adım atmadığını üzülerek görmekteyiz. Bugün sağlıkta şiddet, sağlık hizmet sunumunun hemen tüm aşamalarında yaygın ve ciddi bir sorun haline dönüşmüştür. Sağlık kuruluşlarında her gün ortalama 30 şiddet olayı yaşanmaktadır. Bu sorun, bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken, aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale gelmiştir."
‘ŞİDDET YENİ VE KORKUNÇ BİR BOYUTA ULAŞMIŞTIR’
Geçen hafta Malatya’da İnönü Üniversitesi Hastanesi’nde bir öğretim üyesinin odasının hastası tarafından yakıldığını hatırlatan Obuz, "Şiddet yeni ve korkunç bir boyuta ulaşmıştır. Sağlıkta şiddetin toplumsal etkenleri vardır ve bunlar giderilmedikçe sağlık kuruluşlarını tam olarak güvenli ve huzurlu yerler haline getirmek olanaklı değildir. Kuşkusuz kışkırtılmış acil sağlık talebinin eldeki hizmet olanaklarıyla tam olarak karşılanamamasının, yurttaşların sağlık hizmet beklentisinin yapay biçimde yükseltilmesinin, yönetenlerce sağlık çalışanlarının itibarsızlaştırılmasının gelinen tabloda katkısı büyüktür. Kamu otoritesi sağlık kuruluşlarının ve sağlık çalışanlarının güvenliğini sağlamak için alması gereken özel önlemleri almamakta, caydırıcı cezaları yürürlüğe sokmayarak, müşteri memnuniyeti esasıyla sağlıkta iyiliği değerlendirmektedir. Bu yanlış tutum daha birçok hekimin ve sağlık çalışanın şiddete uğramasına ve can kayıplarıyla karşılaşılmasına neden olacaktır. Siyasal iktidarın bu kanayan yarayı artık görmesi, emek ve meslek örgütlerinin temsilcileriyle sorunun çözümüne yönelik işbirliğine gitmesi zorunludur. Sağlık çalışanlarının bu çığlığına kayıtsız kalanlar, yaşanan şiddet ve can kayıplardan sorumlu olduklarını akıllarından çıkarmamalı ve acil çözüm için gerekenleri yapmalıdır" diye konuştu. (DHA)