MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Salgın nedeniyle ahşap eve ve yata talep arttı!
Güncel
16 Mayıs 2020 Cumartesi 08:55

Salgın nedeniyle ahşap eve ve yata talep arttı!

İzmir'de koronavirüsten korunmak isteyen aileler, doğayla iç içe izole bir yaşamı tercih ediyor. Kemalpaşa ilçesinin Cumalı köyü yakınlarında ahşap bungalov evlerden oluşan doğal yaşam köyü kuran yatırımcı Halil İbrahim Demirci, salgın nedeniyle taleplerin arttığını belirtti. Öte yandan bütçesi uygun birçok kişi, kalabalıktan uzak kalmak için yat kiralamaya başladı. İzmir Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, "İzole yaşamı isteyen insan sayısı her geçen gün artıyor" dedi.

Koronavirüs salgınından korunmak isteyen bazı aileler, Kemalpaşa ilçesinin Cumalı köyü yakınlarında bulunan ahşap bungalov evlerde kendilerini izole etti. Şehrin gürültüsünden ve salgın tehlikesinden kaçarak doğayla iç içe yaşamayı tercih eden aileler vakitlerini, bahçelerinde sebze yetiştirerek, çocuklarıyla oyun oynayarak ve kitap okuma saatleri düzenleyerek geçiriyor. Ormanlık bir alanda kurulu olan bu doğal yaşam köyünde yaklaşık 17 aile, sosyal mesafeye uygun şekilde konaklıyor.

Koronavirüs salgınının ortaya çıkmasıyla birlikte ahşap evlere yoğun bir ilgi olduğunu aktaran projenin genel müdürü Halil İbrahim Demirci (50), "Burada yaşayan aileler, günlerinin mükemmel geçtiğini söylüyor. Çok rahat ve huzur verici bir ortam var. Birçok kişi ev satın almak için arıyor ve internet sitemize başvuruyor. İnsanlar şehir hayatından kaçıp köy hayatına yöneliyor. Dünya özüne dönüyor. Koronavirüs salgını ortaya çıkar çıkmaz yoğun bir talep olmaya başladı" dedi.



'KENDİMİZİ BURADA DAHA GÜVENDE HİSSEDİYORUZ'

Karşıyaka'da yaşayan Kerem Çomoğlu (42), sosyal mesafe ve temiz havadan dolayı ahşap evde kalmayı tercih ettiklerini belirterek, "Son bir aydır kesintisiz buradayız. Sosyal mesafe, temiz hava ve az nüfustan dolayı burayı tercih ettik. Kendimizi burada daha güvende hissediyoruz. Küçük bir bahçemiz var. Gün içinde çocuklarla, bahçe ve bahçemizdeki tavuklarla ilgileniyoruz. Bir anlamda köy hayatına geçiş yapmış olduk. Günün büyük bir bölümünü bahçede geçiriyoruz. Çocuklar online derslerden sonra bahçede parkurlar kurup oyun oynuyor. Kendimize vakit ayırarak, mutlu olmaya gayret ediyoruz. Belirli bir mesafeye koruyarak açık alanda komşularımızla da bir araya geliyoruz" diye konuştu.

Evden çalışma sistemine geçtiğini söyleyen Buket Çomoğlu (30), işten arta kalan zamanlarında da bahçedeki tavuklarla ilgilendiğini ifade ederek, "Koronavirüs süreci başladığında buraya gelmek eşimizle ortak kararımızdı. Açık alana ve balkona bile ihtiyaç duyulduğu bu dönemde burası bizim için büyük bir şans. Kendimizi daha güvende ve sağlıklı hissediyoruz. Ben saat 18'e kadar internet üzerinden çalışıyorum daha sonra bahçeye çıkıp tavuklarla ilgileniyoruz" dedi.

'DOĞANIN İÇİNDE OLMAK KADAR GÜZEL BİR ŞEY YOK'

Bahçelerinde domates, biber, patlıcan ve kabak gibi sebzeler yetiştirdiklerini anlatan Birsen Özçelik (46) ise, "Koronavirüse karşı kendimizi burada izole ettik. Şehirlerde yaşam zor. Bahçemizde zaman geçiriyoruz ve temiz hava alıyoruz. Doğanın içinde olmak kadar güzel bir şey yok. Bahçemizde oturup kahve içmekten çok keyif alıyoruz. Televizyon izlemiyoruz. Bahçemizde domates, biber ve patlıcan yetiştiriyoruz. Kabaklarımız da var onlar da büyümek üzere. Sadece kuş sesleri var, gürültü yok. Burada olmaktan çok mutluyuz" diye konuştu.

 

Koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıkladığı kontrollü sosyal hayat politikasının uygulanmaya başlanmasının ardından, vatandaşlar yaz tatillerini yapmak için çeşitli planlar yapmaya başladı. Bu planlar doğrultusunda, kalabalıktan izole şekilde tatillerini yapmak isteyen ve bütçeleri de elveren birçok kişini tercihi ise yat tatili oldu. Salgın günlerinin stresini 'mavi yolculukla' aşmak isteyenler, yat rezervasyonlarını yaptırmaya başladı.

İzmir Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, turizm sezonun alternatiflerini oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, "Deniz turizmi, Türkiye turizminin neredeyse yüzde 22 payına sahip. Deniz turizmi dediğimiz noktada marinalar, yat turizmi, su altı ve su üstü sporları ile kruvaziyer gibi faktörler var. Ama maalesef şu andaki kruvaziyerde beklenti söz konusu değil. 2021'den sonra var olacağını düşünüyoruz. Şu anda gündemde olan, yata yönelik talep" dedi.

'HER GEÇEN GÜN YENİ YAT REZERVASYONLARI ALIYORUZ'

Öztürk, hem Türkiye’de, hem de dünyada, turizmin kitlesel değil de daha izole şekilde olmasına dair düşünceler olduğunu belirterek, "Daha izole bir turizm şekli olmasının daha doğru olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla biz denizlerimizi, koylarımızı ve dünyaya bizim hediye etmiş olduğumuz 'mavi yolculuk' kavramını daha etkin bir şekilde tanıtımını yapıp bu izole yaşantıyı gösterebilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bütün çalışmalarımız bu yönde" dedi.

Şu anda, sektörün her boyuttaki rezervasyon taleplerini karşılayabilecek durumda olduğunu belirten Öztürk, "Vira Bismillah deyip başlayabilecek konumdayız. Bütün sektör üyelerimizle birlikte teknelerimizi hazır etmiş vaziyetteyiz ve her türlü talebi karşılarız. Her geçen gün yeni rezervasyonların alındığını duyuyor ve seviniyoruz. Bu sektör, küçük bir tanıtımla çok iyi ayağa kaldırılabilecek ve Türkiye turizminin her türlü olumsuz koşullara rağmen ayakta olduğunu gösterebileceğimiz bir sektördür. İzole yaşamı isteyen insan sayısı her geçen gün artıyor. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde gelecek olan rezervasyonlara göre, yoğunluk haritamız daha da şekillenecektir" diye konuştu.(DHA)

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir